Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/232 E. 2019/1247 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/232 Esas
KARAR NO : 2019/1247

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2016
KARAR TARİHİ : 25/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 23/11/2011 tarihinden kendi isteğiyle istifa ederek ayrıldığı 10/08/2015 tarihine kadar müvekkili şirket bünyesinde pazarlama temsilcisi olarak çalıştığını, davalının çalıştığı dönem boyunca görevinin mahiyeti gereği müvekkilinin ticari sırlarına vakıf olduğunu, tüm müşterilerini ve fiyatlarını öğrendiğini, davalının işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren rakip firmada aynı görev ile çalışmaya başladığını, davalının rakip firmaya geçerken müvekkilinin müşteri portföyünden yararlandığını ve müvekkilinin müşterilerine iş teklifi götürdüğünü, müvekkili ile imzalamış olduğu Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdüne aykırı davrandığını, bu nedenle müvekkili tarafından davalıya Noter ihtarnamesi keşide edilerek rekabet yasağına aykırı eylemlerine derhal son vermesinin ihtar edildiğini, davalının söz konusu ihtara herhangi bir cevap vermediği gibi eylemlerine devam ettiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinden şimdilik 30.000,00 TL’nin ihlal tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı nezdinde 2011 yılından Ağustos 2015’e kadar çalıştığını ve uzun zamandır ücret konusunda yaşadığı sorunlar nedeniyle işten ayrıldığını ve bir süre sonra başka bir firmada çalışmaya başladığını, müvekkilinin davacının iddia ettiği gibi davacı nezdinde iken tanıştığı müşterilere iş teklifi götürmediğini, her iki firmanın da uluslararası taşımacılık alanında faaliyet gösterdiğini dolayısıyla aynı müşteriler ile çalıştıklarını, söz konusu müşterilerin müvekkilinin işe girmesinden önce de davalı ile çalıştıklarını, davacının dayandığı rekabet yasağı sözleşmesinin baskı ile müvekkiline imzalatıldığını, bu nedenle geçerli sayılmaması gerektiğini, aksi halde de kelepçeleme sözleşme niteliğinde olması sebebiyle geçersiz olduğunu, sözleşmede konu ve yer bakımında yapılan kısıtlamaların geçersiz olduğunu, ayrıca rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için işverenin korunmaya değer bir menfaatinin olması gerektiğini, davacı tarafça sunulan iddiaların soyut iddialar olduğunu, müvekkilinin satış görevlisi olarak davacı nezdinde çalıştığını, bu durumun müvekkilinin davacının iş sırlarını öğrendiği anlamına gelmeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayanan cezai şartın tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce, davalının SGK sicil dosyası, tarafların delilleri celp edilmiş, tanıklar dinlenmiş ve dosya iddia ve savunmalar kapsamında rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Heyet raporunda özetle; taraflar arasında imzalanan rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin yer, coğrafi alan ve işin türü bakımından geçerliliğinin değerlendirilmesi gerektiğini, süre bakımından 2 yıllık sınırlandırmanın uygun ancak coğrafi alan ve işin türü bakımından yapılan sınırlandırmanın davalının aleyhine olduğunu, davalının, davacı nezdinde çalıştığı son bir yıllık süre içerisinde elde ettiği brüt maaş, prim, buluş gibi ücret ve benzeri ödemeler ve davacı tarafından yapılan ayni ve nakdi yardımların toplamının 25.201,33 TL olduğunu, bu durumda taraflar arasındaki sözleşmede yer verilen cezai şart düzenlemesi çerçevesinde bu tutarın iki katına isabet eden miktarın 50.402,66 TL, davalının en son çalıştığı işyerinde aldığı 2018/2 dönemi ücretinin 4.550,00 TL, net ücretin 3.600,00 TL olduğunu ve bu tutarın yaklaşık 14 katı tutarında olan cezai şart bedelinin fahiş olarak nitelendirilebileceğini tespit ve beyan etmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Rekabet Yasağının Koşulları başlıklı 444. maddesinde “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü ve rekabetin sınırlandırılmasına yönelik 445. maddesinde “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmü yer almaktadır.
Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalının taraflar arasında imzalanan 18/06/2012 tarihli rekabet yasağı ve ticari sır ve bilgi saklama taahhütnamesinde yer alan sır saklama ve rekabet etmemem yükümlülüğüne aykırı davrandığından bahisle cezai şart talep ettiği, davalının 23/11/2011 tarihinden 10/08/2015 tarihine kadar davalı nezdinde çalıştığı, 02/03/2016 tarihinde …Ticaret Ltd. Şti.’de çalışmaya başladığı ve halen de burada çalıştığı, davacı şirket ile dava dışı …Ticaret Ltd. Şti.’nin iştigal konusunun taşımacılık hizmet olduğu, şirketlerin aynı alanda faaliyet gösterdikleri, davacının, işçisi olan davalı ile mezkur yasal düzenleme çerçevesinde rekabet yasağı sözleşmesi yapma hakkı olduğu, yerleşik Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için süre, coğrafi alan ve işlerin türü bakımından sınırlamalar içermesi ve işçinin çalışma hürriyetini kısıtlar şekilde kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olmaması gerektiği, davaya konu rekabet yasağının, Marmara ve Ege Bölgesi sınırları içerisinde 2 yıl süre ile sınırlandırıldığı, işin kapsamının ise kara ve hava nakliyesi, depolama, lojistik, gümrükleme ile nakliye ve lojistik hizmetlerine bağlı hizmetler olarak belirlendiği, bilirkişi raporunda coğrafi alan olarak yapılan sınırlandırmanın, lojistik piyasasının yoğun olduğu Marmara ve Ege Bölgesindeki illeri kapsamasının davalıyı başka bölgelerde çalışmaya zorlamak ve bu şekilde ekonomik geleceğini belirleme imkanını elinden almak olarak değerlendirilmesi ile geçersiz kabul edilmesi gerektiği beyan edilmiş olup bunun aksinin kabulü, yani yer bakımından sınırlandırmanın geçerli olduğunun kabulü halinde dahi, işlerin türü bakımından getirilen sınırlamanın çok geniş bir şekilde tüm nakliye ve lojistik işlerini kapsadığı, bu denli geniş bir sınırlandırmanın davalının çalışma hürriyetine aykırı olarak kelepçeleme niteliğinde ve geçersiz olduğu, bu nedenle de davacının rekabet yasağının ihlal edildiğinden bahisle cezai şart talep edemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın Reddine,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin peşin yatırılan 512,33 TL harçtan mahsubu ile kalan 467,93 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/12/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza