Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/406 E. 2019/683 K. 17.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/548 Esas
KARAR NO : 2019/554

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ : 26/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı … şirketi arasında 26/02/2013 tarihlinde Acentelik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkiliin, davalı … şirketinin acentesi olarak sigorta şirketinin iş ve işlemlerine aracılık etmeye başladığını, davalı yanca taraflarına gönderilen 01/12/2014 tarihli yazıda, acentelik faaliyetlerinin olumlu bir noktaya ulaşmadığı ve iyileşme sağlanması talebinin müvekkiline iletilmiş olunduğunu, müvekkilince … 30. Noterliği’nin … T. ve … Yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalıya, tarafların kapalı hesap çalışması nedeniyle kendisinden teminat talep edilmediğini, hala kapalı hesap çalışılmasına rağmen teminat talep edilmesinin sözleşme şartlarının tek taraflı olarak aleyhine ağırlaştırılmasına sebep olduğunu ve sözleşme şartlarının eski hale döndürülmesini ihtar ettiği, bu ihtarnameye olumlu ya da olumsuz herhangi bir yanıt alınamadığını, davalı yanca … 8. Noterliği’nin … T. ve … Yevmiye No.’lu ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin, sözleşmenin herhangi bir sebebe dayanmaksızın ihbar öneli verilmesi suretiyle sona erdirilmesini düzenleyen 21. maddesi uyarınca feshedildiğini, davalı yanın fesih bildiriminde belirttiği nedenlerin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından 2015 yılına kadar aracılık edilen sigorta sözleşmelerinden elde edilen toplam prim tutarının 681.608,00 TL, ödenen toplam hasar miktarının ise 431,00 TL olduğunu, müvekkilinin çalışma şartları ağırlaştırılmasına rağmen verimliliğinin diğer bütün acentelerden fazla olduğunu, davalı tarafından talep edilen teminatın sözleşmenin 4. maddesi uyarınca ek teminat olarak değerlendirilmesi ve müvekkilinden yazılı olarak talep edilmesi gerektiğini, davalı şirketin müvekkili şirket aracılığıyla kazandığı müşteriler ve acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkili şirketin aracılık ettiği işlemlerden elde edeceği gelirler için denkleştirme tazminatı ödemesi gerektiğini, müvekkili şirketin aracılığı ile hazırlanan poliçeler sayesinde davacı şirkete kazandırılan müşterilerin çoğunun daha önce davalı şirketin müşterisi olmadığını, ilk defa müvekkili şirket vasıtasıyla davalıyı tercih ettiklerini, davalının müvekkili sayesinde önemli menfaatler elde ettiğini, elde etmeye de devam edeceğini, TTK’nın 122. maddesinde öngörülen denkleştirme tazminatı şartlarının oluştuğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL denkleştirme tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, portföy tazminatının, sözleşmesi fesholan her acenteye ödenen bir tazminat olmadığını, bunun için TTK’nın 122 ve Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesinde yer alan şartların gerçekleşmesi gerektiğini, öncelikle acente tarafından oluşturulmuş bir müşteri portföyü olması, acentenin sözleşmesinin haksız olarak feshedilmiş olması, sigorta şirketinin fesihten sonra da aynı müşteri portföyünden menfaat elde etmesi gerektiğini, davacının yoğun olarak çalıştığı alanların trafik ve mühendislik sigortaları olduğunu, bu alanların portföy olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının söz konusu alanlarda da süreklilik arz edemediğini, davacı acentenin sözleşmesinin üretim yetersizliği ve teminat verilmemiş olması sebebiyle feshedildiğini, Sigortacılık Kanunu uyarınca acentenin teminatsız çalışmasının imkansız olduğunu, sigorta şirketinin sözleşmenin feshinden sonra da aynı portföyden menfaat etmesi koşulunun da bu davada gerçekleşmediğini, davacının bu hususu ispat etmesi gerektiğini, bu şekilde davacının talep ettiği tazminatın şartlarının oluşmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle portföy tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış ve dosya davacı tarafından oluşturulan müşteri portföyü olup olmadığı ve varsa talep edilebilecek portföy tazminatının hesaplanması için bilirkişiye tevdii edilmiştir. Sigorta bilirkişisi raporunda özetle; taraflar arasında 26/02/2013 tarihli acentelik sözleşmesinin imzalandığını, davalının bu sözleşme ile davacının faaliyet alanında bulunan konularda poliçe düzenlemeye yetkili kılındığını, davacı tarafından sözleşmenin, 19/03/2015 tarihinde gönderilen ihtarname ile 15 günlük mehil süresinin sonunda feshedildiğini, sözleşmesinin üretim yetersizliği nedeniyle feshedilmiş olmasının portföy tazminatı hakkını düşürmeyeceğini, bu nedenle davacının tazminat talep hakkı olduğunu beyanla 49.623,18 TL tazminat talep edebileceğini tespit etmiştir. Davacı vekili rapor doğrultusunda talebini ıslah etmiş ve eksik harcını ikmal etmiştir.
Kök raporda, yıllar içerisinde davacının üretiminde azalma olup olmadığı, davacı tarafından oluşturulmuş müşteri portföyü olup olmadığı ve var ise davalının sözleşmenin feshinden sonra da aynı müşteriler ile çalışıp çalışmadığı hususunda değerlendirme yapılmadığından, bu hususlarda bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi ek raporunda özetle; davalı … şirketinin, Başbakan Yardımcılığının 07/08/2015 tarihli ve 24316 sayılı kararı ile mali bünye zafiyeti içerisinde olması nedeniyle tüm branşlardaki ruhsatlarının Hazine Müsteşarlığınca iptal edildiğini ve yönetiminin … Hesabına devredildiğini, bu nedenle sözleşmenin feshinden sonraki süreçte davalının menfaat etmesinin hukuken mümkün olmadığını beyan etmiştir. Mahkememizce raporda belirtilen husus ilgili kurumlardan sorulmuş, yazı cevapları dosyaya alınmış, bilirkişi tarafından Mahkememizce talep edilen hususların raporda değerlendirilmediği anlaşıldığından ikinci kez ek rapor alınmıştır. Bilirkişi 2. ek raporda, davacının performansının yıllar içerisinde düştüğünü tespit ve beyan etmiştir. Davacı tarafın her üç rapora itirazları değerlendirilerek yeniden oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; Taraflar arasında 12/02/2014 tarihli acentelik sözleşmesinin imzalandığı, davalı tarafından davacıya gönderilen 01/12/2014 tarihli yazı ile; 31/10/2014 tarihi itibariyle yapılan değerlendirme neticesinde, davacının acentelik faaliyetlerinin davalının genel verileri ışığında olumlu bir noktaya ulaşmadığının, 01/03/2015 tarihi itibariyle sonuçların aynı olması halinde işbirliğinin sonlandırılacağının bildirildiği, davacı tarafından davalıya gönderilen 16/12/2014 tarihli ihtarname ile, iş koşullarının tek taraflı olarak aleyhine ağırlaştırıldığı, kapalı hesap çalışma sisteminde değişiklik yapılmamasına rağmen teminat istenildiği beyan edilerek verilen 7 günlük süre içerisinde çalışma koşullarının önceki haline getirilmesinin ihtar edildiği, bu kez davalı tarafından davacıya gönderilen 19/03/2015 tarihli Noter ihtarnamesi ile, sözleşmenin, davacının üretiminin yetersiz kaldığı, portföy geliştirme borcunu yerine getirmediği vs nedenlerden bahisle ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 günlük süre sonunda feshedildiği, dosyaya gelen yazı cevaplarına göre, Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, mali bünye zafiyeti içerisinde olması nedeniyle davalının sürekli olarak tüm branşlardaki ruhsatlarının 07/08/2015 tarihi itibariyle iptal edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı acentenin sözleşmenin feshi nedeniyle portföy tazminatı talep edip edemeyeceği hususunda toplandığı anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesi; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” düzenlemesini ve Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi ” Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.” düzenlemesini haiz olup her iki kanun maddesi birlikte değerlendirildiğinde, acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sigorta şirketi tarafından haksız olarak feshedilmesi, sigorta şirketi tarafından acente tarafından kazandırılan yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Açıklanan yasal düzenlemelerin somut davaya uygulanması halinde, alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacının yıllar içerisinde üretim verimliliğinin düştüğü, bu nedenle sözleşmenin feshinin davalı açısından haklı neden kabul edilebileceği, aksinin kabulü halinde dahi öncelikli ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından, yeni müşteri çevresinin yaratıldığı, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle davalının önemli menfaatler elde ettiği ispat edilememiş, sözleşmenin feshinden kısa bir süre sonra ruhsatları iptal edilen davalının menfaat temin etmesi de imkansızlaşmış olup talep edilen portföy tazminatının şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin peşin yatırılan 858,70 TL harçtan mahsubu ile kalan 814,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.808,54 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/06/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza