Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/550 E. 2018/782 K. 12.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/550 Esas
KARAR NO : 2018/782

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalı …’nin 05/04/2012 vadeli ve 855.000,00-USD bedelli bono nedeniyle borçlu olduğu iddiası ile müvekkili aleyhine 1.508.733,00-TL üzerinden … 28. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlattığını, müvekkiline ödeme emrinin 04/05/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin bu takibe ve senede karşı imza inkarında bulunduğunu ve ayrıca diğer sebeplerden ötürü takibin iptali talebi ile … 12. İcra Hukuk Mahkmeesi’nin … esas sırasında dava açtığını, dosya münderecatına aykırı şekilde, hatalı ve eksik inceleme neticesinde müvekkili aleyhine karar verildiğini, kararın temyiz aşamasında olduğunu, İcra Hukuk Mahkemesi’nin takip konusu hakkındaki inceleme yetkisinin dar kapsamlı olması nedeni ile takibe dayanak senet nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davaya konu belgenin kambiyo senetlerine özgü şekil şartlarını taşımadığından bono olmadığını, belgenin düzenlenmesinin esas amacının gecikme halinde çıkabilecek 100.000,00-USD ceza-i şartın yazılı bir belge ile tespit edilmek olduğunu, adî yazılı bir sözleşme niteliğinde olduğunu, bu haliyle kayıtsız şartsız bir borç ikrarını havi olmadığının belli olduğunu, senedin kambiyo vasfı kazanarak bono olmasını sağlayabilecek zorunlu şekil şartı olmadığından senedin takibe konu yapılmasının mümkün olmadığını, bu haliyle arada bir borç ilişkisi olduğunu veya borcun doğduğunu da göstermediğini, senet üzerindeki imza ve isim yazısının müvekkiline ait olmadığını, taraflar arasında borç ilişkisi olmadığını, davalı hakkında davaya konu senette sahtecilik yaptığı iddiası ile 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sırasında açılmış derdest dava olduğunu, davalının bu davaya ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasında vermiş olduğu 14/01/2013 tarihli ifade ile senet metnini talil ettiğini, bu nedenle ispat yükünün davalıda olduğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı … 28. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasındaki 1.508.733,00-TL takip çıkışlı takibin iptaline, müvekkilinin söz konusu icra dosyası ve 855.000,00-USD bedelli senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ve senedin iptaline, ödenmiş meblağların dava tarihindeki kur üzerinden karşılıklarının ödeme tarihleri itibari ile ticari faiziyle beraber istirdadına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, icra takip dosyasına yatırılan ve yatırılacak paraların dosya alacaklısı davalıya ödenmemesi yönünde ivedilikle İİK 72 uyarınca tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu senedin kambiyo senedi olup, TTK’da düzenlenen geçerlilik şartlarını taşıdığını, bonodaki cezai şarta ilişkin ibarenin bononun geçerliliğini etkileyemeyeceğini, yine dava dilekçesinde ileri sürülen cezai şarttaki düşük bedelin geçerli olacağına ilişkin iddianın da hukukî değerinin olmadığını, davacının senedin düzenlenmesine yönelik hata, hile hukukî sebebine dayanmış ise de somut olayda hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu, sahtelik olgusuna dayanmış ise de bu iddiaya ilişkin somut tespit ve delil sunmadığını belirterek davanın reddine, davacı yanın açmış olduğu haksız ve kötü niyetli dava sebebi ile aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada mevcut … 17. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı mirasçılık belgesinin incelenmesinde davalı …’nin yargılama aşamasında 23/09/2015 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak eşi … ve çocukları …, …, … ve … ‘nin kaldığı, davacı tarafça husumetin mirasçılara yöneltildiği, mirasçıların dosyaya vekaletname belgesi sundukları, taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmıştır.
Davalı mirasçılar vekili aşamalardaki beyanında davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların delil listesinde geçen deliller toplanmıştır.
Mahkememizce … 28. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 05/04/2012 tarihli 855.000,00-USD bedelli bono hakkında 02/05/2012 tarihinde kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizin 08/09/2014 tarihli ara kararı ile davacı …’ın İİK 72/3 maddesine dayalı ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile alacağın %15’inin teminat olarak yatırılması halinde icra dosyasına yatan (yatacak) paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş olduğu, tedbir kararı uyarınca teminatın yatırılmış olduğu, icra dairesinin 10/09/2014 tarihli kararı ile icra işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce … 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/686-2014/890 E.K. sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; davacı … tarafından davalı … aleyhine … 28. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında başlatılan takibin iptali talebi ile dava açıldığı, yargılama sonucunda verilen 2012/686-2014/890 E.K. sayılı karar ile davacının imzaya ve borca itirazının reddi ile davanın reddine karar verilmiş olduğu, iş bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2014/25133-31211 E.K. Sayılı 23/12/2014 tarihli ilamı ile onanmasına karar verildiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2015/8771-11822 E.K. sayılı 30/04/2015 tarihli ilâmı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği, kararın 30/04/2015 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/356-2015/467 E.K. sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … nolu iddianamesinde özetle; şüpheli … lehine düzenlenmiş 825.000,00-$ bedelli bonodaki imzanın müştekî …’ın eli ürünü olmadığının bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, şüphelinin resmî belgede sahtecilik suçundan TCK 204/1, 158/1-d maddesi gereğince cezalandırılması talebi ile dava açıldığı, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/326-2015/467 E.K. Sayılı kararı ile sanık …’nin 23/09/2015 tarihinde vefatı nedeni ile kamu davasının TCK 64 ve CMK 223/8 maddesi uyarınca düşürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava; menfi tespit davasıdır. 2004 sayılı İİK 72 maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Dava konusu olayda davacı taraf davalının icra takibinden sonra menfi tespit davası açmış olup, davacı takibe konu belgenin bono vasfında olmadığını, belgedeki yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını, davalı ile arasında ticari bir ilişki veya borçlanmaya neden olacak bir ilişki olmadığını, belgenin hata ve hile ile düzenlendiğini öner sürerek takibe konu bono nedeni ile borçlu bulunulmadığının tespiti talebinde bulunmuştur.
Davacının ilk itirazı; takibe dayanak belgenin bono vasfında olmadığına yöneliktir. Bono 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776-779. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bono, hukukî niteliği itibari ile mücerret bir borç ikrarıdır; bir başka deyişle belirli bir bedelin ödenmesi konusunda bir ödeme vaadidir. Uyuşmazlığa konu bononun beyaz dosya kağıdına elektronik ortamda düzenlenmiş olduğu, “BONO” başlığı altında “Bu emre muhaber senedin karşılığında 20.Nisan.2012 (Yirmi Nisan İkibin Oniki) tarihinde … veya emru havalesine 855.000,00-USD (Sekizyüz Ellibeş Bin Amerikan Doları) ödeyeceğim. Bedeli nakten ahzolunmuştur. Senet vadesinde ödenmediğinde cezai şart olaran 100.000,00-USD ödeyeceğim, ihtilaf halinde İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri’nin yetkisini şimdiden kabul ederim. 05/03/2012” yazılı metin olduğu, metnin sağ alt tarafında el ile yazılmış “…” yazısı ve altında imza olduğu görülmüş olup, iş bu belgenin bononun geçerli unsurlarını ihtiva ettiği anlaşıldığından davacının anılan belgenin bono vasfında olmadığı yönündeki itirazı kabul edilmemiştir.
Davacının ikinci itirazı; anılan belgede yer alan yazı ve imzaya ilişkin olup, davacı takibe konu bonodaki yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını öne sürerek itiraz etmiştir. Davaya konu bono üzerindeki imzaya itiraz nedeni ile her ne kadar yukarıda özetlenen … 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/686-2014/890 E.K. sayılı dosyasında imza incelemesi yapılmış ise de yüksek Yargıtay’ın icra tetkik merciini dar yetkili mahkeme olarak kabul edip genel mahkemelerde imza incelemesi yönünden yeniden araştırma yapılmasına yönelik yerleşik uygulaması gereği mahkememizce yazı ve imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Yazı ve imzada sahtelik iddialarında senedin tanzim tarihinden önceki mukayese yazı ve imzaların toplanarak teknik inceleme yaptırılması gerekmektedir. Mahkememizce takibe konu bononun tanzim tarihinden önceki döneme ait davacının resmî kurumlar önünde atılmış imza örneklerini ve yazılarını içeren belge asılları toplanmış, davacının yazı ve imza örnekleri huzurda alınarak dosya yazı ve imza incelemesi için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmiştir. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından tanzim olunan 23/06/2016 tarihli 27695533-101. 02-2016/36164/3822-2898 sayılı raporun sonuç kısmında “…İnceleme konusu belgede … adına atılı imza ve isim yazısı ile …’ın mukayese imza ve yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imza ve isim yazısının …’ın eli ürünü olduğu…İnceleme konusu belgedeki imzanın ıslak imza olduğu…İnceleme konusu senedin mutad senetlerden olmadığı, inceleme konusu belgede, imza ve isim yazısının belge içeriğindeki yazılara ve belge bölümüne göre konumunun mutad yerleşimde bulunmadığı, söz konusu belge metin kısmının; başlangıcı, harf boyutları, satır aralıkları ve içerdiği boşluklar dikkate alındığında belgede mevcut isim yazısı ve imzaya yaklaşma gayretiyele yazılmış olduğu, ayrıca inceleme konusu imzanın alt kısmında imzanın devamında bulunan gramalar ile biçimsel benzerlikler gösteren grama fulaj izleri görüldüğü, bu izlerin müteselsilen imzalanmış belgelere ait olabileceği de dikkate alındığında söz konusu senedin kuvvetle muhtemel isim yazısı ve imzadan faydalanılarak tanzim edilmiş olduğu…Mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel bir yöntem bulunmadığından inceleme konusu belgede yer alan yazıların yaşı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediğini…İnceleme konusu belgede herhangi bir silinti, kazıntı, değişiklik yapıldığını gösterir bulgu saptanamadığı..” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazı üzerine mahkememizce yazı ve imza incelemesi için dosya İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Belge İnceleme Birimi’ne gönderilmiştir. Adli Tıp Enstitüsü Belge İnceleme Birimi’nce düzenlenmiş … tarih … sayılı raporun sonuç kısmında “…Belge analizinde kullanılan tam unsurlarının tümü dikkate alınarak ve büyüteç, stereo mikroskop ve VSC 8000 Spektral Analiz Cihazı kullanımı ile gerçekleştirilen analizler sonucu; VSC 8000 cihazı ile yapılan İncelemede, senetteki imzanın tükenmez kalem mürekkebi ile oluşturulduğu ve fiılaj içerdiği görüldüğünden, belge üzerindeki imzanın ıslak imza olduğu, başka bir belgeden nakledilmiş İmza olmayıp inceleme konusu belgeye doğrudan atılmış olduğu, Belgedeki mürekkepli kalem ile oluşturulmuş İsım yazısı ve imza ile …’a ait el yazılan ve imzalar arasında, grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından önemli derecede uyum ve benzerlikler bulunması nedeni ile İnceleme konusu senetteki isim yazısı ve imzanın …’ın eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği, VSC 8000 cihazı ile yapılan incelemede belgenin tümünde kimyasal veya fiziksel silinti ve/veya kazıntı bulgusu saptanmadığı, Belge inceleme alanında yazıcı toner mürekkebi île kalem mürekkebi arasında yaş analizine dayanan bilimsel bir yöntemin bulunmaması nedeni ile bilgisayar yazısı ile kalem yazısı arasında yaş farkı olup olmadığı hususunda bir değerlendirmenin yapılmadığı, Senet üzerinde yazıcı toner kalıntılarının bulunması, metin kısmının yazıcı tonerinden oluşması ve satır aralığının düzenli olması dikkate alındığında senet üzerindeki metin yazılarının tamamı veya bir kısmının elektronik ortamda taşınmak suretiyle oluşturulmamış olduğu, tümünün tek seferde bilgisayar yazıcısı ile oluşturulmuş olduğu, senetteki bilgisayarla yazılı metnin inceleme bölümünde ayrıntılı olarak tanımlandığı gibi geniş olarak yazılmış olması dikkati çekmekle birlikte, mevcut verilerle sorulan hususlarda daha ileri bir tespite gidilemediği” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilimsel ve denetime elverişli teknik bilirkişi raporlarından takibe konu bonodaki isim yazısı ve imzanın davacı …’ın eli ürünü olduğu kanaatine varılmış olup, davacının yazı ve imza itirazı kabul edilmemiştir.
Davacının üçüncü itirazı; davalı ile arasında ticarî bir ilişki veya borçlanmaya neden olacak ilişki olmadığı iddiası ile takibe konu bononun “hata, hile” ile düzenlendiğine ilişkindir. Davacı hata, hile olgusuna dayanarak tanık dinletme talebinde bulunmuştur. “Hata, hile” olgusunun ispatı yönünde tanık deliline dayanmak ispat kuralları açısından mümkün ise de somut olayda tanık listesinin yasal süresinden sonra dosyaya sunulmuş olması karşısında davalı tarafın tanık dinletme talebine muvafakatinin olmaması nedeni ile davacının tanık dinletme talebi usul ve yasa gereği kabul edilmemiştir. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Bono nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Davaya konu bono metninde “Nakten” verildiğine yönelik bir açıklama yer almaktadır. Davacı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasında davalının 14/01/2013 tarihinde alınan ifadesinde senet metnini talil ettiğini, bu sebeple ispat yükünün davalı tarafta olduğunu öne sürmüştür. Davalı …’nin dosyada mevcut … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı, 14/01/2013 tarihli sorgulama tutanağında yer alan ifadesinde arsa-inşaat hisse devri karşılığı davacıya nakit para verdiğini, hisse devri yapılmayınca davacı tarafından takibe konu bononun tanzim edilerek kendisine verildiğini beyan ettiği, anılan ifade tutanağında davalının senet metnini talil edecek bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durum karşısında davacının bedelsizlik iddiasının 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 201 maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gerekmektedir. Somut olayda davacı taraf bedelsizlik iddiasını yazılı delil ile ispatlayamamıştır. Davacı taraf yemin deliline dayanmış olup her ne kadar senet lehdarı davalı … yargılama aşamasında vefat etmiş ise de Yüksek Yargıtay’ın emsal ilamları nazara alınmak sureti ile davacı tarafa müteveffanın mirasçıları olan dahili davalılara senedin tanzimi, senede konu borç vs. hakkında bilgilerinin olup olmadığı hususunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacı taraf dahili davalı mirasçılara yemin teklifinde bulunmuş olup, yemin teklifi dahili davalılar tarafından kabul edilerek edâ edilmiştir. Dahili davalı mirasçılar yeminli beyanlarında davaya konu senedi görmediklerini, murisleri …’nin, davacıdan 855.000,00-$ para alacağı olduğunu bizzat kendilerine söylediğini belirtmişlerdir. Açıklanan tüm bu sebeplerden dolayı davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İİK 72/4 maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72 maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda mahkememizin 08/09/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı uyarınca davacı tarafça teminat yatırılmak sureti ile icra dosyasında icra işlemleri tedbîren durdurulmuştur. Bu nedenle davacı aleyhine reddedilen dava değerinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
301.746,06-TL kötü niyet tazminatının davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden alınması gereken 103.061,55-TL nispi karar harcından peşin alınan 25.765,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 77.296,15-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 48,00-TL (tebligat posta gideri) yargılama giderinin davacıdan tahsili ile dahili davalı mirasçılara verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı mirasçılar vekili lehine hesaplanan 69.212,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile dahili davalı mirasçılara verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/08/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza