Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/264 E. 2018/216 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/264 Esas
KARAR NO : 2018/216

DAVA : Malın İadesi
DAVA TARİHİ : 23/11/2010
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yurt dışında sahibi olduğu … Markası altında Petrol Ürünlerinin satış ve dağıtımını tüm yurt çapındaki sözleşmeli bayileri vasıtası ile yapmakta olduğunu, müvekkili şirket ile davalılardan … Turizm San ve tic. Ltd.Şti nin … ili … ilçesi , … köyü … mevkiinde bulunan taşınmaz üzerinde akaryakıt satış istasyonu sözleşmesi yaparak davalı şirketin kullanıcılığını ve işleticiliğine bırakıldığını, tüm ürünleri tanıtıcı işaret levha ve demirbaşları monte edilerek kullanılır şekilde davalıya teslim edildiğini,Davalı şirketin bir müddet sonra sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirmemeye başladığını, müvekkiline haber vermeden ve müvekkilinin izni olmaksızın istasyonun … Tic. ve San Ltd. Şti ne devrettiğini, bu hususun … Asliye Hukuk mahkemesi kanalı ile tespit ettirdiklerini, 7 gün içinde iade etmeleri için ihtarname keşide ettiğini, ihtarnameye rağmen iade işlemi olmadığından sözleşmeyi fesh ettiklerini, menkullerin satışı için uğraştıklarını tespit ettiklerini, bu nedenle müvekkillerine ait olan davalı şirkete teslim edilen demirbaşların istirdadına, fazla talep haklarının saklı kalmak kaydı ile 10.000 USD cezai şart alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin tevdi mahalli belirtmesi halinde malzemeleri buraya teslime hazır olduklarını, nereye ve kime teslim edileceğinin dilekçede belirtilmediğini, davacının müvekkilinin rekabet kurulu kararı nedeni ile sona erecek intifa sözleşmesini uzatarak yeniden bayilik sözleşmesi yapmaya zorlamak için caydırıcılık unsuru olarak kullanmak için haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir .
Yargılama sonucunda mahkememizin 21/02/2012 tarihli 2010/716-2012/11 E.K. sayılı kararı ile “Konusu kalmayan dava hakkında taktiren hüküm tesisine yer olmadığına” karar verilmiş olup, kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/12624-19085 E.K. Sayılı 17/12/2012 tarihli kararı ile “1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2) Davacının temyizine gelince; Davacı dava dilekçesinde cezai şart talep etmiş, olup mahkemece bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA” karar verilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Yargılama sonucunda mahkememizin 2013/217-2013/240 E.K. sayılı 07/11/2013 tarihli kararı ile “1-Davacının istirdat talebine ilişkin mahkememizin 2010/716 Esas , 2012/11 Karar sayılı kararı ile 21.02.2012 tarihinde “Konusu kalmayan dava hakkında taktiren hüküm tesisine yer olmadığına ” dair verilen karar Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 17.12.2012 tarihli kararı ile bozma nedeni yapılmadığından ve kesinleşmiş olduğundan bu konuda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, 2-Davacının ceza-i şart talebine ilişkin davanın ise REDDİNE” karar verilmiş olup, kararın davacı vekilince temyiz edilmesi sonucunda Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/4046-7552 E.K. sayılı 16.04.2014 tarihli ilâmı ile “1-Davacı vekili dava dilekçesinde taahhütnamenin 3. md gereği geç teslim edilen ariyet malları için davalı bayii … Ltd. Şti. ile … ve …’den geç teslim edilen her gün için 2000 ABD Doları cezai şart talep etmiştir. Dava konusu ariyet verilen demirbaşların iadesi 05.04.2010 tarihli ihtarname ile talep edilmiş, davalılara bu ihtarname 15.04.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, ihtarname ile verilen 7 günlük teslim süresinin dolduğu 23.04.2010 tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüş olup söz konusu demirbaş ürünler dava açıldıktan sonra 17.09.2011 ve 22.09.2011 tarihinde teslim edilmiştir. Davalı bayii ile garantör sıfatıyla imzalayan davalılar … ve …’in imzaladığı taahhütnamenin 3. maddesinde; “..iş bu demirbaş malzemenin tamamını tayin edilen zamanda … ve … tayin edilecek şahıs ve/veya mahalle … tarafından iade/teslim talebinin tebliğinden sonra derhal iade etmediğim takdirde geçen her gün için cezai şart olarak 2000 USD’nin fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru karşılığı olarak YTL cinsinden ödemeyi kabul ederim” denilmiştir. Anılan hüküm karşısında davacının davalılardan cezai şart alacağı talep edebileceği gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile davacı vekilinin bu yöndeki talebinin reddi doğru görülmemiştir. 2-Ayrıca, hükmün 3 no’lu bendinde davalı tarafından yapılan 40,00 TL temyiz, 110,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” denilmiş olup oysa Dairemiz bozma ilamında davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine hükmün davacı yararına bozulmasına denildiği halde temyiz giderlerinin davacı vekili üzerinde bırakılması da isabetsizdir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA” karar verilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur.
Mahkememizce davalı şirketlerin son 5 yıllık bilançoları ve gelir durumları, bağlı oldukları vergi dairelerinden celp edilerek talep edilen cezaî şart miktarının davalı şirketlerin ekonomik yönden mahvına sebebiyet verip vermeyeceği yönünde bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 20/02/2017 tarihli ek raporun sonuç kısmında “…Dava dosyasına sunulu mâli verilere göre davalı yanlardan … Turz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin Cezaî şart miktarı olan 14.429,00 TL’nin ödenmesi durumunda ekonomik yönden mahvına sebebiyet verebileceği, diğer davalı olan … Tic. Ltd. Şti.’nin Cezai şart miktarı olan 14.429,00 TL’nin ödenmesi durumunda ekonomik yönden mahvına sebebiyet vermeyeceği” yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi ek raporuna taraf itirazlarının cevaplandırılması yönünde 2. ek rapor alınmış olup, 25/09/2017 tarihli 2. ek raporun sonuç kısmında “…Davalı … şirketinin 2008 yılındaki zararın tamamına yakını giderek 2009 yılında az bir zararla faaliyetini devam ettirdiği, 2010 yılından bu yana ticari olarak faal durumda olmadığı ve satış yapmadığı için kar da zarar da etmeyerek zararın 600,00-TL gibi cüzi bir miktarda sabit kaldığı anlaşılmıştır. Diğer yandan … şirketinin 2012 yılında sermayesinin 150.000,00-TL sermayesinin 108.719,88-TL olduğu, tarafımızdan hesaplanan cezai şart miktarı olan 1.024.000,00-USD (1.826.406,40 TL)’nın davalı Şeneller tarafından ödenmesi durumunda, dava dosyasına sunulu mali verilere göre davalı yanlardan … Turz. San. Şti.’nin ekonomik yönden mahvına sebebiyet vereceği, diğer davalı olan … İnş. Tic. Ltd. Şti’nin 2008 yılı ile 2013 yılları arası satışının mevcut olmadığı, 30/09/2014 döneminde ise şirketin net satış tutarının 12.448.000,00-TL olup şirket 12.448.000,00-TL kâr elde ettiği, diğer yandan davalı … İnş. Tic. Ltd. Şti’nin 2013 yılında sermayesinin 50.000,00-TL, öz sermayesinin 49.400,00-TL olduğu, tarafımızdan hesaplanan cezai şart miktarı olan 1.024.000,00-USD (1.826.406,40-TL)’nin diğer davalı … Ltd. Şti. tarafından ödenmesi durumunda, dava dosyasına sunulu Mali verilere göre davalı yanlardan … Tic. Ltd. Şti.’nin ekonomik yönden mahvınfa sebebiyet vereceği” yönünde görüş bildirilmiştir. Somut olayda cezaî şart talebi, bayilik sözleşmesine bağlı olarak davacı şirket ile davalı … Ltd. Şti. arasında akdedilen ve davalı … ve …’in “Garanti ve Taahhüt Edenler” olarak imzaladığı 21/06/2006 tarihli “Ariyet olarak alınan demirbaşlara ilişkin taahhütname”ye dayanmaktadır. Taahhütnamenin 3. maddesinde “İşbu demirbaş malzemenin tamamı tayin edilen zamanda … ve … tayin edilecek şahıs ve/veya mahale … tarafından iade/teslim talebinin tebliğinden sonra derhal iade etmediğim takdirde geçen her gün için şart-ı cezai olarak 2.000 (İki bin) USD’nin fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru karşılığı olarak -YTL cinsinden ödemeyi kabul ederim. Söz konusu demirbaş malzemeleri zorunlu nedenler ile de olsa kısmen veya tamamen iade edememem halinde iade/teslim talebinin tebliğinden itibaren 5 iş günü içerisinde benzeri teçhizatın bu taahhütname ile kararlaştırılan değerini tazminat olarak …’e ödemeyi, bu ödemeyi yapmadığım takdirde belirtilen cezaî şartı ödeyeceğimi kabul ve taahhüt ederim” yazılı olduğu görülmüştür. Taahhütnamede kararlaştırılan cezaî şart taahhütname tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/2 maddesinde, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/2 maddesinde düzenlenmiş olup, ifâya ekli ceza koşulu (cezaî şart) niteliğindedir. Davacı, dava konusu ariyet verilen demirbaşların 7 gün içerisinde teslimini, aksi halde teslimin geciktiği her gün için 2.000,00-USD cezaî şartın tahsili talebinde bulunulacağını … 34. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinde beyan ve talep etmiş olup, ihtarname davalılara 15/04/2010 tarihinde tebliğ edilmiş, ihtarname ile verilen 7 günlük sürenin dolduğu 23/04/2010 tarihi itibari ile davalılar temerrüde düşmüştür. Bilirkişi raporunda 23/04/2010 temerrüt tarihi-17/09/2011 ariyet teslim tarihi arasında gecikilen gün sayısı olan 512 gün üzerinden 1.024.000,00-USD (1.826.406,40-TL) cezaî şart hesaplanmıştır. Davacı 10.000,00-USD cezaî şart talebinde bulunarak bilirkişi raporunda hesaplanan cezaî şarttan daha azını talep etmiştir. Davalıların bilirkişilerce tespit edilen ekonomik durumu, ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeni ile sağladığı menfaat, borca aykırı davranışının ağırlığı, kusur derecesi, nazara alındığında talep edilen 10.000,00-USD cezaî şarttan tenkis yapılmayarak davacının cezaî şart talebinin kabulü ile 10,000,00-USD cezaî şartın anılan taahhütnamenin tarafı olmayan davalı … Ltd. Şti. dışındaki diğer davalılardan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davacının istirdat talebine ilişkin mahkememizin 2010/716-2012/11 E.K. sayılı kararı ile “Konusu kalmayan dava hakkında takdiren hüküm tesisine yer olmadığına” dair kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2012 tarihli ilamı ile bozma nedeni yapılmayarak kesinleşmiş olduğundan davacının istirdat talebi hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının cezai şart talebinin kabulüne,
10.000,00-USD’nin dava tarihinden itibaren 3500 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte avalılar … ve Gıda Ürn. Ltd. Şti., … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 985,64-TL harçtan peşin alınan 511,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 474,34-TL karar harcının … ve Gıda Ürn. Ltd. Şti., … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 300,00-TL bilirkişi ücreti, 127,00-TL tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 427,00-TL yargılama giderinin davalılar … Gıda Ürn. Ltd. Şti., … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalılar … Gıda Ürn. Ltd. Şti., … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/04/2018

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza