Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1017 E. 2019/248 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1017 Esas
KARAR NO : 2019/248

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 03/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …- …-… abone numaraları ile davalı …A.Ş.’den elektrik hizmeti aldığını ve davalı şirket tarafından davacının elektrik tüketim miktarına göre fatura tahakkuk ettirildiğini, 30/09/2010 ile 31/08/2012 tarihleri arasında düzenlenmiş elektrik faturaları ve 30/11/2014 tarihli elektrik faturasında ise hizmet bedeli karşılığı olmayan kayıp bedeli alındığını, dava konusu faturalarda bir hizmet bedeli karşılığı olmadığı açıkça belli olan, tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusuru ile alt yapı eksikliklerinden kaynaklanan kayıp bedellerinin dürüst abonelere yansıtıldığını, üstelik kayıp oranlarının bölgeler arasında oransal olarak da farklılık oluşturduğunu, bu nedenle elektrik faturalarına yansıtılan oranlarda bile bir tutarsızlık görülebildiğini beyanla davalı şirket tarafından 30/09/2010 ile 31/08/2012 tarihleri arasında ve 30/11/2014 tarihlerinde düzenlenmiş elektrik faturalarına yansıtılarak müvekkilinden tahsil edilen 50.368,25 TL kayıp bedelinin dava tarihinden itibaren işleyen 4489 sayılı Kanunu ile değişik 3095 sayılı Kanunun 2/2. maddesinde belirtilen değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde, davalı müvekkili şirket tarafından 31/09/2010 ile 31/08/2012 tarihleri arasında düzenlenmiş elektrik faturalarına yansıtılan kayıp bedelini talep ettiğini, iş bu davada Mahkememizin görevsiz olduğunu, talep edilen bedellerin zamanaşımına uğradığını, davada husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, dağıtım şirketi olan … A.Ş.’ye yöneltilmesi gerektiğini, 12/08/2012 tarihi ile 01/09/2014 tarihi arasında müvekkili şirket ile davacı arasında Elektrik Satış Sözleşmesi ve buna bağlı olarak kesinlen fatura bulunmadığını, dolayısıyla usule ve esasa ilişkin diğer itirazlar bir yana, davacı tarafın bu döneme ilişkin olarak müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından kanuni bir zorunluluk olduğunu, aksi takdirde idarenin lisans iptaline varan yaptırımlarının söz konusu olduğunu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedelin de tahsil edilmediğini, bu sebeple satış lisansı sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedeli tahsil etme veya etmeme gibi bir inisiyatiflerinin bulunmadığını, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedelinin parekende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalara yansıtıldığını, davacının iradesine uygun ve bilinçli bir sözleşme yaptığını, müvekkilinin sözleşmeye ve mevzuata uygun olarak ve mevzuatın kendisini yükümlü kıldığı üzere kayıp kaçak bedellerini davacıdan tahsil ederek dağıtım şirketine ödediğini, davacının bu bedelleri ilgili faturalara itiraz etmeden ödediğini, faturalara süresinde itiraz etmemesi nedeniyle de talep hakkının bulunmadığını beyanla davanın öncelikle yetki, görev ve husumet yönünden reddine, aksi halde davanın esas yönünden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; elektrik abonesi olan davacıdan kayıp kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin istirdadı talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflarca sunulan deliller, elektrik enerjisi satış sözleşmesi, faturalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi ile; ” Kayıp kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı ifade ettiği, EPDK tarafından elektrik enerjisi üretiminden tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliğinin kayıp bedeli olarak enerji nakil haklarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçilmeksizin herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedelinin de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtıldığı anlaşılmaktadır.
4608 Sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda EPDK’nın görevlerinin açıkça tespit edildiği ve bunların kurumun onaylı lisanslarının verilmesinden işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin kanun hükümlerine göre düzenlenmesi, piyasa performansının izlenmesi, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulması, tadili ve uygulattırılması ve denetlenmesi, ayrıca fiyatlandırma esaslarının tespit edilmesi olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda EPDK’nın 1 kw elektriğin elektrik hizmetini satın alan kişiye ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kâr payını düzenleme yetkisi olsa da bu konudaki yetkisinin sınırsız olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmalıdır.
Hukuk Genel Kurulu’nun bu konuda verdiği kararlarında ifade edildiği üzere; Hukuk devleti ilkeleri gereğince hiç kimsenin hizmetini almadığı bir şey için ödeme yapmaya zorlanması mümkün değildir. Elektrik nakli sırasında ortaya çıkan kayıpların veya hırsızlık sureti ile bedeli ödenmeksizin kullanılan elektrik enerjisi bedelinin, kurallara uyan ve kullandığı elektrik bedelinin ödemesini yapan diğer abonelere yansıtılmasının da hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmadığı da kabul edilmelidir. Aksi durumda elektrik nakli işlemlerinde rol alan tüm kurumların kendi teknik yapılarını geliştirmemesinin teşvikinin sağlanacağı ve hatta hırsızlık sonucu ortaya çıkan bedeli nasılsa kurallara uyan abonelerden tahsil edileceği düşüncesinin yerleşik hale geleceği kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Ayrıca elektrik kullanan her abonenin hangi hizmet için ne miktarda bedel ödediğini bilme hakkının mevcut olduğu da açıktır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 07/03/2016 tarihli dilekçe ekinde bilirkişi raporunda eksik olduğu belirtilen … nolu aboneliğe ilişkin 31/08/2012 tarihli ve 31.951,65-TL’lik fatura sunulmuş olup bu faturaya göre kayıp bedeli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 2.107,27-TL olup yine bilirkişi raporunda eksik olduğu belirtilen 30/11/2014 tarih ve toplam 40.412,66-TL bedelli faturanın bir sureti sunulmuş olup bu faturada da kayıp bedeli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 4.564,14-TL olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında bilirkişi raporunda belirtilen ve eksik olduğu bildirilen davacı tarafça daha sonradan birer sureti sunulan 31/08/2012 tarihli 2.107,27-TL ve ve 31/11/2014 tarihli faturadaki 4.564,14-TL’nin de bilirkişi raporu ile tespit edilen toplam kayıp kaçak bedeli olan 43.606,57-TL’ye ilavesi ile davacı tarafın talep edebileceği kayıp kaçak bedelinin 50.277,98-TL olduğu anlaşılmakla aynen benimsenip hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, 50.277,98-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafın vaki temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/22188 Esas ve 2017/9578 Karar sayılı kararı ile;
“Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, Mahkememizce bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş ve bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda özetle; davalı tarafından davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren dönemsel perakende satış tarifelerine uygun olarak tahsil edildiğini tespit ve beyan etmiştir.
Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesinde (mülga 14/03/2013-6446 S.K. madde 30) “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmaya başlamıştır. Bu tarife de EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca 11/08/2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 15/2 fıkrasının “perakende satış fiyatlarına ilişkin parametreler, enerji alımına ilişkin tavan fiyat, hedef kayıp/kaçak oranı ve brüt kâr marjı ve verimlilik hedefine ulaşması ölçüsünde elektrik piyasası hedef planı düzenlemesine tabî unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak hesaplanmış perakende satış hizmeti maliyetlerini içerecek şekilde belirlenir.” hükmüne yer verdiği, yani bu yönetmeliğe göre satış fiyatlarını kayıp kaçak bedelinin eklenebileceğinin belirtildiği, bu yönetmeliğe dayanılarak 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “perakende satış hizmetleri geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğe göre abonelerden kayıp kaçak bedeli adı altında bedelin tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ile “Anayasanın Vergi Ödevi” başlıklı 73. Maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mâli gücüne göre vergi ödemek ile yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mâli yükümlülükler kanun ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mâli yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlarca ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kayıp kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı dayanak yapılarak iş bu dava 13/01/2015 tarihinde mahkememizde açılmış olup, yargılamanın devamı sırasında 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 17/06/2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; 6719 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasına (şş) bendi eklenmiş ve anılan bendde; (şş) Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Yine 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Keza 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih 2016/150-2017/179 E.K. Sayılı 28.12.2017 tarihli, R.G. Tarih – Sayı : 15.2.2018 – 30333’lı kararı ile 17. maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü iptal edilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı davacının, dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı olarak alındığı iddiası ile mahkememizde açmış olduğu iş bu davanın açılış tarihinden sonra yapılan yasal düzenlemeler nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 331/1 maddesi gereğince davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 esas-2009-526 karar sayılı ilamında benzer bir olayda “dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeni ile haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından dava, davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeni ile konusuz kalmış ise davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” şeklinde karar vermiştir. Dava devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeni ile davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibari ile talebinde haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Dava konusuz kaldığından esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin peşin alınan 860,17 TL’den mahsubu ile kalan 816,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından bozma öncesinde yapılan 1.536,00 TL yargılama gideri ile bozma sonrasında yapılan 300,00 TL bilirkişi ücreti ile 283,10 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 583,10 TL yargılama gideri ile 72,10 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/04/2019

Katip
E-imza

Hakim
E-imza