Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/723 E. 2018/1281 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/723 Esas
KARAR NO : 2018/1281

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 14/07/2015
KARAR TARİHİ : 20/12/2018

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili … isimli şirket ile davalı … Ltd. Şti. (Yetkilisi …) arasında 12/07/2012 tarihli sözleşme ile bu sözleşmenin eki olan 13/08/2012 tarihli ek protokol yapıldığını, sözleşmenin amacının … A.Ş. tarafından müvekkiline ana yükleyici olarak ihale edilen ve sözleşmeye bağlanan işlerin taraflarca ortaklaşa yürütülmesi ve tamamlanması olduğunu, anılan işlerin … A.Ş. …. Santral Binası Güçlendirme, bakım, onarım ve müşteri hizmetleri konsept projesi işi, … A.Ş. … Müdürlüğü Karaelmas Hizmet Binası güçlendirme, müşteri hizmetleri ve bakım, onarım yapılması işi, … A.Ş. … Makam Binası cephe ve giriş holü yenilemesi işi olduğunu, ayrıca tarafların ortaklık sözleşmesi kapsamına sözlü ve şifai sözleşme ile … A.Ş. … (Merkez) Bölge Müdürlüğü A Blok Isıtma-Soğutma İmalatları işini aldıklarını, davalı şirketin ortak yapılmasının sebebinin …’dan alınan bu ihalelere müvekkili şirkete finansman desteğinin sağlanması, gerekli teminat mektuplarının temini, hak ediş ödemelerinde gecikme olması halinde gerekli finans desteğinin sağlanması konusunda uzman olan davalıya elektrik işlerinin yaptırılması olduğunu, tarafların … makam binası cephe ve giriş holü yenilenmesi işi ile … Müdürlüğü A Blok soğutma işlemini bitirdiklerini, … ve … İşlerinin ise bitmediği halde davalının 18/12/2013 tarihinde ortaklık sözleşmesine aykırı olarak ve işin zarar ettiğini belirterek tüm zarar yükünü müvekkilinin üzerinde bırakıp ortak olarak işe devam etmeyeceğini ve ortaklığının geriye dönük olarak 30/06/2013 tarihi itibari ile sona erdiğini belirttiğini, davalının aynı zamanda ortaklığın devam ettiği …’ta makine, tesisat ve elektrik işlerini, …’de ise elektrik işlerinin hesaplarını ortaklığa davet etmeden yapmaya devam ettiğini ve yaptığı işlerin faturasını keserek ödemelerini de fazlası ile aldığını, halen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmekte olup kesin hesap mutabakatı yapılmadığını, davalı şirketin kesin hesap mutabakatı sağlanmadan oluşan zararı ve kendi payına düşen zararı dikkate almadan davacının teminat amaçlı verdiği senetler hakkında … 20. İcra Müdürlüğü’nün … esas sırasında takip başlattığını, takibe konu dava konusu toplam 6 adet 695.950,00-TL’lik senetlerin taraflar arasındaki sözleşme konusu işler ile alakalı olarak müvekkili tarafından davalıya verildiğini, davalının takibe koyduğu 395.950,00-TL değerindeki 5 adet senedin 4 adedinin ortak giderler için, 10/11/2014 tarihli 52.000,00-TL’lik senedin ise carideki hesaplara mahsuben verildiğini, 300.000,00-TL’lik senedin ise Tahtakale’de ortaklık hesabı dışında yapacağı elektrik işlerinin oluşacak alacaklarına mahsuben teminat amaçlı olarak verildiğini ve müvekkilinin hak edişini dava tarihi itibari ile henüz almadığını, davalının bu hak edişe haciz koydurduğunu, tarafların ortak olarak yaptıkları işler esas alındığında ve sözleşme hükümlerine göre ortaklığın başlangıcından sona erdiği tarih itibari ile davalı şirketin oluşan zarar ve kâra %50 oranında katılması gerektiğini, aynı şekilde müvekkilinin de davalının kâr ve zararına %50 oranında ortak olduğunu, buna göre davalının zarar payı ile kâr payının toplamı olan 489.584,92-TL’nin cari hesaplara yansıtılarak davalının takibe koyduğu 695.950,00-TL senet borcundan düşürülmesi kanaatinde olduklarını belirterek … 20. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile davacı hakkında yapılan icra takibi sonucunda satışı esas olmak üzere … 3. İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası ile davacının 11 adet taşınmazına 2.199.821,00 TL kıymet takdir edildiğini aynı dosyada İstanbul/Avcılar semtinde bulunan 200.000,00 TL değerinde dairesi ile 50.000,00 TL değerindeki …, …, … plakalı araçların kayıtlarına haciz konulduğunu yine …’dan takip dosyasına gelecek olan 410.147,79 TL dikkate alındığında davalının dosyadaki alacağından daha yüksek teminat altına alınan taşınmaz ve menkuller üzerine haciz işlemi yapıldığını, sonuç olarak … 20. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına … tarafından 410.147,79 TL gelecek olması, … 3. İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile müvekkilimin 11 adet taşınmazına 2.199.821,00 TL kıymet takdir edilmiş olması ve ayrıca 250.000,00 TL değerine … 1 daire ile 3 adet araç üzerindeki hacizler dikkate alınarak, bu mahcuzların üzerindeki hacizlerin teminat kabul edilerek kayıtlarına tedbir konulmak sureti ile mahcuzların satışının engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, … 20. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından dolayı davalıya 250.000,00-TL borçlu olunmadığının tespitine, haksız ve dayanaksız icra takibi nedeni ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14/04/2016 tarihinde sunmuş olduğu ıslah dilekçesinde dava değerini 711.773,49-TL’ye arttırarak 711.773,49-TL dava değeri üzerinden harç ikmalini tamamlamıştır.
Davalı vekili yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında; iş bu davada yetkili mahkemenin HMK 6 maddesi gereğince müvekkilinin merkezinin bulunduğu Ankara Mahkemeleri olduğunu, mahkememizin yetkisiz olduğunu ve davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, diğer yandan kambiyo senetlerinden kaynaklanan davalarda kısmi dava açılamayacağını, davacının takip dayanağı senetlerin toplam miktarı üzerinden eksik harç giderini tamamlaması gerektiğini, davacı tarafından belirtilen 2 sözleşme dışında dosyaya sunulmayan 18/12/2013 tarihli ve davacı ile müvekkili arasında yapılan 12/07/2012 tarihli ek sözleşmenin değiştirildiğini, ortak imza ile para çekilecek banka hesabının davacı yanca müvekkilinin onayı olmadan değiştirildiğini ve 30/06/2013 tarihinden sonra …’dan yapılan tüm ödemelerin davacının yeni hesabına yapıldığını, davacının müvekkilinin taahhütlerini yerine getirmediği iddialarının mesnetsiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal eden ve sözlşemenin feshine neden olan tarafın davacı olduğunu, davacının sözleşmeye aykırı davranarak feshine neden olduğunu, fesh edilen sözleşme ve ek sözleşmeye istinaden hak talebinde bulunamayacağını, davacının iddiası gibi kar ve zarar ortaklığının bulunmadığını, davacının ortaklık süresince sözleşme hükümlerine bağlı kaldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu ve sürekli olarak sözleşmeyi ihlal ettiğini ve feshine neden olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle yetki yönünden reddine, yetki yönünden red olanaksız ise esastan reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır. 2004 sayılı İİK 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava konusu olayda davacı taraf, davalının icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır. İİK 72/son maddesi uyarınca menfi tespit davası icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda dava icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılmış olduğundan davalının yetki itirazı kabul edilmemiştir.
Mahkememizce … 20. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … Ltd. Şti. tarafından borçlu … aleyhine 52.000,00-TL bedelli 05/09/2014 tanzim tarihli 10/11/2014 ödeme tarihli, 300.000,00-TL bedelli 10/09/2014 tanzim tarihli 30/10/2014 ödeme tarihli, 110.000,00-TL bedelli 05/09/2014 tanzim tarihli, 20/11/2014 ödeme tarihli, 60.850,00-TL bedelli 05/09/2014 tanzim tarihli, 10/11/2014 ödeme tarihli, 102.900,00-TL bedelli 05/09/2014 tanzim tarihli, 10/11/2014 ödeme tarihli, 70.200,00-TL bedelli 05/09/2014 tanzim tarihli, 10/11/2014 ödeme tarihli 6 adet bono hakkında 08/01/2015 tarihinde kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiş, takibe konu senetler nedeni ile davacının borçlu olup olmadığının var ise borç miktarının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için şirket merkezinin adresi mahkemesi olan Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. Talimat yolu ile alınan 20/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Davalı, davacının kendisine verdiği 6 adet toplam 695.950,00-TL’lik senedi icra takibine koymuştur. İcra takibine konulan senetler davalının defter kayıtlarında aranmış ve davalının snetleri kendi defterinde davacının alacağına kaydetmiştir. Bu senetler de düştükten sonra icra takip tarihi olan 08/01/2015 tarihinden davalının defterine göre davacıdan 31.765,59-TL alacaklı olduğu kayıtlıdır. Davalının defter kayıtlarında icra konusu senetler teminat senedi olarak değil aralarındaki borç-alacak ilişkisinde hesaba mahsuben verilmiş olarak görülmektedir. Davalının defter kayıtlarınca icra takip tarihinde davacıdan 31.765,59-TL alacaklı olduğu, icra konusu senetlerin hesaptan düştüğü ve alacak tutarının buna göre oluştuğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Talimat yolu ile alınan rapor ve tüm dosya kapsamına göre takibe konu senetler nedeni ile davacının borçlu olup olmadığının var ise borç miktarının tespiti yönünde mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 12/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda kısmında “…Davacı ile davafr arasında, 12.07,2012 tarihli bir “adi ortaklık sözleşmesi’1 akdedilmiş olup, bu sözleşmeye istinaden bir “adi ortaklık akdi ilişkisi” kurulmuştur. İşbu adi ortaklık akdi ilişkisi, davalı tarafından 30.06.2013 tarihi itibariyle davalı tarafından sonlandırılmış olup, davalı adi ortaklık ile ilgisini kesmiştir. Davalı her ne kadar adi ortaklığı haklı olarak sonlandırdığını iddia etmekteyse de, dava dosyasında buna ilişkin bir delile kurulumuzca rastlanmamıştır. Sona erdirilen adi ortaklık tasfiye sürecine girmiştir. Adi ortaklığın sonlandınldığı 30.06.2013 tarihi itibariyle, söz konusu adi ortaklığın 560.784,46 TL zararı bulunmaktadır. Adı ortaklık sözleşmesinin 4/b nolu maddesi hükmüne göre, işbu zarar davacı ile davalı arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Bu duruma göre, her iki taraf da bu zararın 1/2 olan 280.392,23 TL’ye katlanmakla yükümlüdür. Bu nedenle, davacının davalıdan, 30.06.2013 tarihi itibariyle muaccel olmuş, 280.392,23 TL alacağı bulunduğu kanaatine varılmaktadır. 2)Davacı (düzenieyen/keşideci) tarafından davalı (lehtar) lehine 6 adet emre muharrer senet (bono) düzenlenmiş ve verilmiştir. Bu bonoların toplam bedeli, 695.950,00-TL’dlr. Bu bonoların vadesinde ödenmemesi üzerine, davalı tarafından davacı aleyhine, bonoların tahsili talebiyle icra takibi başlatılmıştır. Davacı (borçlu), “bu bonoların teminat amaçla olarak verildiklerini, bu nedenle davalının (alacaklının) bunları tahsil etme hakkının bulunmadığım” iddia etmektedir. Bonoların üzerinde, teminat amaçlı verildiklerini gösteren bir ibare bulunmamaktadır. Kıymetli evrakta (bono, çek) soyutluk ilkesi geçerlidir. Kıymetli evrakta soyutluk, genelde, senette yer alan taahhüdün (borcun) hukuki sebebinin açıkianmaması/açıklanamaması yüzünden gündeme gelir. Taahhüdün mutlaka bir sebebi vardır; ancak bu sebep senette gösterilmemiştir. Kıymetli evrakta yer alan taahhüdün varlığı, kapsamı ve içeriği bakımından sadece senet belirleyicidir. Soyutluk, dayanağını TBK.md.18’de, bulur. Bu hükme göre, borcun sebebini içermemiş olsa bite borç tan t ması (borç ikran) geçerfidir. Soyutluk ilkesinin sonucu olarak, senedin (bononun vb.) hamili, talebini (davasını veya takibini) sadece senede dayandırabilir; senette yazılı olan taahhüdün (borcun) sebebini ispat etmek zorunda değildir Senette yazılı olan borcun varlığı karine olarak kabul edilir. Dolayısıyla ispat yükü ters çevrilir. Eğer senedin borçlusu (düzenieyen/keşideci) bu senetten dolayı borcu bulunmadığını iddia ediyor ise bu iddiasını İspat etmek zorundadır. Dava konusu olayda ise, senet (bono) borçlusu durumundaki davacı, bu senetlerin teminat senedi olarak verildiklerini, bu nedenle de bu senetlerden dolayı borçlu olmadığını iddia etmekteyse de, kanaatimizce bu iddiasını ispat edememektedir. Bu nedenlerle, takip konusu bonoların borçlusu durumundaki davacının, bu bonolardan dolayı davalıya toplam 695.950,00 TL borçlu bulunduğu, bu nedenle de menfi tespit talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmaktadır. Davacı şimdilik bu bonolardan dolayı 250.000,00 TL borçlu olmadığının tespitini talep ettiğinden, bu talebi ile bağlıdır. Takdiri tamamen Mahkemeye aittir. Takip konusu bonolardan dolayı davacının davalıya toplam 695.950,00-TL borcu bulunduğu, bu nedenle menfi tespit talebinin yerinde olmadığı, davacı şimdilik bu bonolardan dolayı 250.000,00-TL borcu olmadığının tespitini talep ettiğinden bu talebi ile bağlı olduğu, davacının davalıdan adi ortaklık akdi ilişkisinden kaynaklanan 280.392,23-TL alacağı bulunduğu, tarafların karşılıklı borç/alacaklarının takas/mahsubu hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. … 20. İcra Müdürlüğü’nün yukarıda yazılı … esas sayılı takip dosyasında 6 adet bono hakkında davalı şirket tarafından davacı … aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılmıştır. Takibe konu bonolarda davacının keşideci, davalının lehdar olduğu, bonoların geçerli unsurları ihtiva ettiği anlaşılmıştır. “Bono” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776-779. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bono, hukuki niteliği itibari ile mücerret bir borç ikrarıdır; bir başka deyişle belirli bir bedelin ödenmesi konusunda bir ödeme vaadidir. Uyuşmazlığa konu bonoların düzenleme (ihdas) nedeni bölümünde “nakten” ibaresine yer verildiği görülmüştür. Davacı, davalı ile aralarında ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, takibe dayanak bonoların sözleşme konusu işler ile alakalı olarak davalıya verildiğini, ortaklığın gelir-gider hesabı, kâr zarar hesabının cari hesaplara yansıtılması gerektiğini iddia etmiş, davalı takibe dayanak bonoların teminat senedi olmadığını, davacının hem müvekkiline hem de müvekkili şirketin yetkilisi Seyfi Ateş’e şahsi olarak borcunun olduğunu savunmuştur. Davalı savunmasında senet metnini talil edecek bir beyanda bulunmamıştır. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Davaya konu bonoların metninde teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik bir açıklama yoktur. Bonoların teminat olarak verildiği iddiasının 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasının senede açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatı mümkündür. Somut olayda davacı taraf davaya konu bonoların teminat olarak verildiği iddiasını bonolara açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatlayamamıştır. Dosyaya yazılı delil sunmamıştır. Davacı delilleri arasında ayrıca ve açıkça yemin deliline de başvurmadığından yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı somut olayda davacı taraf davaya konu bonoların teminat senedi olarak verildiğini usulüne uygun olarak ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İİK 72/4 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72 maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda mahkememizin 07/10/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile takip miktarı olan 590.791,37-TL yönünden İİK 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmiş, iş bu karar yönünden davacı tarafça teminat yatırılmak sureti ile icra dosyasında icra işlemleri tedbîren durdurulmuştur. Bu nedenle davacı aleyhine 590.791,37-TL’nin %20’si oranında kötü niyet tazminatına karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
118.158,27-TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 12.155,33-TL harçtan mahsubu ile bakiye 12.119,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 67,00-TL tebligat posta gideri olan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 42.420,94-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333. maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/12/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza