Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/393 E. 2019/833 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/393 Esas
KARAR NO : 2019/833

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2016
KARAR TARİHİ : 02/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında şifahen kurulmuş ambalaj satımına dair sözleşme olduğunu, taraflar arasında 2014 yılından beri süregelen bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, ticari ilişki sürecinde tarafların telefon yolu ile diyalogları yanında, ödemelerle ve emtia ile ilgili olarak e-posta yoluyla yazışmalar da yaptıklarını, e-postaların genel itibariyle içeriğinin davalı şirketin ödemelerini aksatması hususunda olduğunu, davalı şirketin, piyasa koşulları nedeni ile tahsilat sıkıntısı yaşadığını, ödeme gelince borçlarını ödeyeceğini beyan ettiğini, davalı şirket tarafından gönderilen 08/09/2015 tarihli e-postada, sipariş edilen ve kendilerine teslim edilen 5/1 ortak koliler ile ilgili son partide problem olduğunun, kolileme sonrası ürünlerin istif paletinde ezilme, bombe ve yırtılma problemlerine rastlanıldığının ifade edildiğini, bu hususun taraflar arasında değerlendirildiğini, 17/11/2015 tarihli e-posta ile davalı şirket çalışanı tarafından bu hususta müvekkilinden yazılı cevap istendiğini, müvekkilinin çalışanı ile davalı şirketin …’daki fabrikasından …’ın durumu değerlendirdiklerini ve sorunun müvekkilinin üretiminden değil davalının saklama koşullarından kaynakladığının tespit edildiğini, bu şekilde taraflar arasında ayıp ile ilgili nizanın halledildiğini ve davalı çalışanı tarafından gönderilen sonraki e postalarda da 2015/Aralık ayında ödeme yapılacağının bildirildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını ve müvekkili tarafından … 23. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazları haksız olduğu gibi faize itirazının da haksız olduğunu, faiz olarak avans faizi talep edildiğini ve işlemiş faiz talebinde bulunulmadığını, takip mesnedi alacak ticari işten kaynaklandığından avans faizi talebinin yerinde olduğunu beyanla davalının borca ve ferilerine yönelik itirazının iptali ile icra takibinin alacak ve ferileri ile devamına, itirazlarında haksız olan davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında geçmişten gelen bir ticari ilişki olduğunun taraflarınca da kabul edildiğini, davacı alacaklı firmadan defaten mal alındığını ve mal karşılığı bedelin gecikmeksizin kendilerine ödendiğini, ancak davacı alacaklı firmanın son gönderdiği kolilerin ayılı çıktığını ve bu durum derhal kendilerine bildirilmişse de ayıbı asla kabul etmediklerini, defaten mal bedelini müvekkili davalı borçludan talep ettiklerini, müvekkili davalının Japonya’ya ihracat yapan bir firma olduğunu, bu ayıplı koliler sebebiyle müşterilerinden uyarı aldığını, mennuniyetsizlikleri gidermek için cezalar ödemek, yeni koliler almak vs. zorunda kalarak hem maddi anlamda hem de marka adı lekelendiği için manevi anlamda zarara uğradığını, bu yaşanan olumsuzluk defaten davacı-alacaklıya bildirilmiş olmasına rağmen taleplerinin kabul görmediğini ve kullanılamayan ayıplı malların bedeli için icra takibine girişilmesi üzerine müvekkili davalı-borçlu tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, tespit raporunda kolilerin ayıplı olduğunun, salça ve konserve ürünü taşıyabilecek nitelikte olmadığının tespit edildiğini, davacı her ne kadar e-mail yazışmaları çıktılarını mahkemeye ibraz ederek ürünlerin ayıplı olması ile ilgili bir problem yaşanmadığını, kolilerdeki bozulmaların müvekkili davalı firmadaki saklama koşullarından kaynaklandığını iddia etmiş ise de ayıplı kolilerin geldiği tarihten itibaren devamlı e-mail kanalıyla yazışmaların yapıldığını ve davacı-alacaklının bir türlü sorumluluğunu kabul etmediğini beyanla davanın reddi ile takibin iptaline, davacı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağına dayalı icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce, … 23. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesiyle; davacı tarafından davalı aleyhine … 12. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile, 43.860,25 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 22/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 27/01/2016 tarihli dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği, … 12. İcra Müdürlüğünce yetki itirazının kabulü ile dosyanın … 23. İcra Dairesine gönderildiği, bu dairece gönderilen ödeme emrinin davalıya17/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 21/03/2016 tarihli dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflaır arasında ambalaj-koli satımına dair ticari ilişki olduğu ve davacının bu ticari ilişkiden doğan ve ödenmediğini iddia ettiği alacağın tahsili için icra takibi başlattığı anlaşılmakla, dosya tarafların ticari defterleri ile sunulan deliller üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; tarafların incelemeye sunulan ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarını, davacının kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 43.860,25 TL alacaklı olduğunu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacıya 31.173,53 TL borçlu olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen 26/03/2015 tarihli 2.771,82 TL bedelli, 160/03/2016 tarihli 9.914,88 TL bedelli 2 adet faturadan kaynaklandığını, söz konusu faturaların muhteviyatının iade faturası olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Davalı tarafından söz konusu faturaların teslim edilen son ürünlerin ayıplı olması nedeniyle düzenlendiği iddia edilmiş olduğundan … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin… D.iş sayılı delil tespiti dosyası celp edilmiş ve mali müşavir bilirkişi yanına teknik bilirkişi eklenerek bilirkişi heyetinden ayıp iddiası kapsamında ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti ek raporda özetle; mali değerlendirmelerin kök rapor ile aynı olduğunu, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlere ait analiz raporlarında güncel ve geçerli metotların kullanılmadığını, bu metorların sonuçlara etkili olduğunu, davacı tarafından sunulan 09/01/2015 tarihli analiz raporunda analiz metotlarının belirtilmediğini, bu analizlerin bahsi geçen Ağustos 2015’de üretilen 5/1 kolilerin analizleri olmadığını, delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunda ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin miktarının tespit edilemediğini, dava dosyası üzerinden de böyle bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında yapılan ticarete konu ürünlerin özelliklerini belirtir anlaşma, protokol olmaması ve önceki siparişlerde belirlenmiş referans değerler ve standartların belirtilmemesi, tarafların yaptırdığı ürün analizleri sonuçlarının değerlendirmesi için bir standart olmadığından ürünlerin ayıplı olup olmadığının tespit edilemeyeceğini, davalı tarafından yaptırılan analizin 11/11/2015 tarihli olmasına rağmen iade faturasının 16/03/2016 tarihinde düzenlendiğini, iade faturalarının yerinde olduğunu tespit ve beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında ambalaj-koli satımına dair ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların her iki tarafın usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen 26/03/2015 tarihli 2.771,82 TL bedelli, 160/03/2016 tarihli 9.914,88 TL bedelli 2 adet iade faturası nedeniyle taraflar arasında cari hesap farklılığı oluştuğu, davalının söz konusu faturaları teslim edilen 5/1 ortak ürünlerinin ayıplı olduğundan bahisle düzenlediği, tarafların tacir olmaları sebebiyle ayıp iddiasının Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesine tabi olduğu, buna göre davalının, açık ayıp halinde durumu iki gün içerisinde davacıya bildirmesi gerektiği, aksi halde ise teslimden itibaren sekiz günlük süre içerisinde kolileri incelemek veya inceletmek suretiyle ayıplı olduklarını tespit etmesi halinde durumu derhal davacıya bildirmekle yükümlü olduğu, taraflar arasında yapılan e posta yazışmalarında davacının, cari alacağının tahsilini talep ettiği, davalı tarafından kendisinin de ödeme alamaması nedeniyle ödeme yapılamadığını ifade ettiği, bununla birlikte 08/09/2015 tarihli e -postada 5/1 ortak kolilerde ezilme, bombe ve yırtılma problemi yaşandığının belirtildiği ve problem tespiti için davacı yetkililerinin fabrikaya davet edildiği, bundan sonra davacı tarafından gönderilen e postada yetkililerce inceleme yapıldığının ve sorunun kendilerinden kaynaklanmadığının beyan edildiği, davalı tarafından gönderilen sonraki tarihli e postada ise ödemenin yapılacağının beyan edildiği, davalının bu yazışmalardan 7 ay sonra 15/04/2016 tarihinde … 1. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak tespit talebinde bulunduğu, ayıp hususunda … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığı ve alınan bilirkişi raporunda hangi kolilerin incelendiğinin, hangi standartlara göre tespit yapıldığının anlaşılamadığı, raporun denetime açık olmadığı ayrıca tespitin davacının yokluğunda yapıldığı, raporun sonuç bölümünde ayıbın niteliğinin ve miktarının tespit edilemediği, yine mahkememizce alınan ek raporda teknik bilirkişi tarafından, taraflar arasında uygulanan ambalaj-koli standardına ilişkin bir belge olmaması, her iki tarafın analiz raporlarının farklı olması ve metotların güncel olmaması nedeniyle ayıp hususunun tespit edilemediğinin beyan edildiği, bu şekilde davalının teslimden itibaren sekiz günlük süre içerisinde kolileri inceleterek iddia ettiği ayıpları davacıya bildirmediği, alınan raporlar ile de ayıbın ve bu nedenle zarara uğradığının ispat edilemediği, bu nedenle satış bedelinden indirim talep edemeyeceği, düzenlenen iki adet iade faturası yönünden de davacının alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın tam kabulüne, itirazının iptaline, tarafların tacir olması sebebiyle avans faizi talebi yerinde olduğundan takibin talep edildiği şekilde devamına, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davalının hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KABULÜNE, davalının … 23. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına itirazının İPTALİ ile takibin talep edildiği şekilde DEVAMINA,
2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 8.772,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar ve ilam harcı 2.996,09 TL’den peşin alınan 529,23 TL harcın mahsubu ile kalan 2.466,86 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 173,10 TL posta ve tebligat masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 773,10 TL yargılama gideri ile 558,43 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 5.174,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/10/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza