Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/464 E. 2018/627 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/459 Esas
KARAR NO : 2018/649

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/04/2016
KARAR TARİHİ : 12/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 12/06/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle : Müvekkillerin tek desteği olan 1973 doğumlu …’ ün 09/10/2009 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki … plakalı tescilsiz motosiklet ile direksiyon hakimiyetini kaybederek ağaca çarpması sonucunda vefat ettiğini, vefat sonucu müvekkillerin tek desteklerinden yoksun kaldıkları, bu kazanın tek taraflı bir kaza olup müteveffanın 8/8 tam kusuru ile gerçekleştiği, tazminat davalarında haksız eylemin aynı zamanda suç oluşturması durumunda uzamış ceza zamanaşımı uygulandığını, zorunlu mali mesuliyt sigortasından doğan davacı eşi … için şimdilik 2500 TL, çocukları …, …, …. için şimdilik 1000′ er TL olmak üzere genel toplamda 5500 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi yargılama masrafları ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir. Davacı vekili 20/02/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile toplamda 150.000,00TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 05/12/2016 tarihli cevap dilekçesi özetle; Müteveffa … adına müvekkil kuruma herhangi bir başvuru yapılmadığını, yasa gereğince davacılara müvekkil kurum tarafından tazminat ödemesi yapılamadığını, alacaklı ve borçlu sıfatı birleşmekte olduğu, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışında kalan hallerinden biri olarak belirlendiğini, kazaya sebebiyet veren tescilsiz aracın motorsiklet mi yoksa motorlu bisiklet mi olduğunun sayın mahkemece tespiti gerektiğini, şayet tescilsiz araç motorlu bisiklet ise müvekkil kurumun herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, tescilsiz bir aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırma zorunluluğu olmadığı için güvence hesabının sorumluluğu da bulunmamakta olduğu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, müvekkil kurumun sorumluluğunun tespiti açısından gerekli olan bir çok husus dava dilekçsesinden anlaşılamamakta olduğunu, zararın tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına sebebiyet veren … plakalı araç açısından kusur incelemesinin yapılması gerektiğini, güvence hesabının sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılama sonunda aleyhe karar verilmesi halinde sosyal güvenlik kurumunun ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, davacının alacağına faiz yürütüleceği düşünülse bile faizin de ancak dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini, avans faizi talep edilemeyeceğini, açıklanan sebeplerle davanın reddine, aksi durumda kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmişlerdir.
Dava, davacılar murisinin ölümü nedeni ile ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesi (01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Davacıların destekten yoksun kalma tazminat talepleri hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 08/02/2018 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle “09/10/2009 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında davalının % 100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden …’ ün geride kalan hak sahiplerinden davacı Eş …’ ün destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 167.664,11-TL, davacı kızı …’ün destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 62.343,48-TL, davacı kızı …’ün destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 37.724,23-TL, davacı kızı …’ün destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 27.466,21-TL olduğu, davacıların maddi zarar toplamının kaza tarihi itibariyle geçerli olan zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti aştığından davalı 150.000,00 TL limit ile sınırlı olarak sorumlu olacağı ve bu tutarın her bir hak sahibinin payına isabet eden tutarların eş …’e 85.195,75-TL, Kızı …’e 31.678,81-TL, kızı …’e 19.168,94-TL, kızı …’e 13.956,50 TL olduğu, başvuru tarihine göre temerrüdün 04/04/2016 tarihinde gerçekleşmiş olduğu, sigortasız aracın kullanım amacının hususi olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu oluşa uygun, denetime elverişli, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı yapılan, tarafların itirazları yerinde görülmemiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; 09/10/2009 tarihinde müteveffa …’ün kendi sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı tescilsiz motosiklet ile seyir halinde iken …’de ağaca çarparak vefat ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar tek destekleri müteveffa …’ün ölümü nedeni ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesi ve 6098 sayılı TBK 53 maddesine dayalı olarak destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Destekten yoksunluk tazminatı ölenin çalışıp kazanabileceği süredeki kazancı tutarından davacılara ayırıp ileride yapabileceği yardımının tutarının peşin ve toptan ödetilmesinden ibarettir. (YİBK., 06/03/1978 tarih 3 sayılı karar) Destekten yoksunluk tazminatı ileriye yönelik faraziyelere ve varsayımlara dayanarak tespit ve hesaplanmaktadır. Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik içtihatlarına ve uygulamalarına göre müteveffa … bu olay sebebi ile ölmeyip sağ kalmış olsaydı davacılar …, … velisi …, … veli …, … velisi …’e maddi yardım ve destekte bulunabileceği, onun ölümü nedeni ile davacıların onun desteğinden yoksun kaldığı kabul edilmiştir. Davacının yolcu olarak bulunduğu motorsikletin kaza tarihini kapsayan trafik sigortasının bulunmaması nedeni ile Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereği zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde … Hesabı’nın zararı gidermekle sorumlu olduğu, ayrıca yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/2414-3412 E.K. sayılı emsal ilâmı da bu yöndedir. Bu nedenlerle davanın ıslah edilen miktar yönünden kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜNE ,
2-Davacılardan … ‘ e 85.195,75 TL … ‘ e 31.678,81 TL , …’e 19.168,94 TL, … ‘ e 13.956,50 TL olmak üzere toplamda 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 04/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 10.246,50-TL nispi karar harcından peşin alınan 522,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.723,77-TL ilam harcının davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 556,23-TL harç gideri, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 181,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.237,23-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği davacı vekili lehine hesaplanan 14.750,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/07/2018

Katip
e-imza

Hakim
e-imza