Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/784 E. 2018/23 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/784 Esas
KARAR NO : 2018/23

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ülke çapında acenteleri olan ve kuryecilik sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalının müvekkili şirket bünyesinde sigortalı olarak 01/11/2016 tarihinde işe başladığını ve kendi isteği ile işten ayrıldığı 03/05/2011 tarihine kadar satış proje yönetmeni olarak çalıştığını, görevi gereği müvekkilinin tüm müşterileri ile ilişki halinde olduğunu ve ticari sırlarına vakıf olduğunu, davalının müvekkili şirkette çalışırken diğer firmalara vermiş olduğu iş tekliflerine, fiyatlara ve bunun gibi müvekkilinin işleyeşine dair önemli ticari sırlarına vakıf olacağından işe başlamadan önce kendisi ile anlaşılarak gizlilik, sır saklama, rekabet etmeme ve buluşlar hakkında beyan, kabul ve tahhütname formu isimli belgelenin imzalandığını, bu taahhütnamenin 3. maddesinde yer alan rekabet etmeme başlıklı hükme göre davalının müvekkili bünyesinde çalışırken ve müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra 2 yıl içinde müvekkili şirket ile aynı faaliyet konusu içeren hiçbir konuda doğrudan ve dolaylı olarak hiçbir faaliyette bulunmamayı aksi halde yine aynı taahhütnamenin cezai hükümler başlıklı hükmü gereğince müvekkili şirkete 100.000 USD tazminat ile birlikte müvekkilinin mahrum kaldığı ve kalacağı karlar ile uğradığı zararları ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, rekabet etmemeye dair sözleşmenin belirli bir bölge için ve belirli bir süre ile yapılmış olduğundan geçerli olduğunu, davalının müvekkili şirketten kendi isteği ile ayrıldıktan bir ay sonra kendi isteği … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olarak … isimli bir firma kurduğunu ve müvekkili ile aynı faaliyet konusunda ticari faaliyet göstermeye başladığını, müvekkili şirketin bünyesinde çalışırken iletişim kurduğu portföyünde yer alan bazı müşterilere giderek yazılı teklifler verdiğini, bu tekliflerde müvekkilinin portföyünde yer alan bazı müşterileri referans olarak gösterdiğini, hatta müvekkilinin kullandığı teklif metinlerinnin aynısını kullandığını, bu şekilde müvekkili ile haksız olarak rekabet ettiğini, müvekkili tarafından davalıya haksız rekabet eylemlerine son vermesi ile müvekkilinin uğradığı zararları karşılaması için Noter ihtarı gönderildiğini ancak davalının eylemlerine devam ettiğini beyanla davalının eyleminin haksız rekabet olduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, müvekkilinin uğradığı maddi zararın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile, davalının haksız rekabeti nedeniyle müvekkilinin kişilik hakları zedelendiğinden 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile, sözleşme gereği 50.000 TL cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2006-2011 tarihleri arasında davacı şirket bünyesinde çalıştığını, müvekkilinin davacının ticari sırlarını öğrenebilecek bir pozisyonda çalışmadığını, proje yönetmeni olarak müşterilere teklif hazırlama pozisyonunda görev yaptığını, bu pozisyonda görev yapan birisinin ticari sırları öğrenmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davacı şirketin merkezinin …’de olduğunu, müvekkilinin ise yalnızca …’da şubede görev yaptığını, şubede yalnızca alt düzey çalışanların bulunduğunu, müvekkiline imzalatılan taahhütnameyi kabul etmediklerini, taahhütnamenin müvekkiline işe girdiği 2006 yılında değil 2009 yılında işten çıkarılacağı baskısı ile imzalatıldığını ancak sözleşmeye 2006 yılının tarihinin atıldığını, ayrıca sözleşme imzalatılırken bedel kısmının boş bırakıldığını ve davacı tarafından doldurulduğunu, davacı şirkette asgari ücretle çalışan müvekkilinin 100.000 USD gibi bir cezai şart ödemeyi kabul etmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin kurmuş olduğu firmada kullandığı kimliğin firmasına ait olduğunu, kullandığı teklif formatının da davacıya ait bir format olmadığını, müvekkilinin şirketelere verdiği tekliflerin davacının verdiği tekliflerden fazla olması nedeniyle davacının herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, müvekkilinin davacı aleyhine konuşmalar yapmadığını beyanla davacının tüm taleplerinin reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının müvekkili bünyesinde müşterilere teklif hazırlayan proje ve satış yönetmeni olarak çalışması sebebiyle ticari sırlarına vakıf olduğunu, taşıma ve kuryecilik sektöründe en önemli ticari sırrın müşterilere verilen teklifler, müşterilerin kimler olduğu ve müşteriler ile nasıl iletişim kurulduğu olduğunu, taahhütnamenin zorla imzalatıldığı iddiasını kabul etmediklerini, bu hususun ispatının ancak yazılı delillerle olabileceğini, rekabete ilişkin hükmün geçerli olduğunu beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, rekabet etmeme yükümlüğüne aykırılık nedeniyle cezai şart, kar kaybı nedeniyle maddi tazminat ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının müvekkili şirket bünyesinde proje ve satış yönetmeni olarak çalışmakta iken kendi isteği ile işten ayrıldığını ve işten ayrıldıktan sonra kendi adına müvekkili ile aynı faaliyet konusunda bir firma kurduğunu, bu firma bünyesinde müvekkilinin ticari sırlarını kullanarak imzalamış olduğu rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, müvekkilinin kar kaybına uğradığını ayrıca davalının eylemleri nedeniyle kişilik haklarının zedelendiğini beyanla cezai şart, maddi ve manevi tazminat talep etmiş, davalı vekili ise müvekkilinin davacının ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmadığını, rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin müvekkiline işten çıkarılma tehdidi ile imzalatıldığını, ayrıca bedel kısmının boş bırakılarak sonradan doldurulduğunu, sözleşmenin geçersiz olduğunu, müvekkilinin davacı aleyhine kişilik haklarını zedeler ve haksız rekabet oluşturacak şekilde hareket etmediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların ticaret sicil kayıtları, davalının SGK kayıtları, davacı tarafından davalının teklif götürdüğü iddia edilen şirketlere davalı tarafla bir ticari ilişki içerisinde olup olmadıklarına dair yazılan müzekkere cevapları dosya içerisine alınmış, davacı tanıkları dinlenmiş, tarafların ticari defterleri ile dosya kapsamı üzerinde davalının haksız rekabet etmek suretiyle davacıyı zarara uğratıp uğratmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, mahkememize tayin edilen mali müşavir bilirkişi davalının ticari defterleri ile dosya kapsamına göre düzenlemiş olduğu raporunda özetle; davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığını, davalı şirketin 2012 yılı satış tutarlarının 517.518,27 TL, net karının 14.779,26 TL, 2013 yılı satış tutarlarının 653.642,30 TL ve net karının 4.258,98 TL olduğunu, davalının davacı şirkette 01/11/2005 tarihinde çalışmaya başladığını, 03/05/2011 tarihinde işten ayrıldığını, 10/05/2011 tarihinde yurt içinde paket, zarf, kargo, yük ve eşya taşımacılığı komisyonculuğu yapmak üzere tescil için Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurduğunu, 06/06/2011 tarihinde Ticaret Siciline tescil edildiğini, nihai tazminat hesabının davacının defterleri incelendikten sonra yapılabileceğini tespit ve beyan etmiş, talimat mahkemesince davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak alınan 01/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının inceleme konusu ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapılmış olduğunu, defterlerin birbirini teyit ettikleri, 2010 ve 2013 yıllarında davalının davacının 40 adet müşterisi ile çalışmış olduğunu, davacı ile çalışan firmaların davalı ile çalışmaya başladıktan sonra ya davacı ile çalışmayı bıraktıklarını ya da davacının bu firmalar ile olan iş hacminin azaldığını, davalının 2011 yılının ilk altı aylık döneminde 185.475,64 TL tutarında iş yaptığını ve iş yaptığı müşterilerinin %70’inin davacı şirketin müşteri listesinde olan firmalar olduğunu, davalının …’ya 15/09/2011 tarihinde teklif verdiğini, verdiği teklifte 17 firmayı referans olarak gösterdiğini, teklif tarihinde bu firmalardan olan davacı müşterilerinden … Sigorta A.Ş. ve … ile henüz çalışmaya başlamadığını, yine … Otomotiv A.Ş. ile de çalışmadığını, bu firmanın da davacının müşterisi olduğunu, davacının bir kısım müşterisi ile ticari ilişkisi kendiliğinden sona erebilecek olsa da ve davalının iş hacmi davacının kaybettiği iş hacmi kadar artmamış da olsa 2011-2013 yılları arasında davacının ortak müşteri listesindeki kuruluşlarla olan iş hacminin 958.976,19 TL’den 478.975,58 TL’ye ve 2013 yılında 42.878,81 TL’ye düşerek %95 oranında azalmış olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Talimat ile alınan bilirkişi raporundan sonra dosya yeniden Mahkememizce atanan Mali Müşavir bilirkişi ile haksız rekabet hususunda uzman bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişiler raporda özetle; davalının davacı şirkette 01/11/2006 tarihinde çalışmaya başladığını ve 11/11/2006 tarihinde imzaladığı sözleşme ile rekabet etmeme ve davacıya ait sırları başkalarına açıklamama borcu altına girdiğini, sözleşme ile davalının davacı işyerinden ayrılmasından itibaren 2 yıllık süre içerisinde davacı ile aynı veya benzer bir iş yapmama borcu altına girdiğini, yine sözleşme ile davalının sözleşme hükümlerinden herhangi birini ihlal etmesi halinde davacıya 100.000 USD cezai şart ile davacının bu yüzden uğrayacağı tüm zararları ödeyeceğinin kabul edildiğini, davalının davacı işyerinden ayrıldıktan yaklaşık bir ay sonra davacı ile aynı işi yapmak üzere bir firma kurduğunu ve bu işi yapmaya başladığını, bu şekilde davalının rekabet etmeme borcunu ihlal ettiğini, davalının davacının müşterilerinden bir kısmı ile çalışmaya başlaması nedeni ile davacının 2011 ve 2012 yıllarında toplam 40.530,82 TL kar mahrumiyeti zararına uğradığını, davacı tarafça talep edilen cezai şart miktarının davalının iktisaden mahvına sebep olabilecek nitelikte olduğunu tespit ve beyan etmişlerdir. Davacı vekili 15/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile zarar talebini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak eksik peşin harcını ikmal etmiştir.
Mahkememizce toplanan deliller ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davalının, davacı şirkette 2006 yılında çalışmaya başladığı, taraflar arasında aynı yıl içerisinde rekabet etmeme yükümlülüğüne dair sözleşmenin akdedildiği, her ne kadar davalı taraf bu sözleşmenin işten çıkarılma tehdidi ile imzalatıldığını iddia etmiş ise de yapmış olduğu görev itibariyle ticari sır ve müşteri bilgilerine vakıf olduğundan davacının bu şekilde bir sözleşme yapmakta haklı olduğu, kaldı ki davalının işten ayrıldıktan sonra da sözleşmenin geçersiz olduğu yçönünde bir dava açmadığı, bu şekilde bu iddiaya değer verilemeyeceği, sözleşmenin belirli bir süre ve bölge ile sınırlanmış olduğu ve geçerli olduğu kanaatine varılmakla davalının davacı şirketten ayrıldıktan bir ay sonra kendi adına davacı ile aynı faaliyet konusunda iştigal etmek üzere işyeri açtığı ve alınan bilirkişi raporları ve şirketlerden gelen yazı cevapları ile de sabit olduğu üzere davacının müşteri portföyündeki firmalar ile çalışmaya başlayarak bu firmaların davacı portföyünden çıkmaları ile davacının zarara uğramasına sebep olduğu, ayrıca çalışmadığı halde davacının müşterisi olan firmaları referans olarak kullandığı, sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinin talep edilebilme koşullarının davacı lehine oluştuğu, ayrıca davalının sözleşme ile haksız rekabet halinde davacının bu sebeple uğrayacağı zararı da karşılama borcu altına girdiği, davacının bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere müşterilerinin davalı ile çalışmaya başlamaları nedeni ile 40.530,82 TL kar mahrumiyeti zararına uğradığı anlaşıldığından kar mahrumiyeti zararı yönünden talebin kabulüne, cezai şart bedeli yönünden her ne kadar sözleşmede 100 bin USD öngörülmüş ve bu miktar davalının iktisaden mahvına sebep olacak ise de davacı tarafça 50.000,00 TL talep edildiği ve talep edilen bedelin hakkaniyet indirimi yapılması halinde son derece makul olduğu kanaati ile bu yönden talebin kabulüne, dava tarihi itibariyle mevcut olan haksız rekabetin sözleşmedeki iki yıllık sürenin yargılama devam ederken dolması nedeniyle bu talep konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebi yönünden ise davalının, davacının ticari itibarını zedelemek adına üçüncü kişiler ve müşterileri nezdinde kötü ifadeler kullandığına dair tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmaması ve dosya kapsamı itibariyle bu iddianın başkaca bir delil ile de ispatlanamaması nedeniyle bu talebin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tazminatların kabul ve red oranına göre taraflara yüklenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davacının haksız rekabetin menine yönelik talebinin konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalının rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle oluşan 50.000,00 TL cezai şart bedelinin dava tarihi olan 04/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davanın rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranması sebebi ile oluşan toplam 40.530,82 TL tazminatın 20.000,00 TLsinin dava tarihi olan 04/10/2012 tarihinden, 20.530,82 TLsinin ıslah tarihi olan 15/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
5-Karar ve ilam harcı 6.184,16 TL’den peşin alınan 1.836,00 TL’nin mahsubu ile kalan 4.348,16 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 522,60 TL tebligat- posta- tanık masrafı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.272,30 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.658,78 TL yargılama gideri ile ilk harç 1.857,15 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan tanık ve tebligat masrafı 82,00 TL’den davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 22,14 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.992,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen kısmı (maneci tazminat) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/01/2018 14:06:47

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza