Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/229 E. 2022/893 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/229 Esas
KARAR NO : 2022/893

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/03/2016
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “05.11.2015 tarihinde … sevk ve idaresindeki motosikletle … Mahallesi … Caddesi üzerinde seyir halindeyken ara sokaktan çıkan … marka plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın motosiklete çarpması neticesinde çift taraflı, maddi, hasarlı, yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir.Meydana gelen kazanın oluşumunda plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün ara sokaktan ana yola dikkatsiz ve kontrolsüz bir biçimde çıkması sebebiyle ASLİ ve TAM kusurlu olduğu kanaatindeyiz. Meydana gelen kaza nedeniyle müvekkillerimiz … ve … yaralanmıştır. Müvekkillerin tedavi gördüğü ve görmeye devam ettiği hastaneler delil listesinde bildirilmiş olup, ilgili hastanelere yazı yazılarak Müvekkilin Tüm Tedavi, Film, Grafi Ve Epikriz Raporların İstenilmesini, beden gücü kayıp oranın belirlenmesi için yetkili sağlık kurullarından rapor alınmasını arz ediyoruz.Kazaya neden olan aracın plakası, dolayısıyla sigortası tespit edilememesi nedeniyle, … Hesabından maddi tazminat ve temerrüt tarihinden işletilmek üzere faiz istenmiştir.Trafik kazası neticesinde müvekkillerimiz … ve …’ın bedensel zarara uğraması nedeniyle, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere), zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak maddi tazminatın, … Hesabı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere, temerrüt tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacılar, plakası tespit edilemeyen aracın çarpması sonucunda yaralanmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla müvekkilim kurumdan tazminat talep etmektedir. Kazanın gerçekliği, anlatılan şekilde olduğu ispat edilmelidir. Olayla ilgili Savcılık soruşturma yapmış, delilleri toplamıştır. Bu delillere göre olayın gerçekliği ispat edilmelidir. Olay yerinde kazaya ilişkin bir iz – emare, fren izi, kazaya karışan araçların kırılan parçaları vs. araştırılmalıdır. Davacı tarafın kazanın gerçekliğini somut delillerle ispatlaması gerekir. Aksi takdirde davanın reddine karar verilmelidir. Kazaya karıştığı iddia edilen araç sürücüsünün ve davacıların kusurunun bulunup bulunmadığı Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenecek kusura ilişkin bilirkişi raporu ile tespit edilmelidir. Kusur incelemesi yapılmadan tazminat hesabının yapılması hatalı olacaktır. Müvekkilim Kurum sadece plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru oranında çıkan tazminattan sorumludur. Davacının maluliyet oranları Adli Tıp Kurumunun 3.İhtisas Dairesince sosyal sigortalar sağlık işlemleri tüzüğüne uygun raporla tespit edilmesi gerekir.
Kaza sırasında motosiklette sürücü ve yolcu konumu8nda bulunan davacılar kask, dizlik ve gerekli koruyucu ekipmanları takmadan motosiklete binmiş, kendisi için gerekli güvenlik tedbirlerini önemsememiştir. Motorsiklet kaskı ve dizlikleri oluşabilecek kaza ve darbelerde zararı en aza indirmek ve engellemek için kullanılması zorunlu bir aksesuardır. Davacı kaza sırasında kask, dizlik ve gerekli koruyucu ekipmanları takıyor olsa idi kazanın sonuçlarının bu denli ağır olmayacağı ortadadır. Davacının kazada yaralanmasında müterafik kusuru bulunmaktadır. Bu nedenle tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmasını talep etmekteyiz. Kazanın gerçekliğinin somut delillerle ispat edilememesi halinde davanın reddine, Kusurun Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespitine,
Maluliyet oranlarının Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu tarafından tespitine,
Davacılara maluliyeti sebebi ile SGK’dan maaş bağlanıp bağlanmadığının sorulmasına, İtirazlarımızın kabulü ile davanın reddine,
Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini…” savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan cismani zararlar kapsamında sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesi’nden alınan 10.10.2018 tarihli raporunda özetle; 1-) Nihat oğlu, 01/01/1998 doğumlu … ’nin 05/11/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre engellilik oranının kas iskelet sistemi, alt ekstremite Tablo 3.9’a göre fleksiyon kısıtlılığı için %10, tablo 3.2 ‘ye göre kişinin engellilik oranının %5(yüzdebeş) olduğu, 2-)İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, 3-)İyileşme süresinin ilk 3 (üç) ayında bakıcıya ihtiyaç duyabileceği, bu süreden sonra geçici ve ya sürekli olarak başka birinin bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.
” şeklinde rapor edilmiştir.Mahkememizce bilirkişi raporu oluşa uygun, denetime elverişli, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesi’nden alınan 10.10.2018 tarihli raporunda özetle; 15/08/1999 doğumlu … 05/11/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızasının 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflaması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerini kapsamında tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, 2-)İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, 3-)İyileşme süresinin ilk 3 (üç) ayında bakıcıya ihtiyaç duyabileceği, bu süreden sonra geçici ve ya sürekli olarak başka birinin bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor edilmiştir.Mahkememizce bilirkişi raporu oluşa uygun, denetime elverişli, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 22/06/2021 tarihli raporunda özetle; “Kimliği/plakası belirsiz sürücü idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken olay yeri kavşağa geldiğinde, manevrayla tali yoldan anayola katılmadan önce anayol üzerindeki araç varlığına dair gerekli-yeterli kontrolleri yapması, bu yolu takiben gelen araçların hız-mesafe durumlarını değerlendirmesi ve ilk geçiş hakkını sol tarafından kavşağa doğru düz seyirle gelen motosiklete vermesi gerektiği hususlarına riayet etmediği, dikkatsiz-kontrolsüz biçimde seyrine devam ederek kavşağa girdiğinde de sol tarafından gelen motosikletle çarpıştığı olayda hatalı tutum ve davranışı sonuç üzerinde asli derecede etkendir. Davacı sürücü … idaresindeki motosiklet ile yerleşim yeri içindeki caddede seyir halindeyken olay yeri kavşak mahalline geldiğinde hızını uygun düzeye düşürerek seyrine daha kontrollü devam etmesi gerektiği hususuna riayet etmediği ve sağ ilerisindeki kavşak kolundan anayola karılan otomobile karşı zamanında gerekli-yeterli tedbire başvurmamakla otomobil ile çarpıştığı olayda tali derecede kusurludur. Kimliği/plakası belirsiz sürücünün hatalı tutum ve davranışının %75 (yüzde yetmiş beş) oranında etken,
Davacı sürücü …’ın %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu…” şeklinde rapor edilmiştir.Mahkememizce bilirkişi raporu oluşa uygun, denetime elverişli, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiştir.
Bilirkişiden alınan 28/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacı …’IN; a)Geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının 8.368,56 TL, b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %5 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 99.770,59TL, Bakıcı gideri nedeniyle maddi zararının 3.192,19 TL olduğu, Davacı …’IN; a)Geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı 7.580,69 TL olup, Yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen hususlara ve bu konudaki Yargıtay kararlarına göre olay tarihinde 16 yaşında olan ve gelir getiren bir işte çalıştığına dair belge bulunmayan davacının geçici iş göremezlik dönemi için maddi tazminat talep hakkının bulunup bulunmayacağı hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, b)Bakıcı gideri nedeniyle maddi zararının 3.192,19 TL olduğu, c)Kazanın 01.06.2015 tarihinden sonra meydana gelmiş olması ve ATK tarafından Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine davacının tüm vücut engel oranının %0 olarak belirlenmiş olunması nedeniyle; Sürekli iş göremezlik dönemi için maddi zararının söz konusu olmayacağı, C)Yukarıda belirlenen maddi zarar tutarlarının poliçe limitleri içinde kaldığı, D)Dava dosyasında başvuru belgesi bulunmadığından davalının 05.03.2016 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, E)Olayda sürücüsü 9675 kusurlu bulunan aracın plakası ve buna bağlı olarak kullanım şekli belli olmadığından uygulanacak faizin cinsine ilişkin takdirin sayın mahkemeye ait olduğu…” rapor edilmiştir.Mahkememizce bilirkişi raporu oluşa uygun, denetime elverişli, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiştir.
Davacı vekili UYAP üzerinden dosyaya sunduğu 18.04.2022 tarihli dilekçesi ile ” 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesi uyarınca … için talep değerinin arttırılması talebimizin kabulüne, davacı İbrahim için talep edilen 450 TL daimi iş göremezlik tazminatının 99.320,59 TL arttırılarak toplam 99.770,59 TL’ye , 450 TL bakıcı giderinin 2.742,19 TL bedel arttırımıyla toplam 3.192,19 TL’ye artırılan bakıcı tazminatına karşılık maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini,..”talep etmiş, harcını ikmal etmiş, talep artırım dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili UYAP üzerinden dosyaya sunduğu 18.04.2022 tarihli dilekçesi ile davacı … için talep edilen daimi iş göremezlik tazminatının toplam 50 TL olarak , dava dilekçesiyle talep edilen 100 TL bakıcı giderinin 3.142,19 TL bedel arttırımıyla toplam 3.192,19 TL’ye artırılan bakıcı tazminatına karşılık maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiş, harcını ikmal etmiş, talep artırım dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce Sosyal Güvenlik Kurumu’na davacılara 05.11.2015 tarihinde meydan gelen kaza nedeniyle herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, 13.06.2022 tarihli … numaralı cevabi yazısında davacılara dava konusu kaza nedeniyle ödeme yapılmadığı belirtilmiştir.
Davalı vekili cevap ve bedel arttırım dilekçelerine yaptığı itirazlarında ; bedel arttırım tarihinde alacakların zaman aşımına uğradığını , davacıların zarara sebebiyet veren eylemlerde bulunduğunu, bakıcı gideri ile geçici iş gücü kaybının poliçe limiti kapsamında bulunmadığını savunmuştur .
2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi ve manevi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesinde düzenlenmiştir. (Benzer düzenleme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72.maddesinde de bulunmaktadır.)
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.madesinde “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namıyla nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrur olan tarafın zarara ve failine ittila tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz. Şu kadar ki, zarar ve ziyan davası ceza kanunları mucibince mühdeti daha uzun müruruzamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruruzaman tatbik olunur. ” denilmektedir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 72.maddesinde de;”Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi, iki yıllık kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı).
TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacıların yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının 05.11.2015 tarihinde meydana geldiği, davanın 05.03.2016 tarihinde 8 yıllık ceza zaman aşımı süresinin açıldığı, davacıların bedel arttırım talebini 18.04.2022 tarihinde yaptığı, görülmekte olan davanın HMK’nun 107.maddesinde tanımını bulan belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve dava açılmakla talep konusu tüm alacak bakımından zaman aşımınının kesileceği belirgin bulunduğundan, davalı vekilinin zamanaşımı itiraz taleplerinin yerinde olmadığına mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden ötürü sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda sigorta şirketlerinin/Güvence Hesabı’nın geçici iş göremezlik zararından ve bakıcı gideri sorumluluğu devam etmektedir. Bu yöne ilişkin davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; 05.11.2015 günü 23.30 sıralarında sürücü … idaresindeki motosiklet (plakası belirtilmemiş) ile … Mahallesi … Caddesi üzerinde seyir halindeyken olay mahalli … Sokak kavşağına geldiğinde, seyir istikametine göre sağ taraftaki … Sokak’tan kavşağa giren plakası belirsiz (Tofaş marka) otomobille çarpışması sonucu davacıların yaralandığı olayda :
Kabul ve itibar edilen Adli Tıp Kurumu Tarafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 22.06.2021 tarihli raporda; meydana gelen kazada davacı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu ve plakası ve kimliği belli olmayan belirsiz sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesi’nden alınan 10.10.2018 tarihli-… numaralı raporda; 05.11.2015 tarihinde meydana gelen kazada davacı …’ın kalıcı maluliyet oranının %0 olduğu, iyileşme süresinin 9 ay olduğu, bu minvalde davalı şirketin bakıcı tazminatı giderinden sorumlu olduğu yönünde mahkememizde vicdani kanaat oluş dosya aktüeya bilirkişiye tevdi edilmiştir . İtibar ve kabul edilen bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 28.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: davacı …’ının sürekli iş göremezlik dönemine ait maddi zararının olmadığı, bakıcı gideri maddi zararının 3.192,19-TL olduğu tespit edilmiş , davacı için talep edilen bakıcı gideri olan 3.192,19 TL maddi tazminat giderinin kabulüne karar verilmiş, davacının maddi zararlarının poliçe limit içinde kaldığı, davalının 05.03.2016 tarihinde temerrüde düştüğü, dava dilekçesinde ticari faiz talebinde bulunulduğu, davaya konu aracın kullanım amacının “Ticari” olduğunun tespit edilemediğinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesi şeklinde hüküm kurulmuş davacı Asef’in kalıcı iş gücü kaybı bulunmamış olması nedeniyle kalıcı işgücü kaybı tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Kabul ve itibar edilen Adli Tıp Kurumu Tarafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 22.06.2021 tarihli raporda; meydana gelen kazada davacı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu ve plakası ve kimliği belli olmayan belirsiz sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu, yolcu olan davacıya kusur izafe edilmediğinin tespit edildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Dairesi’nden alınan 10.10.2018 tarihli-… numaralı raporda; 05.11.2015 tarihinde meydana gelen kazada davacı …’ın kalıcı maluliyet oranının %5 olduğu, iyileşme süresinin 9 ay olduğu,iyileşme sürecinin ilk 3 ayında bakıcıya ihtiyaç duyduğu bu minvalde davalı şirketin sürekli iş görmezlik ile bakıcı tazminatı giderinden sorumlu olduğu yönünde mahkememizde vicdani kanaat oluşmuş, dosya aktüerya bilirkişiye tevdi edilmiştir . İtibar ve kabul edilen bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 28.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: davacı sürekli iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 99.770,59 TL, bakıcı gideri maddi zararının 3.192,19-TL olduğu tespit edilmiş , bu minvalde davacı için talep edilen bakıcı gideri olan 3.192,19 TL ile kalıcı iş görmezlik olan 99.770,59 TL maddi tazminat giderlerin kabulüne karar verilmiş, davacının maddi zararlarının poliçe limit içinde kaldığı, davalının 05.03.2016 tarihinde temerrüde düştüğü, dava dilekçesinde ticari faiz talebinde bulunulduğu, davaya konu aracın kullanım amacının “Ticari” olduğunun tespit edilemediğinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)
1.Davacı …’ın sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin KABULÜ ile; 99.770,59 TL, tazminatın 05.03.2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (poliçe limiti olan 290.000 TL ile sorumlu olmak üzere) davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacı …’ın bakıcı gideri talebinin kabulü ile;bakıcı gideri için 3.192,19 TL olmak üzere)TL tazminatın 05.03.2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (poliçe limiti olan 290.000 TL ile sorumlu olmak üzere) davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
B)
1.Davacı …’ın sürekli işgöremezlik tazminatı talebinin REDDİNE
2-Davacı …’ın bakıcı gideri talebinin kabulü ile;bakıcı gideri için 3.192,19 TL olmak üzere)TL tazminatın 05.03.2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (poliçe limiti olan 290.000 TL ile sorumlu olmak üzere) davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibariyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.251,40TL harçtan peşin alınan (ıslah) 391,78TL’nin mahsup edilerek bakiye 6.859,60TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 391,78TL peşin harç, 29,20TL başvuru harcı gideri toplamı olan 420,98TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 16.444,42TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 3.192,19TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı vekil ile temsil edildiğinden davanın kısmen red edilen tutar üzerinden hesaplanan yürürlükte bulunan AAÜT gereği takdir olunan 50,00TL’nin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 536,95TL tebligat, posta gideri, 2.399,50TL ATK fatura gideri ile 2.100,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.036,45TL yargılama giderinden kabul ve red durumuna göre 5.034,00TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama masrafı yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK.m.333 hükmü uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, davacı … yönünden verilen kararın miktar itibariyle kesinlik sınırında kalması nedeniyle KESİN olarak, diğer davacı İbrahim yönünden verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

Katip
¸e-imza

Hakim
¸e-imza