Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1111 E. 2022/114 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1111 Esas
KARAR NO : 2022/114

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/07/2015
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
DAVA:
Dava dilekçesi özetle şöyledir:
“…davacının kefili olduğu, davalının çektiği banka kredisini davacının ödediğini, bunların rücuen tahsili için davalı aleyhinde … 20. İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyasında takip yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu beyanla itirazın iptaline karar verilmesini…”
CEVAP:
Cevap dilekçesi özetle şöyledir:
“:…Ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, … 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esasında aynı konu hakkında açılmış dava olduğunu, davacının sahibi olduğu … Şti nin 1995 yılında kurulduğunu, davalının bu şirkette sigortalı olarak 15 yıl boyunca çalıştığını, 2011 yılında … adlı işçinin iş kazası geçirerek yüklü miktarda tazminat davası açtığını ve …yetkilisi …’ın şirketin içini boşaltmak için yeni bir şirket kurmaya giriştiğini, güvendiği davacı adına … firmasını kurdurduğunu, faaliyetlerin bu şirket üzerinden devam ettiğini, … tüm mal ve eşyaların … … üzerine devredildiğini, işçinin açtığı tazminat davasında anlaşma ile borçtan kurtulma sağlandığını, bunun üzerine tekrar davacı adına asal kavuçuğa devirlerin yapıldığını, haciz tehditi ortadan kalktıktan sonra davacının davalıya devrettiği varlıkları geri istediğini, fakat borçlarını kabul etmediğini, böylece vergi ve SGK borçlarından davacının kurtulmak istediğini, eski defterler karıştırılarak iş bu davanın açıldığını, davanın kötü niyetli ve haksız olduğunu beyanla davanın reddine ve … 12. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini…”
GEREKÇE:
Davanın; davacı tarafından davalının yerine yaptığı iddia edilen kredi ödemelerinin davalıdan istirdadı amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK 67. Maddesine göre iptali talebidir.
Mahkememizce, … 20.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası dosyasının celp edilip incelenmesinde icra takip dosyasında, …’ın alacaklı sıfatı ile Borçlu sıfatıyla … aleyhine 05/02/2015 tarihli ve “… adına kefaletten yapılan kredi ödemelerinden kaynaklı 11.07.2013 tarih ve 4.700 TL tutarlı, 06.08.2013 tarih ve 5.260 TL tutarlı, 12.09.2013 tarih ve 5.328 TL tutarlı ve 06.12.2013 tarihli ve 7.720 TL olmak üzere” denilerek toplam 34.273 TL Asıl Alacak tutarlı olmak üzere vekalet ücreti ve sair masraf vergi harçlarla birlikte toplam 40.126,21 TL tutarlı ilamsız icra takibi başlatıldığı, 17/02/2015 tarihinde Borçlu vekilinin yazılı dilekçesi ile yasal süresi içerisinde asıl borca, faizlere ve fer’ilerine itiraz ettiği ve böylelikle takibin durduğu tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyetince sunulan 26/12/2018 tarihli rapor özetle şöyledir;
“…. Bankası A.Ş … Şubesi nezdindeki toplam 7 adet dekontta yer alan Toplam 34.273 TL. tutarlı para yatırma işlemlerinden sonra, yatırılan tutarlar ile …-… şahıs firması adına kullandırılan nakit kredilerin taksitlerinin ödendiğinin tespit edildiği, TBK 596/1 hükmü gereği, kefilin, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olacağı ve borçluya rücu edebileceği, ancak dava dosyasında kefalet sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle, rücu dayanağı açısından kefalet sözleşmesinin ispatlanması gerektiği, kefalet sözleşmesi söz konusu değilse, davacının davalının borcunu ödemesi, davalı borçlu için vekaletsiz iş görme anlamına geleceği ve vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde, davalı borçludan ödemiş olduğu tutarı TBK 529/1I hükmü gereği talep edebileceği, vekaletsiz iş görme şartları gerçekleşmediği takdirde, davacının ödemiş olduğu tutarı sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında (TBK 77 vd.) davalıdan talep edebileceğine…”
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde dosyanın grafoloji alanında uzman bilirkişiye gönderilerek rapor alınmasını talep etmiştir. Davacı vekiline; Müvekkili …’ın mukayeseye medar imza örneklerinin bulunduğu kurumları ve belgeleri bildirmek üzere 2 hafta süre verilmiş, davacı vekilinince beyan dilekçesinde bildirdiği kurumlardan davacı asilin imza örneklerinin bulunduğu belgelerin asılları istenilmiş, davacı vekiline müvekkilinin imza ve yazı örneklerinin alınması için müvekkilini mahkememiz kaleminde hazır etmesi için süre verilmiş ve imza ile yazı örnekleri alınmış, ve dosyanın grafoloji uzmanı bilirkişiye tevdi ile dekontlar üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılmasına dair karar verilmiştir. Grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından sunulan 20/03/2020 tarihli raporun sonuç kısmı şöyledir:”…. Bankası … Şubesi’ne ait; 1-11.07.2013 tarihli 4.700,00-TLL’lık, 2. 06.08.2013 tarihli 5.260,00TL’lık, 3, 12.09.2013 tarihli 4.770,00TL’lık, 4. 06.12.2013 tarihli 4720.00TL’lık, 5. 08.01.2014 tarihli 4.755,00TL’lık, 6. 04.02.2014 tarihli 4.740,00TL’lık (1,2,3,4,5,6 numaralarda) tarif edilen dekont asıllarındaki imzaların …’ın eli ürünü olduğu, yine … Bankası … Şubesi’ne ait; 7-07.03.2014 tarihli 5.328,00TL’lık (7 numaralı) dekont aslındaki imzalının …’ın eli ürünü olmadığı, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden imzanın …’ın eli ürünü olduğuna…”
Her iki taraf defterlerinin yerinde incelenmesiyle davacı ve davalı şirket arasında iş yeri devri, cari hesap devri bulunup bulunmadığı, iki şirket arasında fiili organik bağ bulunup bulunmadığı, davalının cevapları da irdelenerek rapor hazırlanması için dosyanın iş hukuku alanında uzman ve mali müşavir alanında uzman bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup, bilirkişi heyetince sunulan 11/04/2021 tarihli raporun sonuç kısmında özetle ….davacının davalıdan alacağının olduğu yönündeki iddiasının (her türlü şüpheden ari olarak ispat edemediği için) yerinde olmadığını…” yönünde görüş bildirilmiştir. 05/11/2021 tarihli ek raporun sonuç kısmında özetle”….kök raporda yapılan değerlendirme ve tespitlerin yerinde olduğu, değiştirilecek bir hususun bulunmadığı…” yönünde görüş sunulmuştur.
Yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, davalının … Bankasından kullandığı kredinin bir kısmının … Şubesi’ne ait 11.07.2013 tarihli 4.700,00-TL tutarlı; 06.08.2013 tarihli ve 5.260,00TL tutarlı; 12.09.2013 tarihli ve 4.770,00 TL tutarlı; 06.12.2013 tarihli ve 4720.00 TL tutarlı; 08.01.2014 tarihli ve 4.755,00 TL tutarlı; 04.02.2014 tarihli ve 4.740,00 TL tutarlı; 07.03.2014 tarihli ve 5.328,00 TL tutarlı dekontlarla ödendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava kapsamındaki temel uyuşmazlık, davacının söz konusu ödemeleri kendi nam ve hesabına mı yoksa borçlu adına mı ödediği ve bu bağlamda rücu hakkının bulunup bulunmadığı noktasında yoğunlaşmaktadır. Yargılama sürecinde her ne kadar, dekontlar üzerindeki imzalarla ilgili bir itiraz olmuşsa da yapılan imza incelemesi neticesinde söz konusu ödemelerin davacı tarafından yapıldığı bilirkişi raporuyla ortaya konulmuştur. Buna ek olarak, davalı tarafından … Bankasından kullanılan krediye, 7 nolu dekont ödemesinde ismi bulunan davacının babası …’a ait taşınmazın ipotek olarak teminat gösterildiği anlaşılmaktadır. Davacının babasına ait taşınmazın ipotek olarak gösterildiği kredi borcuna ilişkin taksitleri ödediği ve sonrasında bunların tahsili için icra takibi başlattığı yönündeki iddiasını banka dekontları ve bankadan gelen yazılarla ortaya koymaktadır. Mahkememizce itibar edilen 26.12.2018 tarihli kök ve 05.11.2021 tarihli ek raporlarda da ortaya konulduğu üzere, davacının söz konusu kredi taksit ödemelerini “bağışlama” olarak yaptığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, söz konusu ödeme miktarı kadar davalının mal varlığında artış olduğu, davalının yapılan ödeme kadar davacıdan alacaklı olduğuna dair yazılı bir belge sunulmadığı, dava dilekçesinde hukuki nitelendirmenin “rücu” olarak yapılmasının davalıdan söz konusu ödemeler kadar alacaklı olduğuna ilişkin hukuki durunu ortadan kaldırmayacağı ve davacının TBK’nın 77. ve devamı maddeleri uyarınca bu alacağın tahsilini talep etme hakkına sahip olduğu kanaatine ulaşılmış; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-DAVANIN KABULÜ ile davalının … 20. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla devamına,
Alacağın %20’si olan 6.854,60-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 2.341,18-TL harçtan peşin alınan 413,93-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.927,25-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereği takdir ve tayin olunan 5.140,95-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama gideri 445,73-TL ilk harç ve masraflar, 2626,70-TL (posta/tebligat/bilirkişi) olmak üzere toplam 3.072,43-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/02/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza