Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/280 Esas
KARAR NO : 2018/291
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 22/03/2017
KARAR TARİHİ : 20/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Dava dışı üçüncü … A.Ş’ye ait … plakalı araç tarafından 04/11/2016 tarihinde …’e ait … plakalı araca çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazadan dolayı oluşan haklarını …’in davacıya temlik ettiğini, temlik edene ait araçta 2.580,00-TL değer kaybı meydana geldiğini, bu sebeple meydana gelen değer kaybının şimdilik 300,00-TL’sinin ve ekspertiz ücreti olan 354,00-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili bilahare UYAP üzerinden sunduğu 24/11/2017 tarihli bedel artırım talebinde bulunarak değer kaybı talebini 922,00-TL’ye çıkartmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihinde ZMM ile müvekkili tarafından sigortalı olduğunu, müvekkili tarafından araç sahibi …’e ayrı ödeme yapıldığını, bilahare değer kaybı için yapılan başvuru üzerine de davacı vekiline 378,60-TL ödeme yapıldığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Kaza tespit tutanağı, kazaya ilişkin fotoğraflar, trafik tescil kaydı, özel ekspertiz raporu, temlikname, ihtarname, ekspertiz faturası, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesine göre açılmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan ve aynı yasanın 183. ve devamı maddelerine göre alacağın temlikine dayalı değer kaybı ve bakiye hasar tazminatı davasıdır.
Davacı, davaya karıştığı ve hasara uğradığı iddia edilen … plakalı araç üzerinde hak sahibi (malik, işleten, kiracı vs) değildir. Buna rağmen dosyada bulunan tescil belgesi fotoğrafına göre malik görünen dava dışı … ile temlik sözleşmesi yaptığını ifade ederek, temlik edenin yerine halef olarak (TTK 1472.m gibi) eldeki davayı açmıştır. Ülkemizde son zamanlarda trafik kazalarında mağdur gerek maddi gerekse cismani yönde zarar görmüş kimselerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla bir sektör oluşturulmuş, bu sektör değişik uydu TV kanallarından ve radyo kanallarından reklam yaparak kazazedelerin talep haklarını bedel karşılığında temlik almak suretiyle faaliyet gösterdikleri görülmektedir.
Öncelikle alacağın temliki müessesesini irdelemekte fayda var, akabinde böyle bir temlikin ne manaya geldiğini açıklayalım. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 183/1. maddesi “kanun, sözleşme ve işin niteliği engel olmadıkça….” alacağın temlikine cevaz vermektedir. Nitekim özel bir kanun alacağın temlikini yasaklamış olabilir. Mesela konut ve çatılı iş yeri kiraları (322/2.m.) ile ürün kirasında (366/1.m.) kural olarak alt kira sözleşmesi yapılamaz. Kullanmak için ödenç alan kimse kendisine teslim edilen şeyi başkasına kullandıramaz (380.m.) İşçilerin ücret alacağı başkasına devredilemez (410/1-c.1) ölünceye kadar bakma alacaklısı hakkını devredemez (619/1.m.) Emekli aylıklarının sadece üç aylık tutarı devredilebilir. Manevi tazminat alacaklarında borçlu rıza göstermedikçe devir yasaktır (TMK 25/4.m.) Avukatlıktan yasaklanan bir kimsenin alacağı devralmak yolu ile dava takip etmesi yasaktır. (Av. K 63/3.m.) Bazen de işin mahiyeti alacağın temlikine engeldir. Nafaka alacakları, kooperatif ortaklarının ödeme talep hakkı, müvekkilin vekilden işin idaresini talep hakkı, rekabet yasağına uyulmasını talep hakkı, kiracının kiralayandan gerekli tamiratın yapılmasını talep etme hakkı üçüncü kişilere devredilemez (Tekinay/Akman/Altop,245.) Görüldüğü üzere TBK 183. maddesindeki “kanun, sözleşme ve işin niteliği engel olmadıkça….” kaydından da anlaşıldığı gibi her alacak devredilemez.
Somut olaydaki alacak devredilebilir mi? Bu soruyu cevaplayabilmek için meydana gelen kazada kusurun, hasarın, illiyet bağının ve tazminat miktarının bir mahkeme kararı olmadan veya davalının dava dışı açık kabulü olmadan davacının böyle bir alacağı temlik alması ne manaya geliyor onu açıklayalım:
Bu açıkça bir sigortacılık faaliyetidir. Zira sigortacılık en özet ifadesi ile bedel karşılığında, ileride oluşacak ve sigorta ettirenin mal varlığında meydana gelme ihtimali bulunan zararı temlik almaktır. Somut olayda temlik edenin malvarlığında meydana gelen eksilmenin tazmin edilip edilmeyeceği henüz kesin değildir. Zira bu husus ancak yapılacak yargılamanın sonunda davalılar tarafının kusurlu bulunması, temlik edenin malvarlığında eksilme bulunduğunun sabit olması ve arada illiyet bağının bulunduğunun netleşmesi üzerine kesinlik kazanacaktır. Yani temlik edenin malvarlığındaki azalmayı tazmin riski hala devam etmektedir. Bu riski satın almak az evvel de ifade edildiği üzere bir sigortacılık faaliyetidir. Davacı adeta sigorta şirketi gibi temlik edene ödeme yapmakta veya ödemeyi taahhüt etmekte ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde sigorta şirketlerine münhasır halefiyet ilkesindeki gibi hareket ederek davalılara rücu etmektedir. Yani davacı sigorta şirketi gibi hareket etmektedir.
Pekiyi davacı, sigorta şirketi gibi hareket edebilir mi? Elbette ki edemez. Zira 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 3. maddesi sigorta şirketlerinin bir anonim şirket mahiyetinde kurulmasını ve 5. maddesine göre de sigortacılık ruhsatının bulunmasını mecbur kılmaktadır. Yani, sigorta şirketlerinden başka hiçbir gerçek ya da tüzel kişilik sigortacılık faaliyeti yapamaz.
Yapanlar hakkında ise aynı yasanın 34. maddesine göre idari para cezası, 35. maddesine göre de adli cezalara hükmolunur.
Özetle belirtmek gerekirse, alacak kanuna aykırı bir şekilde temlik edilemez, dava konusu temlik bir sigortacılık faaliyetidir, davacı sigorta şirketi olmadığından böyle bir temlik alma işlemi yapamaz.
Bu kanuni izahat karşısında, bu usulde açılıp karara bağlanıp yüksek mahkeme denetiminden de geçerek kesinleşen sayısız davalardaki hukukî görüşlere mahkememizce iştirak edilmemiştir.
Davacının yaptığı temlik alma işlemi geçersiz olduğundan, dava konusu kazada hasara uğradığı iddia edilen araç üzerinde de hak sahibi olduğuna dair başkaca bir iddiası da bulunmadığından davacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-(d) maddesinde dava şartı olarak sayılan aktif taraf ehliyeti olmadığından davanın 115/2. maddesine göre usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davanın usulden reddine karar verilmiş ise ve davalı vekil ile temsil edilmiş ise de davalı vekilinin aşamalarda duruşmalara hiç katılmadığı, yalnızca davaya cevap dilekçesi ve bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunmuş olduğu anlaşılmakla, bu kabil emek ve mesai lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için mahkememizce yeterli görülmediğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-(d) ve 115/2. Maddesine göre aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden Reddine,
2-Peşin harç yeterli olduğundan ikmaline yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.. 20/03/2018
Katip
E-İmza
Hakim
E-İmza