Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/284 E. 2019/1009 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/284 Esas
KARAR NO : 2019/1009

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/03/2016
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin belirli kimya endüstrisi ürünleri, maden ürünleri, plastik sanayi ürünleri, deri endüstrisi ürünleri, ahşap ve ahşap ürünleri, tekstil sanayi ürünleri, hediyelik ürünler ile bazı makinaların mekanik ve elektronik cihazların ithalatı, ihracatı, transit ticareti vs. Alanında faaliyet gösteren … şirketlerinin üyesi olan anonim şirket olduğunu, 11/09/1997 tarihinde davalı … ile dava dışı …, …, … ve … tarafından … San. A.Ş. isimli şirket kurulduğunu, anılan şirket hisselerinin 2008 yılında … şirketleri tarafından devralındığını, söz konusu devralma işleminni akabinde …’nın ticari ünvanının …San. A.Ş. olarak değiştirildiğini, 2008 yılında …’un …’yı devralmasının ardından … ile davalı … arasında 08/02/2008 tarihinde üst düzey yöneticilik sözleşmesi imzalandığını, 2008 yılında yürürlükte olan TTK’nun gereklilikleri çerçevesinde yönetim kurulu üyesinin hissedar olması zorunluluğu arandığından cihetle davalı … de bu sıfata sahip olması için şirkette ortak olarak bırakıldığını, bu noktada davalı …’nin “Tek başına münferit imzası ile şirketi her konuda herhangi bir sınırlamaya tâbi olmaksızın temsil ve ilzâm etmeye yetkili B grubu imza yetkilisi” olduğunu, …’nin hukuka aykırı eylemlerinin ortaya çıkmaya başlaması nedeni ile akdedilen üst düzey yöneticilik sözleşmesinin sonlandırıldığını, …’nin …’deki görevine son verilmeden önce …’nin yönetim kurulunda …, … ve …’ın yer aldığını, davalı … müvekkili şirketin genel müdürü ve B Grubu imza yetkilisi olarak görevlendirildiğini, iş sözleşmesinin fesih tarihi olan 03/05/2015 tarihine kadar mezkur görevini devam ettirdiğini, davalı …’nin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde kendisine verilen yetkileri kötüye kullandığı ve davacı şirkete zarar verecek çok sayıda usulsüz ve hukuka aykırı işlem gerçekleştirdiğini, davalının bu eylemleri ile gerek kendisi, gerek davacı şirket içinde kurduğu ekibi ve gerekse eşinin şirketi olan … gibi üçüncü kişiler lehine haksız menfaat sağladığını, bu noktada … ve onun şirket içindeki destekçilerinden olan …’e karşı söz konusu usulsüz ve hileli işlemler sebebi ile tazminat davası ikame edildiğini, öte yandan …’nin eşinin 25/05/2014 tarihinde … adlı hissedar ile birlikte davalı … Tic. A.Ş.’yi kurduğunu, davalı …’nin eşi tarafından kurulan davalı …’in esas sermayesi 100.000,00-TL olup, davalı şirketin esas sözleşmesi incelendiğinde … ile …’nin ticari faaliyet alanlarının hemen hemen aynı olduğunu, …’in esas sözleşmesinin 5. Maddesine göre … vb. Alanlarda faaliyet gösterdiğini, …’in kuruluş adresinin o dönemde …’nin şirket merkezinin bulunduğu binada olduğunu, daha sonra davacının adresini …adresine taşıdığını bu hususun sicil kayıtlarından da kolayda görüldüğünü, her iki şirketin de faaliyet alanlarının bu derece benzer olması merkezlerinin aynı binada olmasının rastlantı olmadığını, davalı …’in diğer davalı … ile olan yakın ilişkisini kullanarak oluşturduğu bu yapı ile …’nin sahip olduğu kaynakları, işçileri ve müşteri portföyünü … için haksız olarak kullanmayı, …’e aktarmayı amaçladığını, davalı …’nin hukuka aykırı eylemlerini teyit eden güçlü bulguların elde edilmesinin akabinde genel müdür konumunda bulunan … ile güven esaslı bir ilişki yürütmesi gereken davacı şirketin istihdam ilişkisini sonlandırması zorunluluk arz ettiğini, devam eden süreçte davalı … davalı … bünyesine transfer olmuş ve böylece davalılar arasında bu döneme kadar gizli bir şekilde devam eden işbirliğinin resmiyet kazandığını, davalı …’nin hali hazırda diğer davalı …’in yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptığını, bu bağlamda davalı … ile davalı …’in iş birliği içerisinde gerçekleştirdilkleri ve haksız rekabet teşkil eden eylem ve işlemleri nedeni ile …’nin uğramış olduğu zararların tazmini için huzurdaki davayı açma zarureti hasıl olduğunu, devam eden şirket içi soruşturam süreci tamamlandığında ve huzurdaki dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yapıldığında davacı şirkeitn hesaplanan tüm zararlar için davanın ihdas cihetine gideceklerini ve fazlaya ilişkin tüm hakların saklı tutulduğunu, …’in davalı … ve eşi … arasındaki yakın ilişkiyi kullanarak müvekkili şirketin tedarikçilerinin … ile olan ilişkilerine son vermesini ve kendisi ile çalışmasını sağladığını, davalı …’in davacı şirketin genel müdürü olan davalı … ile yaptığı kötü niyetli iş birliği sayesinde davacının çok sayıda tedarikçisinin müvekkili ile olan ticari ilişkisini sonlandırarak kendisine transfer olmasını sağladığını, tarafların ticari defter ve kayıtlarında görüleceği üzere davacı şirket ile ticari iş yapan ve aşağıda adları belirtilen tedarikçilerin davalıların yoğun çabaları sonrasında … ile iş yapmaya başladığını, davalı …’in, …’nin müşterisi olduğu dönemde de … ile ticari işlemler yaptığını, sonrasında müvekkili şirketi tamamen devre dışı bırakarak … ile … arasında distribütörlük sözleşmesi yapılmasını sağladığını, müvekkili şirketin genel müdürü pozisyonunda bulunan davalı … ile olan yakın ilişkisini kullanarak müvekkili şirket tedarikçilerini ayartan ve kendi portföyüne transfer eden davalı …’in haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin açıkça görüldüğünü, davalı …’nin …’in …’nin kardeş şirket olduğu ve …’in … içerisinde oluşturulan yeni bir yapı olduğu yönünde yanıltıcı bir intiba oluşturmaya çalıştığını, kendisine ve eşinin şirketi olan davalı şirkete haksız menfaatler sağladığını, … bünyesinde önemli pozisyonlarda bulunan ve müvekkili şirketin müşteri portföyü bilgilerine vakıf olan çalışanların davalı … bünyesine transfer edildiklerini, bu eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini, … ile … arasında organik bir bağ olmamasına rağmen …’in … adını ve ticari itibarını kullanarak piyasaya kendisini tanıttığını ve bu sayede müşterilerini etkilemeye çalıştığını, finansal ve idari kaynakların kullanıldığını, davalı …’nin müvekkili şirkette genel müdürlük görevini yürüttüğü dönemde davalı … lehine ve fakat müvekkili şirket aleyhine olacak şekilde …’nin … ile ticari işlemler yapmasını sağladığını, söz konusu işlemlerden dolayı … firmasının büyük ölçüde haksız menfaatler elde ettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile TTK 56 maddesi uyarınca haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi zararlardan şimdilik belirsiz alacak davası olarak 10.000,00-TL’sinin, 50.000,00-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek olan TCMB’nin açıkladığı kısa vadeli avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı taraf 17/10/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 60.000,00-TL’ye arttırarak, arttırılan miktar üzerinden harç ikmali yapmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının davayı belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın … 9. ATM’nin … esas sırasında müvekkili … ve dava dışı … aleyhine TTK’nun 553 maddesi uyarınca tazminat davası açtığını, huzurdaki davanın da TTK’nun 54 maddesi uyarınca tazminat davası olduğunu ve davacı tarafın taleplerinin mükerrer olduğunu, bu durumda huzurdaki davanın derdestlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davacı tarafın iddialarının soyut olduğunu, somut delillere dayanılmadığını, davacının asılsız iddialara dayanarak açtığı dava ve şikayet dilekçelerinin haksız rekabet oluşturduğunu, … şirketinin kurulmasının …’in üst düzey yöneticilerinin bilgisi dahilinde olduğunu ve …’in …’i stratejik ortak olarak lanse ettiğini, davacı tarafın 1 yıla yakın süredir müvekkillerini baskı altına almayı amaçlayarak asılsız iddialarından aylar sonra huzurdaki haksız davayı ikame ettiğini, müvekkilinin eşi …’nin davacı tarafla aynı iştigal alanında şirket kurmayacağına dair herhangi bir taahhüdü bulunmadığını, davacı şirketin ticari faaliyetleri sırasında tüm … yönetimine … sistemi aracılığı ile yapılan satışların ve bu satışlara ilişkin karlılık bilgilerinin her gün gönderildiğini, davacı şirket ve diğer grup şirketleri ile stok güncellemelerinin yapılması amacıyla her hafta telekonferanslar düzenlendiğini, davacı tarafın dava dilekçesiyle tüm olayları kurguladığını, … şirketi ile ilgili raporları, mailleri davacı tarafın daha sonra … şirketinin piyasadaki en büyük rakibi olan … şirketi ile anlaştığını, kaldı ki … şirketinni telli ailesi ile 1990’lardan başlayan bir ticari ilişkisinin olduğunu, … şirketinin yıllardır … ailesine ait olan ve …, …’nin yönetim kurulu üyesi …Tic. A.Ş. İle çalıştığını, bu nedenle … şirketiyle … A.Ş.’nin ticari ilişkide bulunmasının olağan olduğunu, davacı tarafın bir çok yazışma ve gerçeği mahkemeden gizlediğini, … ile davacı taraf arasındaki yoğun ticari ilişki dikkate alındığında …’in davacı tarafa bir çok alanda katkısı ve desteği bulunduğunu, davacı tarafın çalışma prensibi uyarınca stoğunda 6 aydan fazla tuttuğu tüm ürünlerin …’e devredildiğini, davacı tarafın müvekkilleri yönünden haksız ithamlarda bulunduğunu, müvekkili …’nin davacı şirkette yoğun bir çalışması olduğuna, davacı şirkete müşteri kazandırabilmek için ekstra çalışma yaptıklarına, davacı şirketin karlılık oranını arttırıcı, zarar oranını düşürücü faaliyette bulunduğuna dair mailler olduğunu, daha önce …’te çalışmış olan personelin hiç birisinin müvekkilleri ya da … tarafından ayartılmadığını, buna ilişkin soyut iddialar dışında bir somut delil ileri sürülemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespiti, önlenmesi ve bu eylemler sebebiyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı taraf HMK 114-ı maddesinde düzenlenen derdestlik itirazında bulunmuştur. HMK 114-ı maddesi uyarınca her iki davanın aynı kabul edilmesi için tarafların her iki davada da sıfatlarının aynı olması (davacı-davalı), dava konusunun, dava sebebinin aynı olması gerekmektedir. Mahkememizce … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı … A.Ş. tarafından davalılar … ve … aleyhine şirket yönetiminden kaynaklı sorumlulukları nedeni ile TTK 553 vd. md. dayalı maddi tazminat talepli dava açılmış olduğu, mahkememizde açılan iş bu davanın ise TTK 54 md. uyarınca haksız rekabete dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, her iki davada dava konusunun aynı olmadığı anlaşılmakla davalı tarafın derdestlik itirazı kabul edilmemiştir. Davada iddiada yer alan hususların sayı ve çeşitliliği ve ileri sürülüş biçimi nazara alınarak HMK 107 maddesindeki koşulların somut olayda mevcut olduğu, bu nedenle maddi tazminat talebi yönünden davanın belirsiz alacak davası niteliğinde açılabileceği mahkememizce kabul edildiğinden davalı tarafın aksi yöndeki usuli itirazı kabul edilmemiştir. Davanın niteliği itibari ile yasal zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olduğu anlaşıldığından davalı tarafın zamanaşımı itirazı kabul edilmemiştir.
Mahkememizce, taraflarca delil olarak gösterilen … Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sinai Haklar Soruşturma Bürosu’nun … soruşturma numaralı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; müşteki … A.Ş.’nin şüpheliler …, … yönünden “Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri açıklamak, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmak suçundan şikayeti nedeni ile başlatılan soruşturmanın delil yetersizliği nedeni ile 2016/35944-2017/50720 E.K. Sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğu görülmüştür. … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Fikri ve Sinai Haklar Soruşturma Bürosu’nun … soruşturma numaralı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; müşteki … A.Ş.’nin şüpheliler … A.Ş., …, …, … yönünden 6102 sayılı TTK’ya muhalefet suçundan şikayeti nedeni ile başlatılan soruşturmanın TTK 62, TCK 73 ve CMK 172/1 maddesi gereği 2016/35954-2018/68573 E.K. sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğu görülmüştür. Derdestlik itirazına konu … 9. ATM’nin … esas sayılı dosyası, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin SGK kayıtları, davacı ve davalı şirketin sicil kayıtları getirtilip incelenmiş, taraflarca dosyaya sunulan uzman görüşleri incelenmiştir. Tahkikat aşamasında taraflarca dosyaya sunulan tüm deliller ile davacı ve davalı şirketin dava dilekçesinde yazılı dönemi kapsayan ticari defter ve kayıtların incelenerek Türk Ticaret Kanunu 54 ve 55 maddesi kapsamında davalıların haksız rekabet oluşturan eylemi olup olmadığının ve buna bağlı olarak davacının maddi zararının olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, davacı ve davalı şirketin faaliyet alanlarına göre sektör bilirkişisi olarak …, mali bilirkişi olarak … ve şirketler hukukunda uzman bilirkişi …’in bilirkişi olarak atanmasına karar verilmiştir. 09/11/2018 tarihli bilirkişi kurulu kök raporunun sonuç kısmında “…İncelemeye ibraz edilen satış faturalarından yapılan tespitlerde farklı firmalara kesilen ürün fiyatları ile … A.Ş. firmasına tanzim edilmiş faturalardaki birim fiyatlar arasında … firması lehine fiyatların tanzim edildiği, bu hususta faturalarda TL, döviz cinsinden istifade sağlandığı tespit edilmiştir. Sigortalı personelin … firmasından tazminatlarını alarak ayrıldıktan sonra hemen sonrasında … A.Ş. Firmasında çalışmaya başladıkları sigorta giriş çıkış bildirgeleri ve SGK hizmet dökümlerinin tetkikinden tespit edilmiştir. … Genel Müdürü …’nin görev süresi esnasında yukarıdaki tabloda dökümü yapılan şahsi olduğu kanaatine varılan harcamalarını … firmasına adına faturaları düzenlenmesi sureti ile şirket kayıtlarına masraf olarak yazdığı kanaatine varıldığı davalılar … A.Ş. ve …’nin fiillerinin haksız rekabet eylemi oluşturduğu kabulünün mahkemenin takdirinde bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının inelenip değerlendirilmesi kaydı ile bilrikişi kurulundan ek raporlar alınmıştır. 09/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu 1. ek raporunun sonuç kısmında “…İncelemeye ibraz edilen satış faturalarından yapılan tespitlerde farklı firmalara kesilen ürün fiyatları ile … A.Ş. firmasına tanzim edilmiş faturalardaki birim fiyatlar arasında … firması 342.593,49-TL lehine fiyatların tanzim edildiği, bu hususta faturalarda TL, döviz cinsinden istifade sağlandığı tespit edilmiştir. … …’nin görev süresi esnasında yukarıdaki tabloda dökümü yapılan şahsi olduğu kanaatine varılan 140.684,66-TL harcamalarını … firmasına adına faturaları düzenlenmesi suretiyle şirket kayıtlarına masraf olarak yazdığı kanaatine varıldığı davalılar … A.Ş. Ve …’nin fiillerinin haksız rekabet eylemi oluşturduğu toplam 483.278,15-TL maddi zararın oluştuğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. 09/09/2019 tarihli bilirkişi kurulu 2. ek raporunun sonuç kısmında “…İncelemeye ibraz edilen satış faturalarından yapılan tespitlerde farklı firmalara kesilen ürün fiyatları ile … A.Ş. Firmasına tanzim edilmiş faturalardaki birim fiyatlar arasında … firması 178.000,00-Euro, 164.593,49-TL lehine fiyatların tanzim edildiği, bu hususta faturalarda TL, döviz cinsinden istifade sağlandığı tespit edilmiştir. … Genel Müdürü …’nin görev süresi esnasında yukarıdaki tabloda dökümü yapılan şahsi olduğu kanaatine varılan 140.684,66-TL harcamalarını … firmasına adına faturaları düzenlenmesi sureti ile şirket kayıtlarına masraf olarak yazdığı kanaatine varıldığı, davalılar … A.Ş. ve …’nin fiillerinin haksız rekabet eylemi oluşturduğu toplam 305.278,15-TL, 178.000,00-Euro maddi zararın oluştuğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Yukarıda kronolojik olarak yazıldığı üzere HMK 266 madde gereğince bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Hukukî niteleme mahkememize ait olup, düzenlenen raporlarda yer alan mâli hususlar aşağıda tartışılmıştır.
Somut olayda öncelikle TTK 54 ve 55 maddesi kapsamında davalıların haksız rekabet oluşturan eylemi olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bilindiği üzere haksız rekabet 6102 sayılı TTK’nun 54 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK md. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacının “Haksız Rekabete İlişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. 2. fıkrada ise kanun koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticâri uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır. Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra TTK md. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bunlardan dava konusu uyuşmazlık açısından değinilmesi gereken haksız rekabet hallerinin tespiti davacının iddialarına göre belirlenecektir. Davacı vekili, … tarafından davalı … ve eşi …’nin yakın ilişkileri kullanılmak sureti ile müvekkili şirketin çok sayıda tedarikçisinin müvekkili ile olan ilişkilerini sonlandırılarak kendisine transfer olmasının sağlandığı ve diğer davalı …’nin davacının önemli müşterileri ile iletişime geçerek …’in … grubu içerisinde oluşturulan yeni bir yapı olduğu yönünde yanıltıcı bir imtina oluşturmaya çalıştığını, …’in şirket merkezinin … ile aynı binada kurulmasının da bu intibayı destekleyici nitelikte olduğunu, müvekkili bünyesinde çalışan kimi personelin ayartıldığını, davalı …’nin üst düzey yetkilerini kullanması sureti ile davalı … ile davacının ticari işlem yapmasını sağlayarak davacının zarara uğradığını, …’in ise menfaat elde etmesine neden olduğunu iddia etmiştir. Bu iddialar açısından değinilmesi gereken haksız rekabet halleri TTK 55/1-b-1 md. “…b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle; (1). Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek..”, 55/b-1-2 md. “…(2) Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak…”, 55/b-1-3 md. “…(3) İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek…”, 55/1-a-2-4 md. “… (2) Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek… (4) Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak…”, 55/1-d md. “…(d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur…”, 55/1-c-1-2 md. “…c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; (1) Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, (2) Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak…” hükümlerinin olduğu tespit edilmiştir. Haksız rekabet mevcut olduğunun tespit edilmesi halinde haksız rekabet sebebi ile müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimse fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlar ile yapılmış ise bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini Borçlar Kanunu 49. maddesinde ön görülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.
Haksız rekabetin tanımı ve haksız rekabetin sonuçlarına ilişkin bu teorik açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; davacı … A.Ş.’nin belirli kimya endüstrisi, maden, plastik sanayi, deri, ahşap, tekstil ve hediyelik ürünler ile bazı makinaların mekanik ve elektronik cihazların ithalatı, ihracatı, transit ticareti ve distrübütörlüğü alanında faaliyet gösteren … şirketlerinin üyesi olduğu, 11/09/1997 tarihinde …, …, …, … ve … tarafından … A.Ş.’nin kurulduğu, bu şirketin hisselerinin 2008 yılında … tarafından devralındığı ve ticaret ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği ve davalı … ile 08/02/2008 tarihli yönetici iş sözleşmesi imzalandığı, aynı zamanda şirket ortağı olan davalı …’nin tek başına münferit imza ile şirketi her konuda temsil ve ilzama yetkili b grubu imza yetkilisi olarak anılan sözleşmenin fesih tarihi olan 03/06/2015 tarihine kadar görev yaptığı, diğer yandan 25/08/2014 tarihinde davalı …’nin eşi … tarafından davalı ….. Dış Tic. A.Ş.’nin kurulduğu, yönetim kurulu üyelerinin ve yetkililerinin … ve … ve … olduğu, …’nin göreve başlama tarihinin 30/09/2015 olduğu anlaşılmış olup, davalı şirketin de davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiği, bu durumda davacı ve davalı şirketin gerçek anlamda birbirine rakip olduğu sabittir. Davacı, davalı …’in …’nin faaliyet gösterdiği binada ticari faaliyetine başlamak sureti ile … ile aralarında herhangi bir organik bağ olmamasına rağmen aynı yapı içerisinde olduğu yönünde intiba uyandırarak müşterileri etkilemeye çalıştığını iddia etmiş ise de uzun yıllardır aynı yerde ticari faaliyet gösteren kişinin bu yeri yeni kurduğu şirket yeri olarak tercih etmesi ticari hayatın olağan akışına uygun olduğu kabul edilmiştir. Davacı …’nin … tarafından davalı … ve eşi …’nin yakın ilişkileri kullanılmak sureti ile müvekkili şirketin çok sayıda tedarikçisinin müvekkili ile olan ilişkilerini sonlandırarak kendisine transfer olmalarını sağladığını iddia etmiş olup, bu iddianın hukukî dayanağı yukarıda yazılı TTK md. 55/b-1 hükmüdür. Bu hükme göre haksız rekabet fiilinin varlığını kabul için haksız rekabet fiilini gerçekleştiren kişinin taraf olmadığı bir sözleşmenin mevcut olması, sözleşmenin taraflarından müşterinin sözleşme hükümlerine aykırı davranmaya yöneltilmesi ve bu yöneltme neticesinde müşterinin sözleşme hükümlerine aykırı davranması ve sözleşmeye aykırı davranmaya yönelen kişinin kendisi veya 3. kişi için menfaat temin etme amacı ile hareket etmesi gerekmektedir. Somut olayda ise davalı …’nin …’nin yöneticilerine göndermiş olduğu e-posta ile tedarikçi firmaların sözleşmelerini sonlandırabileceği hususunda açıklamalarda bulunduğu ve bu hususta bilgilendirdiği, dolayısı ile haberdar oldukları, davalı …’nin …’nin tedarikçileri ile yaptığı tüm yazışmaların davacı şirketin bilgisi dahilinde ve şirket ticari ünvanının da yer aldığı e-posta adresi aracılığı ile gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Davalı … tarafından tedarikçi şirketlere e-posta yolu ile bilgi verilmesi ve temasa geçilmesinin tedarikçi şirketlerin tacir sıfatına haiz olmaları ve TTK md. 18/2 uyarınca işletmeleri ile ilgili bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmeleri gerektiği hususu nazara alındığında davalı … tarafından tedarikçilere gönderilen e-posta içeriklerinin “yöneltme” olarak nitelendirilemeyeceği, dolayısı ile haksız rekabet teşkil etmediği kanısına varılmıştır. Davacı, kendi bünyesinde çalışan kimi personelin … nezdinde çalışmaları için ayartıldığını iddia etmiştir. Somut olayda davalı şirket tarafından anılan personeli aldatma ve yanılgıya düşürme, sağlıklı karar verme özgürlüğünün tehdidi, ilgili işletmeye zarar verme amacının söz konusu olmadığı gibi davacının anılan personelin … tarafından ayartılmak sureti ile … bünyesine geçtiğini de geçerli deliller ile ispat edemediği kanısına varılmıştır. Davalı …’nin davacı ile olan sözleşmesinin sona ermesinden itibaren rekabet etmeme yükümlülüğünün de ortadan kalktığı anlaşılmıştır. Diğer yandan haksız rekabetin varlığının kabulü için kişinin ticari hayatının da etkilenmiş olması gerekmektedir. Somut olayda tarafların dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, yukarıda özetlenen bilirkişi raporunda davacının iş bu davada “haksız rekabete dayalı olarak” talep edebileceği tespit edilen maddi zararının, davalı …’nin iş ile ilgisi olmayan şahsi masraflarından oluşan tutar ve davalı …’nin davacı şirkette yönetici olduğu dönemde davalı …’e piyasa fiyatının altında satış yapıldığından bahisle hesaplanan tutar toplamı olduğu anlaşılmakla bu tutar kalemlerinin haksız rekabete dayalı olarak değil de genel hükümlere göre açılacak bir tazminat davasında öne sürülebileceği kabul edilmiştir. Kaldı ki; aynı tutar kalemlerine ilişkin taleplerin … 9. ATM’nin … esas sırasında kayıtlı davada davacı tarafça talep edildiği anlaşılmıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı davada haksız rekabetin varlığı ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.924,65-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.880,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan 93,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara mütesaviyen verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalılar vekili lehine hesaplanan 11.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara mütesaviyen verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/11/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza