Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/758 E. 2018/679 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/758 Esas
KARAR NO : 2018/679

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/07/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … Cumhuriyeti’nin … Bölgesinde bulunan … Hotel isimli Otele tatil yapmak ve kumar oynamak için gittiğini, 2014 yılının Kasım ve Aralık aylarında oynanan kumar esnasında müvekkilinin kuponunun bittiğini, yeni kupon alımı amacıyla kredi kartını sunduğunu ancak kumarhane yetkilileri tarafından kredi kartından para çekilemediğinin söylendiğini, boş senet üzerine imza attırıldığını, müvekkili tarafından senetler üzerine imza atılarak kupon alındığını, müvekkili tarafından takip eden gün içerisinde … Bankası A.Ş. İnternet Bankacılığı kanalı ile kupon bedellerinin ödendiğini ancak davalı tarafından müvekkili aleyhine … 27. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında 500.000,00-USD bedelli 2 adet senet hakkında alacağından 20/04/2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, söz konusu takip nedeni ile müvekkilinin eski adresine ödeme emri çıkartıldığını, tebligat işleminin TK21/1 maddesine göre yapıldığını ve ödeme emrinin kesinleştiğini, müvekkilinin takipten haberdar olamaması nedeni ile takibe itiraz edemediğini, müvekkilinin hesaplarında yaklaşık 10.000.000,00-TL’den fazla para bulunduğunu, 2014 Ocak ayında müvekkili tarafından yalnızca kumar bedeli olarak 500.000,00-TL ile 1.000.000,00-TL harcandığını, bir yıllık süre içerisinde sadece kumar için toplam 5.000.000,00-TL üzerinde bir meblağ harcadığını, dolayısı ile davalının elinde bulunan iki adet senede imza atmasına gereksinimi olmadığını, ilgili senetlerin herhangi bir ticari faaliyet neticesinde de verilmediğinden bahisle … 27. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu 2 adet senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin teminatsız olarak tedbir kararı verilerek durdurulmasına, dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin hem … hem de 1974 öncesi … vatandaşı olduğunu ve …’da kayıtlı avukat olduğunu, müvekkiline 2013 yılında tavsiye üzerine gelen davacı ile müvekkilinin ofisinde görüşmeler yaptığını, davacının …’de büyük bir yatırım yapmak istediğinden …’nin mevzuat ve ticari işleyişi ile ilgili danışmanlık hizmeti almak istediğini söylemesi üzerine müvekkilinin kendisinin tüm süreci sonuna kadar üstlendiği masraflar ve sürecin bütününe dair vereceği danışmanlık hizmetleri için davacı ile 1.000.000,00-USD meblağ karşılığında anlaştıklarını, yatırım ve projenin özel niteliği gereği müvekkili tarafından başlatılacak süreçten davacının vazgeçmesi halinde dahi mutabakat sağlanan meblağın ödeneceği konusunda tarafların mutabık kaldıklarını, yılın sonuna doğru müvekkilinin bir kısım sağlık sorunları yaşadığını ve hastaneye yatarak bir dizi operasyon geçirdiğini, geçirdiği operasyonların büyüklüğü ciddiyeti ve buna bağlı olarak yaşadığı sağlık sorunları sebebi ile müvekkilinin ödemesi gereken rakamı garanti altına almak isteyen davacının yazılı sözleşme yapma niyeti gerçekleşemediğini, müvekkilinin bu konudaki kaygılarını davacı ile paylaşması üzerine davacıdan “mutabakat sağlanan rakamın ödenmesi konusunda hiçbir tereddüt duymayın, gerekirse çek ya da senet de verebilirim” yanıtını alan müvekkilinin en azından anlaşma konusu meblağın sözde kalmaması adına çek ya da senet almayı kabul etmek durumunda kaldığını, dava konusu senetlerin bu senetler olduğunu, müvekkilinin davacının yatırım sürecine dair kendine ait yükümlülükleri yerine getirmemesi ve girişimleri yapmaması üzerine davacıyı uyardığını, son görüşmelerinde davacının bu yatırımdan ve ortaklıktan vazgeçtiğini, parasının önemli bir bölümünü kumarda kaybettiğini, herhangi bir ödeme yapmayacağını belirterek senetlerin kendisine iade edilmesini istediğini, müvekkilinden senetlerin iadesi konusunda olumsuz yanıt alan davacının müvekkiline karşı çeşitli tehditler yaptığını, davacının dava konusu borcunu ödememek için çeşitli yollara başvurduğunu, dava dışı …’e senetlerin vade tarihinden sonra bir taşınmazını satış yolu ile devir ettiğinin tespit edildiğini, tasarrufun iptali için … 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasında dava açıldığını, davanın derdest olduğunu, davacının müvekkili hakkında “Kumar Borcu” iddiası ile şikayetçi olması nedeni ile … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sırasında devam eden soruşturma olduğunu, davacının dilekçesinde dayadığı olayların tümünün gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine, alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 05/04/2018 tarihli duruşmada cevap dilekçesini ıslah edeceğini belirterek süre talebinde bulunmuştur. Davalı vekili “Konusu: tamamen ıslah edilmiş yeni cevap dilekçesinin sunulmasıdır.” yazılı olan 11/04/2018 tarihli dilekçesini 11/04/2018 tarihinde dosyaya sunmuştur. Anılan dilekçede özetle; menfi tespit davalarında hukukî ilişkinin hiç doğmadığının iddia edildiği durumda ispat yükünün davalıda, buna karşılık ilişkinin doğmakla birlikte geçersiz olduğunun iddia edildiği durumda ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dosyada mevcut Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14/07/2015 tarih ve 2015/897-1307 E.K. sayılı kararı ile davacı …’ün TMK 406 maddesi gereğince kısıtlandığı ve kendisine …’ün vasi olarak atandığı, 07/10/2016 tarihli ek karar ile mahkememizin iş bu 2015/758 esas sayılı dosyası yönünden vasi …’e TMK 462/8 maddesi uyarınca izin ve yetki verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce … 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosya sureti getirtilmiş, incelenmesinde; davacı … tarafından davalılar … ve … aleyhine dava konusu … …. ilçesi …-1 Mah. … ada 1 parselde bulunan 160/12000 arsa paylı A Blok 15. Kat 32 numaralı bağımsız bölümde yer alan taşınmaz hakkında 15/05/2015 tarihinde tasarrufun iptali davası açılmış olduğu, davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosya sureti getirtilmiş, incelenmesinde; şikayet eden …’ün 14/07/2015 tarihli dilekçesinde şüpheliler …, …, … hakkında bedelsiz ve açığa imza atılmak sureti ile verilen senetleri veriliş nedenine aykırı olarak doldurmak sureti ile mağduriyet ve zarara neden oldukları iddiası ile TCK 156, 157, 209, 220 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları talebi ile suç duyurusunda bulunduğu, soruşturmanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce … 27. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 500.000,00-USD bedelli 25/01/2014 tanzim tarihli 28/02/2015 ödeme tarihli bono ve 500.000,00-USD bedelli 25/01/2014 tanzim tarihli 30/01/2015 ödeme tarihli bono hakkında 13/05/2015 tarihinde 1.000.000,00-USD asıl alacak, 3.000,00-USD komisyon, 16.972,60-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.019.972,60-USD’nin tahsili talebi ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, dosyaya celp olunan tüm belge ve bilgiler incelenerek takibe konu senetler nedeni ile ve takip tarihi itibari ile davacının borçlu olup olmadığının var ise borç miktarının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 04/12/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…Mücerret kıymetli evrakta senet temel ilişkinin tarafları arasında kaldığı sürece mücerretlik kuralının uygulanamayacağı, davalı ve vekilinin ikrar ve iddiaları dikkate alındığında ispat yüküne ilişkin HMK md. 190 hükmü uyarınca davalı tarafından davalının davacıya ait projede koordinatör olarak yer aldığının, dava konusu bonoların da bu projeye ilişkin masraflar ve danışmanlık hizmetlerine ilişkin masraflar için verildiği, aksi halde davalının dava konusu bedel oranında sebepsiz zenginleşeceği, davalının anılan ispat yükünü yerine getirmediği, bu durumda davalının dava konusu bonolar nedeni ile temel ilişkiden kaynaklanan herhangi bir alacağının bulunmadığı, dolayısı ile bonoların bedelinin davalı tarafından tahsil edilmesi halinde tahsil edilecek bedelin davalı açısından bir sebepsiz zenginleşme oluşturacağı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava; menfi tespit davasıdır. 2004 sayılı İİK 72 maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava konusu olayda davacı taraf davalının icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır. Davaya konu 500.000,00-USD bedelli 25/01/2014 tanzim tarihli 28/02/2015 ödeme tarihli bono ve 500.000,00-USD bedelli 25/01/2014 tanzim tarihli 30/01/2015 ödeme tarihli bonoda davacı …’ün keşideci, davalı …’nün lehtar olduğu, bononun geçerli unsurları ihtiva ettiği anlaşılmıştır.
Bono 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776-779. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bono, hukuki niteliği itibari ile mücerret bir borç ikrarıdır; bir başka deyişle belirli bir bedelin ödenmesi konusunda bir ödeme vaadidir. Uyuşmazlığa konu bonoların düzenleme (ihdas) nedeni bölümünde “nakten” ibaresinin yazıldığı görülmüştür. Davacı taraf, davalı ile arasında hiçbir şekilde ticari bir ilişki veya borçlanmaya neden olacak bir ilişki olmadığını öne sürerek bono nedeni ile borçlu bulunulmadığının tespiti talebinde bulunmuştur. Davalı … ise yukarıda ayrıntılı şekilde yazılan cevap dilekçesinde davacının Kıbrıs’ta yapacağı yatırıma ilişkin olarak davacıya ait projede koordinatör olarak yer aldığını, dava konusu bonoların da bu projeye ilişkin masraflar ve danışmanlık hizmetlerine karşılık olarak davacı … tarafından düzenlenip kendisine verildiğini savunmuştur. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Somut olayda davalı … bonoların ihdas nedenini tâlil etmiş olup ispat yükü HMK 190 hükmü uyarınca, dava konusu bonoların proje sürecinin sonuna kadar üstlendiği masraflar ve sürecin bütününe dair vereceği danışmanlık hizmetine karşılık düzenlendiğini savunan davalı …’ye ait olup, savunmasını 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı deliller ile kanıtlanması gerekmektedir. Davalı … dosyaya yazılı delil sunmamıştır. Davalı … delilleri arasında ayrıca ve açıkça yemin deliline de başvurmadığından yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Bu durum karşısında davalı … bonoların proje sürecinin sonuna kadar üstlendiği masraflar ve sürecin bütününe dair vereceği danışmanlık hizmetine karşılık olarak kendisine verildiğini usulüne uygun olarak kanıtlayamamıştır. Bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İİK’nun 72/5 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde davalı alacaklının tazminattan sorumlu tutulabilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli yapılması gereklidir. Somut olayda davalının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Bu nedenle davacı lehine tazminata karar verilmemiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne,
… 27. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu 500.000,00-USD bedelli 25/01/2014 tanzim tarihli 28/02/2015 ödeme tarihli bono ve 500.000,00-USD bedelli 25/01/2014 tanzim tarihli 30/01/2015 ödeme tarihli bono nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 183.815,38-TL nispi karar harcından peşin alınan 45.953,84-TL harcın mahsubu ile bakiye 137.861,54-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.000,00-TL bilirkişi ücreti, 200,00-TL tebligat posta gideri ile 45.985,64-TL harç gideri olmak üzere toplam 48.185,64-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 90.563,50-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/07/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza