Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/554 E. 2019/620 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/554 Esas
KARAR NO : 2019/620

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/05/2015
KARAR TARİHİ : 04/07/2019

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilleri aleyhine … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo takiplerine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, takibe konu senedin bedelsiz ve hükümsüz kaldığını, müvekkili … ‘ın 09/01/2014 tarihinde … adresinde mukim … otelin bünyesinde yer alan spa ve fitness merkezini işletmek amacı ile davalıdan işletme sözleşmesi ile kiraladığını, müvekkiline anahtar tesliminin 23/10/2014 tarihinde yapılabildiğini, davalı şirket yetkilileri tarafından 2014 yılı Mart ayı içerisinde şantiye ofislerinde satışa başlanabileceğinin söylendiğini ancak tesisin gezdirilecek duruma gelmemesi sebebi ile ancak Haziran 2014 tarihinde ofis sağlanabildiğini, bu zamana kadar oluşan maaş ve SGK ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını, Ekim 2014 tarihine kadar spa ve fitness merkezinde onarım ve bakım çalışmaları sürdüğünü, müzik ve ışık sistemi ile ilgili arızaların ancak 08/11/2014 tarihinde giderilebildiğini, müvekkilinin ilgili yönetime bu durumu bildirdiğini, resmi açılışın hangi gün olacağı belirtilmeden 15/09/2014 tarihinde kira faturası kesildiğini, Eylül ve Ekim kira bedellerinin müvekkiline fatura edildiğini, sözleşmeye göre yurt dışından gelecek terapistlerin izin işlemlerinin otel yönetimi tarafından şirket adına gerçekleştirileceğini ancak ilgili izin işlemlerinin Aralık 2014 sonuna kadar bekletildiğini, bu durumla alakalı yönetime sözlü ve yazılı şikayetlerin yapıldığını, tesisteki eksikliklerden dolayı üye kaydında azalma ve kayıplar yaşandığının şirket yönetimine bildirildiğini, müvekkilinin inşaat döneminde yaptığı masrafların otelin %100 donanımla çalışmaması nedeni ile zarar etmeye başladığını, şirket yönetim kurulunda yetkili ve genel müdürün yerine fiili görev icra eden … tarafından müvekkiline sözlü taciz ve tedhitlerde bulunulduğunu, müvekkilinin uğradığı baskı neticesinde korku ve zorluk altında 12/01/2015 tarihli fesih protokolünü imzaladığını, müvekkilinin hakem olarak seçilen … tarafından oyalandığı süreç içerisinde 100.000,00-TL’lik teminat mektubunun nakte çevrildiğini ve bedelsiz ve hükümsüz kalan 400.000,00-TL’lik teminat senedinin de … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, gelişen süreçte müvekkilinin iş ve aile hayatının olumsuz etkilendiğini, henüz yeni gelir elde etmeye başlayan işletmesini göstermelik bir fesih protokolü ile davalı şrkete teslim etmek zorunda kaldığını, davalı şirket yetkilileri hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, sözleşme kapsamında müvekkili tarafından davalı tarafa verilen tüm teminatların geçersiz kaldığını belirterek müvekkillerinin davalıya hiçbir şekilde borcunun olmadığının tespitine, müvekkilleri aleyhine … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile hükümsüz kalmış teminat senedine dayalı olarak yapılan takibin iptaline, bilahare senedin iptaline, davalı şirketin kötü niyetli olması nedeni ile %40’dan az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacılar aleyhine başlatılan icra takibine dayanak senedin teminat senedi olmadığını, bu sebeple bedelsiz ve hükümsüz kalmasının söz konusu olamayacağını, senedin ve fesih protokolünün zorla imzalatıldığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacıya şantiye ofislerinde satışa başlanabileceği yönünde herhangi bir söz söylenmediğini, davacı tarafça müvekkil şirket yetkililerine gelinerek bir an önce satışa başlamak için izin istendiğini, davacının kirasını ödemediğini, sözleşmedeki yükümlülüklerini ısrarla yerine getirmediğini, fesih protokolünün korkuyla, tehditle ve zorla imzalatıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, kiralama sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı nedenlerle bu tarihten önce tek taraflı olarak feshedilmiş olduğunu, hakemin müvekkili şirket tarafından tayin edildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, hakemin davacının talebi üzerine müvekkili şirketin kabulü ile tayin edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1005-2017/722 E.K. sayılı birleştirme kararı ile birleşen davanın davacısı … Tic. A.Ş vekili tarafından davalı … ile … aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından müvekkili şirket aleyhine … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 100.000,00TL si asıl alacak, 2.367,12-TL’si asıl alacak faizi olmak üzere toplam 102,367,12TL takip çıkış tutarı ile takip başlattığını, alacağa dayanak olarak ise … 10. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesinde talep edilen ve müvekkil şirket tarafından nakde çevrilen davalı …’a ait 100.000,00TL lik teminat mektubu bedelinin iadesi talebini gösterdiğini, söz konusu takip dosyasından TK’nun 35. maddesine göre tebligat yapılarak ttakibin 04/08/2015 tarihinde takibin şeklen kesinleşmesi üzerine 07/09/2015 tarihinde takip dosyasından olan alacağın tamamının ivasız olarak … Noterliğinden düzenlenen … tarihli temlikname ile diğer davalı …’a devrettiğini, alacağın tamamının … tarafından temlik alındıktan sonra da davalı …’ın avukatının bu kez de temlik alan …’ın avukatlığını yapmaya devam ettiğini, davalı … ile akdedilen 09 Ocak 2014 tarihli İşletme Sözleşmesi kapsamında kozmetik ürün, satış ve bakım, hamam, masaj terapileri vb. konulu satış ve uygulama işlerinin yürütülmesi amacıyla oteldeki bağımsız bölümün işletme hakkının davalı …’a devredildiğini, ancak bir çok müşterinin şikayeti nedeniyle sözleşmeye aykırı uygulamalara son verilmesi amacıyla davalı … aleyhine ihtarname keşide edildiğini, yapılan yazılı ihtara rağmen sözleşmeye aykırılıkların devam ettiğini ve valilik tarafından havuzda yapılan denetim sonucunda mevzuata aykırı birçok eksikliklerin tespit edildiğini, bunun üzerine yapılan yazılı ve sözlü uyarılara rağmen işletmenin kalitesinin istenilen seviyeye ulaşmadığını ve bu durumun müvekkil şirketin imajını ciddi şekilde zedelediğini ve telafisi güç zarara yol açtığını, bunların yanında işletme kiralarının da gününde ödenmediğini, davalı …’ın spa ve fitness işletmesini işlettiği dönemde, il Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin geldiğini ve spa merkezinin hijyen açısından sakıncalı bulunduğunu, davalı …’ın … şirketine kesmiş olduğu kuponlar karşılığı hizmet vermediğini ve tahsil ettiği ücreti de iade etmediğini, bütün bunların dünyaca tanınmış Hilton markasının ticari itibarını zedeleyerek müvekkil şirketi zarara uğrattığından bahisle … 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalıları cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … ‘ın davacı şirketin bünyesinde yer alan Spa ve Fitness merkezini işletmek amacıyla şirketten “İşletme Sözleşmesi” ile kiraladığını, sözleşmenin teminatı olarak müvekkil tarafından davacı şirkete 400.000TL lik teminat senedi ile birlikte takibe konu 100.000TL lik Yapı Kredi Bankasına ait banka teminat mektubu verildiğini, müvekkiline anahtar tesliminin 23 Ekim 2014 tarihinde yapıldığını, ayrıca Ekim 2014 sonuna kadar Spa ve Fitness merkezinde onarım ve bakım çalışmalarının devam ettiğini, eksikliklerin ancak 8 Kasım 2014 tarihinde giderilebildiğini, müvekkilinin yönetime, söz konusu nedenlerden tesise üye kabul edemediğini sözlü ve yazılı olarak defalarca bildirdiğini ve resmi açılışın hangi gün olacağı belirtilmeden 15 Eylül 2014 kira faturası kesildiğini, bu tarihte tesis hazır olmadığı halde Eylül ve Ekim kira bedellerinin müvekkile fatura edildiğini, spayı çalıştırmak üzere yurtdışından gelecek terapistlerin izin işlemlerinin bekletildiğini bu durumla ilgili yönetime sözlü ve yazılı şikayetlerin yapıldığını, spa ekibinin tam olmadığı için ciro sağlanamadığını, tesisteki eksik aletlerden ötürü üye kaydedilişinde azalma ve kayıplar yaşandığını ve müvekkilinin zarar etmeye başladığını, davacı şirket yönetiminin baskıcı bir tutum alarak “mahkemeye veririz” şeklinde tehditlere başladığını, bunun üzerine müvekkilinin istemeden de olsa işletmede kar edebileceği dönemde zorla ve tehditle 12/01/2015 tarihinde Fesih Protokolünü imzaladığını, fesih protokolü ile bedelsiz ve hükümsüz kalan takibe konu 100.000,00 TL lik teminat mektubunun nakde çevrildiğini, 400.000TL lik teminat senedinin de … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, nakde çevrilen 100.000TL lik teminat mektubunun iadesi için … 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, iş bu takibe ilişkin ödeme emrinin usulüne uygun bir şekilde borçlu şirkete tebliğ edilerek takibin kesinleştirildiğini, müvekkil … ‘ın kendi iradesi ile takibe konu alacağını müvekkili …’a usul ve yasaya uygun bir şekilde temlik ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … A.Ş. tarafından borçlular … ile … aleyhine 400.000,00-TL bedelli 25/11/2014 düzenleme 19/02/2015 ödeme tarihli bono hakkında 400.000,00-TL asıl alacak, 115,07-TL işlemiş faiz olmak üzere 400.115,07-TL’nin tahsili talebi ile 20/02/2015 tarihinde kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce … 2. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası getirtilmiş olup incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine … 10. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde talep edilen ve borçlu şirket tarafından nakte çevrilen 100.000,00-TL’lik teminat mektubu bedelinin iadesi talebi ile 100.000,00-TL asıl alacak 2.367,12-TL işlemiş faiz olmak üzere 102.367,12-TL’nin faizi ile birlikte tahsili talebi ile ilâmsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. İcra dosyasında mevcut … 8. Noterliği’nce düzenlenmiş … tarih … yevmiye numaralı “Alacağın Devri” başlıklı belgeden icra dosya alacağı olan 102.367,12-TL alacağın tamamının bütün fer’ileri ile birlikte … tarafından … isimli kişiye devir edildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
2004 sayılı İİK 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Birleşen davada dava konusu olayda davacı taraf, davalının icra takibinden sonra menfi tespit davası açmıştır. Yukarıda yazılı olduğu üzere dava tarihinden önce … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icra takibi başlatılmıştır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının takip alacaklısına yöneltilmesi gerekmektedir. Somut olayda birleşen davada dava tarihi olan 06/11/2015 tarihi itibari ile icra takip alacaklısı davalı …’dır. Bu nedenle davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Dava, bonoya dayalı, birleşen dava icra takibine dayalı menfi tespit davasıdır. Mahkememizce, taraflarca delil olarak gösterilen … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …, … soruşturma sayılı dosya suretleri getirtilmiş, taraflarca delil olarak sunulan 09/01/2014 tarihli işletme sözleşmesi, 12/01/2015 tarihli fesih protokolü, ihtarname vs. tüm deliller incelenmiştir. Asıl ve birleşen davada uyuşmazlığın sözleşme ilişkisinden kaynaklanması nedeni ile dava ve birleşen davada alacağın belirlenebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşme, fesih protokolü, ihtarname, icra dosyası, tarafların dava konusu borç dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları incelenerek tarafların dosyaya sunduğu kayıt ve belgeler de nazara alınarak, davaya konu bono nedeni ile davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığının, var ise miktarının, birleşen davaya konu icra takibi nedeni ile birleşen davada davacının davalıya borcu bulunup bulunmadığının, var ise miktarının denetime elverişli şekilde tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. 06/12/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle “…İncelenen davacı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yılsonu kapanış tasdikinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, Davacı yan ticari defterlerinde takibe konu senedin kaydına rastlanmadığı, incelemeye davalı yana ait cari hesap ekstresi sunulmadığından, taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcudiyeti ya da muhteviyatına ilişkin davacı ticari defterleri üzerinde herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, İncelenen davalı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yılsonu kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, Davalı yana ait 2015 yılı ticari defterlerinde, taraflar arasında ticari İlişkinin mevcut olduğu, 100.000,00-TL ‘lik Teminat Mektubunun 18.02.2015 tarihinde tahsil edildiği, takibe konu senede ilişkin ticari defterlerde herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına göre 20/02/20I5 takip tarihi itibarıyla davacı yandan 39.723,17-TL alacaklı olduğu, sözleşmenin fesih tarihinden sonra 01.10.2015 tarihinde davacı yan aleyhine 341.917,17-TL, yine 01.10.2015 tarihinde 2.000,00 TL olmak üzere toplamda 343.917,17 TL alacak kaydı yapıldığı, Davalı yanın, davacı yanı borçlandıracak şekilde yapmış olduğu kayıtlara dayanak olarak gösterilen rapor içerisinde yer alan verilerin tarafımızca tevsik edilmesi mümkün olmadığından, rapor ve rapora bağlı olarak yapılan borçlandırıcı kayıtların bu aşamada dikkate alınamayacağı, Rapor içerisinde açıklanan nedenlerle, davacı yanın davalı yan ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muavin hesap ekstreleri ile 2014 ve 2015 yıllarına ait detay mizanları sunması, davalı yanın da davacı yan aleyhine fesih sonrası defter kayıtlarına yansıttığı borçlandırıcı işlemleri belgelemesi gerekeceği, Bu aşamada yapılan tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde, takibe konu senet davalı şirket kayıtlarında yer almadığından, davacı yanın takip tarihi itibarıyla, davalı yan tarafından 100.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun paraya çevrilmesi sonrasında davalı yana halen 39.723,17 TL borcunun bulunduğu, bununla birlikte takibe konu senet yönünden, ticari ilişki çerçevesinde başkaca bir borcunun bulunmadığı…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının incelenmesi kaydıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 30/04/2019 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında özetle “…İlgili fesih protokolünün geçerl ikabul edilmesi halinde davacının davalıya 379.640,34-TL, söz konusu protokolün geçersiz kabul edilmesi halinde davacının davalıya 139.723,17-TL borçlu olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; asıl ve birleşen dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. … 36. İcra Müdürlüğü’nün yukarıda yazılı … esas sayılı takip dosyasında 1 adet bono hakkında davalı … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacılar … ve … aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip yapılmıştır. Takibe konu bonoda davacı … ‘ın keşideci, davacı …’ın avalist, davalı … A.Ş.’nin lehtar olduğu, bononun geçerli unsurları ihtiva ettiği anlaşılmıştır. “Bono” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776-779. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bono, hukuki niteliği itibari ile mücerret bir borç ikrarıdır; bir başka deyişle belirli bir bedelin ödenmesi konusunda bir ödeme vaadidir. Uyuşmazlığa konu bononun düzenleme (ihdas) nedeni bölümünde her hangi bir ibareye yer verilmediği, boş olduğu görülmüştür. Davacı … davalı şirket ile aralarında 09/01/2014 tarihli işletme sözleşmesi akdedildiğini, takibe dayanak bononun ve … 2. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak … Bankası’nın 20/07/2017 tarihli 100.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun anılan sözleşmenin 10. maddesi gereği davalı şirkete verildiğini iddia etmiştir. Davalı taraf 20/11/2018 tarihli dilekçesinde taraflar arasında …’nun ortak hakem tayin edilmesi sonucunda hazırlanan rapor doğrultusunda 12/01/2015 tarihli borç tasfiye ve fesih protokolü çerçevesinde ortaya çıkan davacıya ait borcun ödenmesi amacı ile davacı tarafından müvekkili şirkete dava konusu bononun verildiğini belirterek dava konusu bononun teminat senedi olmadığını savunmuştur. Dosyada mevcut 09/01/2014 tarihli işletme sözleşmesinin (kiralayan) … A.Ş. ile (işletmeci) … “…” arasında akdedildiği, …’ın anılan sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı, sözleşmenin 10/4 maddesinde “…İşletmeci sözleşmenin imzalanmasını takiben toplam değeri 500.000,00-TL (Beşyüzbin Türk Lirası) olan 2 adet teminat mektubu verecektir. Teminatın 250.000,00-TL tutarındaki kısmını otelin açılışına 1 ay kalıncaya kadar kiralayana teslim edecektir. Diğer teminat mektubu olan 250.000,00-TL tutarındaki teminat mektubunun 31/12/2014 tarihine kadar teslimi yapılmadığı takdirde ihtara gerek kalmaksızın sözleşme kendiliğinden fesih edilmiş sayılacaktır. Teminat mektubu komisyon giderleri işletmeci tarafından yapılacak olup yarısı oranında kiralayana fatura edilecektir.” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Davaya konu bono metninde teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik bir açıklama yoktur. Bononun teminat olarak verildiği iddiasının 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre senedin teminat senedi olarak verildiği iddiasının senede açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatı mümkündür. Somut olayda dosya kapsamına, mevcut delil durumuna göre … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak 400.000,00-TL bedelli bononun ve… 2. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak … Bankası’nın 20/07/2017 tarihli 100.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun … tarafından … A.Ş.’ye 09/01/2014 tarihli işletme sözleşmesi kapsamında teminat olarak verildiği kanaatine varılmıştır. Diğer yandan anılan sözleşmenin … ile … A.Ş. arasında akdedilen 12/01/2015 tarihli “Fesih Protokolü” ile feshedildiği ve fesih nedeni ile ortaya çıkan alacak-borç ilişkisinin feshe konu işletme sözleşmesi kapsamında ve fesih protokolünün imzalandığı tarih itibari ile tasfiye edileceğinin ve tasfiyeye konu tüm hususlarda meydana gelebilecek anlaşmazlıklarda …’nun hakemliğinin taraflarca kabul edildiği sabittir. Davalı … A.Ş. aşamalardaki beyanında 09/01/2014 tarihli işletme sözleşmesi süresince … ‘ın kendisini zarara uğrattığını, fesih-tasfiye kapsamında hakem tayin edilen … tarafından hazırlanan raporda zararın hesaplandığını, bu sebeple davaya konu bono ve birleşen davaya konu teminat mektubu tutarı kadar alacaklı olduğunu savunmuştur. Bu durum karşısında ispat yükü … A.Ş.’dedir. … A.Ş. delil olarak hakem … tarafından hazırlanan rapora dayanmış ise de raporda yer alan tespitlerin ihtilaflı olması ve hakem kararının kesinleşmemiş olması nedeni ile anılan rapor geçerli kabul edilmemiştir. … A.Ş. delilleri arasında yemin deliline dayanmamıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı … A.Ş.’nin asıl ve birleşen davada alacaklı olduğunu usulüne uygun ispatlayamadığı, bu nedenle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İİK’nun 72/5 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde davalı alacaklının tazminattan sorumlu tutulabilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli yapılması gerekmektedir. Somut olayda davalı şirketin savunmalarını ispatlayamama hali icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğunun kabulü için yeterli olmadığından aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmemiştir. Diğer yandan İİK 72/4 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72 maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda olayda birleşen davada tedbir kararı verilmemiştir. Bu nedenle birleşen davada davalı lehine kötü niyet tazminatına karar verilmemiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Asıl davada; davanın kabulüne, … 36. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu keşidecisi (borçlu) … Özcan, kefil …, lehdar … A.Ş. olan 400.000,00-TL bedelli 25/11/2014 düzenleme tarihli 19/02/2015 ödeme tarihli senet nedeni ile davacılar … ile …’ın davalı … A.Ş.’ye borçlu olmadığının tespitine,
Yasal koşulları oluşmadığından davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 27.324,00-TL harçtan peşin alınan 6.899,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 20.424,69-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 145,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.145,00-TL ile 6.931,11-TL harç gideri olmak üzere toplam 10.076,11-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara mütesaviyen verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı taraf vekili lehine hesaplanan 29.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara mütesaviyen verilmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacılara iadesine,
B)Birleşen davada; davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
Davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
Yasal koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.748,18-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.703,78-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde birleşen davanın davacısına iadesine,
3-Birleşen davanın davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin birleşen davanın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Birleşen davanın davalısı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden birleşen davanın davalısı … vekili lehine hesaplanan 10.939,37-TL nispi vekalet ücretinin birleşen davanın davacısından alınarak davalı …’a verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca birleşen davanın davalısı … vekili lehine hesaplanan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin birleşen davanın davacısından alınarak davalı … ‘a verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/07/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza