Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1120 E. 2018/573 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/929 Esas
KARAR NO : 2018/597

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 22/01/2013
KARAR TARİHİ : 31/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalının … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicilinde kayıtlı ve müvekkili şirketin münfesih acentesi … sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.’nin yetkilisi ve hissedarı olduğunu, bahsi geçen şirket aleyhine prim alacakları sebebi ile dava açıldığını ve … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile lehlerine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, ilamın … 20. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icraya vaz edildiğini ancak şirketin mal varlığı tespit edilemediğinden bizarur 22.536,78-TL aciz vesikası alındığını, acente sıfatı ile tahsil edilen primlerin müvekkili şirkete intikal ettirilmediğinden ve bu hususun emniyeti suistimal suçunu oluşturduğundan davalı hakkında … 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, davalının şirket yetkilisi ve ortağı olmasından dolayı suç teşkil eden haksız fiil faili olarak müvekkili şirketin zararından sorumlu olduğundna bahisle 22.536,78-TL’nin 05/12/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya yargılamanın her aşamasında usulünce tebligat yapılmış olup davaya karşı beyanda bulunmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 2013/17-181 E.K. sayılı karar ile sermaye şirketlerinden olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu, ortakların sorumluluğunun sadece ortaklığa karşı ve esas sermaye payı ile sınırlı bulunduğu, kamu borcu niteliğinde bulunmayan dava dışı şirketin borcundan dolayı davalı şirket yetkilisinin sorumluluğuna ilişkin açılan davada davalının pasif husumet ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle, davanın HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. İş bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/15947-2015/723 E.K. sayılı ilamı ile “Dava, dava dışı acentenin yetkili temsilcisinin haksız filine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının müdahil olarak katıldığı … 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23/12/2009 tarihli 2009/109 Esas 2009/879 Karar sayılı ilamıyla acentelik sözleşmesinin feshedilmesinden sonra sanık olarak yargılanan davalının sigortalılara sattığı poliçe bedellerini ödemeyerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullandığı gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiştir. Bu durumda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi) gereğince ceza mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacağı, yine 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 336. maddesi gereğince davacının doğrudan zararlarını davalı yöneticiden talep edebileceği gözetilerek; adı geçen ceza mahkemesi dosyasının sonucunun beklenmesi, belirtilen kanun maddeleri ışığında değerlendirme yapılarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA” karar verilmiş olup, mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Dava; dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olan davalının davacı şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanununun 2. maddesi ile düzenlenen “Bu Kanunda aksi öngörülmemiş ve/veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse; a)TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümleri uygulanır. b)TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiiller, bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibarıyla, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabidir. c)TTK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara TTK hükümleri uygulanır.” şeklindeki yasa maddesi kapsamında davaya konu olan davacı ve dava dışı … Ltd. Şti. arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin 26/09/2000 tarihinde imzalandığı ve 07/02/2007 tarihinde feshedildiği anlaşılmış olmakla davaya konu uyuşmazlığa 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanmasının gerektiği anlaşılmıştır.
Mülga 6762 sayılı TTK’nun 336.maddesi ile “İdare meclisi azaları, şirket namına yapmış oldukları mukavale ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olmazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler:.. şeklinde, ve yine aynı Yasanın 309. maddesi ile de “Şirketin 305, 306, 307 ve 308.maddelerinde yazılı fiillerle ızrar edilmesi halinde bundan dolayısıyla zarar gören pay sahipleri ve şirket alacaklılarının dava hakları vardır. Ancak, hükmolunacak tazminat şirkete verilir.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu ve yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK’nun “Şirket Zararı” başlıklı 555. maddesinde ise “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlemenin getirildiği görülmüştür.
Açıklandığı üzere 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğü ve uygulama şeklinde kanunun 2. maddesi gereğince somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’nun 556. maddesi göndermesi nedeni ile aynı kanunun anonim şirketlerin yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket müdürleri bu yüzden oluşan zararlar nedeni ile ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklarına karşı sorumludur. Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa aittir ancak zarar gören alacaklıların da müdür aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Müdürün ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Alacaklı dolaylı zarar nedeni ile açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Somut olayda davalı müdürün davacı şirketi tahsil ettiği primleri intikal ettirmeyerek zarara uğrattığı ileri sürülmüş olup, iddianın ileri sürülüş biçimi itibari ile dava konusu edilen zararın davacı yönünden dolaylı zarar niteliğinde olduğu anlaşıldığından TTK’nun 309.maddesi kapsamında davacının hükmolunacak zararın doğrudan kendisine ödenmesi yönünde talepte bulunamayacağı, bu yönde açılmış davanın bu nedenle dinlenemeyeceği sonucuna varılmış olmakla davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/4693-2017/3627 E.K. sayılı 12/06/2017 tarihli emsal ilamı da nazara alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 384,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 349,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/06/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza