Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1107 E. 2020/242 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1107 Esas
KARAR NO:2020/242

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:25/12/2017
KARAR TARİHİ:09/07/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. sicil sırasına kayıtlı olduğunu, müşterilerine vergi danışmanlığı, tam tasdik hizmetleri başta olmak üzere yeminli mali müşavirlik, doğrudan ve dolaylı vergiler, transfer fiyatlandırması, uluslararası vergilendirme, yatırım teşvikleri gibi konularda hizmet verildiğini, davalı şirket tarafından reklam ajans kurmak ve her türlü reklam işleri yapmak faaliyetleri gerçekleştirilmekle medya hizmetleri sağlandığını, davalı şirketin 2010 yılında … A.Ş. ünvanı ile kurulduğunu, ünvanın 21/04/2017 tarihinde … olarak tadil edildiğini, ünvan değişikliğinin 27/04/2017 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, taraflar arasında Serbest Muhasebecilik Serbesh Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2014, 2015 ve 2016 dönemleri Kurumlar Vergisi Beyanname Tasdiki sözleşmeleri akdedildiğini, yine müvekkili şirket ile davalı şirkete bağlı bulunan grup şirketlerden birini hisse devir işlemlerinde danışmanlık hizmeti verildiğini, hisse devir işlemleri ile ilgili davalı şirket tarafından hizmet talep edilmesi üzerine 30/07/2015 tarihli danışmanlık sözleşmesinin taraflarca akdedildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirketin borcunu ödemesine ilişkin iyi niyetli talep ve girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, bu sebeple davalı şirket adına …. Noterliği’nin 15/12/2016 tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname keşide edildiğini, anılan ihtarnamenin davalı şirket daimi çalışanına 19/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamede belirtilen 3 günlük süre içerisinde davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu sebeple müvekkili tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sırasında icra takibi başlatıldığını, davalının borca, borcun faizine ve takibe itirazı neticesinde icra takibinin durduğundan bahisle borçluların itirazının iptaline, haklarında başlatılan icra takibinin devamına, davalının inkar olunan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili firmanın medya sektöründe hizmet verdiğini, davacı tarafça müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve müvekkili tarafından süresi içerisinde takibe itiraz edildiğini, iş bu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, reddi gerektiğini, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; takibe itirazın iptali talebine ilişkin olup, uyuşmazlık; dayanak faturalar nedeni ile takip tarihi itibari ile davalının davacıya borçlu olup olmadığının, borçlu ise asıl borç ve işlemiş faiz miktarının ve uygulanması gereken faiz tür ve oranının tespiti noktasına ilişkindir.
Mahkememizce …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … Anonim Şirketi aleyhine sözleşmeye dayanarak 273.762,06-TL asıl alacak, 337,51-TL işlemiş faiz, 80.911,92-TL vade farkı, 99,75-TL işlemiş faiz, 300.664,00-TL asıl alacak, 370,68-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 656.145,92-TL’nin 27/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek %9 oranında yasal faizi ile birlikte tahsili talebi ile 27/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itiraz sonucunda icra takibinin durduğu, iş bu itirazın iptali davasının mahkememize İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın ticari ilişkiden kaynaklanması nedeniyle, davacının alacağının belirlenebilmesi için dayanak sözleşmeler, icra dosyası incelenerek ve tarafların sunduğu kayıt ve belgeler de nazara alınarak, davaya konu icra takibi nedeni ile davalının davacıya borcu bulunup bulunmadığı, varsa icra takip tarihi itibari ile alacak ve faiz miktarının tespitine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 02/07/2019 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunun sonuç kısmında “…a) Davacı … AŞ. tarafından incelemeye ibra edilen 2014, 2014, 2016 yıllarına ait Ticari defterlerinin açılış onaması 6102 sayılı TTK Madde 64, 66 ve VUK madde 220-226 uyarınca yasal süreler içerisinde tasdiklerinin yaptırıldığı ve lehine delil teşkil edebileceği, Davacfnın yasal defterleri incelendiğinde; Davacı tarafından düzenlenen faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, VUK 230. Maddesi hükmünce usulüne uygun olarak düzenlendiği, Davaya konu ticari ilişki alacağı faturalar nedeni ile davalının davacıya davacı kayıtlarında 273.762,06 TL borcu bulunduğu, b) Davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, c) Davacı tarafından sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmiş olması, dava konusu faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak düzenlenmesi ve davalının ticari defterlerini incelemeye sunmamasına karşılık davacının usulüne uygun olarak düzenlenen ticari defterlerinde takip konusu alacak oranında alacaklı olması hususları birlikte değerlendirildiğinde ve ticari defterlerin delil olmasına ilişkin HMK, m. 222 hükmü de dikkate alındığında, davacının dava konusu faturalar nedeniyle alacaklı olduğunun kabulünün gerektiği, d) İcra takibinden Önce davalı taraf, TBK. m. 117/1 hükmü uvannea temerrüde düşürülmediğinden yukarıda hesaplanan davacının alacağına icra takip tarihi itibariyle ticari faiz uygulanması gerektiği, e) İcra inkar tazminatı şartlarının da gerçekleştiği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 14/11/2019 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle “…Davaya konu ticari ilişki alacağı faturalar nedeni ile davalının davacıya davacı kayıtlarında borcu bulunduğu ve Davacı vekili dilekçesinde de belirttiği üzere 277.602,08 TL tarafımıza verilen … nolu hesap muavininde görülmektedir. Ancak bu hesaptan düşüldüğü ve tarafımıza itiraz dilekçesi ekinde verilen … hesap numaralı şüpheli ticari alacaklar hesabı muavini verilmediği için sehven alacak miktarı 273.762,06 TL olarak rapor hazırlanmıştır. Dolayısıyla … nolu hesap ve davalı firmanın borçlarının takibi yapılan … hesap numaralı şüpheli ticari alacaklar hesabı birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıdan toplamda 551.364,14 TL ( 273.762,06 TL + 277.602,08 TL) alacağı bulunmaktadır…” şeklinde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu denetime elverişli, kanaat oluşturmaya ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş olup, bilirkişi raporunda yer alan tespitler ve dosya kapsamına göre taraflar arasında 2014-2015 ve 2016 dönemleri kurumlar vergisi beyanname tasdiki (tam tasdik sözleşmeleri ve ayrıca danışmanlık sözleşmesi) akdedildiği, anılan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğün davacı tarafından yerine getirildiği, uyuşmazlığın akdi ilişki kapsamında verilen hizmetlere karşılık düzenlenen takibe dayanak faturalardan kaynaklandığı sabittir. Yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce taraflara ticarî defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile davacının 551.364,14-₺ alacağının varlığı kanıtlanmıştır. Davalı, defterlerini sunmayarak davacının ticarî defter ve kayıtlarının HMK 222. maddesine göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun, bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile asıl alacağının varlığının ispatlandığının kabulü gerekir. Yüksek Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre davacının takip tarihi itibari ile 551.364,14-TL asıl alacak talebinde haklı olduğu kabul edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 117 maddesi hükmünce bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için bu alacağın muaccel olması yeterli olmayıp borcun kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmüş bulunması zorunluluğu somut olayda sözleşmede kararlaştırılan kesin vade bulunmadığı gibi davacının asıl alacağın ödenmesi talebini içeren ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ şerhi dosyaya sunulmadığından temerrüt faiz talebi kabul edilmeyerek takibin asıl alacak üzerinden devamına dair karar verilmiştir. İİK 67/2 maddesi uyarınca icra takibine konu alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına, reddedilen kısım yönünden davacı/alacaklının takibe geçmede kötü niyetli olduğu kabul edilerek davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 551.364,14-₺ asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Hüküm altına alınan alacağın (551.364,14-₺) %20’si üzerinden hesaplanan 110.272,83-₺ icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Red edilen alacağın (104.781,78-₺) %20’si üzerinden hesaplanan 20.956,36-₺ kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 37.663,68-₺ nispi harçtan peşin alınan 11.205,34-₺ harcın mahsubu ile bakiye 26.458,34-₺ nispi karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.000,00-TL bilirkişi ücreti, 160,90-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.160,90-TL üzerinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.815,82-TL ile 11.274,84-TL harç gideri olmak üzere toplam 13.090,66-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 44.618,207-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili¨lehine hesaplanan 13.904,27-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2020

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza