Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1121 E. 2018/938 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1121 Esas
KARAR NO : 2018/938

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 25/11/2015
KARAR TARİHİ : 04/10/2018

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Turizm A.Ş’nin 23 Kasım 2015 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında T.T.K’ya uygun olarak ana sözleşmede düzenlenmiş imtiyazların tamamen göz ardı edilerek imtiyazlı hisse sahiplerinin yönetim kurulu üyesi önerme ve atama hakları yok sayılarak dürüstlük kurallarına aykırı olarak kararlar alındığını, iş bu kararların…. Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edildiği taktirde davacının hissedarlıktan doğan ve kendilerine ana sözleşme ile tanınan hakları ortadan kalkacağından ve bu nedenle davacının menfaatlerinin çok büyük ölçüde zarara uğrayacağından hukuka aykırı olağanüstü genel kurul kararlarının tescilinin önlenmesi için İhtiyati Tedbir talebi verilmesini ayrıca tedbir talebine ek olarak Ana Sözleşme ve hukuka yakırı olan ve kötü niyetle alınmış bulunan dava konusu Olağanüstü Genel Kurul kararlarının T.T.K 449 maddesi uyarınca Yürütülmesinin Geri Bırakılmasına, ana sözleşme ve hukuka aykırı olarak alınmış olan 23/11/2015 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının TTK 445 vd. maddeleri gereğince iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya yargılamanın her aşamasında usulünce tebligat yapılmış olup davaya karşı yazılı beyan sunulmamıştır.
Davalı vekili 04/10/2018 tarihli sözlü yargılama duruşmasına katılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’i Müdahil … vekili aşamalarda tekrarladığı müdahale talepli dilekçesinde özetle; davalı şirketin esas sözleşmesi incelendiğinde sermaye maddesinde herhangi bir imtiyaz düzenlemesinin bulunmadığını; İmtiyazın ilk şartının esas sözleşmede açıkça düzenlenmiş olması gerektiğinden davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu; TTK m, 360’m uygulanabilmesi için hangi pay sahibin (A) Grubu hangi pay sahibinin (B) Grubu olduğunun belirsiz olduğunu, Şirket ortaklarından Yalıkavak ITnİn pay devri yoluyla değil sermaye koyarak ortak olduğunu ve davacının iddialarının doğru olması halinde bu şirketin diğer şirketler gibi hangi grupta bulunduğunun belirsiz olduğunu, diğer ortaklara hangi imtiyazın tanındığını bu ortağın bilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445-451. maddelerinde genel kurul kararlarının iptali konusu düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davalı şirketin sicile kayıtlı olduğu adresin Sarıyer/İstanbul adresi olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul kararı tarihi 23/11/2015’tir. Dava 25/11/2015 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacının davalı şirkette pay sahibi olup, aktif dava ehliyetinin olduğu, davalı şirketin 23/11/2015 tarihli genel kurulunda vekaleten temsil olunarak dava konusu genel kurul kararlarına muhalif kaldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticarî defter ve kayıtları, ticaret sicil kaydı, toplantı tutanakları, şirket ana sözleşmesi, dosyaya celp olunan belge ve bilgiler, tüm dosya kapsamı incelenerek, davaya konu 23 Kasım 2015 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının iptal şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 15/02/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “Somut olayda da, pay gruplarının kaldırıldığı esas sözleşmenin 6. Maddesinin değişikliğine ilişkin davalı şirket genel kurul kararları oybirliği İle alındığından imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun toplanmasına gerek bulunmamaktadır. Davacı taraf ayrıca, şirketin çıkardığı ilmühaberler de de pay gruplarının belirtildiğini ve bun lan n halen geçerliliğini koruduğunu ileri sürmektedir. Dava dosyasında bulunan söz konusu ilmühaberlerin esas sözleşmenin 6, Maddesinin değiştirilmesinden önce çıkarıldığı dikkate alındığında, şirketin mevcut pay yapısı durumunu yansıtmadıklarından geçerliliklerini koruyup korumadıklarının takdiri mahkemenin Davacı taraf 27.10.2016 tarihli dilekçesinde, dosyada bulunan Prof, Dr. … ve Prof. Dr. …’in uzman görüşlerindeki açıklamalara ilişkin olarak, Yalıkavak ITnİn hangi paylara sahip olduğunun Bank Alkhaİr’in bir önceki hukuk danışmanları ve müvekkilin muhasebe müdürü arasında yapılan 23,06,2014 tarihli e-postalaıdan anlaşılmakta olduğu itirazında bulunmuştur, Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere, İmtiyazın istisnai niteliği sebebiyle esas sözleşme dışında yorum ya da şirket içi yapılan uygulamalar, yazışmalardan yola çıkarak bazı çıkarımlarda bulunmak suretiyle imtiyazın varlığı sonucuna ulaşmak hukuk güvenliği ile Kanunkoyucunun imtiyazın belirliliği konusunda yegane ölçü olarak esas sözleşmeyi dikkate alması karşısında mümkün değildir. 6, Yukarıda yapmış olduğumuz tespit ve açıklamalar uyarınca, varmış olduğumuz davalı şirkette imtiyazın bulunmadığı sonucuna Sayın Mahkemenizin katılmaması halinde, davalı şirketin dava konusu genel kurulda alınan yönetim kurulunun seçimine ilişkin 4 no.lu kararının esas sözleşmenin 15. Maddesine aykırılıktan dolayı iptal edilmesi mahkemenin takdirindedir, Davalı şirkette TTK m. 360 uyarınca yönetim kurulunda temsil edilme imtiyazının bulunmadığı- bu durum 23.11.2015 tarihli genel kurulda yönetim kurulunun seçimine ilişkin 4 numaralı kararının esas sözleşmeye aykırılık oluşturmadığı; mahkemenin bu tespitlerimize katılmaması halinde anılan genel kurulda alman 4 numaralı kararırı esas sözleşmenin 15, Maddesine aykırılıktan dolayı iptalinin mahkemenin takdirinde olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti kök raporuna sunulan itirazların tek tek cevaplandırılması kaydı ile ek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 13/07/2018 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında kök rapordaki kanaatlerin değişmediği yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava, davalı şirketin 23 Kasım 2015 tarihli olağan üstü genel kurulunda alınan kararların iptali talebine ilişkindir. 23/11/2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinden; 1 nolu kararda toplantı başkanlığına …’ın seçilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, 2 nolu kararda kilitlenme konusu olan … Ltd. ile olan sözleşmenin feshine oy çokluğu ile karar verildiği, 3 nolu kararda kilitlenme konusu şirket tarafından … ili … ilçesi … Mahallesi 139 ada 15 parselde yapılması düşünülen gayrimenkul projesinin finansman konusunun görüşüldüğü ancak karar alınmadığı, 4 nolu kararda yönetim kurulu seçiminin yapıldığı ve oy çokluğu ile …, …, … ve …’nun oy çokluğu ile yönetim kuruluna seçildikleri anlaşılmıştır. … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … tarihli cevabi yazısının incelenmesinde; davalı şirketin 4 nolu karar hakkında 01/12/2015 tarihinde tescil müracaatında bulunduğu, müdürlükçe yapılan inceleme sonucu söz konusu evrakın “Ana sözleşmenizin ilgili maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleriniz A ve B grubundan maddede belirtildiği gibi seçilmelidir.” gerekçesi ile iade edildiği, yeniden müdürlüğe başvurulduğuna dair kayda rastlanmadığının bildirildiği görülmüştür. Davacı vekili, davalı şirket ana sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca şirket ortaklarının A ve B grubu şeklinde hisse grupları belirlenmek sureti ile ayrıma tabi tutulduklarını, B grubu hisseye karşılık olarak nâma yazılı ilmuhaberler oluşturularak ilgili ortaklara teslim edildiğini, ana sözleşmenin 15. maddesinde A ve B grubu yönetim kurulu üyeleri atama konusunda ayrı ayrı imtiyazlar tanındığını, bugüne kadar yapılan tüm genel kurullarda bu hükme uygun olarak A grubu hissedarları temsilen 3 kişi, B grubu hissedarları temsilen 2 kişinin yönetim kurulunu teşkil ettiğini, 25/11/2015 tarihinde yapılan genel kurulda A grubu hissedarlar temsilcisi ile toplantı başkanı tarafından şirketin aldığı sermaye artırım kararlarında A grubu hisse-B grubu hisse ayrımı yapılmadığının, bu ayrım yapılmadığından örtülü olarak imtiyazdan vazgeçmiş sayıldığının, bu durumda B grubu hisselerin yönetim kurulu üyeliğine aday gösterme hakkının ortadan kalktığının düşünüldüğü beyan edilerek genel kurulda B grubu hissedarların oy hakkı ve ana sözleşmede sahip oldukları imtiyazların yok sayıldığını, B grubunun önerdiği 2 yönetim kurulu üyesinin seçilmeyip A grubu hissedarların önerdiği 5 yönetim kurulu üyesinin seçildiğini, böylece B grubu hissedarların yönetim dışında bırakıldığını iddia ederek iş bu davayı açmıştır. Uyuşmazlığın çözümü için şirket ana sözleşmesinin pay grubu ayrımı ve imtiyaz konularının düzenlendiği ilgili maddelerinin incelenmesi gerekmektedir. Ana sözleşmenin incelenmesinden; davalı şirketin 2008 yılında kurulduğu, “Sermaye” başlıklı 6. maddede sermayenin 3.000,00-YTL olduğu, bu sermayenin 30.000 adet paya bölündüğü, pay senetlerinin nâma yazılı olduğu, payların A ve B olmak üzere 2 gruba ayrıldığı ve davacının B grubu paylara sahip olduğu, “Hisse Senetlerinin Devri” başlıklı 8. maddede A veya B grubundan hiçbir pay sahibinin bu maddede ön görülen şartları yerine getirmeden paylarını kısmen veya tamamen devredemeyeceğinin düzenlendiği, “Sermaye Artırımı” başlıklı 9. maddede pay sahiplerinin grupları bağlamında ruchan haklarına sahip olacaklarının düzenlendiği, “Yönetim Kurulu” başlıklı 15. maddede A ve B grubu payları yönetimin oluşumunda imtiyaz tanındığı, toplam 5 üyeden oluşan yönetim kurulunun 3 üyesinin A grubu hissedarlarının çoğunluğu tarafından, 2 üyesinin B grubu hissedarların çoğunluğu tarafından aday gösterileceğinin düzenlendiği, “Şirketin Temsil Ve İlzamı” başlıklı 16. maddesinde şirketin temsili konusunda bir A grubu, bir B grubu yönetim kurulu üyesine birlikte hareket etmek üzere yetki verilmek sureti ile şirketin temsilinin müşterek imza sistemine tabi kılındığı görülmüştür. Davalı şirketin genel kurul toplantı tutanaklarının incelenmesinden; 2012-2013-2014 yıllarında 3 kez sermaye artırımı yaparak ana sözleşmenin 6. maddesini değiştirdiği ve 6. maddenin değiştirilmiş halinde sermayenin A ve B gruplarına ayrıldığı ibaresine yer verilmediği, 6. maddenin tadil metninde pay gruplarına ilişkin düzenleme olmadığı ancak ana sözleşmenin 8, 9, 15 ve 16. maddelerinde herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmıştır. Açıklandığı üzere 2008 yılında kurulan davalı şirketin ana sözleşmesinin 15. maddesinde A ve B gruplarına yönetim kurulu üyelerinin seçiminde imtiyaz tanındığı, bu durumun 2008 yılında yürürlükte bulunan 6762 sayılı (Mülga) TTK 401 maddesindeki “Esas mukavele ile bazı nevi hisse senetlerine kar payı veya tasfiye halindeki şirket mevcudunun dağıtılması ve sair hususlarda imtiyaz hakları tanınabilir…” hükmüne ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun “Belirli Grupların Yönetim Kurulu’nda Temsil Edilmesi” 360 maddesinde de “(1) Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır (2) Bu maddeye göre yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.” hükmüne, aynı kanunun “İmtiyazlı Paylar” başlıklı 478. maddesinde “(1) İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz tanınabilir. (2) İmtiyaz; kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkıdır. (3) 360 ıncı madde hükmü saklıdır…” hükmüne uygun olduğu, şirket ana sözleşmenin 6. maddesinin son halinde sermayenin A ve B grubu paylara ayrıldığı şeklindeki ibare yer almıyor ise de ana sözleşmenin 8, 9, 15 ve 16. maddelerinde yer alan düzenlemelerin varlığını sürdürdüğü, davalı şirketin 26/05/2015 tarihinde 2015/1 sayılı iç yönergesinde ana sözleşmenin 16. maddesine uygun şekilde “Sınırlı imza yetkililerinden biri ancak B grubu pay sahiplerinin adaları arasından seçilen yönetim kurulu üyelerinden biri ile şirket ünvanı veya kaşesi altında atacakları müşterek imzaları ile tüm konu ve işlemlerde herhangi bir sınırlamaya tâbi olmaksızın şirketi temsil ve ilzam edebilirler.” şeklinde alınmış olan karardan da imtiyaza ilişkin düzenlemelerin uygulanmasının devam ettiği, ayrıca A grubu-B grubu hisseyi temsil etmek üzere düzenlenen nâma yazılı ilmuhaberlerinin geçersiz olduğunun da davalı tarafça karara bağlanmadığı, tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde 23/11/2015 tarihli genel kurulda alınan kararların kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olduğu, davacının dava açmakta haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne, davalı şirketin 23/11/2015 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının iptaline,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar harcından peşin alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.700,00-TL bilirkişi ücreti, 513,25-TL tebligat posta gideri, 59,50-TL ilk harç gideri olmak üzere toplam 3.272,75-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/10/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza