Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/311 Esas
KARAR NO : 2018/909
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 28/03/2016
KARAR TARİHİ : 27/09/2018
Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin bir kısım ürünleri davalıya teslim ettiğini ancak bugüne kadar müvekkili şirketin hesabına ödeme yapılmadığını, müvekkilinin alacağını alamadığını, üretici konumundaki müvekkilinin muhatabına teslim ettiği ürünlerin karşılığı olan ve süresinde ödenmeyen bedeller toplamı 20.100,71-TL’nin karşı tarafın teminatından kesilerek müvekkiline ödenmesi amacı ile … Ticaret İl Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti’ne … dosya no ile başvuru yapıldığını, şikayetlerinin … sayılı hal hakem kararıyla reddedildiğini, kararı … tarihinde tebliğ aldıklarını, Hal Hakem Heyeti kararının hukuka aykırı olduğunu, ödemelerin müvekkili şirkete değil 3. kişilere yapıldığını, …’ın şirket yetkilisi olmadığı gibi şirket ile hiçbir bağının da olmadığını, dava konusu ürün bedellerinin müvekkili şirketin hesabına veya kasasına girmediğini, eski yetkili …’un şirket ünvanı hakkında tek başına işlem tesis etmeye yetkili olmadığını ancak diğer üyelerden biri ile birlikte müşterek imza ile müvekkili şirketi temsil edebildiğini, dolayısı ile davalının hal hakem heyetine sunduğu şirket dışı …’a yapılan ödemelerin … tarafından kabul edildiğine dair belgeyi kabul etmediklerini, …’un böyle bir belge vermeye yetkili olmadığını, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, müvekkili şirketin bir çok hal esnafı ile ticari ilişki içerisinde olduğunu, diğer esnaf ödemelerinin yapıldığını, davalının kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, hal ödeme kurlalarını ve müvekkili şirketin banka hesaplarını bilen davalının kanuna aykırı hareket ederek müvekkili şirketin banka hesabına para yatırmadığını belirterek … Ticaret İl Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti’nin … tarihli … karar sayılı kararının iptal edilerek alacağın borçlunun teminatından karşılanarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin adresinin hem ikamet hem de işyeri adresi olarak İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetki çevresinde kaldığını, taraflar arasında davacı tarafın dilekçesinde bildirdiği faturalara konu malların müvekkili şirkete tesliminde heerhangi bir ihtilaf bulunmadığını, faturaya konu malların bedellerinin müvekkili tarafından alacaklı tarafa ödendiğini, toplam ticari ilişki tutarı olan 49.200,00-TL’nin bir kısmının PTT havalesi yolu ile şirket yetkilisinin hesabına, bir kısmının banka havalesi yolu ile şirket hesabına bir ödemenin ise çek olarak davacı tarafa ödendiğini, taraflar arasındaki alışverişten bakiye borç kalmadığını, davacının Hal Hakem Heyeti’ne yaptığı müracaatın reddedildiğini, davacının ödemenin 3. kişi …’a yapıldığına ilişkin iddiasının haklı olmadığını, adı geçen şahsa bir ödeme yapıldığını, ödemenin ilgili tarihte şirketin yönetim kurulu başkanı olan … tarafından kabul ve ikrar edildiğini, dolayısı ile …’a yapılan ödemenin şirket yönetim kurulu başkanı ve temsilcisine yapılmış olduğunu ve şirkete yapılan ödemelere dahil olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, … Valiliği Ticaret İl Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti Başkanlığı’nın … başvuru tarihli … karar tarihli, … karar sayılı kararının iptali talebine ilişkindir. Anılan kararın incelenmesinde; davacı …. A.Ş. tarafından davalı … aleyhine davalıya 2015 yılında 20.100,71-TL bedelinde mal gönderildiği, gönderilen mal bedelinin ödenmediği iddiası ile alacak davası açılmış olduğu, yargılama sonucunda mal bedelinin 5957 sayılı kanun hükümleri gereği yasal sürede ödendiği belirtilerek talebin reddine karar verilmiş olduğu görülmüştür.
5957 sayılı sebze ve meyveler ile yeterli arz ve talep derinliği bulunan diğer malların ticaretinin düzenlenmesi hakkında kanunun 10/5 maddesine göre “Değeri 50.000,00-TL’sının altında bulunan uyuşmazlıklarda hal hakem heyetine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar ilam hükmündedir. Bu kararlar 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı icra ve iflas kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı 15 gün içerisinde hal hakem heyetinin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz hal hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz ancak talep edilmesi şartı ile hakim hal hakem heyeti kararının icrasını tedbir yolu ile durdurabilir. Hal hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine asliye ticaret mahkemesinin vereceği kararlar kesindir.” hükmü yer almakta olup, 5957 sayılı kanunun 10. maddesinde yer alan parasal sınırların arttırılmasına ilişkin tebliğ ile maddede belirtilen parasal sınır 01/01/2016 tarihinden itibaren 65.123,56-TL’ye yükseltilmiştir. Tahkim yeri adresinin “…” olduğu, mahkememiz yargı çevresi içerisinde olup, mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin yetki itirazı kabul edilmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların ödemesinin davalı tarafından davacı şirkete yapılmadığı, davalı tarafından davacı şirketin dava dışı ortaklarına ödendiği iddiasına dayalı olup, mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile sunulan deliller üzerinde inceleme yapılmak sureti ile uyuşmazlığın tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmış olup, 19/01/2018 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…davalı vekilinin 28/11/2017 tarihli dilekçesinde ticari defterlerinin “… ” adresinde bulunduğunu beyan ettiği, davacı vekilinin dosya kapsamında dilekçesinin mevcut olmadığı ve defter ibrazında bulunmadığı, dosya kapsamında taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen faturaların ödemesinin davalı tarafından davacı şirkete yapılmadığı, davalı tarafından davacı şirketin şirket ortaklarına ödenmek sureti ile cari hesap borcunun ödendiği iddiasının olduğu, davalı şirket tarafından yapılan 20.000,00-TL ödemenin davacı şirketin yönetim kurulunda müşterek imza ile yetkili olan …’a yetkili olduğu süre içerisinde yapıldığı ancak davacı şirket ile davalı şirket arasında 26/06/2015 tarihinde başlayan bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı şirketin daha önce davacı şirkete yaptığı ödemelerin şirket hesabına yapılmış olduğu, …’un davacı şirkette müşterek imza ile yetkili olduğu, şirketlerin tüzel kişiliğinin bulunması hususları dikkate alındığında yetkisiz şirket ortağına yapılan ödemelerin şirketin cari hesabından düşülmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, davalı tarafından …’a yapılan ödemelerin kabulü durumunda davalının davacıya borcunun bulunmadığı, davalı tarafından davacı şirkette müşterek imza ile yetkili …’a yapılan ödemelerin yetkisiz temsilden dolayı kabul edilmemesi durumunda davacının davalıdan 20.100,71-TL alacaklı olduğu” yönünde görüş bildirilmiş olup, bilirkişi raporu dosya kapsamına uyumlu, denetime elverişli ve kanaat oluşturmaya yeterli kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından: Davacı 2015 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında … Merkez Hal 108 nolu işyerinde faaliyet gösteren davalıya mal gönderdiğini, gönderdiği mallara karşılık toplam 20.100,71-TL tutarında 8 adet müstahsil faturası düzenlediğini ve müstahsil faturalarındaki toplam 20.100,71-TL’nin ödenmediğini iddia etmiştir. 5957 sayılı kanunun 5/6 maddesi ile sebze ve meyve ticareti toptancı halleri hakkında yönetmeliğin 34/8 maddesi gereğince mal bedelinin satış tarihinden itibaren 15 iş günü içerisinde üretici ve üretici örgütüne ödenmesi zorunludur. Ödenmemesi halinde üretici ya da üretici örgütünün borçluya ihtarname göndermesi yahut icra takibi yapması gerekmekte olup somut olayda ihtar veya icra takibi yapılmamıştır. Davalı … tarafından … adına 20/08/2015 tarihinde 4.000,00-TL, 14/08/2015 tarihinde 5.000,00-TL, 21/07/2015 tarihinde 4.000,00-TL, 04/08/2015 tarihinde 5.000,00-TL PTT yolu ile havale yapıldığı, diğer yandan davalı … tarafından …’a “elden imza karşılığı” 04/07/2015 tarihinde 2.000,00-TL verildiği anlaşılmıştır. Davacı, adı geçen …’un mal alış verişinin yapıldığı dönemde şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu ancak müşterek imza ile temsil ve ilzama yetkisi olduğunu bildirmiş ise de bu hususta davalıya herhangi bir ihtarda bulunduğunu savunmamıştır. Yine yukarıda yazılı 3. kişi …’a yapılan ödeme de … tarafından kabul edilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı davalının 5957 sayılı yasa hükümleri ve TMK 2 maddesi uyarınca iyiniyetli olarak ödemelerini yaptığı, davacının aksi yöndeki iddialarını ispat edemediği kanaatine varılmış olup, bu sebeple davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
27/09/2018 tarihli duruşmada verilen kısa kararda sehven yasa yolu olarak “İstinaf Yolu” denilmiştir. HMK 304 madde gereğince; hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar mahkemece re’sen düzeltilebileceğinden yukarıda açıklandığı üzere davaya konu uyuşmazlık miktarı itibari ile mahkememizce verilen karar kesin nitelikte olduğundan bu nedenle kararın kesin olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilerek hüküm düzeltilmiştir.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine hesaplanan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kesin olarak oy birliği ile karar verildi.02/10/2018
Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza