Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1002 E. 2022/518 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1002 Esas
KARAR NO : 2022/518

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2016
KARAR TARİHİ : 22/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “….Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup cari hesap ekstresinde kalan bakiye tahsil edilemeyince ; Müvekkil Şirket adına … 9. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatılmıştır. Ancak Davalı Şirket haksız olarak, herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz etmiştir. Müvekkil Şirketin muhasebe kayıtlarında yaptığımız inceleme sonucunda; en son 06.08.2015 tarihinde mahsubu yapılan cari hesapta davalının müvekkil şirkete ödemediği 382.620,09 TL tutar bakiye olarak kalmıştır. Müvekkil Şirketin muhasebe kayıtlarında, Davalı Şirketin 382.620,09 TL TL Müvekkil Şirkete borçlu olduğu anlaşılmış olmasına rağmen; icra takibi öncesi ve sonrasında davalı borçlu şirket borcunu ödememekte ısrar etmektedir. davalı şirket tarafından müvekkil şirkete gönderilen toplam 221.665,81 TL.tutarında 28 adet faturanın sözleşmelere aykırı olarak haksız kesildiği tespit edilmiş ve bu faturalara süresinde itiraz edilerek 9 adet noter ihtarnamesi ile davalı şirkete gönderilmiştir. Davalı şirket müvekkil şirketin itiraz ettiği bu faturalara hiçbir işlem yapmamış olacak ki, faturaları kendi cari hesabından düşmemiş ve bu nedenle cari hesaplar denkleşmemiştir. Ancak cari hesapta gözüken bakiye 382.620,09 TL olmasına rağmen, bu aşamada müvekkil şirketin kayıtları arasında yer alan ihtarnameler ile iade edilen faturalar toplamı 221.665,81 TL. olduğundan, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilecek gerçek alacağımız bu değerden fazla olması halinde ıslah ile artırmak üzere, şimdilik 221.665,81 TL. tutar üzerinden iş bu davayı açıyoruz. Açıklanan nedenlerle borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ve takibin devamı için dava açma zarureti hasıl olmuştur. Fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutulmak kaydıyla yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle, davamızın kabulü ile Davalı borçlunun … 9. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini…”talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Cevap dilekçesi özetle şöyledir:”….Müvekkil Şirket’in ticari merkezi Maltepe’de olup, İstanbul Anadolu Adliyesi yetki alanındadır. Ancak davacı tarafından işbu dava İstanbul Mahkemeleri’nde açılmış olduğundan, yetki itirazında bulunma gereği doğmuştur. Taraflar arasında imzalanan bir sözleşme olmadığından, yapılan bir yetki sözleşmesi de bulunmamaktadır. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu genel yetki kuralları çerçevesinde dosyanın yetkili müvekkil şirket … ile davacı arasındaki ticari ilişki cari hesap ilişkisi uyarınca sürdürülmüştür. Müvekkil Şirket tarafından davacı tarafından teslim edilen ve iadesi yapılmayan mallara ilişkin tüm ödemeler yapılmış olup, herhangi bir borç bakiyesi bulunmamaktadır.
Tarafların hesabı kat edip mutabakat sağlanmadan cari hesap alacağını icra takibine konu edemeyeceği yerleşik Yargıtay içtihatları ile sabittir. Ancak davacı tarafından hesabın kat edilerek mutabakat sağlanması için hiç bir yazılı talebi de olmamıştır. Dolayısıyla, davacı iade konusu malları teslim almadan, cari hesap kat edilmeden ve mutabakat sağlanmadan, likit ve talep edilebilir bir alacağın varlığının kabulü mümkün bulunmamaktadır. Bu sebeple davacının taleplerinin reddi gerektiği açıkça ortadadır.
Ancak tarafımıza tebliğ edilen bilirkişi raporunda da bu husus dikkate alınmadan inceleme yapılmış olduğundan, rapora karşı bu yönden de itiraz etme gereği doğmuştur.
Dolayısıyla, cari hesabın gereği olarak, borç bakiyesi tespiti yargılama gerektirir niteliktedir. Hesap devresi hakkında mukavele veya ticari teamül yoksa her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. (Tespit edilen bakiyeyi gösteren cetveli alan taraf aldığı tarihten itibaren bir ay içinde noter marifetiyle veya taahhütlü bir mektupla veya telgrafla itirazda bulunmazsa bakiyeyi kabul etmiş sayılır.) Cari hesap mukavelesi, kararlaştırılan müddetin bitmesi, bir müddet kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin feshi ihbar etmesi ile sona erer. Davacı, yükümlülüklerini hiçbir zaman yerine getirmediğinden mutabakat gerçekleştirilememiş ve hesaplar kat edilememiştir. Sözleşmenin feshi de ihbar olunmadığından, davacının likit bir alacağının olduğundan bahsedilemez.
Açıklanan nedenlerle hem Müvekkil Şirket’in borçlu olmaması hem de cari hesap mutabakatı yapılmadığından likit bir alacak bulunmadığı açıkça ortada olduğundan, likit olmayan ve herhangi bir faturaya dayanılmadan icra takibi başlatılamayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış olması sebebiyle, hukukçu bir bilirkişinin de yer aldığı başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etme zorunluluğu doğmuştur.
Bilirkişi raporunda, sadece davacı kayıtlarına göre inceleme yapılmıştır. Bilirkişi tarafından tespit edilmesi gereken husus, sadece tarafların defterlerinin kontrolünden ibaret olmamalıdır. Faturalara konu malların teslim edildiği, iade edilen malların olup olmadığı, faturalara itiraz edilip edilmediği gibi ticari hayatın olağan işlemleri dikkate alınmadan, sadece defterde kayıtlı bedeller üzerinden tanzim edilen rapor bu uyuşmazlığın çözümü için yeterli, hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. Bu nedenle daha detaylı bir değerlendirme yapılarak, faturalara konu malların teslim edildiğine dair irsaliyelerin kontrol edilmesi, faturalara itiraz edilip edilmediği, iade fatura düzenlenip düzenlenmediği konularında da inceleme yapılması gerekliliğini belirtme zorunluluğu doğmuştur.
Müvekkil Şirket tarafından faturalara itiraz edilmediği anlamına gelmemekle birlikte, bir an için itiraz edilmediği düşünülse dahi, faturalara itiraz edilmemiş olması, bu borcun kabul edildiği anlamına gelmemektedir.haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, usulsüz tebligat nedeniyle dava dilekçesinin Müvekkil Şirket’e tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanarak yargılamanın baştan itibaren yapılmasına, Müvekkil Şirket’in ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdiine, davacının haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLER:
… 9. İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyası, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporu, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporu, 11/04/2020 tarihli bilirkişi raporu, 17/01/2021 tarihli bilirkişi raporu, 18/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; cari hesap alacağından kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67. madde uyarınca iptali talebine ilişkindir.
… 9. İcra Müdürlüğü’nün …Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından , davalı aleyhine cari hesaptan kaynaklı olarak 387.578,80 TL asıl alacağın, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek ticari avans faizi, icra harç ve giderleri ve vekâlet ücreti ile birlikte tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatılmış olduğu; davalının 05/10/2015 tarihinde takibe itirazı üzerine takibin durmuş olduğu anlaşılmıştır.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında inceleme yapılarak rapor tanzimi istenmiş, ilgili mahkemenin … Talimat sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda özetle:”…Davacı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenerek taraflar arasında 2009 yılında itiraza konu edilen 5 adet 2007 yılında kesilen 2015 yılında ihtara konu olan 1 adet fatura ve 2016 yılı cari hesap kalanı olarak 381.368,35-TL tutarında borç olduğu, bu işlemlerden dolayı davacı şirketin satıcı, davalı şirketin ise alıcı olarak bir ticari ilişkisinin olduğu, itiraza ve davaya konu edilen 5 adet faturanın davacı şirketin tutulması zorunlu yasal defter ve kayıtlarında bulunmadığı, ihtara ve davaya konu edilen 1 adet faturanın davacı şirket tutulması zorunlu yasal defter ve kayıtlarında bulunduğu, itiraza ve davaya konu edilen cari hesap kalanı, davacıya ait tutulması zorunlu yasal defter ve kayıtlarında (2016 yılı kapanış kaydı) 381.368,35-TL olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dosyaya celp edilen BA ve BS formlarıda değerlendirilerek ek rapor tanzimi için … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan talimat sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle:”…davacı tarafın 2014-2017 yılı defterlerinin incelendiği, defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, 2014 yılı açılış ve kapanış kaydının yapıldığı, kapanış kaydının olduğu, incelemeye göre davacının defter ve kayıtlarına göre davalı ile arasında ticari faaliyetin 2007- 2017 yılları arasında olduğu, kayıtların 02/11/2017 tarihli diğer bilirkişi raporunu teyit eder şekilde olduğu, defter kayıt belgelerinin ilgili dönemlerde verilen BA-BS forumları ile örtüşüğü ve davacının davalı şirketten alacağı olduğunu iddia ettiği rakam olan 381.368,35-TL’nin doğru olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak tanzim edilen 11/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle”… İncelenen davalı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerinden Defter-i Kebir ve Yevmiye açılış ve yılsonu kapanış beratlarının yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, 2015 yılı Envanter defteri ara tasdikinin zamanında yaptırılmadığı, 2016 yılına ait ticari defterlerin açılış ve yılsonu kapanış tasdik/beratlarının yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, bu anlamda 2015 yılına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, 2016 yılına ait ticari defterlerin ise usulüne uygun tutulduğu, davacı yanın 18.09.2015 tarihli takip alacağına, 06.07.2015 tarihli cari hesap alacağını dayanak gösterdiği anlaşılmakla, 06.07.2015 tarihi itibarıyla davalı yanın davacı yandan 6.523,63 TL alacaklı göründüğü, taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarının 2015 yılı öncesine dayandığı, gerek davacı yan beyanlarından, gerek ise dosyaya sunulu ihtarnamelerden anlaşılmakla, her iki talimat bilirkişi raporu ekinde de davacı yana ait 2007-2016 yılına ilişkin cari hesap ekstreleri sunulmadığından cari hesap ekstreleri arasında karşılaştırılmalı bir mukayese yapılmasının bu aşamada mümkün olmadığı, davacı yan dava dilekçesinde, davalı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen toplam 221.665,81 TL tutarında 28 adet faturadan bahsetmesine rağmen bu faturalarda sadece 5 adedinin dosyaya sunulu olduğunu, davacı yanın, söz konusu faturaların sözleşmelere aykırı olarak düzenlendiğini iddia ettiği de dikkate alındığında, faturaların muhasebesel olarak tespit edilmesi halinde dahi, içeriklerinin değerlendirilmeleri ve sözleşmeler ile uyumlu olup olmadıkları hususunun belirlenmesi, uzmanlık alanı kapsamında bulunmadığından, faturaların haklı nedenlerle düzenlenip düzenlenmediklerinin tespiti yönünden, heyete perakende sözleşmeler konusunda uzman bir sektör bilirkişinin dahil edilmesi gerektiği değerlendirildiği, dava konusu ihtilafın tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde çözümlenebilmesi için, davacı yanın dava dosyasına, davalı ile aralarındaki ticari ilişkinin tamamını kapsayacak şekilde cari hesap ekstresini sunması, bu arada işbu rapor ekinde dava dosyasına sunacağımız davalı cari hesap ekstresinin de davacı yanın muhasebe yetkililerince karşılaştırılarak, yıllara sari ilişkide farklılıkların tespit edilerek, itiraza konu fatura ve muhasebe işlemlerinin somut olarak ortaya konulması gerektiğini, dolayısı ile davacı yanın alacağının varlığını ve tutarını somutlaştırması, buna yönelik belgeleri sunması, taraf cari hesap farklılıklarını ortaya koyması, bunların dayalı oldukları sözleşmeleri de dava dosyasına ibraz etmesi halinde, söz konusu itiraza konu fatura içeriklerinin, ilgili sözleşmeler çerçevesinde incelenip, düzenlenmiş olmalarının yerindeliği hususunun, perakende sektöründe uzman sektör bilirkişi marifeti ile irdelenebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizin 16/09/2020 tarihli celsesinde mali müşavir bilirkişiden sunulan cari hesap ekstreleri ve sözleşme ile iade edilen ve dosyaya sunulmuş olan faturalar kapsamında inceleme yapılarak ek rapor tanzimi istenmiş, mali müşavir bilirkişi 17/01/2021 tarihli raporunda özetle “….Davacı yanın dava dosyasına 2007-2015/6 arası dönem ilişkin muavin hesap ekstrelerini sunduğunun görüldüğü, sunulan ekstrelerin, kök raporun düzenlenmesi aşamasında davalı yanca incelemeye sunulan aynı döneme ait muavin hesap ekstreleri ile karşılaştırılması sonucunda, tarafların ilişkinin başından itibaren hiçbir dönem sonu itibarıyla borç/alacak bakiyelerinin birbirleri ile uyumlu olmadığı müşahede edildiği, davacının 30.06.2015 tarihi itibarıyla 387.578,80 TL tutarındaki alacak bakiyesinin tahsilini talep ettiği, ancak davalı şirket tarafından davacı yana gönderilen toplam 221.665,81 TL tutarında 28 adet faturanın sözleşmelere aykırı olarak haksız kesilmesi nedeni ile itiraz edilerek 9 adet noter ihtarnamesi ekinde iade edildiğinden bahisle bu tutarın 221.665,81 TL lik kısmını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla huzurdaki davaya konu ettiği müşahede edildiği, iş bu ek raporun hazırlanması aşamasında da davacı yanın bahse konu ettiği toplam 221.665,81 TL tutarında 28 adet faturanın tamamı dosyaya sunulu olmadığından, bu faturaların muhteviyatlarının tespiti yine mümkün olmadığı, davacı yan kök rapora karşı beyan dilekçesinde, geçmiş yıllarda ihtarname ile iade edilen faturaların davalı şirket tarafından cari hesaptan çıkarılması gerekmekte iken bu faturaların cari hesap kaydından çıkarılmadığından borçlu olmadıkları gibi gerçeğe uygun olmayan bir cari hesap kapanışının ortaya çıkabileceğini beyan ettiği, bu anlamda söz konusu faturaların içerikleri önem arz ettiği, kaldı ki davacı yanın, söz konusu faturaların sözleşmelere aykırı olarak düzenlendiğini iddia ettiği de dikkate alındığında, faturaların sunulmasını müteakiben, içeriklerinin değerlendirilmeleri ve sözleşmeler ile uyumlu olup olmadıkları hususunun belirlenebilmesi için, kök raporda da ifade edildiği şekilde perakende gıda sektöründe uygulanan sözleşmeler konusunda uzman bir sektör bilirkişinden bu hususta tespit yapılması gerektiği değerlendirildiğini, davacı yanın beyan ettiği 28 adet faturadan, dava dosyasında sadece 13.03.2009 tarihli … nolu 4.281,04 TL, 23.10.2009 tarihli, … nolu 17.700,00 TL, 23.10.2009 tarihli, … nolu 26.019,00 TL, 23.10.2009 tarihli, … nolu 12.390,00 TL, 31.10.2009 tarihli, … nolu 7.507,16 TL tutarlı faturaların sunulu olduğu, bu faturaların davacı yanın incelemeye ibraz ettiği muavin hesap ekstrelerinde yer almadığının görüldüğü, nitekim dava dosyasına sunulu 02.11.2017 tarihli talimat bilirkişi raporunda da sadece bu 5 faturaya ilişkin değerleme yapıldığı dikkate alındığında, söz konusu raporun hazırlanması aşamasında da davacı yanın itiraz ederek iade ettiğini beyan ettiği diğer faturaların dosya içerisinde yer almadığının anlaşıldığı, tarafların ilişkinin başından beri hiçbir dönem sonu itibarıyla mutabık olmadıkları dikkate alındığında, her yıl binlerce muhasebe hareketinin gerçekleştiği cari hesap ekstrelerinin her bir hareket bazında karşılaştırılarak, taraflar arasındaki farklılığın hangi işlemlerden kaynaklandığının tespiti mümkün olmadığı gibi, bilirkişilik görevi ile de orantılı olmadığını, zira yıllar süren ilişki süresinde hiç bir dönem mutabakat yapmayan kurumsal işletmelerin, buna rağmen devam ettirdikleri ticari ilişki sonucunda ortaya çıkan cari hesaba dayalı farklılıkların bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinin beklenmesinin yerinde olmayacağı mahkemenin de takdirinde olduğunu, tam da bu nedenle, dava dosyasına kazandırılan cari hesap ekstreleri üzerinde, iddia sahibi davacı yanın muhasebe yetkililerince karşılaştırma yapılarak, yıllara sari ilişkide farklılıkların tespit edilmesi ve itiraza konu fatura ve muhasebe işlemlerinin somut olarak ortaya konulmasının gerektiği, ancak davacı yan salt 28 adet itiraza konu faturaya dayalı dava tutarını talep edecek ise söz konusu itiraza konu fatura içeriklerinin, ilgili sözleşmeler çerçevesinde incelenip, düzenlenmeleri olmalarının yerindeliği hususunun, perakende gıda sektöründe uzman sektör bilirkişi marifeti ile irdelenmesi gerekeceği hususu mahkemenin takdirinde olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizin 16/03/2021 tarihli ara kararı ile dosyanın parakende gıda sektöründe uzman bilirkişi, nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi ve hesap uzmanı bilirkişiden oluşacak heyete tevdi edilerek rapor tanzimi istenmiş, bilirkişi heyeti 18/01/2022 tarihli raporunda özetle :”…. AŞ ile Davalı … AŞ arasında devam eden ticari bir ilişki olduğu, …Tic. AŞ‟nin üretici firması ürettiği ürünlerin satışını yapabilmek adına tüm kontrolü … yetkililerine teslim ederek iş geliştirme
çabasına girdiği, … firmasının itiraz ettiği 27 adet fatura, kabul edip sonradan itiraz ettiği 1 adet fatura olmak üzere toplam 28 faturanın tamamında haksız olduğu, iş bu dava da davacı … Tic. AŞ tarafından 28 adet fatura bedeli olan 221.665,81.-TL borç ile sınırlı talepte bulunulduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereği talebe bağlı kalınarak dava dosyasına sunulu 28 adet faturanın 218.665,81.-TL olarak tespit edildiği, mahkeme tarafından davacı … San. ve Tic. AŞ‟nin
davalı … AŞ.den bahse konu 28 fatura bedeli olan 218.665,81.-TL alacaklı olduğunun kabulü durumunda 06.07.2015 borç tarihinden 18.09.2015 takip tarihine kadar 5.098,21.-TL ticari temerrüt faizi ile birlikte 223.764,02.-TL ulaşmış olacağı, 06.07.2015 borç tarihinden 19.10.2016 dava tarihine kadar ise 32.449,81.-TL ticari temerrüt faizi ile birlikte 251.115,22.-TL ye ulaştığı…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında 2007 yılından itibaren süregelen bir ticari ilişki bulunduğu; davacı tarafça cari hesaba istinaden 387.578,80 TL’nin ödenmesi talebiyle davalı aleyhine … 9. İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı ve davalının takibe itirazı üzerine, davacı tarafça 221.665,81 TL açısından itirazın iptali talebiyle iş bu davanın açılmış olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişiler ile yapılan inceleme sonucunda tanzim edilen bilirkişi raporlarına göre, tarafların ticari kayıtlarının birbirleri ile uyumlu olmadığı ve birbirini doğrulamadığı; mahkememizce hükme esas alınan ve denetlenebilir 18/01/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının takibe konu ettiği faturaların davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde 9 adet ihtarnamenin eki ile davacı tarafa iade edilmiş olduğu; davalı …’un eksik teslimat, iade , analiz bedeli , adet farkı yada sevkiyatsızlık bedeli gibi farklı isimler altında kestiği faturaları tedarikçiye fatura etme hakkınında bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca bütçe kullanım hakkının da davalı …. ait olduğu; davacının da bu maddeye istinaden fatura edilen ek bütçe, mağaza açılış yada aktive bedellerini kabul etmesi gerektiği, bu doğrultuda davalı tarafça düzenlenen bütün faturalarının sözleşme uyarınca düzenlenmiş olduğu; davacının cari hesaptan kaynaklı olarak takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunmadığından davanın reddine, alacağın varlığı yargılama gerektirdiğinden koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE
2-Koşulların oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 3.785,50-TL harçtan düşümü ile bakiye 3.704,80-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 23.966,61-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama masrafı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333 maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/06/2022

Katip Hakim
E-imza E-imza