Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/777 E. 2018/218 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/777 Esas
KARAR NO : 2018/218

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/07/2016
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili …’a ait olan ve davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olan … plaka sayılı aracın 08/06/2016 tarihinde tek taraflı kaza yaptığını, aracın kullanılmaz hale geldiğini ve araç sürücüsü olan müvekkilinin eşi …’ın vefat ettiğini, davalı şirkete araç hasarının ve ölüm tazminatının ödenmesi için başvuruda bulunulduğunu, davalı şirket tarafından talebin sürücünün alkollü olduğu gerekçesi ile ret edildiğini, sürücünün kazadan 27 dk sonra düzenlenen ölü muayene tutanağında 0,39 promil alkollü olduğunun belirlendiğini, bu oranın yönetmelikte belirlenen değerden az olduğunu, kazanın alkolün etkisi ile meydana gelmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kullanılmaz hale gelen araç değeri olan 65.000,00-TL hasar bedelinin kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili …’a verilmesine, kasko poliçesi nedeni ile ölüm tazminatı olarak 5.000,00-TL’nin kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek reeskont-avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacıya ait aracın şirketleri nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, ihtiyari mali sorumluluk sigortasında maddi ve bedeni zararlar teminatının 100.000,00-TL, ferdi kaza ölüm teminatının 5.000,00-TL olduğunu, kazadan sonra yapılan alkol ölçümünde sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunun tespit edildiğini, araç sürücüsünün kazanın meydana gelişinde asli kusurlu olduğunu ve kasko sigorta genel şartları gereği zararın polğiçe teminatı dışında kaldığını, kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dava, kasko poliçesine dayalı maddî tazminat talebine ilişkindir. Mahkememizce ilgili poliçenin onaylı sureti getirtilmiş, incelenmesinde davacı … ile davalı şirket arasında … model … marka kullanım tarzı “Hususi” olan … plaka sayılı aracın 22/10/2015-22/10/2016 dönemi için genişletilmiş kasko poliçesi düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
28/11/2013 tarihli resmî gazetede yayınlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. Maddesinin (1) bendinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticarî veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder…” biçiminde tanımlanmıştır. Davacı … ile davalı sigorta şirketi arasında kurulan kasko sigorta poliçesine ilişkin sözleşme 6502 sayılı TKHK’nun 3. md. anlamında bir tüketici işlemidir. Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 2015/4929-2017/10903 E.K. Sayılı emsal ilâmı da bu yöndedir. Diğer yandan aynı yasanın 73/1 maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 83/2 maddesinde “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü yer almaktadır. İş bu davanın konusu TTK 4. maddesinde tanımlanan ticarî dava niteliğini taşımamaktadır. HMK 114. maddesinde mahkemenin görevli olmasının dava şartı olarak gösterildiği, HMK 115. Maddesinde de dava şartlarının mevcut olmaması halinde davanın usulden reddi gerekeceğinin ifade edildiği, ayrıca görevin kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmekte olup, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/04/2018

Katip
E-İmza

Hakim
E-İmza