Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1132 E. 2018/607 K. 05.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1132 Esas
KARAR NO : 2018/607

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/11/2015
KARAR TARİHİ : 05/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılamaları sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili 21/09/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle : Müvekkilleri ile davalı arasındaki ticari ilişki ve imzalanan satıcı firma sözleşmesi gereği müvekkillerinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve davalıya mal tedarik ettiğini, müvekkilleri tarafından tedarik edilen malların teslimine ilişkin herhangi bir tereddüt de söz konusu olmadığını, müvekkillerin verdiği iş bu hizmetler neticesinde davalı şirketten 24.821,81 TL alacağı bulunduğunu, müvekkilleri ile davalı şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı 7 adet fatura tanzim edildiğini ve davalıya iletildiğini, ilgili borç için müteaddit defalar borçluya ödeme ihtarında bulunulduğunu ancak beklenen ödeme yapılmadığını, neticeten takip dayanağı olan 24.821,81 TL lik alacak ve buna işlemiş ticari faize ve ferilerine yönelik … 4. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazı iptali ve takibin davamına davalı yanın toplam alacağın % 40 ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili, 20.11.2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı taraf ile yapılmış olan 29.12.2008 başlangıç tarihli ‘… Ticari Ürün Satın Alma Sözleşmesi’ ile ticari ilişki başladığını ve müvekkilleri şirketin her ticari ilişkisinde olduğu gibi davacı firma ile olan ticari ilişkisinde basiretli tacir kavramına yakışır biçimde hareket ettiğini, söz konusu dava dilekçesinde dökümü yapılan ve davaya konu edilen faturaların bedelinin, müvekkilleri şirket tarafından 04.10.2011 ve 12.10.2011 tarihinde ödenmiş olduğunu, müvekkilleri şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının davasına konu etmiş olduğu faturalara ilişkin ödemelerin faturaların tebliğini takiben davacı şirkete yapıldığını, neticeten, davacının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli davasının reddi ile, davacı aleyhine % 40′ dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce … 4 İcra Müd. … Esas sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacının davalı şirket aleyhine 17.01.2012 tarihinde cari hesap ekstresine dayanarak 24.821,81TL asıl alacak için icra takibi başlattığı, davalı vekilinin 30.01.2012 havale tarihli dilekçesi ile takibe, borca, borcun fer’ilerine, işlemiş faize ve faiz oranlarına itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır .
Mahkememizin 2012/256-2013/310 E.K. Sayılı 19/12/2013 tarihli kararı ile “Davanın KISMEN KABULÜNE, … 4 icra müdürlüğünün … E sayılı dosyasında 9.223,20TL asıl alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin bu miktara takip tarihinden itibaren değişken oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, Hükmolunan miktar üzerinden hesaplana 1.844,64 TL % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, reddedilen miktar üzerinden talep olunan kötü niyet tazminat talebinin şartlar oluşmadığından reddine” karar verilmiş olup, iş bu kararın taraflarca temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/14527-17455 E.K. sayılı 04/12/2014 tarihli ilamı ile “Davalı tarafından kesilen mükabil faturalar davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi bir kısmı da davacı tarafından iade edilmiştir. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede yer alsa bile faturaya dayanak teşkil eden işlem ve hizmetin yapıldığının dayanak belge ile ispatlanması gerekir. Mahkemece, hükme esas olunan bilirkişi raporu, taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini açıkça ortaya koyamayan ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir rapordur. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman yeni bir bilirkişiden iddia ve savunma çerçevesinde davacı vekilinin rapora itirazları da gözetilerek tüm deliller birlikte incelenip, değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, takip tarihi gözetilerek talep gibi % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA” karar verilmiş olup, mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur.
Yargıtay ilamı gereğince dosya tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde dava konusu ödemelere ilişkin ticari defter ve kayıtları da incelenerek taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti ile taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi ile davacının alacağı olup olmadığı, var ise icra takip tarihi itibarı ile alacak miktarı ve faiz konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması için bilirkişiye tevdi edilmiş ve dosyaya sunulan 06.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ‘mutabakatsızlığa sebep olan toplam 11 adet faturanın 4 adedi mağaza açılış faturası olup sözleşmede karşılıklı mutabakat sonucu mağaza açılış bedelinin kabul edildiği ve davalı taraf olan satıcı tarafından kesilebileceği ancak KDV dahil 3.693,55 TL fazla fatura tahakkuk ettirdiği, faturalardan 1 adedinin loyalty promosyonu faturası olup sözleşmede fatura karşılığının görülmemesi ve daha sonra mutabakat sağlandığına yönelik bir anlaşma olmaması sebebiyle davalının KDV dahil 3.297,39 TL fazla fatura tahakkuk ettirdiği, faturalardan 3 adedinin lojistik prim faturası olup bu dönemde davalı kayıtlarında yer alan toplam 19.177,95 TL davacı faturasına karşılık %2 lojistik primi olarak 383,56 TL fatıra düzenlenmesi beklenmekteyken davalı tarafından kesilen faturaların toplamı ise 638,23-TL olarak gerçekleşmiş olup davalı olan satıcının KDV dahil 254,67-TL fazla fatura tahakkuk ettirdiği. faturalardan 3 adedinin ciro prim faturası olup, bu dönemde davalı kayıtlarında yer alan toplam 19.177,95 TL davacı faturasına karşılık %3 ciro primi olarak 575,34 TL fatura düzenlenmesi beklenmekteyken davalı tarafından kesilen faturaların toplamı ise 2.552,93-TL olarak gerçekleşmiş ve davalı olan satıcının KDV dahil 1.977,59 TL fazla fatura tahakkuk ettirdiği; fark tutarlarının toplamına göre davacı yanın toplamda 9.223,20 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.’ şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi raporunda tarafların itirazlarını tek tek açıklanmak ve cevaplandırılmak suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve dosya bilirkişilere tevdi edilerek alınan 24.05.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda, sonuç olarak ” 06.12.2016 tarihli raporun sonuç kısmındaki değerlendirme ve kanaatlerinin değişmediğini, icra takibi tarihi itibarı ile davacının davalıdan 9.223,20-TL alacaklı durumda olduğu tespit edilmiştir” şeklindeki tespitlerini Mahkememize sunmuşlardır.
Sunulan bu ek rapora taraflar tarafından tekrar itiraz edilmesi neticesinde bilirkişilerden bu itirazları karşılayacak şekilde 2. bir ek rapor alınmış ve bu 19.02.2018 tarihli ikinci ek raporda daha önceki raporlar teyit edilerek; ‘Detaylı mali değerlendirme sonrası sektörel teammüller dikkate alınarak, üretici ve satıcı arasında tek taraflı veya her iki tarafın kararıyla ticaretin durdurulduğu zaman itibariyle, sektörde sıkça verilen hizmetlerin açıklamaları ile faturaların kesilme ve kayıtlara alınma süreçleri dahil, her iki taraf açısından sektörel uygulama beklentilerine göre yapılan değerlendirme sonuçları tüm yönleriyle incelenerek sonuca ulaşıldığı, tarafalar arasındaki sözleşmede yer alsa bile faturaya dayanak teşkil eden işlem ve hizmetin yapıldığının dayanak belge ile ispatlanması gerektiği hususu dikkate alındığında, sektör teammüllerinin hiç göz önünde bulundurulmaması gereği ortaya çıkmaktadır. Ki bu durumda sektörel anlamda yapılan değerlendirmelerin herhangi bir geçerliliğinin olmayacağı ortadadır. Dolayısıyla, davalı tarafından kesilen mukabil faturaların davacı defterlerine kayıtlı olmaması, bir kısımının da davacı tarafından iade edilmiş olması ve buna karşılık benzer faturaların daha evvelki dönemlerde kayıtlara alınmış olması karşısında, sektör teammülleri ve önceki uygulamalar dikkate alınmaksızın davacı yan iddialarının yerinde olduğunun kabulü gerekecektir, sektörel işleyiş çerçevesinde düzenlenen bir kısım faturalara dayanak teşkil eden işlemler genel anlamda hizmet niteliğinde olmayıp, sözleşme şartları gereğince düzenlendiğinden, işlemler yerindedir. Bununla birlikte davalı tarafından kesilen mukabil faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmaması, bir kısmının da davacı tarafından iade edilmiş olması ve buna karşılık benzer faturaların daha evvelki dönemlerce kayıtlara alınmış olması karşısında, sektör teammülleri ve önceki uygulamaların dikkate alınmaması halinde, davacı yan iddialarının yerinde olduğunun kabulü gerekmektedir.’ şeklinde tespitte bulunmuştur. Sunulan bu son rapora itirazlar yerinde bulunmamış, usul ve yasaya, dosyadaki belge ve bilgilere uygun, haklı gerekçelere dayanan bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli olduğu kabul ve taktir olunmuştur.
Toplanan deliller, celp olunan belge bilgiler ve karar vermeye yeterli olduğu kabul ve taktir olunan bilirkişi raporuna göre taraflar arasında ”satıcı firma sözleşmesi ” düzenlendiği, davacı tarafından davalı şirkete mal tedarik edildiği ve bunlara ilişkin fatura tanzim olunduğu, davaya konu fatura bedelleri ödenmeyince davacı tarafından davalı aleyhine … 4.İcra Müdürlüğü … E sayılı takip dosyasında icra takibi yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, sunulan bilirkişi raporlarına göre incelenen davacı ve davalı defterlerinin tasdiklerinin zamanında yapıldığı ve usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde davacıya 12/12/2011 tarihi itibariyle borç ve alacağının olmadığı, davacı tarafın defterlerinde ise davalı taraftan 12/10/2010 tarihi itibariyle 24.821,81TL alacaklı göründüğü, davacının defterlerinde davalıdan her ne kadar 24.821,81 TL alacaklı olduğu görülmekte ise de, davalı tarafından davacı tarafa düzenlenen ve davacı defterlerinde kayıtlı bulunmadığı anlaşılan fatura bedelleri düşüldüğünde davacının davalıdan 9.223,20TL alacaklı olduğu, bu fatura bedellerinin düşme sebeninin sektör teammülleri ve önceki uygulamalar olduğu, sektörel işleyiş çerçevesinde düzenlenen bir kısım faturalara dayanak teşkil eden işlemler genel anlamda hizmet niteliğinde olmayıp, sözleşme şartları gereğince düzenlendiğinden, işlemlerin yerinde olup davacının bu faturalar yönünden alacağı bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, davanın kısmen kabulüne, karar vermek gerektiği anlaşılmakla taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın kısmen kabulü ile (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) davalıların … 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 9.223,20 -TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına fazlaya ilişkin talebin reddine,
Hüküm altına alınan alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 1.844,64 -TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Red edilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 3.119,72 -TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı 630,036-TL’den peşin alınan 242,70-TL’nin düşümü ile bakiye 387,34-TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.800,00-TL bilirkişi ücreti, 366,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 5.166,00-TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.963,08-TL ile ile ilk harç 263,85-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunmakla karar tarihinde birlikte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunmakla karar tarihinde birlikte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.13/07/2018

Katip
e-imza

Hakim