Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/921 E. 2020/648 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/921 Esas
KARAR NO : 2020/648

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2016
KARAR TARİHİ : 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olup yetkilisinin … olduğunu, şirket inşaat işi ile iştigal ettiğini, banka hesaplarından yoğun şekilde para akışı olduğunu ancak davalı banka nezdinde bulunan … nolu hesabından havale lehtarlarına yapılacak ödemeyi bizzat şirket yetkilisinin ıslak imzalı havale talimatları ile yaptığını, hal böyle iken 90202236 nolu hesabından …’e 15/07/2015-25/05/2016 tarihleri arasında davalı banka tarafından toplam 219.200,00 TL bedelli havale yapılmış olduğunu, söz konusu olayı araştıran müvekkilinin, davalı bankanın bahsi geçen havale işlemlerini, yanında çalışan ve yalnızca sekreter olarak görev yapan …’in sahte imzalı faks talimatlarıyla gerçekleştirdiğini öğrendiğini, davalının ıslak imzalı talimat olmadan EFT işlemlerini yaptığını, bunun üzerine müvekkili tarafından …’in iş akdine son verildiğini ve hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı bankanın müşterisine karşı özen yükümlülüğünün olduğunu, söz konusu havale işlemlerini gerçekleştirmekte ağır kusurlu olduğunu, söz konusu belgelerdeki imzalar sahte olmasına rağmen gerekli incelemeyi yapmadığını ve müvekkilinden teyit almadan işlem yaparak müvekkilini zarara uğrattığını, davalıya 12/07/2016 tarihli Noter ihtarnamesi gönderilerek söz konusu zararın karşılanması talep edilmiş ise de herhangi bir ödeme yapılmadığını beyanla müvekkilinin hesabından aktarılan 219.200,00 TL’nin avans faizi ile davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu EFT işlemlerinin müvekkili banka tarafından talimat alınarak gerçekleştirildiğini, talimatların davacı şirket adına imzalanarak müvekkiline iletildiğini, davacının iddiasının söz konusu talimatların şirket yetkilisince değil … tarafından imzalandığı yönünde olduğunu, bu iddianın kabulü halinde davanın müvekkiline değil …’e yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava konusu ettiği EFT işlemlerinden 1 yıl sonra haberdar olduğu iddiasının hayatın olağan akışına ve basiretli tacir olmanın gereklerine aykırı olduğunu, taraflar arasında imzalanan … nolu faks sözleşmesinin 1.1. maddesi uyarınca faks talimatı ile yapılan işlemlerde, işlem sonrası sorumluluğun işlemi yapan müşteriye ait olduğunu, aynı sözleşmenin devam eden hükümlerinde banka ve personelinin genel olarak kendisine düşen dikkat ve ihtimamı gösterdiğinin karine olarak kabul edildiğinin, bunun aksini iddia eden müşterinin ispat yükü altında olduğunun, bankanın üçüncü kişilerin herhangi bir kusurundan sorumlu olmadığının kabul edildiğini, söz konusu havale işlemlerinde personel tarafından imza kontrolünün sağlandığını ve bu anlamda ilk bakışta fark edilmeyen imza farklılığından müvekkilinin sorumlu olmadığını, söz konusu hesabın davacı tarafından aktif olarak kullanıldığını ve davacının mail adreslerine geriye dönük olarak hesap ekstrelerinin gönderildiğini, davacının işlemlerden haberdar olduğunu, davacının çalışanını seçerken, işi ile talimat verirken gerekli özeni gösterdiğini ispat etmesi gerektiğini, müvekkili yönünden haksız fiilin şartlarının oluşmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, sahte imzalı belge ile yapılan havale işlemlerinden doğan zararın bankanın özen yükümlüğü kapsamında tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce, davalı bankadan taraflar arasında imzalanmış tüm sözleşmeler, dava konusu banka hesabından, dava dışı …’e ait hesaba 15/07/2015-25/05/2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen havale işlemlerine dair belgeler ile davacı yetkilisinin imza örnekleri celp edilmiş, dosya havale işlemlerine esas talimatlardaki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda rapor tanzim edilmek üzere İstanbul ATK’ya gönderilmiştir. … tarihli ATK raporunda; Mahkememizce gönderilen 17/11/2015, 30/1/2015, 09/10/2015, 11/09/2015, 15/07/2015, 30/07/2015, 28/08/2015, 14/08/015 ve 03/08/2015 tarihli toplam 9 adet talimatta bulunan imzaların davacı şirket yetkilisi …’nin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı kararı ile, dava dışı …’in dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği sabit görülmekle cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmış, dosya üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek, iddia ve savunma kapsamında davacının uğradığı zarar miktarı ile davalının sorumluluğu hususunda rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı ile davalı banka arasında, dava konusu hesabın açıldığı 31/05/2012 tarihinde Ticari Müşteri Sözleşmesi’nin imzalandığını, Faks Sözleşmesi’nin de 15/04/2015 tarihinde sisteme tanıtıldığını, ayrıca 31/05/2012 tarihli tek yetkili …’nin tam yetkili kullanıcı olarak internet bankacılığı yapmak üzere Kurumsal Sınırsız Bankacılık Başvuru Formu’nu imzalamak suretiyle bu hizmetten yararlanma koşullarının oluşturulduğunu, davacının 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin ticari kayıtlarının incelenmesi ile, yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri yapılmakla birlikte genel anlamda işlemlerin yasal süre sonunda, örneğin 2015 yılı işlemlerinin 2016 yılı Haziran ayında kayıtlara aktarıldığını ve bu şekilde 2015 yılında gerçekleştirilen 1 adet usulsüz işlemin 2016 yılı açılış kaydı ile birlikte sayım ve tesellüm noksanları adı altında bir nevi geçici hesaba alındığını, 2016 yılında gerçekleştirilen 9 adet işlemin de ilgili tarihlerde yine işlemlerin öğrenilmesinden sonra aynı şekilde kayıtlara alındığını, bu haliyle 15/07/2015 tarihinden itibaren başlayan usulsüz işlemlerin yaklaşık bir yıl sonra farkedildiğini, işlemler itibariyle sorumlu …’in görev tanımı olmamakla birlikte muhasebe işlemleri ile şirketin günlük işlerinin yürütülmesi amacıyla istihdam edilmiş olduğunu, …’in … A.Ş.’de bulunan kendisine ait banka hesaplarına gönderilmek üzere davalı bankaya sahte imzalar ile faks talimatları düzenlediğini, davacı tarafından davalı banka tarafından gönderilen hesap hareketlerinin incelenmediğini, internet bankacılığı üzerinden de bir inceleme yapılmadığını, zararın başında tespit ve önlenebilir olduğunu, davalı bankaca teyit için aranmış olabileceği belirtilen davacıya ait sabit hat ya da GSM hatlarından davacı şirket yetkilisi ile 25/03/2016, 1105/2016 ve25/05/2016 tarihlerinde görüşüldüğünü, ayrıca 31/05/2016 tarihinde de sekiz kez görüşüldüğünü, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ile dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi ile; davalı bankanın, söz konusu işlemlerin tamamından sorumlu tutulamayacağını, bankaların güven kuruluşu olmaları nedeniyle hafif kusurlarından bile sorumlu olduklarını, dava konusu üç işleme ilişkin olarak ödemenin yapıldığı tarihlerdeki telefon görüşmelerinin içeriğinin bilinmediğini, diğer işlemler için teyit alınmamış ve kısmen bazı talimat asıllarının alınmamış olmasının bir kusur olarak kabul edilmesi halinde davalı bankaya kusur izafe edilmesinin mümkün olduğunu ancak davalıya izafe edilecek kusurun en fazla %10 oranında olacağını, bu kusur oranına göre sadece sahte imzalı olduğu tespit edilen 2015 yılındaki işlemler toplamı yerine … tarafından da kabul edilen 219.200,00 TL’den içeriği belli olmayan 3 adet teyit işlemine ilişkin toplam tutarın 74.500,00 TL’nin indirilmesi ile kalan 144.700,00 TL’nin %10’una tekabül eden 14.470.00 TL’den davalı bankanın sorumlu tutulabileceğini tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin rapora itirazları yerinde görülmekle oluşturulan üç kişilik yeni bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle; dava konusu ihtilafın davacının, davalı banka nezdinde bulunan … nolu mevduat hesabından 15/07/2015-25/05/2016 tarihleri arasında toplam 20 adet 219.200,00 TL tutarında faks talimatına dayalı EFT işleminden kaynaklandığını, söz konusu işlemlerin davacı şirketin sekreteri olduğunu beyan ettiği … tarafından yapıldığını, tüm bedelin …’in başka bir banka nezdindeki hesabına aktarıldığını, ihtilaf konusu talimatlardaki imzaların sahte olarak atıldığını, 20 adet işlemden ilk 9 adedine ilişkin ıslak imzalı talimat asıllarının ibraz edildiğini ve bunların toplamının 77.300,00 TL olduğunu, ibraz edilmeyen 11 adet işlem tutarının 141.900,00 TL olduğunu, ıslak imzalı talimatların iğfal kabiliyetinin bulunduğunu ve banka çalışanından sahteliği anlamasının beklenemeyeceğini, bu nedenle davalının ıslak imzalı talimatlar nedeniyle sorumluluğunun olmadığını, ıslak imzası bulunmayan talimatlar yönünden ise kusurlu olduğunu, davacının da işçisini işe alırken yeterli dikkat ve özeni göstermemesi, şirket içi denetleme yapmaması, internet bankacılığı yoluyla her an ekstre denetimi yapabilecekken 20 adet işlemden 1 yıl sonra haberdar olması hususlarının kendisi için kusur teşkil edeceğini, davalının güven kurumu olması nedeniyle hafif kusurundan dahi sorumlu olması, 11 adet işleme dair ıslak imzalı talimat olmadan havale işlemlerini gerçekleştirmesi, şirket yetkilisine havale ile ilgili bilgi verildiğinin ispat edilememesi, sahte talimat olma olasılığı çok yüksek olan faks talimatının sahteliğini önleme konusunda bankanın diğer havale işlemlerine nazaran daha özenli davranma gereğine uymamış olması karşısında tarafların %50-50 oranında kusurlu olduklarını, davacının talep edebileceği tazminat miktarının ise 11 adet havale bedelinin %50’si olan70.950,00 TL olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuş, söz konusu hususların Mahkememizce değerlendirilebilecek nitelikte olması nedeniyle bilirkişi heyetinden ek rapor alınmamıştır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı şirket, davalı bankanın … hesap numaralı müşterisi olup, 31/05/2012 tarihinden bu yana… numaralı vadesiz ticari mevduatın sahibi olduğu, şirketin yetkili temsilcisinin … olduğu, davacı şirket ve banka arasında ticari müşteri sözleşmesi ve faks sözleşmesinin akdedildiği, ayrıca davacı şirket yetkilisi …’nin tam yetkili olarak internet bankacılığını kullanmak üzere kurumsal sınırsız bankacılık başvuru formunu imzaladığı, davacının; sekreteri olduğunu beyan ettiği … tarafından sahte imzalı faks talimatlarının bankaya gönderilmesi sureti ile 15/07/2015-25/05/2016 tarihleri arasında toplam 20 adet usulsüz işlemden dolayı 219.200,00 TL paranın davacının banka hesabından çekildiğini, davalı bankanın anılan işlemler sırasında bilgi veya teyit almadığını, bu nedenle zarardan sorumlu olduğunu öne sürdüğü, davalının ise; davacı şirketin dava konusu işlemlerden haberdar olduğunu, davacının banka sisteminde kayıtlı mail adresine düzenli olarak aylık hesap bildirim cetvelinin gönderildiğini, taraflar arasında imzalanan faks sözleşmesinin 1.1., 1.2. maddeleri uyarınca bankanın faks ile iletilen talimat üzerindeki imzaları müşterinin kendisine tevdi ettiği imza sirküleriyle karşılaştırırken makul bir dikkati göstereceğini, ilk bakışta ayırt edilemeyecek imza farklılıklarından sorumlu olmayacağını, ayrıca işlemi gerçekleştiren personelin …’den teyit aldığını beyan ederek sorumlu olmadığını savunduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu faks talimatlarından yalnızca 9 adedinin aslı dosyaya sunulmuş olup alınan ATK raporunda imzaların…’ye ait olmadığı tespit edilmiştir. Diğer yandan her ne kadar 25/03/2016, 1105/2016, 25/05/2016 ve 31/05/2016 tarihlerinde davacı yetkilisi ile davalı banka personelinin telefon görüşmesi yaptıklarına dair kayıt sunulmuş ise de görüşme kayıtlarının içeriğine dair delil sunulmamış olduğundan davacıdan teyit alınıp alınmadığı anlaşılamamıştır.
Bankalar Türkiye’de hükümetçe imtiyaz sureti ile verilen bir işi yapan ticari müesseseler olarak ödeme yaparken gereken dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar ve bu konuda hafif kusurlu davranışlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca davalı banka adam çalıştıran sıfatı ile de sorumlu olup, bu sorumluluk bir kusur sorumluluğu olmayıp olağan sebep sorumluluğudur. Adam çalıştıranın sorumluluğu 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 116. maddesinde ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 99/2. maddesinde düzenlenmiştir. Burada kanun adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklemiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlâli ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir. Belirtildiği üzere bankaların personelin yaptıkları işlerden dolayı adam çalıştıran sıfatı ile sorumlulukları bulunmakta olup, bu sorumluluk türü kusursuz sorumluluk türlerinden özen sorumluluğudur. Adam çalıştırana genel nitelikte bir objektif özen yükümlülüğü yüklenmiştir. Sorumluluğun doğması objektif özen yükümlülüğünün ihlâli ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasını gerektirmektedir. Bankanın adam çalıştıran sıfatı ile hukukî sorumluluğunun bulunması için öncelikle banka ile müşteri arasında sözleşme ilişkisinin bulunması, bu sözleşme ilişkisinin bankanın özen borcuna aykırılık sebebi ile ihlâl edilmesi gerekir. Ayrıca özen borcuna aykırılıktan dolayı zararın doğmuş olması, zarar ile özen borcuna aykırılık arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gerekir.
Eldeki davada her ne kadar taraflar arasında akdedilen ticari müşteri sözleşmesi ile faks sözleşmesinde benzer şekilde;” .. Müşteri bankanın, kendisine gelen talimatın üzerindeki imzaları kendisine tevdi edilen imza sirküleri ile kontrol ederken makul bir dikkat göstereceğini, bankanın faks metni ile asıl talimat veya imza sirküleri arasındaki ayırt edilemeyecek imza benzerliklerinden doğacak sonuçlarından sorumlu olmayacağını peşinen kabul etmiştir. .. Banka üçüncü kişilerin herhangi bir kusurundan sorumlu olmayacaktır.” şeklinde düzenlemeler yapılmış ise de; 11 adet faks talimatının ıslak imzalı asıllarının davacıdan istenilmediği, müşteriden gelmiş olduğunun teyidinin alınmadığı gibi tüm talimatlar ile ilgili olarak şirket yetkilisinden teyit alınmadığı, bu durumun bankayı kusurlu hale getirdiği, diğer yandan Bankacılık Kanunu ve TTK uyarınca banka müşterilerinden aldığı yazılar ile müşterilere yazdığı yazıların aslını sıra numarası ile deftere kayıt etmek ve saklamak yükümlülüğü altında olduğu halde somut olayda davacıdan faks asıllarının istenilmediği, bu durum karşısında davalı bankanın zararın doğumuna sebebiyet verdiği kanısına varılmıştır. Diğer yandan davacı şirketin de, işlerinde özenli davranmayarak kendi egemenliğinde ve kontrolünde bulunan çalışanını denetlemediği gibi hesaplarının da günlük, aylık ve dönem sonları itibari ile yapılması gereken denetim ve kontrolünü yapmadığı, hesap hareketlerinde izlenmesi gereken dikkat ve özeni göstermediğinden, yasanın kendisinden beklediği basiretli bir tacir gibi davranmadığı, böylelikle zararın doğumuna kendisinin de sebebiyet verdiği, bu nedenle zararın meydana gelmesinde her iki tarafın da kusurlu olduğu kanısına varılmıştır. Olayların oluş biçimi, süresi bir bütün olarak değerlendirildiğinde zararın meydana gelmesinde davalı bankanın %80, davacının ise %20 oranında kusurlu olduğu ve davalı bankanın belirlenen kusur oranına göre zarardan sorumlu olduğu kabul edilerek tespit ve talep edilen 20 adet havale işlem bedeli olan 219.200,00 TL’nin %80’inden sorumlu olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, 175.360-TL’nin 15/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı 11.979,00 TL’den peşin alınan 3.743,39 TL harcın mahsubu ile kalan 8.235,45 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 4.800,00 TL bilirkişi ücreti, 370,60 posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.170,60 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 4136,48 TL ile ilk harç 3.768,59 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 20.609,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddolunan kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.499,20 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza