Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/2 E. 2018/785 K. 12.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/2 Esas
KARAR NO : 2018/785

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/01/2013
KARAR TARİHİ : 12/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, uluslararası faaliyet gösteren paslanmaz çelik üreten şirketler olduğunu, davalı gerçek kişilerin … Ticaret AŞ ‘nin şirket ana sözleşmesi ile A grubu paya sahip ortaklar olduğunu, 8 Eylül 2008 tarihli hisse alım anlaşması ile … ve …’in şirketteki hisselerinin bir kısmının satın alındığını, davacıların A grubu hissedarlar ile ortak olduğunu, ortaklık sonrası … Tic AŞ deki hisse paylarının … %20, … %20, … %10, … %37,20, … ‘nin %12.80 olduğunu, davacıların aynı tarih itibariyle … AŞ ve … Tic Aş şirketlerine de toplam %50 pay ile ortak olduklarını, ortaklık şirketlerinin iş sahalarının krom madenleri üzerine olduğunu, madenlerin araştırılması, bulunması, çıkartılması ve işlenmesi hususlarında çeşitli makine kiralama sözleşmeleri düzenlenerek işlerin yürütüldüğünü, bu nedenle ortaklık şirketinin her 3 şirketine gerekli makine ve ekipmanların kiralanması için A grubu hissedarlar ile davacılar arasında görüşmeler yapıldığını, bu görüşmeler sonucunda A grubu hissedarların ortaklığı olan ”… ‘un Şirketleri ”nden bu makine ve ekipmanların piyasadaki kira bedellerinin yarı fiyatına kiralanabileceği taahhütü alındığını, tamamı … şirketleri olan ve tüm hissedarlarının … ve akrabaları olduğu, … Tİc AŞ ( 14/1/2012 tarihinde bölünmüş yeni kurulan şirketin adı: … Tic AŞ ), … Tic Ltd Şti (o zamanki adı ile … Ltd Şti ) … Tic Aş ve … AŞ ve …Tic AŞ ile ekipman kiralama sözleşmeleri düzenlendiğini, Nisan 2012 tarihinden itibaren ortaklık şirketinde, ortaklar arasında meydana gelen sorunlar ve iletişimsizlik nedeniyle, davalı A Grubu Hissedarların ortak oldukları, davalı … şirketleri ile süresi biten makine kiralama sözleşmelerinin yenilenmediğini, başka şirketlerden makinelerin kiralanması için piyasa araştırması yapıldığını,yapılan araştırmaların sonucunda 2009-2010 ve 2011 yılları için ödenen kira bedellerinin normal piyasa fiyatlarının çok üzerinde fahiş olduğu şüphesi doğduğunu, bunun üzerine … AŞ den makine kiralama fiyat listesi talep edildiğini, kiralama sözleşmelerinde belirlenen fiyatlar ile emsal makine kiraları kıyaslandığında bu fiyatların piyasa değerinin çok üzerinde olduğunun tespit edildiğini, davalı … Grubu Şirketlerinin A Grubu hissedarlarının şirketleri olduğunu, adı geçen fahiş fiyatlandırmalar sonucunda davalı … Grup Şirketleri açısından sebepsiz zenginleşme meydana geldiğini ifade ederek, ekipman kiralama sözleşmelerine ilişkin fahiş olan fiyat farkının tacirlerin borçlarının ticari olması kuralı çerçevesinde her bir fatura için düzenleme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte … Tic AŞ şirketine iadesini, ayrıca şirketin uğradığı müsbet zararın tazminini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 3.265,006,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Dış Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların aktif dava ehliyetinin olmadığını, davanın müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davanın temelinden yoksun olduğunu, davacılar tarafından ileri sürülen hukuki sebeplerden hiçbirinin varid olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … AŞ’nin zarara uğramasına neden olanların” davalılar A Grubu hissedarlar, A grubu hissedar ve adına yönetim kurulu başkanı …, A grubu hissedar ve yönetim kurulu üyesi … ve kiralama sözleşmelerinin tarafları olan … Grup şirketleri ”olduğu talep edilen tazminatın dava dışı … AŞ ye ödenmesinin dava dilekçesinde belirtildiğini, dava dilekçesi ve eklerinden müvekkili … ,… ve …’e karşı, dava dışı … AŞ’nin yönetim kurulu üyesi olmaları nedeniyle huzurdaki davanın açıldığını, müvekkillerinin dava dışı … AŞ’nin yönetim kurulu üyesi olarak sorumlu tutulamayacağını,şirket hissedarlarının şirket faaliyetleri nedeniyle sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, 6762 sayılı yasa uyarınca yönetim kurulu üyelerine karşı; dava hakkının şirkette olduğunu, şirket adına sorumluluk davası açılmasına karar verme yetkisinin genel kurulda olduğunu, genel kurul kararının dava şartı olduğunu, bu nedenlerle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için öncelikle şirket genel kurulundan bu yönde talepte bulunulması, talebin reddedilmesi halinde, davacıların dava açılması yönünde oy kullanmaları kaydı ile denetçiler tarafından dava açılmasının zorunlu olacağına, şirket genel kurulundan bu yönde bir talep de bulunulmadığından davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu olayda iddialar içeriği faturaların 2009-2010-2011 dönemlerine ait olup, dava dışı … AŞ’nin bu faturalara konu 2009-2010-2011 yılları genel kurul toplantılarının yapıldığını ve tüm yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini, 2009-2010 yılları olağan genel kurulunun, davacıların da katılımı ile 3/2/2011 tarihinde yapıldığını ve yönetim kurulu üyelerinin tamamının 2009-2010 yılları faaliyetlerinden dolayı oy birliği ile ayrı ayrı ibra edildiğini, dava dışı … AŞ ‘nin 2011 yılı olağanüstü genel kurul toplantısının 30/4/2012 tarihinde yapıldığını, davacıların da katıldığı toplantıda alınan 3 nolu karar ile yönetim kurulu üyelerinin tamamının 2011 yılı faaliyetlerinden dolayı oy birliği ile ayrı ayrı ibra edildiklerini, ayrıca davacıların, dava konusu sözleşmelerin çeşitli sebepler ile yenilenmemesi üzerine makine kiralanması için piyasa araştırması yaptıklarını ve araştırma neticesi 20/11/2012 tarihinde, 2009-2010-2011 yıllarında yapılan kiralama sözleşmelerinin fahiş fiyatlandırma ile yapıldığını öğrendiklerini iddia ettiklerini, ancak dava dışı … AŞ ‘nin üretim faaliyetlerinin yaklaşık bir senedir durdurulduğunu, üretim yapmak bir tarafa şirketin muaccel hale gelen borçlarını ödeyemez duruma geldiğini ve şirket hakkında fazla sayıda icra takibi yapıldığını, davacıların farklı bir konu nedeniyle ”tahkim mahkemesine ”sundukları başvuru dilekçesinin 2.5.3 bölümünün 89 nolu paragrafında, davacılar, dava dışı … AŞ nin Haziran 2012 tarihinden itibaren borçlarını ödeyemez hale geldiğini, faaliyetlerini durdurduğunu alacaklıların icra takibi yaptıklarını ve halen de yapmaya devam ettiklerini beyan ettiklerini. Şirketin tüm çalışanlarının iş akdine son verildiğini ve çalışanların işten çıkartıldığını, 26/8/2012 tarihi itibariyle şirket genel merkezinden yazılı olarak da şirket üretim faaliyetlerin durduğunun şantiyelere bildirildiğini, davacıların davaya konu kiralama sözleşmelerini, sözleşmelere konu kira bedellerini bu işlemlerin yapıldığı tarih itibariyle bildiklerini, kira sözleşmelerinin davacıların bilgisi ve kontrolü dahilinden yapıldığını, tüm kiralama işlemlerinin … AŞ’nin yönetim kurulu kararları uyarınca yapıldığını, davaya konu faturaların 2010 tarihli olduğunu, 2010 tarihi itibariyle artık kiralama işlemi yapmayan dava dışı … AŞ’nin 2012 yılının 11. ayında kiralama işlemi yapmak istemesinin mümkün olmadığını, zaman aşımı süresinin dolduğunu, dava konusu edilen hiç bir sözleşme ve faturada fahiş fiyatlandırma olmadığını ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 04/02/2014 tarih 2013/26-2014/7 E.K. sayılı karar ile davalılar …, …, … hakkındaki davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, davalı şirketler hakkındaki davada mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine, dosyanın talep halinde görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/17724-2015/6794 E.K. sayılı bozma ilamı ile “…1-Dava, davalı yönetim kurulu üyelerinin dava dışı anonim şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk ve diğer davalı şirketlerin aşırı fiyatla dava dışı anonim şirkete araç ve ekipman kiraladıkları iddialarına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin dava dışı …. A.Ş. hisselerinin %50 oranında hisselerini devraldıklarını, davalı gerçek kişilerin yönetim kurulu üyesi olup, ayrıca hissedarı oldukları davalı şirketlere ait ekipmanları piyasa fiyatının çok üzerinde bedellerle dava dışı … A.Ş’ye kiraladıklarını ileri sürmüş, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı gerçek kişiler hakkında açılan davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacılar vekili, davalı yönetim kurulu üyelerinin işlem ve eylemlerini 2012 yılı içerisinde öğrenildiğini iddia etmiş, bu kapsamda ekipman kiralama bedellerine ilişkin birtakım bilgilere yer vermiştir. Mahkeme karar gerekçesinde davacı şirketlerin kira sözleşmelerinin yapıldığı tarih itibari ile sözleşmelerden haberdar oldukları gerekçesine yer verilmişse de; davacı şirketler 2008 yılında yapılan sözleşme kapsamında ortak sıfatını kazanmış olup, davacıların şirket yönetimine katıldığı konusunda dosya içerisinde bilgi olmamasına karşın, ne şekilde sözkonusu işlemleri öğrendikleri hususuna karar gerekçesinde yer verilmemiştir. Ayrıca davacıların 2011 tarihinde yapılan genel kurul sırasında davalı yönetim kurulu üyelerini ibra ettikleri belirtilmişse de ibranın açık ibra mahiyetinde olup olmadığı, ekipman kiralama sözleşmesine ilişkin bilgi ve kayıtların bilançoda yer alıp almadığı gibi hususlara da hiç değinilmemiştir. Bu durumda, davacı şirketlerin hangi sıfatla ve ne şekilde dava konusu işlemleri öğrendikleri, zamanaşımı süresinin hangi aşamada dolduğu karar yerinde detaylıca tartışıldıktan sonra sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir. 2- Öte yandan mahkemece davalı şirketler yönünden açılan davada, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesine yer verilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile dosyanın tefrik edilerek görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmişse de; davacılar ile davalılar arasındaki uyuşmazlığın davalı şirketlerin yüksek bedelle ekipman kiralama sözleşmesi tanzim ederek dava dışı şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayandırıldığı, bu haliyle dosya tarafları arasında kira sözleşmesinin mevcut olmadığı ve uyuşmazlığın 6762 sayılı TTK’nın 309’uncu maddesi kapsamında tazminat istemine ilişkin olduğu gözetilerek işin esasına girilmek suretiyle sonuca gidilmek gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi dahi doğru görülmemiş kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirketler vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı şirketler yararına BOZULMASINA” karar verilmiştir. Bir kısım davalılar vekilinin karar düzeltme talebinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/12921-2016/9263 E.K. sayılı ilamı ile reddine karar verilmiştir. Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur.
Dava, davalı yönetim kurulu üyelerinin dava dışı anonim şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk ve diğer davalı şirketlerin aşırı fiyatla dava dışı anonim şirkete araç ve ekipman kiraladıkları iddialarına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davacı şirketlerin hissedarı olduğu dava dışı … Tic. A.Ş. ile davalı olarak gösterilen şirketler arasında imzalandığı belirtilen Makine ve Ekipmanların Kiralama Sözleşmelerinin sona ermesinden sonra yapılan piyasa araştırmaları neticesinde 2009, 2010 ve 2011 yılları için davalı olarak gösterilen şirketlere ödenen kira bedellerinin normal piyasa fiyatlarının çok üzerinde, fahiş olduğunun tespit edildiği iddiası ile fahiş olduğu bildirilen fiyat farkının herbir faturanın düzenleme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve yine dava konusu fahiş olduğu iddia olunan fiyatlandırma nedeni ile dava dışı … Tic. A.Ş.’nin uğradığı iddia olunan müspet zararın, dava dilekçesinde açıklanan nedenlerle sorumlu olduğu bildirilen Ekipman Kiralama Sözleşmelerinin tarafı olduğu iddia edilen davalı şirketlerden ve aynı zamanda dava dışı …Tic. A.Ş.’de yönetim kurulu üyesi ve ortağı olarak A grubu hissedarlardan olduğu iddia olunan davalı gerçek kişilerden tahsili ile davacıların hissedar olduğu … San. Ve Tic. A.Ş.’ye ödenmesini talep ettiği ancak daha sonra davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan 16/04/2013 tarihli cevaba cevap dilekçesi ve 15/07/2013 tarihli dilekçesi ile her ne kadar dava dilekçesinde talep edilen tazminatın dava dışı … Tic. A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş ise de bu yöndeki taleplerini, mahkemece yapılacak yargılama neticesinde hükmedilecek tazminatın şirkete değil de davacı ortaklara ödenmesi yönünde taleplerini değiştirdiklerini bildirdikleri ve mahkememizce yapılan yargılama sırasında da davacılar vekili tarafından 10/12/2013 tarihli duruşmada da dava dilekçesindeki taleplerinin cevaba cevap dilekçelerinde belirtildiği üzere bu yönde değiştirildiği beyan edilerek dava dilekçesinde talep edilen alacağın davacılara ödenmesi talep edilmiştir.
Dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun “İddia Ve Savunmanın Genişletilmesi Veya Değiştirilmesi” başlıklı 141. maddesinde “Taraflar cevaba cevap ve 2.cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakatı ile iddia ve savunmalarını genişletip yahut değiştirebilirler…” hükmü gereğince davacılar vekilinin dava dilekçesinde davalılardan tahsili talep edilen tutarın tarafların hissedarı bulunduğu … San. Ve Tic. A.Ş.’ye ödenmesine ilişkin talebini, dosyaya sunmuş olduğu cevaba cevap dilekçesiyle ve 10/12/2013 tarihli duruşmadaki beyanı ile doğrudan hissedar olan davacılara ödenmesi yönünde değiştirmesinde HMK’nun 141. maddesi kapsamında yasal engel bulunmadığı anlaşılmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanununun 2. maddesi ile düzenlenen “Bu Kanunda aksi öngörülmemiş ve/veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse; a)TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümleri uygulanır. b)TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiiller, bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibarıyla, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabidir. c)TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara TTK hükümleri uygulanır.” şeklindeki yasa maddesi kapsamında davaya konu Kiralama Sözleşmelerinin 2009 ve 2010 yılında imzalanmış ve 2011 yılında da devam etmiş olması nedeniyle davaya konu uyuşmazlığa 6762 Sayılı TTK hükümlerinin uygulanmasının gerektiği anlaşılmıştır.
Mülga 6762 Sayılı TTK’nun 336.maddesi ile “İdare meclisi azaları, şirket namına yapmış oldukları mukavale ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olmazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler..” şeklinde, ve yine aynı Yasanın 309.maddesi ile de “Şirketin 305, 306, 307 ve 308.maddelerinde yazılı fiillerle ızrar edilmesi halinde bundan dolayısıyla zarar gören pay sahipleri ve şirket alacaklılarının dava hakları vardır. Ancak hükmolunacak tazminat şirkete verilir.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu ve yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK’nun “Şirket Zararı” başlıklı 555.maddesinde ise “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlemenin getirildiği görülmüştür.
Davacılar vekili tarafından davacıların ve davalı gerçek şahısların hissedarı bulunduğu bildirilen … Tic. A.Ş. ile davalı şirketler arasında imzalandığı bildirilen Kira Sözleşmelerindeki kira bedellerinin fahiş olması nedeniyle … Tic. A.Ş.’nin zarara uğratıldığı iddia edilmiş olup davaya konu … Tic. A.Ş. ile davalı şirketler arasında imzalandığı belirtilen Kira Sözleşmelerindeki kira bedellerinin fahiş olduğu iddiasıyla meydana geldiği iddia olunan zararın davacı hissedar şirketler açısından doğrudan zarar olarak kabul edilemeyeceği, davaya konu olup oluştuğu iddia olunan zarar davacılarca iddia edildiği şekilde meydana gelmiş ise bu zarar doğrudan davacı hissedarların değil, tarafların hissedarı bulunduğu şirkete ait bir zarar olacağından TTK’nun 309. maddesi kapsamında davacıların hükmolunacak zararın doğrudan kendilerine ödenmesi yönünde talepte bulunamayacakları, bu yönde açılmış davanın bu nedenle dinlenemeyeceği sonucuna varılmış olmakla davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından davalılar yönünden bu nedenle davanın reddine karar verme gerektiği kanaatine varılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2016 tarih 2016/2295-8292 E.K. sayılı emsal ilamı da nazara alınarak davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine,
2-Harçlar tarifesi gereği alınması gereken 35,90-TL harcın peşin alınan 55.758,15-TL harçtan mahsubu ile bakiye 55.722,25-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar …, …, …, … Tic. A.Ş., … Ltd. Şti., …San.Tic.A.Ş., …Tic.A.Ş., … Tic. A.Ş. tarafından yapılan toplam 262,00-TL tebligat posta giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davalılara eşit oranda verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 3/2 ve 7/2 maddeleri gereğince hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kendilerini vekil ile temsil ettiren tüm davalılara eşit oranda verilmesine,
Dair; Davacılar vekili Av. … ile davalılar …, …, …, …Tic. A.Ş., …. Ltd. Şti., ….Tic.A.Ş., … Tic.A.Ş., … A.Ş. vekili Av. … yüzlerine karşı diğer davalıların yokluğunda hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/07/2018

Başkan …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Katip …
E-İmza