Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1089 E. 2020/710 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1089 Esas
KARAR NO : 2020/710

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/11/2015
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davalı … Ticaret Limited Şirketi arasında … ili … ilçesi … Köyü’nde kain ve ilgili tapu memurluğu nezdinde 1424 parsel olarak kayıtlı bulunan, kendisinin maliki olduğu taşınmaz üzerinde akaryakıt müştakları ile makine yağları ve sair emtia satışı yapılması konusunda 5 yıl süreliğine istasyonlu bayiilik sözleşmesi akdedildiğini, davalı … ve …’ın imzaladıkları taahhütname ile müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilmiş veya akdedilecek her türlü protokol ve sözleşme kapsamında davalı şirketin tüm yükümlülüklerini üstlendiklerini ve müvekkili şirkete karşı doğmuş ve doğacak her türlü borçlarını 50.000,00-USD ile sınırlı olmak üzere müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile üstlendiklerini, müvekkili ve davalı şirketin Rekabet Kurulu’nun … tarihli kararları ve Rekabet Kurumu’nun … tarihli duyurusunda belirlenen ilkeler doğrultusunda serbest iradeleri ile 05/07/2012 tarihi itibari ile sonlandırdıklarını, anılan tarih itibari ile taraflar arasında yeni bir protokol akdedildiğini ve 5 yıl süreli bir dikey anlaşma tesis edildiğini, anılan protokol kapsamında …’nın yeni bir protokol imzalayarak müvekkili ve davalı şirket arasında akdedilmiş ve akdedilecek her türlü protokol ve sözleşme kapsamında davalı şirketin tüm yükümlülüklerini üstlendiğini ve müvekkili şirkete karşı doğmuş ve doğacak her türlü borçlarını 50.000,00-USD ile sınırlı olmak üzere müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile üstlendiğini, bayilik ilişkisi sürmekte iken davalı şirketçe keşide edilen … 12. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarname neticesinde İstasyonlu Bayiilik sözleşmesinin feshedildiğini, davalı şirketin 2015 yılının Eylül ayı itibari ile istasyonda satış yapmadığını, müvekkili şirkete ilişkin giydirmelerin sökülerek farklı bir dağıtıcı ile anlaşıldığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme süresinin sonlanmadığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 100.000,00-USD cezai şartın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte ve 135.486,00-₺ + KDV =159.873,00-₺ tutarında kar mahrumiyetinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davada müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davaya konu bayilik sözleşmesine ilişkin 05/09/2012 tarihli protokolün tarafı olan davalı … Ltd. Şti.’nin hissedarı ve müdürü olmadığını, anılan protokolde ve protokole bağlı taahhütnamede imzası bulunmadığını, kendi hisselerini … 1. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı limited şirket hisse devri sözleşmesi ile …’ya devrettiğini, 31/12/2010 tarihli imzalanan protokol ve taahhütnamedeki sorumluluğunun şirket hisselerini devir etmesinin ardından davacı şirketin yeni ortakları ile 05/09/2012 tarihinde imzalanan yeni protokol ve taahhütname ile son bulduğunu, yeni bir protokol ve taahhütname imzalanmamış olsa idi dahi sorumluluğunun imzalanan sözleşmenin bitim tarihi olan 31/10/2015 tarihinde son bulacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Şti. ve … vekilinin cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında akdedilen bayiilik sözleşmesinin haklı olarak fesih ettiğini, davacı tarafın müvekkiline karşı iyi niyetli davranmadığını, müvekkili alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin hiçbir talebinin davacı tarafından dikkate alınmadığını, tüm bunlar neticesinde akdedilen bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, davacı tarafından talep edilen cezai şartın fahiş miktarda olduğunu, sözleşme ile garanti altına alınan cezai şartın müvekkilinden talep edilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili gerçek kişinin davacı ile kefalet ilişkisinin geçerli olmadığını, bu sebeple müvekkili … hakkında açılan davanın geçersiz kefalet ilişkisi göz önünde bulundurularak reddinin gerektiğini, kefalete konu edilen taahhütnamede geçerlilik süresinin ve tanzim tarihinin belirsiz olduğunu belirterek müvekkilleri aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin feshine dayalı kâr mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Somut olayda davacı, davalı şirket ile akdedilen bayiilik sözleşmesi uyarınca bayiilik ilişkisi sürmekte iken davalı şirketin …. 12. Noterliği vasıtası ile gönderdiği … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile bayiilik sözleşmesini haksız şekilde feshettiğini, bu nedenle cezai şart ve kâr mahrumiyeti talep etme hakkının doğduğunu, davalı gerçek kişilerin ise davalı şirketin tüm yükümlülüklerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak üstlendiklerini öne sürerek iş bu davayı açmıştır. Uyuşmazlığın çözümü için davacı ve davalı şirket arasında akdedilen bayiilik sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığının, davacının sözleşmenin feshi nedeni ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şart talebinde haklı olup olmadığının, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartın ekonomik yönden davalı şirketin yıkımına sebep olup olmayacağının, dolayısı ile TTK 22 ve BK 182 uyarınca indirim gerekip gerekmediğinin, davacı tarafın dava tarihi itibari ile talep edebileceği kâr mahrumiyeti miktarının ve davalı gerçek kişilerin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile sorumluluklarının bulunup bulunmadıklarının tespiti gerekmektedir. Mahkememizce, dosyaya delil olarak sunulan davacı ve davalı şirket arasında akdedilen bayiilik sözleşmesi-protokol ile davalı gerçek kişilerin imzaladığı taahhütnameler, ihtarnameler incelenmiş, bayiilik istasyonunun kurulu olduğu taşınmazın tapu kaydı ve intifa hakkı tesis-terkine ilişkin resmî senetleri ve davalı şirketin dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık kurumlar vergisi beyannameleri bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünden celp edilmiştir. Uyuşmazlık noktalarının tespiti için tüm dosya kapsamı ve tarafların dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları talimat yolu ile davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ise mahkememizce görevlendirilen bilirkişi kurulu tarafından incelenmiştir. Bilirkişiler mali müşavir …, sektör uzmanı … ve hukukçu bilirkişi … tarafından tanzim olunan 04/11/2016 tarihli bilirkişi kurulu kök raporunun sonuç kısmında “…1-Taraflar arasındaki ilk sözleşme yenileme sureti ile sona erdirildiğinden bunun fer’ileri de kendiliğinden sona ermiştir. Olayda yeni sözleşme kurulurken …’ın kefalet sözleşmesi yenilenmemiştir. Yeni sözleşmeden doğan borçlardan …’ın kefil sıfatı ile bir sorumluluğunun olmayacağı,2- Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girdikten sonra … ile akdedilen kefalet sözleşmesinin geçerlilik için aranan şartları taşımadığı için kesin olarak hükümsüz olduğu 3- Her ne kadar davalının 06.09.2015 tarihli fesih ihtarnamesi ve dosyada bulunmayan … l.Noterliğinin … tarihli … yevmiyeli numaralı ihtarnamesinde bahsettiklerini söyledikleri hususlar geçerli fesih nedenleri olarak değerlendirilebilecek ise de dosyada bu söylemleri destekleyen bir belge olmaması ve … l. Noterliğinin … tarihli … yevmiyeli numaralı ihtarnamesinin dosyada bulunmayışı göz önüne alındığında dosya kapsamında davalının sözleşmeyi feshinin haklı sebebe dayanmadığı,4. Davacının, davalı şirketten ceza koşutunun fahiş olup olmadığının takdiri Mahkemenin olmak üzere 100.000 USD cezai şart talep edebileceği,5. Davacının süre sonuna kadar kabul edilirse 67.943,34-TL, 3 ay olarak kabul edildiğinde 9.511,43-TL kâr mahrumiyeti talep edebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının değerlendirilmesi kaydı ile bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış olup, 05/10/2017 tarihli bilirkişi kurulu 1. ek raporunun sonuç kısmında “…1. Taraflar arasındaki ilk sözleşme yenileme sureti ile sona erdirildiğinden bunun fer’ileri de kendiliğinden sona ermiştir. Olayda yeni sözleşme kurulurken …’ın kefalet sözleşmesi yenilenmemiştir. Yeni sözleşmeden doğan borçlardan …’ın kefil sıfatı ile bir sorumluluğunun olmayacağı, 2. Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girdikten sonra … ile akdedilen kefalet sözleşmesinin geçerlilik için aranan şartları taşımadığı için kesin olarak hükümsüz olduğu, 3. Her ne kadar davalının 06.09.2015 tarihli fesih ihtarnamesi ve dosyada bulunmayan … 1. Noteliğinin … tarihli … yevmiyeli numaralı ihtarnamesinde bahsettiklerini söyledikleri hususlar geçerli fesih nedenleri olarak değerlendirilebilecek ise de dosyada bu söylemleri destekleyen bir belge olmaması ve … l.Notelİğinin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin dosyada bulunmayışı göz önüne alındığında dosya kapsamında davalının sözleşmeyi feshinin haklı sebebe dayanmadığı, 4. Davacının, davalı şirketten ceza koşulunun fahiş olup olmadığının takdiri Mahkemenin olmak üzere 100.000,00-USD cezai şart talep edebileceği, 5. Davacının süre sonuna kadar kabul edilirse 67.943,34-TL, 3 ay olarak kabul edildiğinde 9.511,43-TL kâr mahrumiyeti talep edebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının değerlendirilmesi kaydı ile bilirkişi kurulundan 2. ek rapor alınmıştır. Bilirkişi kurulu 2. ek raporunun sonuç kısmında “…1. Taraflar arasındaki ilk sözleşme yenileme sureti ile sona erdirildiğinden bunun fer’ileri de kendiliğinden sona ermiştir. Olayda yeni sözleşme kurulurken …’ın kefalet sözleşmesi yenilenmemiştir. Yeni sözleşmeden doğan borçlardan …’ın kefil sıfatı ile bir sorumluluğunun olmayacağı, 2. Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girdikten sonra … ile akdedilen kefalet sözleşmesinin geçerlilik için aranan şartları taşımadığı için kesin olarak hükümsüz olduğu, 3. Her ne kadar davalının 06.09.2015 tarihli fesih ihtarnamesi ve dosyada bulunmayan … 1. Noterliği’nin … tarihli … yevmiyeli numaralı ihtarnamesinde bahsettiklerini söyledikleri hususlar geçerli fesih nedenleri olarak değerlendirilebilecek ise de dosyada bu söylemleri destekleyen bir belge olmaması ve … 1. Noterliğinin …tarihli … yevmiyeli numaralı ihtarnamesinin dosyada bulunmayışı göz önüne alındığında dosya kapsamında davalının sözleşmeyi feshinin haklı sebebe dayanmadığı, 4. Davacının, davalı şirketten ceza koşulunun fahiş olup olmadığının takdiri Sayın Mahkemenin olmak üzere 100.000 USD cezai şart talep edebileceği, 5. Davacı vekilinin itiraz dilekçesinde “öncelikle motorin ve benzin için ayrı hesaplamalar yapınası gerekirdi. Neticede davalı Şirket in motorin ve benzin alımları eşit tutarda olmayıp motorin alımı benzinden çok daha fazladır. Bu ürünlerin de müvekkilimiz Şirkete getirmesi beklenen kar oranları ve miktarları birbirinden farklıdır.” şeklinde beyanına yönelik kar mahrumiyetinin eksik hesaplandığı yönündeki itirazına karşılık, motorin ve benzin alım/satımlarındaki net karlılığı tarafımıza bildirilmemiştir. Aksine bir iddiası yönünde ise net kar mahrumiyetini davacı şirketin ispat etmesi gerektiği aşikârdır. Davacı şirketin genel giderleri ve karlılığın ortalaması alınmak suretiyle yapılan hesaplamanın Yargıtay Kararlarının benimsediği şekilde yapıldığı açıkça anlaşıldığından. Davacının süre sonuna kadar kabul edilirse 67.943,34-TL 3 ay olarak kabul edildiğinde 9.511,43-TL kar mahrumiyeti talep edebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf itirazlarının değerlendirilmesi kaydı ile bilirkişi kuruluna konusunda uzman mali müşavir … atanmış olup, mali müşavir …, hukukçu bilirkişi Dr. …, mali müşavir … ve sektör uzmanı … tarafından düzenlenen 08/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu 3. ek raporunun sonuç kısmında “…1-Şirketin doğrudan mahvına ( yıkımına ) neden olunması için şirket borçlarının şirket aktiflerinden fazla olması gerekmektedir. Bu durum şirketin özvarlığının yitirilmesi ile ortaya çıkmaktadır. (özvarlık) Davalı şirketin en son mali bilançosuna (2015 mali bilanço ) göre ödenmiş sermayesi 500.000,00.-TL ve özvarlığı ise -83.699,51.-TL dir. Şu halde davalı şirket mevcut özvarlığı ile ( -83.699,51.-TL tutar ile ) borça batık haldedir. 2-Davalının 287.710,00.-TL cezai şart bedeli ödemesi halinde bu bedel muhasebesel olarak gider olarak kayıtlara alınacağından davalı şirketin bu tutar kadar özvarlığı düşecektir. Ancak davalı şirket borça batık halde olup cezai şartın ödenmesi davalı şirketin borça batık halini daha da artıracağı açıktır. 3-Daha önceki raporlarda sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu ve bu hususun tespit edilmediği belirtilmiştir. Daha sonra dosyaya sunulmuş ihtarnamenin incelenmesi neticesinde; Davalılardan …Tic. Ltd. Şti.’nin davacıya intifa süresinin kısaltılması nedeni ile terkini gerektiği ve peşin satış destek priminin ödenmediğini ihtar ettiği ancak bu ihtarnamede fesih iradesi olmadığı tespit edilmektedir. Bu hususların sözleşmenin feshi için haklı neden oluşturup oluşturmayacağının mahkemenin takdirinde olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu kök ve ek raporları gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamından; davacı şirket ile davalı şirket arasında ilk olarak 31/10/2010 tarihinde 5 yıl süreli istasyonlu bayiilik sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşmeye istinaden davalı … ve …’ın bilâ tarihli taahhütname imzaladıkları, anılan taahhütnamede davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilmiş olan ve/veya akdedilecek her türlü protokol ve sözleşme kapsamında davalı şirketin tüm yükümlülüklerini ve davacı şirkete karşı doğmuş ve doğacak her türlü borçlarını 50.000,00-USD ile sınırlı olmak üzere müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faizi, tazminatı vs. fer’ileri ile birlikte üstlendiklerini beyan, kabul ve taahhüt ettikleri, davacı ve davalı şirketin bilahare 31/10/2010 tarihli akdi ilişkiyi 05/07/2012 tarihi itibari ile sonlandırdıkları ve 05/07/2012 tarihli ve 5 yıl süreli yeni bayiilik sözleşmesi (PROTOKOL) imzaladıkları, bu protokole istinaden davalı …’nın bilâ tarihli taahhütname imzaladığı, anılan taahhütnamede davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilmiş olan ve/veya akdedilecek her türlü protokol ve sözleşme kapsamında davalı şirketin tüm yükümlülüklerini ve davacı şirkete karşı doğmuş ve doğacak her türlü borçlarını 100.000,00-USD ile sınırlı olmak üzere müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak ayrıca münferiden işlemiş ve işleyecek faizi, tazminatı vs. fer’ileri ile birlikte üstlendiğini beyan, kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki bayiilik sözleşmesi uyarınca davalı şirkete ait … ili … ilçesi … köyü 1424 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu Akaryakıt Servis ve Satış İstasyonu’nda bayiilik ilişkisi sürmekte iken davalı şirketin davacı şirkete … 12. Noterliği vasıtası ile gönderdiği …tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname … 1. Noterliği’nin …tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile mevcut istasyon üzerindeki intifanın kısaltılmasını, “Peşin Satış Destek Primi” başlıklı madde ile 31/10/2010 tarihinden sonra 5 yıl süre ile PO bayiisi olarak faaliyet gösterecek olması nedeni ile her sözleşme yılı içerisinde 10.000,00-USD + KDV olmak üzere toplam 55.000,00-USD + KDV peşin satış destek primi vereceğini taahhüt etmiş olmasına rağmen bu ödemenin kendisine yapılmadığını belirterek sözleşmenin feshedildiğini ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren 2 iş günü içerisinde hak edilen destek priminin banka hesabına tevdiine, intifa ve bedelsiz ipotek hakkının terkinini ihtar ettiği görülmüş olup, iş bu ihtarnamede geçen davalı şirketin davacı şirkete … 1. Noterliği vasıtası ile gönderdiği … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamede de gerek protokol, gerekse sözleşme tahtında üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği halde protokolün imzalanması üzerinden yaklaşık 2 yıl geçmiş olmasına karşın mevcut intifa hakkının süresinin kısaltılmadığı gibi 55.000,00-USD tutarındaki peşin satış destek priminin tarafına ödenmediğini, protokol hükümleri ihlâl edildiğinden davacı şirket lehine … ili … ilçesi … köyü 1424 parsel sayılı taşınmaz üzerine tesis edilmiş olan intifanın derhal terkin edilmesini, aksi halde yasal yollara başvuracağını bildirdiği görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle feshin haklı olup olmadığının tespiti ve bu kapsamda yukarıda yazılı olan ihtarnamelerde geçen “İntifa süresinin kısaltılmaması” ve “55.000,00-USD peşin satış destek primi” konularının incelenmesi gerekmektedir. Yukarıda yazılı olduğu üzere davacı ve davalı şirket arasındaki sözleşme ilişkisi devam ederken karşılıklı irade beyanları ile sonlandırılarak 05/07/2012 tarihli yeni bir protokol imzalandığı ve bu protokol imzalanırken intifanın kaldırılarak yerine yeni 5 yıllık ve 05/07/2017’ye kadar intifa tesisi şartı getirildiği ve 05/07/2012 tarihli protokolde 55.000,00-USD tutarında peşin satış destek primi ödenmesine ilişkin düzenleme yer almadığı, bu durumda davalı şirketin sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini ispatlayamadığı, feshin haksız olduğu davacı şirketin bu durumda 05/07/2012 tarihli sözleşmenin “Feshin Sonuçları” başlıklı 13. maddesi uyarınca cezai şart ve kâr mahrumiyeti talep edebileceği kabul edilmiştir. Mahkememizce benimsenen bilirkişi kurulu raporunda yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda yapılan hesaplama uyarınca davacı şirketin davalı şirketten 9.511,43-₺ kâr mahrumiyeti alacağı talebinde haklı olduğu, öte yandan davalı şirketin tespit edilen ekonomik durumu dikkate alınmak sureti ile TTK 22 ve TBK 182 uyarınca indirim gerektiği kanısına varılmakla 100.000,00-USD cezai şarttan takdiren %50 indirim yapılmak sureti ile davacının cezai şart alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı şirket, sözleşmenin sona ermesi nedeni ile talep edilen cezai şart alacağı ve kâr mahrumiyeti alacağından davalılar … ve …’ın kefil olarak davalı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu öne sürmüştür. Bu durumda öncelikle davacı ve davalı şirket arasında akdedilen sözleşmelere istinaden düzenlenen “Taahhütname” başlıklı belgelerin niteliğinin tespiti gerekmektedir. Somut olayda taraf iradelerine bakıldığında “Taahhütname” başlıklı belgelerin kefâlet sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacı ve davalı şirket arasında akdedilen 31/10/2010 tarihli sözleşmeyi taraflar kendi iradeleri ile sona erdirerek 05/07/2012 tarihinde yeni bir sözleşme ilişkisi kurmuşlardır. Bu husus 22/02/2018 ve 05/07/2018 tarihli dilekçelerde davacı tarafça da açıkça belirtilmiştir. 31/10/2010 tarihli sözleşme sona erdirildiğinden fer’ileri de kendiliğinden sona erer. 05/07/2012 tarihli yeni sözleşmeye istinaden davalı …’ın kefâlet sözleşmesi yenilenmemiştir. Dolayısı ile tarafı olmadığı halde 05/07/2012 tarihli sözleşmenin feshine dayalı olarak aleyhine iş bu dava açılmıştır. Kaldı ki bir an için 31/10/2010 tarihli sözleşmeye istinaden düzenlenen “Taahhütname” başlıklı belgede yer alan “Akdedilmiş olan ve/veya akdedilecek” ibaresinin davacı tarafın iddia ettiği üzere 05/07/2012 tarihli sözleşmeyi de kapsadığı kabul edilse dahi aşağıda ayrıntılı şekilde açıklanacağı üzere “Taahhütname” başlıklı belge 6098 sayılı TBK’nun 583. maddesindeki hususları içermediğinden geçersizdir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi borçlu kişi olup, buna pasif husumet denilir. Bir davada pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise dava bu sebep ile reddi gerekmekte olup, davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davalı … tarafından 05/07/2012 tarihli sözleşmeye istinaden “Taahhütname” başlıklı belge düzenlenmiş olduğundan 05/07/2012 tarihli sözleşmeye ilişkin kefâletinin olduğu kabul edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun kefâlet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583. maddesi “Kefâlet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefâlet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azâmi miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini, kefâlet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır.” hükmünü içermekte olup, buna göre kefâlet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz ve kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfat ile veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Somut olayda ise “Taahhütname” başlıklı belgede 583 maddede sayılı hususlar el yazısı ile yazılmamış ve tarih de belirtilmemiştir. Bu nedenle kefâlet sözleşmesinin geçerli olmadığı anlaşılmakla davalı … aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir. Yerleşik yargıtay uygulaması gereği bayiilik sözleşmesinin haklı feshi nedeni ile talep edilen cezai şart miktarından re’sen indirim yapıldığından reddedilen kısım nedeni ile davacı aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmeyerek tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
2-Davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
3-Davacı tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne,
50.000,00-USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte ve 9.511,43-₺ kâr mahrumiyeti alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalı …Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen 50.000,00-USD cezai şart alacağının dava tarihi itibari ile -₺ karşılığı olan 144.350,00-₺ ile kabul edilen 9.511,43-₺ kâr mahrumiyeti alacağının toplamı olan 153.861,43-₺ üzerinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.510,27-₺ nispi karar harcından peşin alınan 7.660,51-₺ harcın mahsubu ile bakiye 2.849,76-₺ nispi karar harcının davalı …Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 4.200,00-₺ bilirkişi ücreti, 715,00-₺ talimat gideri, 471,85-₺ tebligat posta gideri olmak üzere toplam 5.386,85-₺ yargılama gideri ile 7.692,31-₺ harç giderinin davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kabul edilen 50.000,00-USD cezai şart alacağının dava tarihi itibari ile -₺ karşılığı olan 144.350,00-₺ ile kabul edilen 9.511,43-₺ kâr mahrumiyeti alacağının toplamı olan 153.861,43-₺ üzerinden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine hesaplanan 18.566,84-₺ nispi vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen kâr mahrumiyeti alacağı tutarı üzerinden davalı …. Ltd. Şti. ve … vekili lehine hesaplanan 18.234,35-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … Ltd. Şti. ve …’ya mütesaviyen verilmesine,
7-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca davalı … vekili lehine takdir olunan 3.400,00-₺ maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/12/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza