Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1485 E. 2018/1262 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1485 Esas
KARAR NO : 2018/1262

DAVADA
DAVA TARİHİ : 22/12/2014
KARAR TARİHİ :19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin, hastanesine elektrik enerjisi sağlamak üzere, davalı ile Elektrik Satış Sözleşmesi imzaladığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin 11489630 abone nolu elektrik abonesi olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkili adına tanzim edilen Ocak 2011-Ekim 2014 tarihleri arasında düzenlenen elektrik faturalarında “kayıp-kaçak bedeli” adı altında 99.969,86 TL kayıp-kaçak bedeli ve 17.994,57 TL %18 KDV olmak üzere toplam 117.964,00 TL haksız tahsilat yapıldığını, müvekkili tarafından davalıya … 24. Noterliğinden … tarih ve … yevmiye no ile tasdikli ihtarname keşide edildiğini, kayıp-kaçak bedeli adı altında haksız olarak tahsil edilen 117.964,00 TL’nin iadesi istenmiş ise de olumlu sonuç alınamadığını, ülkemizde elektrik enerjisi kullanımı ile ilgili yasal mevzuatı Enerji Piyasası Kanunu oluşturmakta olup anılan kanun çerçevesinde EPDK’ca yürürlüğe konan Yönetmelik, Tebliğ ve Kurul Kararları ile tüketicilerin elektrik enerjisi kullanımı ile ilgili faturalarda, enerji satış fiyatının yanı sıra İletim Sistem Kullanım Bedeli, Dağıtım Sistem Kullanım Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedelinin yanı sıra Kayıp Kaçak Bedeli adı altında, içinde hırsızlanan enerji bedelinin de yer aldığı tarifeler belirlenerek uygulamaya konduğunu, davalı şirketle, enerji temini konusunda sözleşme akdedilmiş olmakla birlikte, söz konusu sözleşmelerin EPDK mevzuatı kapsamında tüketici iradesi dışında tek taraflı hazırlanmış iltihaki tip sözleşme vasfında olduğunu, enerji birim bedelinde uygulanacak indirim miktarı dışında tüketicinin bir pazarlık yapma ve sözleşme hükümlerini değiştirme hakkı bulunmadığını beyanla Yargıtay içtihatları da nazara alınarak fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, kayıp-kaçak bedeli adı altında davacı şirketten haksız tahsil edilen 99.969,86 TL kayıp-kaçak bedeli ve 17.994,57 TL %18 KDV olmak üzere toplam 117.964,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 08/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile elektrik enerjisi satışına dair üç ayrı sözleşme imzaladığını, davalı şirket tarafından müvekkili adına tanzim edilen Mart 2010-Ocak 2015 tarihleri arasında düzenlenen elektrik faturalarında kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletişim bedeli, sayaç okuma bedeli vs adlar altında müvekkilinden haksız bedeller tahsil edildiğini, yargıtay içtihatları ile bu bedellerin haksız olarak alındıklarının belirlendiğini, Mahkememizin 2014/1485 Esas sayılı dosyası ile bu hususta dava açtıklarını beyanla öncelikle bu dosyanın Mahkememizin 2014/1485 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere çeşitli adlar altında müvekkilinden tahsil edilen bedellerden şimdilik 1.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın akdedilen sözleşmelerden değil bizzat geçerli yasal mevzuattan kaynaklanması nedeniyle iş bu davanın Danıştay nezdinde açılması gerektiğini, müvekkilinin dava konusu edilen bedelleri tahsil ederek ilgili şirket olan …’ye aktardığını, bu nedenle iş bu davanın bu şirkete yöneltilmesi gerektiğini, söz konusu elektrik enerjisi satış sözleşmesinin tacirler arasında yapılmış olduğunu, müvekkili tarafından mevzuata uygun şekilde tahsil edilen bedellerin iadesinin söz konusu olamayacağını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava; elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli vb bedeller adı altında tahsil edilen bedellerin istirdadı talebine ilişkindir.
Taraflarca dosyaya sunulan delillerin incelenmesinde taraflar arasında elektrik abonelik sözleşmelerinin akdedildiği, davacının tüketim ekstreleri ile faturalar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre davacıdan dava konusu edilen bedeller olarak 266.502,75 TL tahsilat yapıldığı ancak yapılan tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine ve meri mevzuata uygun olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesinde (mülga 14/03/2013-6446 S.K. madde 30) “Ulusal Tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmaya başlamıştır. Bu tarife de EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca 11/08/2002 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 15/2 fıkrası “perakende satış fiyatlarına ilişkin parametreler, enerji alımına ilişkin tavan fiyat, hedef kayıp/kaçak oranı ve brüt kâr marjı ve verimlilik hedefine ulaşması ölçüsünde elektrik piyasası hedef planı düzenlemesine tabî unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak hesaplanmış perakende satış hizmeti maliyetlerini içerecek şekilde belirlenir.” hükmüne yer verdiği, yani bu yönetmeliğe göre satış fiyatlarını kayıp kaçak bedelinin eklenebileceğinin belirtildiği, bu yönetmeliğe dayanılarak 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “perakende satış hizmetleri geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkındaki tebliğe göre abonelerden kayıp kaçak bedeli adı altında bedelin tahsil edildiği, sayaç okuma bedelinin 4193 sayılı EPDK kurul kararının 8. maddesine dayanılarak 2011 tarihinden itibaren tüketicilerden tahsil edildiği, yine diğer bedellerin 11/08/2002 tarihinde resmî gazetede yayımlanan tebliğler doğrultusunda tüketicilerden tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, enerji fonu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ile “Anayasanın Vergi Ödevi” başlıklı 73. Maddesinde “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mâli gücüne göre vergi ödemek ile yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mâli yükümlülükler kanun ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mâli yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlarca ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kayıp kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı dayanak yapılarak iş bu asıl dava 22/12/2014 ve birleşen dava 10/06/2016 tarihinde mahkememizde açılmış olup, yargılamanın devamı sırasında 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 17/06/2016 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; 6719 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasına (şş) bendi eklenmiş ve anılan bendde; (şş) Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Yine 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kezâ 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih 2016/150-2017/179 E.K. Sayılı 28.12.2017 tarihli, R.G. Tarih – Sayı : 15.2.2018 – 30333’lı kararı ile 17. maddeye eklenen 10. Fıkra hükmü iptal edilmiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı olarak alındığı iddiası ile mahkememizde açmış olduğu iş bu asıl ve birleşen davanın açılış tarihinden sonra yapılan yasal düzenlemeler nedeni ile konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 331/1 maddesi gereğince davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 esas-2009-526 karar sayılı ilamında benzer bir olayda “dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeni ile haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından dava, davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeni ile konusuz kalmış ise davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” şeklinde karar vermiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin emsal ilamları da nazara alınarak dava devam ederken yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeni ile asıl ve birleşen davanın konusuz kaldığı, davacının asıl ve birleşen dava tarihi itibari ile talebinde haklı olduğu kabul edilerek davacı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Mahkememizin 2014/1485 esas sayılı dosyasında davanın esası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/629 esas sayılı dosyasında davanın esası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
3-Asıl davada karar ve ilam harcı 35,90 TL’nin peşin olarak alınan 2.014,55 TL harçtan mahsubu ile kalan 1.978,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Asıl davada davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 295,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 795,50 TL yargılama gideri ile ilk harç 61,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Birleşen davada karar ve ilam harcı 35,90 TL’den peşin olarak alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile kalan 10,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
7-Birleşen davada davacı tarafından yapılan 58,40 TL ilk harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Birleşen davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Asıl ve birleşen davada taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.19/12/2018

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza