Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1513 E. 2019/221 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1513 Esas
KARAR NO : 2019/221

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2014
KARAR TARİHİ : 27/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … adresinde faaliyet gösteren … Bakanlığından belgeli .. Otel işletme ünvanlı tesisi ile ilgili olarak davalı şirketin … nolu abonesi olduğunu, izah edileceği üzere davalı şirketin usul ve yasaya, sözleşmeye ve Yargıtay kararları ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına aykırı olarak satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli gibi kalemler ilave edilmiş olan faturalara ayrıca tüketim ve hizmet bedeli karşılığı olmaksızın kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden %1 Enerji fonu, %2 TRT Fonu, %2 TRT payı, %5 BTV ve %18 KDV tahakkuk ederek müvekkili şirketten tahsil ettiğini, elektrik dağıtım ve satış hizmetlerinin tekel konumunda olması ve tam anlamıyla serbest piyasaya dayanmaması ve idarenin gözetiminde olması nedeniyle tüketicilere serbestlik tanınmadığını, müvekkili şirket gibi yüksek enerji maliyetleri ile boğuşan konaklama tesisi işletmecileri olan tüketicilerin, kayıp kaçak bedelleri ve bu bedeller üzerinden tahakkuk ettirilen diğer fon ve vergileri elektrik kesintisi yaşamamak için ödemek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin yaptığı bu işlemler nedeniyle geriye dönük ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik müvekkilinden 01/01/2011-31/10/2014 tarihleri arasında tahsil edilen faturalardaki kayıp kaçak bedelinin ve bu bedel dahil edilerek hesaplanan %1 Enerji fonu, %2 TRT payı, %5 BTV ve %18 KDV içindeki kayıp kaçak bedeline isabet eden farkın toplamı olan en az 105.587,48 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte iadesi için işbu davanın açılma zorunluluğunun doğduğunu, davalı şirket tarafından yapılan tahakkuk ve tahsilatın hukuka, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararına ve Hukuk Dairesi kararlarına aykırı olduğunu, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip bedeli ondan tahsil etme görevinin bizzat enerjinin sahibi bulunan elektrik dağıtımından sorumlu dağıtım şirketine ait olduğunu, kaçak elektrik kullanımı yasalarda suç iken suçun neticelerine suçlular değil hiçbir yükümlülüğü olmayan abonelerin katlandığını, bununla birlikte tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesinin, yani şeffaflığın hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğunu, gerçekten de enerji dağıtımında oluşan kayıpların giderilmesi ve abone olmaksızın ve hiçbir ücret ödemeksizin enerji kullanan kişilerin bulunup kullanılan enerji bedelinin o kişilerden tahsil edilmesi esas olması gerekirken, bir hizmet bedeli karşılığı olarak tüm bunların tükettiği elektrik karşılığını ödemekle sınırlı yükümlülüğü olan tüm abonelere yüklenmesinin ve tahsil edilmesinin kabul edilemeyeceğini, buna ek olarak fazla enerji sarfeden tüketicilerin faturaları bu şekilde gereksiz şekilde yükseldiğinden bölgeden bölgeye elektrik faturaları arasında tutarsızlıklar görüldüğünü, müvekkilinin işlettiği oteller Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belgeli işletmeler olup sunulan hizmet standartları itibariyle yüksek enerji maliyetleri ile işletmelerdeki konfor, hijyen ve güvenliğin sürdürülmeye devam ettirildiğini, bir konaklama tesisinde verimliliğin yükseltilmesine çalışılsa da aydınlatma, ısıtma, soğutma ve mutfak için kullanılan elektrik enerjisi giderlerinin tüm işletme giderlerinin neredeyse %15’ini bulduğunu, yapılan tahsilatların Anayasanın 2. maddesinde belirtilen eşitlik kuralına aykırı olduğunu, yine Anayasanın 2. maddesine göre belirlilik ilkesine göre de yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır olması ve kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu bir takım güvenceler içermesi gerektiğini, yasal hükümler gereğince kayıp kaçak bedellerinin abone tutarlarına yansıtılmasının mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil ettiğini, uygulamanın hiçbir surette yönetmelik ve kanunların önüne geçemeyeceğini, kayıp kaçak bedelinin tahsilatı hukuka aykırı olduğundan bu bedel üzerinden Enerji Fonu, TRT payı, Belediye Vergisi ve KDV alınmasının da sözleşme ve hukuka aykırı olduğunu, kayıp kaçak bedeli alınmamış bir hizmet karşılığı alındığından bu bedellerin iadesinin gerektiğini beyanla geriye dönük hak ve fazlaya ilişkin istirdat hakları saklı tutmak üzere şimdilik sadece 01/01/2011-31/10/2014 tüketim dönemlerine ait faturalar için tahakkuk ve tahsil edilmiş kayıp kaçak bedellerin ve bu bedeller üzerinden hesaplanmış %1 enerji fonu, %2 TRT payı, %5 belediye vergisi ve %18 KDV içindeki kayıp kaçak toplam bedeline isabet eden en az 105.587,48 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 01/01/2011-31/10/2014 tarihleri tükemi dönemleri için kayıp kaçak bedeli ve bu bedele dahil edilerek hesaplanan %1 Enerji Fonu, %2 TRT payı, %5 Belediye vergisi ve %18 KDV farkı hesaplamaları adı altında alacak kalemlerinin haksız ve hukuksuz bedeller olduğu iddiası ile ödeme tarihlerinden itibaren yürütülecek değişen oranda avans faizi ile birlikte iadesi talebi ile iş bu davayı açtığını, oysa dava dilekçesinde kanuni noksanlıkların bulunduğunu ve noksanlıkların tamamlanmdaığı takdirde davanın açılmamış sayılması gerektiğini, dava talep konusunun açıkça faturalarda belirli olması hasebiyle HMK’nın ilgili maddeleri uyarınca belirsiz alacak davası ve kısmi dava açılamayacağını, davacının bir an haklı olduğu düşünülse bile taleplerinin zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak müvekkili şirket ile davacı şirket arasında akdedilen 14/06/2010 tarihli Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşme ve 01/01/2012 tarihli Ek Protokolü uyarınca davacı şirkete elektrik enerjisi tedarik edildiğini, davacı şirket tüketim ve hizmet bedeli karşlığı olmaksızın kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden %1 Enerji fonu, %2 TRT Payı, %5 Belediye vergisi ve %18 KDV bedelinin haksız yere tahakkuk ve tahsil edildiği iddiasının mensetsiz olduğunu, bu iddianın sözleşme ve protokole aykırı olduğunu, sözleşmenin 4. maddesinde müvekkilinin, EPDK tarafından uygulanması kararlaştırılan her türlü vergi, resim, harç ve benzeri kalemleri aylık olarak faturalara ilave edeceğinin açıkça belirtildiğini, müvekkili şirketin yapmış olduğu işlemlerin sözleşmeye uygun olduğunu, davacının kendisine gönderilen faturaları hür iradesiyle ve karşılıklı pazarlık sonucu imzaladığı sözleşme ile kabul ettiğini, basiretli tacir olan davacının serbest rekabetçi piyasa koşullarında pazarlıkla ve bizzat hür iradesiyle kabul ettiği sözleşme hükümleri uyarınca ödediği bedelin iadesini talep etmeye hukuken hakkının olmadığını, üretilen elektriğin maliyetinin tüketicilere yansıtılmasının faatileyitn doğal sonucu olduğunu, EPDK kararlarında dağıtım şirketlerinin ilgili mevzuat gereğince kayıp kaçak miktarına ilişkin maliyeti müşterilere yansıtmasını öngörülürken diğer yandan kaçakların sıfırlanmasına ve teknik kayıpların makul seviyeye indirilmesine ilişkin gerekli düzenlemelerin de yapıldığını, 21 Elektrirk Dağıtım şirketinin bölgesinde uygulayacağı hedef kayıp kaçak oranlarının bu bölgelerde gerçekleşen kayıp kaçak oranları esas alınarak 28/12/2010 tarih ve 2977-2998 sayılı kurul kararları ile onaylandığını, tarifelerin uygulanmasının dağıtım şirketleri için yasal zorunluluk olduğunu, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri değiştiremeyeceği gibi tarifelerde yer almayan bir bedeli tahsil edemeyeceğini, müvekkili şirketin tahsil ettiği kayıp kaçak bedellerini kendi malvarlığına katmaksızın ilgili … idaresine aktardığını, müvekkili şirketin dağıtım şirketi statüsünde olmayıp tedarik lisassına sahip olduğunu, dolayısıyla dağıtım sisteminde yer alan teknik kayıpların ve dağıtım bölgesinde yer alan kaçak elektrik kullanımının önlenmesini fiilen müvekkili şirketten beklemenin hukuken imkansız olduğunu, müvekkili şirketin kayıp kaçak bedelleri açısından dağıtım şirketine aktarma yapan aracı durumunun söz konusu olduğunu, bu nedenle istenilen kayıp kaçak bedellerinin geri ödenmesinden sorumlu tutulmasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının avans faizi talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafın ancak dava tarihi itibariyle işleyecek reeskont faizi talep edebileceğini beyanla davanın üçüncü kişi olan … ihbar edilmesine ve reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli ve bu bedeller üzerinden KDV, TRT payı ve çeşitli sebeplerle alınan bedellerin istirdadı talebine ilişkindir.
Dosyaya sunulan delillerin incelenmesinde; taraflar arasında 14/06/2010 tarihli Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşmenin ve bu sözleşmeye ek olarak 01/01/2012 tarihli protokolün imzalandığı ve bu sözleşme ile oluşturulan abonelik üzerinden davacının, davalıdan elektrik enerjisi temin ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça dava konusu edilen faturalarda iddia edildiği şekilde haksız tahsilat yapılıp yapılmadığının tespiti için dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle; taraflar arasında 14/06/2010 tarihli Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketimine İlişkin Sözleşmenin ve bu sözleşmeye ek olarak 01/01/2012 tarihli protokolün bulunduğunu, dava konusu edilen faturaların irdelenmesi ile davalı tarafından davacıdan KDV’siz toplam 88.622,29 TL tahsil edildiğini, KDV ile birlikte bu bedelin 104.574,30 TL olduğunu, kayıp kaçak bedelleri dışında kalan bedellerin alınmasının EPDK’nın yasal mevzuatına uygun olduğunu ancak kayıp kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatta alınma gerekçesini açıklayan bir düzenleme olmadığını, her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren yapılan hesaplama neticesinde davacının talep edebileceği faiz miktarının 24.844,09 TL olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Taraf vekillerince rapora sunulan itirazların irdelenmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Heyet ek raporunda kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerini tekrar etmiştir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kayıp kaçak bedelleri hususunda 6719 sayılı Kanunda yapılan düzenleme gereği heyette bulunan elektrik bilirkişisinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda özetle; yapılan tespitlere göre dava konusu edilen faturalarda kayıp kaçak bedelinin ayrı bir maliyet kalemi olarak tahsil edildiği gibi enerji bedeli içerisine de kayıp kaçak bedeli dahil edilerek davacıdan iskonto oranında mükerrer kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini, ayrıca EF, TRT payı ve BTV içerisine de enerji bedelinden ve kayıp kaçaktan gelen iki farklı oranda kayıp kaçak bedeli olduğunu, bu bedelin de davacıdan mükerrer olarak tahsil edildiğini, davalının EPDK kararlarında bulunmayan bir şekilde kayıp kaçağı enerji bedeli içerisine dahil ederek fatura düzenlediğini, davacıdan bu nedenle tahsil edilen mükerrer kayıp kaçak bedelinin KDV dahil 82.791,88 TL olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş ve Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür. Davacı vekili duruşmada, bilirkişi raporunda mükerrer olarak tahsil edildiği tespit edilen bedele dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi talebinde bulunmuştur.
Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesinde (mülga 14/03/2013-6446 S.K. madde 30) “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmaya başlamıştır. Bu tarife de EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca 11/08/2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 15/2 fıkrasının “perakende satış fiyatlarına ilişkin parametreler, enerji alımına ilişkin tavan fiyat, hedef kayıp/kaçak oranı ve brüt kâr marjı ve verimlilik hedefine ulaşması ölçüsünde elektrik piyasası hedef planı düzenlemesine tabî unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak hesaplanmış perakende satış hizmeti maliyetlerini içerecek şekilde belirlenir.” hükmüne yer verdiği, yani bu yönetmeliğe göre satış fiyatlarını kayıp kaçak bedelinin eklenebileceğinin belirtildiği, bu yönetmeliğe dayanılarak 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “perakende satış hizmetleri geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğe göre abonelerden kayıp kaçak bedeli adı altında bedelin tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ile “Anayasanın Vergi Ödevi” başlıklı 73. Maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mâli gücüne göre vergi ödemek ile yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mâli yükümlülükler kanun ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mâli yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlarca ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kayıp kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı dayanak yapılarak iş bu dava 30/12/2014 tarihinde mahkememizde açılmış olup, yargılamanın devamı sırasında 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 17/06/2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; 6719 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasına (şş) bendi eklenmiş ve anılan bendde; (şş) Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Yine 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Keza 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih 2016/150-2017/179 E.K. Sayılı 28.12.2017 tarihli, R.G. Tarih – Sayı : 15.2.2018 – 30333’lı kararı ile 17. maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü iptal edilmiştir. Yapılan yasal değişikliler doğrultusunda bilirkişiden davalı tarafça tahsil edilen bedellerin EPDK tarifelerine uygun olup olmadığı hususunda alınan raporda, davalının, davacıdan EPDK tarifeleri uyarınca tahsil ettiği kayıp kaçak bedeli yanında tarifelerde olmayan bir şekilde uygulama ve faturalandırma yapmak suretiyle mükerrer olarak KDV dahil 82.791,88 TL kayıp kaçak bedeli tahsil ettiği anlaşılmış olmakla mükerrer olarak tahsil edilen bedelin talep doğrultusunda dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, dava değeri olarak talep edilen 105.587,48 TL’den bu bedelin indirilmesi ile kalan kısım yönünden ise dava, yapılan yasal düzenlemeler nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacıya iadesine karar verilen kısım yönünden nispi olarak hesaplanan harç ve vekalet ücreti davalıya yükletilmiş, konusuz kalan kısım yönünden de davacının dava tarihi itibari ile talebinde haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın 82.791,88 TL yönünden KABULÜ ile bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Dava konusu edilen 22.795,60 TL yönünden davanın esası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan karar ve ilam harcı 5.655,51 TL’den peşin alınan 2.227,45 TL’nin mahsubu ile kalan 3.428,06 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Konusuz kalan kısım yönünden karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 269,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.969,50 TL yargılama gideri ile 2.252,65 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 9.373,35 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca konusuz kalan kısım nedeniyle 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/03/2019

Katip
E-imza

Hakim
E-imza