Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1051 E. 2019/23 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1051 Esas
KARAR NO : 2019/23

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2016
KARAR TARİHİ : 22/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … 10. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibi nedeniyle davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, davalı şirket ile müvekkili arasında herhangi ticari ilişki mal alım satımı, benzeri bir ilişki olmadığını, davalı tarafından … 10. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında müvekkilinin taşınmazının satışına karar verildiğini, ancak bu satışa konu dosyanın esası ise davalı şirket tarafından takibe konu 05.02.2015 tanzim tarihli 20.02.2015 vade tarihli 60.000,00-TL bedelli senedin, 28.110,00-TL’si … 34. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icraya konu ederek icra takibine başlandığını, ancak müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, davalı şirketin müvekkilinden nasıl alacaklı olduğunu ispat etmesinin gerekli olduğunu, mal alım satımından mı yoksa para vererek mi alacaklı olduğunu ispat etmesi gerekli olduğunu, takibe konu senette müvekkiline kefil olarak attırılan imza ile senet borcuna kefil olduğu iddiası ve kefilliğinin geçersiz olduğunu, davalı alacaklı şirketin asıl senet borçlusu olan müvekkilinin oğlu …’a zorla bu senedi imzalattırdığını ve müvekkiline de kefil olarak zorla imza attırıldığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmasının gerekli olduğunu, kefilin sorumlu olacağı azami (en yüksek) miktar ve kefaret tarihi, kefilin müteselsil kefil olduğu kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılmasının gerektiği, müvekkilinin davalıya borcu olmadığından … 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, bu dosyadan yapılacak müvekkiline ait taşınmazın satışının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER:
1-… 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası.
2-… 34. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası.
3-Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından hazırlanan 12.03.2018 tarihli bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan icra takibinde takip konusu bonoyu aval veren sıfatıyla imzalayan davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak açılmış menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce … 10. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası getirtilmiş yapılan incelemede; davalı şirket tarafından 05/02/2015 düzenleme, 20/02/2015 ödeme tarihli, lehdarı davalı şirket, borçlusu dava dışı …, kefili (avalisti) davacı … olan 60.000,00-TL bedelli bononun 28.110,00-TL’lik kısmının … 34. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe konulduğu, … 34. İcra Müdürlüğünün 2015/12256 Esas sayılı dosyasının gayrımenkul satışı nedeniyle tefrik edilerek tefrik edilen dosyanın … 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sıra numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde takibe konu senedin borçlusu olan müvekkilinin oğlu …’a zorla imzalattırıldığını ve müvekkiline de kefil olarak zorla imza attırıldığını beyan etmiş, 17/10/2017 tarihli celsede bu zorlamanın ceza hukuku anlamında icbar, tehdit şeklinde değil müvekkilinin oğlunun çalıştığı iş yerinde para çaldığı isnadıyla davalı tarafın hukuki yollara başvuracağını söylemeleri üzerine senedin imzalandığını beyan etmiştir. Aynı celsede mahkememizce davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde davacının davalıya herhangi bir borcunun olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, inceleme gününde davalı şirket ticari defterleri sunulmamış bu nedenle davacının davalı şirkete borçlu olup olmadığı anlaşılamamıştır.
HMK’nın 190/1. Maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde göre; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Davacı tarafça icra takibine konu bononun zorla (davacının oğlunun çalıştığı iş yerinde para çaldığı isnadıyla davalı tarafın hukuki yollara başvuracağını söylemeleri üzerine) imzalatıldığı iddiası ispat edilememiştir.
Dava dilekçesinde davacının bonodaki kefaletinin Türk Borçlar Kanunu’ndaki kefalet hükümleri uyarınca geçerli olmadığı iddiası değerlendirmek gerekirse; “Aval ile kefaleti birbirinden ayırmak gereklidir. Kefalet, fer’i nitelikte olmasına karşın, aval, bağımsız ve aslî bir nitelik taşır. Aval veren, lehine aval verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini def’i veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremez. Oysa kefil, asıl borçluya ait kişisel def’ilerden yararlanabilir. Kefaletin, mutlaka asıl borç senedi üzerinde gösterilmesine lüzum olmadığı halde, aval şerhinin mutlaka poliçe, bono veya alonj üzerine yazılması gerekir. Bono üzerine “kefil” ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, bonoda kimin için taahhüt altına girmişse onun gibi sorumlu olur (6102 sayılı TTK.’nun 778/3,702). Bu açıklamalar doğrultusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel hükümler olması nedeniyle, kambiyo senetlerinde Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümleri uygulanamaz.” (Yargıtay 12. H.D. 2016/16001 E. – 2017/8360 K.)
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde bononun zorla imzalatıldığının ispatlanamaması ve davacının davalı ile aralarında bir ticari ilişki olup olmadığı hususunun aval sıfatıyla bonoyu imzalayan davacının sorumluluğunu etkilemeyeceği, davacının aval sıfatıyla bonoyu imzalayarak bonoda yazılı borçtan sorumlu olacağı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 480,05-TL harçtan düşümü ile bakiye 435,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 3.373,20-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair; davacı … davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. – 22/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır