Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/847 E. 2020/286 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/847 Esas
KARAR NO : 2020/286

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :22/08/2016
KARAR TARİHİ : 08/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık
yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:davalı … ŞTi’ne müvekkil şirketi tarafından 17/09/2014 tarihli 23.627,38 TL tutarlı fatura ile ve 09/05/2015 tarihli 20.355,00 TL tutarlı fatura ile granit taş satımı gerçekleştirildiğini, müvekkilinin davalı şirketten 43.982,38 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasında imzalanan 2015 mayıs dönemine ait BA/ BS formu ile davalı şirketin müvekkili şirkete borcu olduğunun görüldüğünü, davalı şirketin borcunu ödemediği için … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile fatura alacağının takibe konu edildiğini ve asıl alacak ile faiz toplamı olmak üzere 50.123,52 TL tutarlı takip başlatıldığını, davalının borca itirazda bulunduğundan icra takibinin durdurulduğunu, davalının icra takibine sonda geriye dönük olmak üzere iade faturası düzenleyerek müvekkili şirkete faks çekildiğini, ancak müvekkili şirketin iş bu taşları davalı şirkete teslim ettiğini ve davalı tarafça da ödeme yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından keşide edilen faturalara süresinde itiraz edilmediğin ve haksız bir şekilde aidat faturası tanzim edildiğini, davalı tarafın … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak likit olduğundan ve icra takibine davalı kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının 25/04/2016 tarihli Cari Hesap Ekstresi’ne göre müvekkilinin 43.982,38 TL tutarında borçlu olduğunu iddia ettiğini, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, dolayısıyla iddia edildiği gibi 25/04/2016 tarihi itibariyle müvekkilinin 43.982,38 TL tutarında cari hesap bakiyesine ilişkin bir borcunun da bulunmadığını, öte yandan kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesinin olduğu varsayımında dahi sözleşme sona ermedene bakiye hesap tutarının talep edilemeyeceğini, dava dilekçesinin ekinde sunulduğu iddia edilen BA/ BS mayıs 2015 mutabakat belgesenin sadece vergi hukukunu ilgilendiren bir belge olduğunu ve bir borç ikrarı anlamına gelmeyeceğini, söz konusu belgenin taraflar arasında bir sözleşmesel ilişki anlamına gelmediği gibi müvekkilinin davacı şirkete borcu olduğunu da göstermediğini, müvekkili şirket ile dava dışı idare ile yapılan ” … Çevre Düzenleme İnşaatı İşine Ait Sözleşme” de kullanılmak üzere müvekkilinin davacı şirketten granit tas tedarik edildiğini, tarafların söz konusu granit taşların işbu sözleşmede kullanılması ve aksi durumda iade edilmesi hususunda mutabık olduklarını sözleşmenin bu şekilde kurulduğnu bu durumun tanıkla ispat edileceğini, buna karşı bir kısım (10*20*40 ve 10*15*30 cm boyutlarındaki) taşların idare kapsamındaki sözleşmeye uygun olmaması, bir kısmının ise bozuk kırık, çizik ve onarılmayacak durumda olması nedeniyle iade edildiğini, taşların 10 X 15 X 30 cm boyutunda onların ise 48 cm kadarı idare tarafından uygun görülmediğinden iade edilmesinin kararlaştırıldığını ve bu hususun davacı şirket yetkililerine bildirildiğini, bunun üzerine davacı şirket yetkililerince işbu taşıların iade alınacağı fakat şirketin …’da olması nedeniyle ancak İstanbul’da iş çıktığı zaman alınabileceğinin bildirildiğini, müvekkilii tarafından davacı şirket lehine, … Bankası’nın … Şubesi’nin … çek numaralı 29/02/2016 vade tarihli 42.055,20 TL tutarında çek keşide edildiğini ve ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin bu tarihte tüm borcunu ödediğini ve diğer ürünlerin iade edileceği konusunda mutabık kaldığını, aradan geçen zamanda davacı tarafından taşların teslim alınmadığnı bu durumun tutanak altına alındığnıı ve malların iade faturası ile birlikte davacı şirkete gönderildiğini müvekkilinin süregelen ticari ilişkiye güvenerek hareket ettiğini ve malların davacı tarafından alınacağı inancıyla beklediğini, davacının iade faturasını tebliğ aldığını dava dilekçesinde kabul ettiğini fakat müvekkilinin borcunun bulunmadığını bildiği hale icra takibi başlattığını, malların iadesine ilişkin … 18. Noterliğinin … tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilmiş olup işbu ihtarmame ile alacaklının temerrüde düşürüldüğünü, davacınını dava dilekçesinde faksla gönderildiğini kabul ettiği üzere müvekkili şirket tarafından gönderilen … tarihli … seri numaralı irsaliyeli aide faturası ile tedarik edilen malların idarece kabul edilmeyen kısımlarının iade edildiğini müvekkili tarafından irsaliye aide faturasını dava konusu mallarla birlikte aide almayan davacının bunu öğrenmesi üzerine hemen haksız ve hukuka aykırı olarak … icra müdürlüğünün … esas sayılı takibi ile sözleşmeye aykırı olarak haksız menfaat elde etme yoluna gittiğini, davacı her ne kadar icra takibinin yapılma tarihinden sonra iade faturasının gönderildiğini iddia etmekle ise de söz konusu iade faturasının tarihi 30/04/2016 olup icra takibinin başlatıldığı tarih ise 03/05/2016 günü olduğunu dolayısıyla aradan geçen bu kısa zamanda müvekkili tarafından faturanın gönderilmesine müteakip davacı şirketin icra yoluna giriştiğini, davacının müvekkili şirketin borcunu ödemekte temerrüde düştüğünü iddia etmekte ise de bu iddianın gerçeğe aykırı olduğunu Borçlar Kanunu 117/1. Maddesinde “muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer” denildiğini bu nedenle temerrütten bahsedilebilmesi için ” borcun muaccel olması” ve ” bildirim(ihtar)” olmak üzere iki şartın mevcut olması gerektiğini ihtar alacaklının borçluya borcunu ifa etmesi hususunda yönelttiği bir irade beyanı olduğunu, ancak somut uyuşmazlıkta alacaklı olduğunu iddia eden davacı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen bir borç bildirimi ihtarı bulunmadığından müvekkilinin temerrüde düştüğünden bahsedilmeyeceğini bu nedenlerle gerek icra takibinde asıl alacak kısmında ifade edilen faiz miktarına ve faiz oranına gerekse huzurdaki davadaki faiz talebien karşı itiraz ettiklerini, açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine söz konusu icra takibine karşı yapılan itirazın geçerli olduğunun tespitine alacağın %20 ‘den az olmamak üzere takdir olunacak kötüniyet tazminatının davacı yandan haksız icra takibinin yapıldığı takip tarihinden itibare faiz ile birlikte tahsiline davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacının üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satımdan kaynaklandığı iddia edilen alacak yönünden açılan takibe edilen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davacı şirket merkezinin … da bulunması nedeniyle … 2. Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak; bilirkişice davacının ticari defter ve kayıtları ile sunulan deliller üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması talep edilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen 22/07/2019 tarihli bilirkişi kök raporunun sonuç kısmında özetle; davacının 05/06/2016 tarihinde davalı … Ltd. Şti. Aleyhine … icra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında başlattığı icra takibinde 43.982,38 TL alacaklı olduğu, davacının icra takip tarihinden önce alacağını ayrı bir ihtarla talep ettiği görülemediğinin davacının icra takip tarihi itibariyle hesaplanan 6.231,14 TL işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, tarafların icra inkar tazminatı talebine ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir. Taraf vekillerinin rapora itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılarak davalı şirket defterlerinin incelenerek rapor hazırlanmak üzere dosya mahkememizce bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiden aldırılan 12/02/2020 tarihli kök raporun sonuç kısımında; davalı yan ticari defterlerini incelemeye ibraz etmediğinden davalı defterleri üzerinde davacı yan alacağının varlığı yönünden herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, rapor içerisinde yer verilen nedenlerle, davalı yanın yasal süreler içerisinde ayıp ihbarı yapıp yapmadığı ve buna dayalı olarak dava davacı yana keşide ettiği iade faturasının haklı nedenlerle düzenlenip düzenlenmediği yönündeki değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu, davalı yanın keşide ettiği iade faturasının yerinde olduğunun değerlendirilmesi halinde davacı yanın takipte 43.982,38 TL takip talebi 41.528, 92 TL iade faturası = 2.453,46 TL talep edebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir. Rapor hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davacı ile davalı şirket arasında alım satım ilişkisi bulunduğu, davacı şirket tarafından bu işlem doğrultusunda 17/09/2014 tarihli 23.627,38 TL tutarlı ve 09/05/2015 tarihli 20.355,00 TL tutarlı fatura düzenlendiği, bu faturalar doğrultusunda davacı şirket tarafından davalıdan 43.982,38 TL alacaklı olduğu iddia edildiği, davalı tarafından her ne kadar faturaya dayalı takip başlatılmış ise de faturaya konu granit taşların davacıdan sipariş ettiği üzere … Düzenleme İnşaatı İşinde kullanılabilecek seviyede olmadığı ve ayıplı olduğu iddia edilmiş bu nedenle davaya konu ayıplı ürünlerle ilgili iade faturası düzenlendiğini, bu şekilde ayıp ihbarında bulunduğunu iddia ettiği, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davaya konu faturaların davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu ve davaya konu satış işleminin 2014 ve 2015 tarihlerinde yapıldığı, davalı tarafından düzenlenen geriye dönük iade faturasının, davacı şirkete gönderilen faksın ve ihtarnamenin tarihinin 2016 yılı olduğu, her ne kadar davalı tarafça ticari defterler sunulmamış olsa da davalı iddiasının davaya konu malların davacı tarafından satışının yapıldığı ancak ayıplı olması nedeniyle iade faturası düzenlendiği ve ayıp ihbarında bulunulduğu yönünde olduğu, davalının ayıp iddiasının teslim sırasında anlaşılabileceğinden açık ayıp niteliğinde olduğu, taraflar tacir olup davada uygulanması gereken Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesinin yer aldığı, maddenin atıf yaptığı Türk Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinde yer alan “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesine göre granit taşlarda bulunan ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğundan davalının söz konusu ayıbı teslim tarihinden itibaren 2 günlük süreler içerisinde derhal satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, davalının ise teslim tarihinden çok sonra ihbarda bulunduğu anlaşıldığından davalının ayıp ihbarının süresinde olmadığı ve faturaya konu malları ayıpla birlikte kabul etmiş sayıldığı anlaşılmış olup, davacının dava konusu alım satım nedeniyle 43.982,38 TL fatura alacağı bulunduğu, davacının takip tarihinden önce davalı tarafı temerrüde düşürmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz talep edemeyeceğinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm altına alınan alacak likit ve belirlenebilir olduğundan, hüküm altına alınan alacağın %20’ı üzerinden hesaplanan 8.796,45 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar cevap dilekçesinde davalı tarafından icra takibinin görüldüğü yer mahkemesinin … olması nedeniyle yetki itirazında bulunulmuş ise de davaya konu alacağın fatura alacağı olması nedeniyle, yetkinin 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi doğrultusunda belirlenmesi gerektiğinden, buna göre yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olup, davalının dava tarihindeki yerleşim yeri adresinin … olması nedeniyle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
… İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyasında 43.982,38 TL miktar üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktara takip tarihinden itibaren talep gibi avans faiz yürütülmek suretiyle devamına,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20’ı üzerinden hesaplanan 8.796,45 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 3.004,43 TL harçtan peşin alınan 604,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.399,51 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti ve 122,75TL sair masraf olmak üzere toplam 1.422,75 TL’den kabul ve red durumuna göre davalı hissesine düşen 1.252,02 TL ile ilk harç 634,12 TL olmak üzere toplam 2.520,26TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri yönünden davacı vekili lehine takdir olunan 6.517,71TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri yönünden davalı vekili lehine takdir olunan 3.400,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda karar verildi. 08/09/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza