Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/962 E. 2018/26 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/730 Esas
KARAR NO : 2018/13

DAVA : Elektrik Faturasından Kaynaklanan İstirdat
DAVA TARİHİ : 12/07/2016
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

İstanbul 11. Tüketici Mahkemesinin 23/05/2016 tarih ve 2016/671 esas ve 2016/1607 k sayılı görevsizlik kararı üzerine mahkememize esasına kaydedilen davanın açık yargılaması neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Müvekkilinin davalı dağıtım şirketinin … nolu abonesi olduğunu, müvekkilinin yıllardır “elektrikte kayıp kaçak bedeller” başlığı altında ” kayıp kaçak – sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sitemi kullanım, dağıtım bedelleri adı altında haksız yere yüklü miktarda bedeller ödediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/7-2454 e, 2014/679 K. Sayılı kararı ile bu bedelleri haksız olarak müvekkilinden tahsil olunduğunun sabit hale geldiğini, iş bu dava tarihinden önceki 10 yıl boyunca Elektrikte kayıp kaçak bedeller başlığı altında kayıp kaçak- sayaç okuma perakende satış hizmeti, iletim sitemi , dağıtım bedelleri adı altında haksız yere müvekkilinden tahsil olunan bedellerin ve bunlara uygulanan KDV’nin fazlaya ilişkin dava hak ve taleplerinin saklı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000TL sinin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı CLK … vekili cevap dilekçesinde özetle;
Dava konusunun edilen miktarın EPDK mevzuatına uygun olarak tahakkuk edilen bir tutar olduğunu, iş bu davanın muhatabı Satış Lisans Sahibi müvekkili … … değil, Dağıtım Lisans Sahibi şirketi olduğunu, bu nedenle müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, kayıp kaçak bedeli ve sair bedelleri faturalara yansıtıldığını, belirli ve hesaplanabilir tutarlar olduğunu, dava dilekçesinde de görüldüğü üzere davacı yan , dava konusu ettiği tutarı belirlemeden tespitini yapmadan ortalama bir değer üzerinden davayı açtığını, bu haliyle dava dilekçesi hukuken işleme konulamayacağından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, dava konusu edilen tahakkuka zamanaşımı yönünden itiraz ettiğini, faturalar ve tahakkuklar Enerji Piyasası Denetleme Kurulu Tarife ve Yönetmeliklerine uygun olarak tanzim edildiğini, davacı yan enerji bedeli dışında faturanın diğer tüm kalemlerinin hepsinin iadesini istediğini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla usulden reddine, davanın açılmamış sayılmasına, şirketlerin EPDK mevzuat ve tarifelerini uygulayıp uygulamama yönünde tercih hakkı bulunmadığından, müvekkili kurum mevcut mevzuat ve tarifelere uygun işlem yapmasından dolayı cezalandırılmayacağını, davada esasen EPDK mevzuat ve tarifelerinin hukuka uygun olmadığı iddia edildiğinden, ihtilaf abonelik sözleşmesi kaynaklı olmadığını, EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ilişkin olduğundan yargı yolu itirazlarının nedeniyle davanın reddine, Davacının açtığı haksız davanın ve kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende, satış hizmet, iletim bedeli, TRT payı, dağıtım bedeli ve sair adlar altında alınan bedeller ile bu bedellere bağlı olarak alınan Enerji Fonu, TRT Payı, Belediye Vergisi ve KDV ‘nın ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte iadesine ilişkin istemin Reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Elektrik Abonelik Sözleşmesi Faturalar, Tüketim Detayları ve abonelik dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, dava devam ederken 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. Maddelerine göre davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan yargılama masraflarının kime yükletileceği, lehe veya aleyhe vekalet ücretine hükmedilip edilmeyeceği hususunda mevzuatımızda açıkça bir hüküm bulunmamaktadır. Somut olaya en yakın hüküm HMK 331/1. maddesi olsa da bu husus “dava açıldığı andaki haklılık” durumuna göre neticeyi tayin etmektedir. Ne var ki somut olayda dava açıldığında kimin hangi mevzuata göre haklı olacağını tayin etmek de pek mümkün olmadığından, bu husus 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1/2. maddesi bağlamında ele alınmıştır. Buna göre taraflardan hiçbiri lehine vekalet ücretine hükmetmemek ve herkesin yaptığı yargılama masrafını kendi üzerinde bırakmak, en âdilane çözüm olacağından, yargılama masraflarını da bu şekilde hüküm altına almak iktiza etmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Harç yatırılmadığından iadesine yer olmadığına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin masrafı yapan tarafın üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider ve delil avanslarından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.16/01/2018

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza