Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/542 E. 2018/511 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/531 Esas
KARAR NO : 2018/499

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/05/2016
KARAR TARİHİ : 10/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu hükümlerine göre kurulduğunu, EPDK’nın 13/11/2007 tarih 1374-1 sayılı dağıtım lisansı sahibi olduğunu, müvekkilinin “serbest tüketici” olarak tedarikçilerden katılımcılar için enerji temin etmekte ve bu enerjiyi katılımcılarından aldığı maliyet bedelleri karşılığında katılımcılarına dağıttığını, dava konusunu oluşturan tutarların sorumlularından birinin … yakasında elektrik enerjisi dağıtım şirketi olan davalı …. olduğunu, davalı …’ın ise EPDK’nın 28424 sayılı kurul kararı doğrultusunda kısmî olarak bölündüğünü, bu bölünme neticesinde diğer davalı …’ın kurulmuş olduğunu, taleplerinden hangi davalının sorumlu olduğu hususunun tereddütlere neden olduğundan sorumluluğun yapılacak tahkikat ile ortaya çıkacağını, bu nedenle davanın tüm davalılara yöneltilmesi gerekliliğinin hasıl olduğunu, elektrik enerjisinin tedarik edilmesi için 04/04/2011 tarihinde … Tic. A.Ş. ile sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin tarafı … A.Ş.’nin davalı … A.Ş. İle birleşmesi sonucu davalı … A.Ş.’nin müvekkili ile yapılan sözleşmenin tarafı haline geldiğini, davalı tarafından müvekkili adına tanzim edilen faturalarda kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri vs. ayrıca faturalarda belirtilmeksizin toplam enerji bedeli veya başkaca kalemlere eklenerek haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tek kalem olarak faturaya yansıtıldığını, bu tutarın elektrik tüketim bedeli içrisinde haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkilinden tahsil edildiğinin anlaşıldığını, bu bedellerin anayasaya aykırı olduğunu, hukuk genel kurulunun da 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 esas ve 2014/679 sayılı kararı ve 17/12/2014 tarih 2014/7-1884 esas ve 2014/1045 sayılı kararı ile haksız tahakkuk ve tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye iadesine karar verildiğini, müvekkili adına tanzim edilen faturaların hiçbirinde kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri vs.nin açıkça miktar olarak belirtilmediğini, müvekkilinin enerji fonundan muaf olduğunu, tüm bu sebeplerden dolayı müvekkilinden 31/05/2011-30/06/2012 (bu tarihler dahil) arası döneme ilişkin kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri ile diğer nam adı altında tahsil edilen meblağların ve bunlara ilişkin alacak miktarının tespiti ile HMK 107 maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000,00-TL’sinin ve enerji fonu olarak tahsil edilen 424.213,66-TL ile bunun için alınan KDV’lerin işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında 04/04/2011 tarihli “elektrik enerjisi alım satım sözleşmesi” düzenlendiğini, sözleşme konusunun tedarikçi olan müvekkili şirket tarafından abone (alıcı) olan davacı şirkete davacının bağlı bulunduğu elektrik dağıtım şirketi (… A.Ş.) şebekesi vasıtası ile sözleşmede belirtilen şartlara uygun olarak elektrik enerjisi tedarik edilmesi olduğunu, davacının geçmişe yönelik olarak kayıp kaçak enerji (iletim bedeli) dağıtım sistemlerinin kullanım bedellerinin tahsili için açmış olduğu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili ile davacı arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmadığını, bu nedenle müvekkiline yöneltilen davanın husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, davanın HMK 107 maddesi kapsamında belirsiz veya kısmî alacak davası olarak açılamayacağını, dava zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, dava konusu bedellerink urul tarafından düzenlenen yasal mevzuat uyarınca davacıdan tahsili zorunlu olan bedeller olduğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonundan kaynaklanan alacak davasıdır.
Taraflarca dosyaya sunulan delillerin incelenmesinde davacı ve … A.Ş. arasında 04/04/2011 tarihli “Elektrik Enerjisi Alım Satım Ana Sözleşmesi” düzenlendiği, … A.Ş.’nin, … A.Ş.’ye devir olduğu, devir kararının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin … tarih … sayısında ilan olduğu, davacı ile davalı …. A.Ş. arasında ise düzenlenmiş sözleşme olmadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli … sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesinde (mülga 14/03/2013-6446 S.K. madde 30) “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarifede EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca 11/08/2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 15/2 fıkrası “perakende satış fiyatlarına ilişkin parametreler, enerji alımına ilişkin tavan fiyat, hedef kayıp/kaçak oranı ve brüt kâr marjı ve verimlilik hedefine ulaşması ölçüsünde elektrik piyasası hedef planı düzenlemesine tabî unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak hesaplanmış perakende satış hizmeti maliyetlerini içerecek şekilde belirlenir.” hükmüne yer verdiği, yani bu yönetmeliğe göre satış fiyatlarını kayıp kaçak bedelinin eklenebileceğinin belirtildiği, bu yönetmeliğe dayanılarak 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “perakende satış hizmetleri geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğe göre abonelerden kayıp kaçak bedeli adı altında bedelin tahsil edildiği, sayaç okuma bedelinin 4193 sayılı EPDK kurul kararının 8. Maddesine dayanılarak 2011 tarihinden itibaren tüketicilerden tahsil edildiği, yine diğer bedellerin 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanan tebliğler doğrultusunda tüketicilerden tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ile “Anayasanın Vergi Ödevi” başlıklı 73. Maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mâli gücüne göre vergi ödemek ile yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mâli yükümlülükler kanun ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mâli yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlarca ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kayıp kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı dayanak yapılarak iş bu dava 16/05/2016 tarihinde mahkememizde açılmış olup, yargılamanın devamı sırasında 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 17/06/2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; 6719 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasına (şş) bendi eklenmiş ve anılan bendde; (şş) Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Yine 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kezâ 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih 2016/150-2017/179 E.K. Sayılı 28.12.2017 tarihli, R.G. Tarih – Sayı : 15.2.2018 – 30333’lı kararı ile 17. maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü iptal edilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı davacı ile … A.Ş. arasında akdedilen “elektrik enerjisi alım satım ana sözleşmesi”ne dayalı olarak … A.Ş.’nin devrolunduğu, davalı … A.Ş. aleyhine dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı olarak alındığı iddiası ile mahkememizde açmış olduğu iş bu davanın açılış tarihinden sonra yapılan yasal düzenlemeler nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacı ile diğer davalı … A.Ş. arasında akdedilen sözleşmenin olmaması, dolayısı ile akdî ilişkinin bulunmaması nedeni ile davanın niteliği gereği bu davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 331/1 maddesi gereğince davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 esas-2009-526 karar sayılı ilamında benzer bir olayda “dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeni ile haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından dava, davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeni ile konusuz kalmış ise davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” şeklinde karar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin emsal ilamları da nazara alınarak dava devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeni ile davanın konusuz kaldığı, davacının dava tarihi itibari ile talebinde haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
A)1-Davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına,
B)Davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar harcının peşin alınan 7.244,51-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.208,61-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 415,00-TL tebligat posta gideri, 1.800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.215,00-TL yargılama giderinin davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı … A.Ş. ve davalı … A.Ş. Tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince davacı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince davalı … A.Ş. vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … A.Ş.’ye verilmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı … Enerji vekilinin yüzlerine karşı davalı … A.Ş. vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2018

Başkan
E-İmza
Üye
E-İmza
Üye
E-İmza
Katip
E-İmza