Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/702 E. 2019/119 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/702 Esas
KARAR NO : 2019/119

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2015
KARAR TARİHİ : 20/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili bankanın … Şubesi arasında imzalanan 16/07/2010 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden davalıya kredi kullandırıldığını, davalının kullandırılan kredi nedeniyle borcunu zamanında ödememesi nedeniyle hesabın kat edildiğini ve davalıya … 48. Noterliğinin … tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile gönderildiğini, davalının ödeme için verilen 3 günlük süre içerisinde de borcunun tamamını ödemediğini, bu nedenle toplam 13.083,80 TL alacağın tahsili için … 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalının gönderilen kat ihtarnamesine itiraz etmemiş olması nedeniyle kat ihtarnamesinin İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgelerden olduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacak tutarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; tacir olmaması sebebiyle Mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca yetkili Mahkemenin de İstanbul Mahkemeleri olduğunu, ihtarname keşide edilmeden önce borcunu ödediğini, bu nedenle icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, icra takibinde talep edilen faiz ve masrafı kabul etmediğini, davacı banka ile kredi hesabı ve kredi kartı hesabını birleştirerek eşit taksitli olarak yapılandırma sözleşmesi imzaladığını, ödemelerine 21/01/2013 tarihinde başladığını, her bir ödeme tutarının 603,03 TL olduğunu, bugüne kadar 28 taksiti ödediğini, geriye 8 taksit ödemesi kaldığını, borcunun 4.794,03 TL olduğunu, icraya konu olan kredinin de bu kredi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1369 Esas ve 2015/454 Karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş ve dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Davalının bağlı olduğu … Vergi Dairesinden hangi usulde defter tuttuğu, hangi usulde vergilendirildiği ve vergiye esas kazancı sorulmuş, gelen cevapta davalının ikinci sınıf tacir olduğu, VUK 177/2. maddede öngörülen parasal sınırı aşmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Yine TTK’nın 11/1. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış ve maddenin 2. fıkrasında ise Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği düzenlenmiştir.
Esnaf tanımı, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3’üncü maddesinin a bendinde; “Esnaf ve sanatkar: İster gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler” şeklinde, TTK’nın Esnaf başlıklı 15’inci maddesinde ise; “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır” şeklinde yapılmıştır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1463’üncü maddesine göre 21 Temmuz 2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı esnaf ve sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesi ile “Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmi Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkar siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” kararlaştırılarak basit usulde vergilendirilenler, işletme hesabına göre defter tutanlar ve Vergi Usul Kanunu’nun 177/1.maddesinin 1-3 fıkralarında yazılı limitlerin yarısını ve 2. fıkrasında yazılı limitin tamamını aşmayanlar esnaf olarak kabul edilmişlerdir. Her ne kadar 6762 sayılı TTK yürürlükten kalkmış ise de 6102 sayılı TTK’nın 11. maddesinde öngörüldüğü şekilde yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmamış olduğundan uygulanmaya devam etmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, açıklanan tüm yasal mevzuatın bir arada değerlendirilmesi neticesinde; işletme hesabına göre defter tutan ve geliri VUK 177. maddesinde öngörülen parasal sınırların altında kalan davacı tacir değil esnaf olup dava konusu edilen alacak da bu anlamda her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmamış ve mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği ve Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine,
2-HMK 20/1 md. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde talep halinde mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-HMK 331/2 md. uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında görevli mahkemece karar verilmesine, mahkememizce ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.20/02/2019

Katip
E-imza

Hakim
E-imza