Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1047 E. 2020/749 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1047 Esas
KARAR NO : 2020/749

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 01/03/2011
KARAR TARİHİ : 24/12/2020

İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/90-2015/95 E.K. sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememizin yukarıda yazılı esas sırasına kayıt edilerek yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili aşamalarda tekrarladığı dava dilekçesinde özetle; 17/09/2008 düzenleme, 30/10/2009 vade tarihli, 1.250.000,00-USD bedelli, keşidecisinin müteveffa muris … ve alacaklısının davalı … olarak gösterildiği bononun takip dayanağı olduğu … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından müteveffa …’un mirasçıları olmalarından ötürü müvekkilleri aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, muris …’un 01/01/2010 tarihinde vefat ettiğini, dilekçe ekinde sunulan veraset ilâmından anlaşılacağı üzere geride mirasçıları olarak müvekkillerinin kaldığını, icra takibinin 02/02/2010 tarihinde doğrudan müteveffanın mirasçıları olan müvekkilleri aleyhine başlatıldığını, müvekkillerinin böyle bir senedin varlığından kendilerine tebligat yapıldığında haberdar olduklarını, senette alacaklı olarak görünen …’ı ne murisin ne de müvekkillerinin tanımadıklarını, davalı ile şahsi, ticari, hukuki hiçbir ilişkilerinin olmadığını, tanışıklıklarının dahi bulunmadığını, muris tarafından sağlığında müvekkillerine böyle bir senedin varlığından bahsedilmediğini, murisin ve müvekkillerinin mâli ve ekonomik durumlarının oldukça yerinde olduğunu, davalı …’ın ise … emeklisi olup, emekli maaşı ile geçindiğini, senet üzerinde yazılı 1.250.000,00-USD’yi borç olarak verecek koşullara sahip olmadığını, murisin davalıya bu kadar meblağı borçlanmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, senet üzerindeki yazılardan hiçbirinin murise ait olmadığını, senet üzerinde iki farklı yazı tipi bulunduğunu, senet üzerinde sahtecilik yapıldığını, senette … adı altına adres olarak “…” adresi yazılmış ise de senedin düzenleme tarihi olan 17/09/2008 tarihinde mekansal olarak henüz bu isimde faaliyet göstermediğini, bu hususun dahi senet bedelinin sonradan hukuka aykırı şekilde doldurulduğuna delalet olduğunu, muris …’un 1943 doğumlu olup, senedin keşide tarihi olarak yazılan 17/09/2008 tarihinde 65 yaşında olup, murisin bu yaşta bu kadar büyük meblağlı bir borç ilişkisine hem de yabancı para değeri üzerinden girmesinin düşünülemeyeceğini, murisin vefatından sonra bu durum fırsat bilinerek mafyavari yöntemler ile adına kayıtlı gayrimenkullerin müvekkillerinin elinden alma amaçlı olarak bu takibin başlatıldığı kanısını uyandırdığını, icra takibine konu murisin rızası hilafına bir şekilde ele geçirilmiş ve imza dışındaki diğer tüm unsurları sonradan doldurulmak sureti ile üzerinde sahtecilik yapılmış olan bononun müvekkillerinin ekonomik mahvı için kullanıldığını, senette yazılı bedelin müvekkillerinin hal-i hazırda sahip oldukları ve muristen miras kalan toplam mal varlığı değerine yakın bir değer olduğunu, müvekkillerince … 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında derdest dava ile bonodaki imzaya itiraz edildiğini, senedin sahteliğinin ileri sürüldüğünü, anılan dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde imzanın muris …’a ait olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerinin senede ilişkin olarak telefon ile aranılarak rahatsız edildiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmî evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık ve tehdit suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın … soruşturma sayılı dosyada devam ettiğini, senet üzerinde senet bedelinin nakten ödendiği ifade edildiğine göre şüphelinin ödünç para verme gibi bir yetkisinin bulunmakta olup olmadığının tespiti gerektiğini, üzerinde sahtecilik yapılmak sureti ile icra takibine konan bono nedeni ile cebr-i icra baskısı altında olan müvekkillerinin ağır ve haksız zarara uğrama ihtimallerinin yüksek olduğunu, bu nedenle takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile müvekkillerinin … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine takip miktarının %40’ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili aşamalarda tekrarladığı cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacıların murisi …’dan olan alacağının tahsili zımnında … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacıların murisin mirasını kabul ettiklerini beyan etmekle birlikte takibe dayanak senetteki imzayı inkâr ettiklerini ve bu sebeple … 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile imza itirazı davası açtıklarını, anılan davada yapılan bilirkişi incelemesinde senet üzerindeki imzanın davacı taraf murisine ait olduğunun ortaya çıktığını, davacı tarafın iddialarının kötü niyetli ve çelişkili olduğunu, müvekkilinin alacağının bonoya dayandığını, bonoda nakten kaydının bulunduğunu, buna göre bononun veriliş sebebinin senette açık olduğunu, bunun aksi iddianın ileriye sürülmesinin ise senedin talili anlamına gelmekte olup, aksi iddianın yasa gereği ancak senetle ispatının mümkün olduğunu, senede karşı senet harici delil toplanılmasına ve tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini belirterek tedbir isteminin reddi ile davacı tarafın %40’dan az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada mevcut … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … E.K. sayılı veraset ilâmının incelenmesinde davacıların murisi …’un 01/01/2010 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak eşi … ve çocukları … ve …’un kaldığı, iş bu davanın tüm mirasçılar tarafından açıldığı, dolayısı ile 4721 sayılı TMK ilgili maddeleri uyarınca davacı tarafın aktif husumet ehliyetine haiz olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, taraflarca dosyaya delil olarak sunulan tüm belge ve bilgiler incelenmiş, celbi talep edilen deliller toplanmıştır. Bu kapsamda; mahkememizce … 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… E.K. sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacılar …, …, … tarafından davalı … aleyhine … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında başlatılan takibin iptali talebi ile dava açıldığı, yargılama aşamasında imza incelemesi yaptırıldığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan … tarihli raporda takibe dayanak senetteki imzanın senet borçlusu …’un eli ürünü olduğunun tespit edildiği, yargılama sonucunda verilen … E.K. sayılı karar ile davacı tarafın imzaya itirazının reddi ile davanın reddine karar verilmiş olduğu, iş bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2011/25780-2012/10652 E.K. Sayılı 03/04/2012 tarihli ilamı ile onanmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesi kararının 03/04/2012 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, delil olarak gösterilen … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E.K. Sayılı dosyası (Yargıtay Bozma Öncesi: … E.K.) getirtilmiş, incelenmesinde, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı … Esas-İddianame numaralı iddianamesi ile sanık …’ın dolandırıcılığa konu senedi tanzim ettiği ve … 9. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyada takibe koyduğu, bu nedenle basit dolandırıcılık ile resmî belgede sahtecilik suçlarından TCK 157/1, 204/1 ve 53/1 maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile dava açıldığı, yargılama sonucunda … E.K. sayılı karar ile sanığın atılı eylemi işlediğine dair cezalandırılmasına yeter her türlü kuşkudan uzak kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesi ile atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile beraatine karar verildiği, iş bu kararın Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2017/88331-5494 E.K. sayılı ilâmı ile sanığın hüküm tarihinden sonra 07/06/2016 tarihinde vefat ettiğinin anlaşılması karşısında hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nun 64/1 maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilip verilmeyeceğinin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verildiği, dosyanın … 3. Ağır ceza Mahkemesi’nin … esas sırasına kayıt edildiği ve … E.K. sayılı karar ile sanık …’ın 07/06/2016 tarihinde vefatı nedeni ile kamu davasının TCK’nun 64/1 maddesi uyarınca düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, uyuşmazlığa konu … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular müteveffa … mirasçısı …, müteveffa … mirasçısı …, müteveffa … mirasçısı … aleyhine 17/09/2008 tanzim, 30/10/2009 vade tarihli 1.250.000,00-USD bedelli senet dayanak gösterilerek 1.250.000,00-USD asıl alacak, 23.835,62-USD işlemiş faiz, 37.500,00-USD %3 komisyon olmak üzere toplam 1.311.335,62-USD’nin 02/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek %8 oranında yasal faizi ile birlikte tahsili talebi ile 02/02/2010 tarihinde kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
2004 sayılı İİK 72 maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının takip alacaklısına yöneltilmesi gerekmektedir. Somut olayda dava, bonoya dayalı olarak … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde borçlu bulunulmadığının tespiti talebine ilişkin olup, davanın niteliği gereği husumet icra takibinin alacaklısı …’a yöneltilmiştir. Davalı … yargılama aşamasında 07/06/2016 tarihinde vefat etmiştir. “Temlik Alan Davalı” … vekili dosyaya sunmuş olduğu 02/01/2017 tarihli dilekçesinde müvekkili …’ın … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasındaki alacaklının alacağını temlik aldığını beyanla anılan dilekçe ekinde …’ın “Temlik Alan” sıfatı ile …’ın “Temlik Eden” sıfatı ile isim ve imzasını ve iş bu davaya konu icra dosyasındaki hak ve alacakların temliki beyanını içeren 26/04/2016 tarihli temlikname başlıklı belgeyi sunmuş olup, anılan belgenin “Temlik Eden: … – …T.C. Kimlik numaralı, Temlik Alan: … … T.C. Kimlik numaralı, Temlik Bedeli: 2.000.000,00-USD (iki milyon amerikan doları) veya karşılığı Türk Lirası, … 9. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasına konu olan hak ve alacaklarımın tamamını dosyanın ferileri ile birlikte …’a temlik ettim. Temlik bedelini aldım. BK183 maddesi gereğince iş bu dosya üzerinde alacağı takip etme hak ve yetkisi temlik alana geçmiştir. 26/04/2016” şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmüştür. Anılan temlikname icra dosyasına konu alacağın devrini ispat veya belli etmek için düzenlenmiş olduğundan 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu 1 maddesi uyarınca damga vergisine tâbi olup, yargılama aşamasında damga vergisinin yatırıldığına dair makbuz dosyaya ibraz edilmiştir.
Dosyada mevcut nüfus kayıtlarının incelenmesinden; davalı …’ın yargılama aşamasında 07/06/2016 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak eşi … ve kızı …’ın kaldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf vekili, anılan temliknamenin resmî makamlarca tasdik edilmemesi nedeni ile temliknamede … ismi altında yer alan imzanın sahte olabileceğini öne sürerek temliknamede yer alan imzaların … ve …’a aidiyetinin tespiti yönünde imza incelemesi yaptırılmasını ve adı geçenlerin temliknamede yer alan tutarda ekonomik mal varlığına sahip olup olmadıklarının tespiti yönünde haklarında ekonomik sosyal durum araştırması yaptırılmasını ve ayrıca temliknameden haberdar olup olmadıklarının tespiti yönünde … mirasçılarına HMK 61 maddesi uyarınca davanın ihbarını talep etmiştir. … mirasçısı … ve …’ın …’nca 16/05/2020 tarihinde yapılan kimlik tespitlerine ilişkin belgelerin asılları ve ekindeki beyan dilekçelerinin asılları davalı … vekili tarafından dosyaya sunulmuş olup, anılan beyan dilekçelerinde … – … isim ve imzasının olduğu ve “Mahkemenin … numaralı dosyasında işlem gören davasında murisimiz … tarafından akdedilen 26/04/2016 tarihli ve temlik alıcısı … olan temlik devir sözleşmesi hakkında ve ilgili … 9. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına dair mirasçıları olarak bilgimiz ve muvafakatimiz vardır. Temlik sözleşmesi üzerindeki imza murisimiz …’a ait olup, tarafımızca herhangi bir itiraz yoktur.” şeklinde beyan yer aldığı görülmüştür. Alacağın temliki (devri) 6098 sayılı TBK’nun 183-194 maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın temliki (devri), alacaklının borçluya karşı sahip olduğu alacak hakkını bir hukuki işlemle üçüncü bir şahsa devretmesidir. Alacağın temliki işlemi, alacağı devreden ile alacağı devralan arasında yapılacak yazılı bir hukuki işlemle olur. Adi yazılı şekil yeterli olup, resmî şekle tâbi olmadığından dolayı davacı tarafın temliknamede yer alan imzaların aidiyetinin tespitine yönelik grafolojik inceleme yaptırılması talebi kabul edilmemiştir. Diğer yandan borçlu, alacağın temliki işleminin tarafı değildir. Borçlunun temlik işleminden haberinin olmaması temlikin geçerliliğini etkilemez. Ancak alacağın temliki işleminin onun aleyhine sonuç doğurmaması gerekir. Kanunkoyucu, temlik işleminin borçlu aleyhine sonuç doğurmasına engel olmak için borçlunun korunmasına yönelik düzenleme yapmıştır. TBK’nun 188. Maddesine göre “Borçlu devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.” bu düzenleme ile alacağın temliki işleminin borçlu aleyhine sonuç doğurmasına engel olunmak istenmiştir. Borçlu, alacağı devredene karşı olan tüm savunma imkanlarını alacağı devralana karşı ileri sürebilir.
Somut olayda davacı taraf ilk olarak; takibe dayanak bono üzerinde 3 farklı tipte yazı olduğunu, okur-yazar olup, çeşitli kurum ve bankalar nezdinde çok kez yazışmalar ve işlemler yapmış biri olan muris …’un kendi yazısı ile senet tanzim edebilecek kadar ticarî hayatın içerisinde olduğunu, bu nedenle de senedin hukuken bulunması zorunlu olan tüm unsurlarının sonradan hukuka aykırı bir şekilde ve murisin gerçekte hiçbir zaman borçlanmayacağı bir meblağ yazılarak senede sonradan kambiyo vasfının kazandırılmaya çalışıldığını, imzanın, senedin sahte olduğunu ileri sürmüştür. Bono; 6102 sayılı TTK’nun 776-779 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bono, hukukî niteliği itibari ile mücerret bir borç ikrarıdır; bir başka deyişle belirli bir bedelin ödenmesi konusunda bir ödeme vaadidir. Uyuşmazlığa konu bonoda …’un keşideci, …’ın lehtar olduğu, bononun TTK 776. maddesi uyarınca geçerli unsurları ihtiva ettiği, düzenleme (ihdas nedeni) bölümünde “nakden” ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür. TTK 776. maddesinin 1. fıkrasının “g” bendinde bonoyu düzenleyenin (keşidecinin) imzasının bononun zorunlu unsurlarından olduğu belirtilmiştir. Bononun geçerli olabilmesi için keşidecinin bonoyu kendi el yazısı ile düzenlemesi şart olmayıp sadece imzasının olması yeterlidir. Davaya konu bono üzerindeki imzaya itiraz nedeni ile her ne kadar yukarıda özetlenen … 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …-… E.K. sayılı dosyasında imza incelemesi yapılmış ise de yüksek Yargıtay’ın icra tetkik merciini dar yetkili mahkeme olarak kabul edip genel mahkemelerde imza incelemesi yönünden yeniden araştırma yapılmasına yönelik yerleşik uygulaması gereği mahkememizce imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. İmzada sahtelik iddialarında senedin tanzim tarihinden önceki mukayese imzaları toplanarak teknik inceleme yaptırılması gerekmiştir. Mahkememizce, takibe konu bononun tanzim tarihinden önceki döneme ait murisin resmî kurumlar önünde atılmış imza örneklerini içeren belge asılları toplanmış ve İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği’nden rapor alınmıştır. 03/11/2019 tarihli raporda senet üzerinde … adına atfen atılı bulunan imza üzerinde yapılan incelemede söz konusu imzanın kişiye atfedilebilecek nitelikte kaligrafik ve karakteristik özellikler içermeyen, kolaylıkla atılabilecek tarzda, basit tersimli olduğu, mevcut mukayese imzalarının da aynı nitelikte olduğu, bu nedenle söz konusu imzanın … eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olamadığı belirtilmiştir. Davacı taraf vekili 21/10/2019 tarihli dilekçesinde anılan raporda mukayese belge sayısının önceki raporlara göre daha fazla olduğunu ve incelemenin en son teknolojik cihazlar ile yapıldığını, bu nedenle anılan raporun daha güvenilir olduğunu, imzanın aidiyeti hususunun ispat yükünün davalı tarafta olduğunu beyan etmiştir. Davalı taraf vekili 15/10/2019 tarihli dilekçesinde anılan raporun içeriğindeki açıklamalar ile sonuç bölümünün çelişkili olduğunu, rapora bu yönden itiraz ettiklerini beyan etmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere icra mahkemesinde alınan rapor ile mahkememizde alınan rapor arasında çelişki doğduğundan çelişkinin giderilmesi ve uyuşmazlığın çözümlenmesi yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kuruluna senet aslı ve mukayese belgeler üzerinde grafolojik inceleme yaptırılmıştır. 07/01/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunun sonuç kısmında “…Alacaklısı …, borçlusu … olan 17/09/2008 tanzim 30/10/2009 vade tarihli 1.250.000,00-USD miktarlı senette …’a atfen atılmış borçlu imzasının …’un eli ürünü olduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Yukarıda yazılı olduğu üzere icra hukuk mahkemesince aldırılan Adli Tıp Kurumu raporu da aynı içerikte olup, bilimsel ve denetime elverişli her iki rapordan takibe konu bonodaki imzanın muris …’un eli ürünü olduğu kanaatine varıldığından davacının imza itirazı kabul edilmemiştir.
Davacı taraf ikinci olarak; murisleri … ile davalı … arasında ticarî bir ilişki veya borçlanmaya neden olacak ilişki olmadığını, takibe konu bononun kötü niyetle düzenlendiğini ileri sürmüştür. İspat kuralına ilişkin MK md. 6 hükmüne göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK md. 190/1 hükmüne göre “İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” bir vakıada kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Davaya konu bono metninde “Nakten” verildiğine yönelik bir açıklama yer almaktadır. Davacı taraf, aşamalarda tekrarladığı 20/09/2011 havale tarihli dilekçesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasında davalı …’ın 29/03/2011 tarihinde alınan ifadesinde senet metnini talil ettiğini, bu nedenle ispat yükünün davalı tarafta olduğunu öne sürmüştür. Davalı …’ın dosyada mevcut … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı, 29/03/2011 tarihli sorgulama tutanağında yer alan ifadesinde muris …’a ait arsanın satışı için onunla anlaştıklarını, muris …’a 1.250.000,00-USD’yi peşin ve nakit olarak ödediğini, daha sonra arsada başka hissedarların bulunduğunun ortaya çıktığını, …’un bu olayı kimsenin duymasını istemediğini, arsayı kendisine imarlı bir şekilde teslim edeceğini söyleyerek arsanın devrini sağlayıncaya kadar kendisine verdiği paraya karşılık takibe konu senedi imzalayarak verdiğini, arsayı devredemeden vefat ettiğini, bu sebeple senedi icraya koyduğunu beyan ettiği, anılan ifade tutanağında davalının senet metnini talil edecek bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durum karşısında davacı tarafın bedelsizlik iddiasının 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gerekmektedir. Somut olayda davacı taraf bedelsizlik iddiasını yazılı delil ile ispatlayamamıştır. Davacı taraf yemin deliline dayanmış olup her ne kadar senet lehdarı davalı … yargılama aşamasında vefat etmiş ise de Yüksek Yargıtay’ın emsal ilamları nazara alınmak sureti ile davacı tarafa temlik alan davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacı taraf temlik alan davalıya yemin teklifinde bulunmuş olup, yemin teklifi temlik alan davalı tarafından kabul edilerek edâ edilmiştir. Temlik alan davalı … yeminli beyanında “Davaya konu senetten dolayı …’ın …’dan alacaklı olduğunu …’dan duydum, bu senedin hile yolu ile ele geçirilmiş bedelsiz bir senet olup olmadığı konusunda bilgim yoktur, … benim ticari ortağımdır, ticaret sicil kayıtlarına bakıldığında bu görülecektir, görüşmelerimiz sırasında davaya konu senetten dolayı …’dan alacağı olduğunu bana söylemiştir, …’ın 1.250.000,00-USD ödeme gücü vardır ancak …’ın …’a 1.250.000,00-USD para verip vermediğini bilmiyorum, bu işlem sırasında ben yanlarında değildim, … ile 2010-2015 yıllarında ticari ortaklık yaptık, ortak olarak fabrika işlettik ve Sarıyer’de inşaatlar yaptık, ticari ortaklığımızın cari hesabının kapatılması esnasında bana olan borcundan dolayı icra dosyasındaki alacağı bana temlik etti, benim …’dan alacağım 2.000.000,00-USD civarındaydı, icra takibine konu alacak da o civarda olduğu için 2.000.000,00-USD’lik alacağıma karşılık icra dosyasındaki alacağı temlik aldım, temlikname duruşma aralığı nedeni ile dosyaya daha sonra sunulmuştur, temliknameyi avukatlarımıza verdik, dosyaya onlar sunmuştur, ben icra dosyasına konu alacağı temlik alırken borçlu tarafın itirazlarını biliyordum ancak icra dosyasına konu senet ile ilgili mahkemelerde yapılan bilirkişi incelemelerinde imzanın borçluya ait olduğu tespit edildiğinden ben icra dosyasına konu alacağı temlik almayı kabul ettim.” şeklinde beyanda bulunmuş olup, açıklanan tüm bu sebeplerden dolayı ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İİK 72/4 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72 maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda ihtiyati tedbir kararı uyarınca davacı tarafça teminat yatırılmak sureti ile icra dosyasında icra işlemleri tedbîren durdurulmuştur. Bu nedenle davacı aleyhine reddedilen dava değerinin %40’ı oranında kötü niyet tazminatına karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
779.510,34-₺ tazminatın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı …’a verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 28.939,35-TL harçtan mahsubu ile bakiye 28.884,95-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 200,00-TL tebligat posta giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile temlik alan davalı …’a verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı taraf vekili lehine hesaplanan 98.531,64-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile temlik alan davalı …’a verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/12/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza