Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1425 E. 2019/14 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1425 Esas
KARAR NO : 2019/14

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2014
KARAR TARİHİ : 16/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 5 Aralık 2012 tarihinde Avrupa Birliği Komisyonu’nun yaptığı açıklama ile aralarında işbu davanın davalıların da bulunduğu yedi farklı televizyon ve bilgisayar monitörü tüpü üreticisi uluslararası grup teşebbüsün yasadışı bir anlaşma ile kartel kurduğunu, bu kartel ile ilgili pazara arz ettikleri ürünlerin fiyatlarını yükselttiklerini, piyasa koşullarını belirlediklerini, bu durumun Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 101. maddesini ihlal ettiğini, sayılan nedenlerle mezkur kartel üyesi teşebbüslere toplamda 1.470,515.000 Euro idari para cezası verildiğini duyurduğunu, açıklamada katot ışın tüplerinin televizyonlarda kullanılan renkli resim tüpleri ve bilgisayar monitörlerinde kullanılan renkli görüntü tüpleri olmak üzere ikiye ayrıldığının, belirtilen kartelin ise her iki ürüne yönelik pazarlarda hukuka aykırı eylemlerde bulunduğunun bildirildiğini, kartelin faaliyet gösterdiği coğrafi bölgenin sınırlı olmadığını, tüm dünya çapında faaliyet gösterdiğinin vurgulandığını, katot ışın tüplerinin televizyon ve bilgisayar monitörü yapımında kullanılan en önemli parçalardan olduğunu, komisyon tarafından yapılan incelemede söz konusu kartelin 1996 ile 2006 yıllarında olmak üzere toplamda 10 yıl boyunca faaliyet gösterdiğinin, bu sırada kartel tarafından ilgili ürünlerin asgari satış fiyatlarının tespit edildiğinin, pazar paylaşımı yapıldığının, müşteri tahsisinde bulunulduğunun, kapasite ve arz edilecek ürün miktarının tespit edildiğinin, rekabete duyarlı ticari bilgilerin paylaşıldığının tespit edildiğini, kartele ilişkin dikkat çeken bir diğer hususun ise tarafların kartele katıldıkları tarihlerin birbirinden farklı olması olduğunu, AB Komisyonu tarafından ABİDA’nın 101. maddesi uyarınca kartele katılan şirketler hakkında cezalar verildiğini, … Holding A.Ş. bünyesinde olan … ile davacı diğer şirketlerin davalılar ile uzunca bir süre ticari ilişkilerde bulunduklarını, söz konusu kartel üyelerinin haksız uygulamaları nedeniyle olması gerekenden daha pahalıya temin ettikleri parçalar ile ürettikleri televizyon ve bilgisayar monitörlerini daha yüksek fiyattan satmak zorunda kalarak hem iç piyasada sürümden kaybettiklerini hem de dış piyasada uluslararası rakipleri ile rekabet edebilmek için kar marjlarını kıstıklarını, davacı müvekkillerinden bazılarının söz konusu kartelden doğrudan mal tedariki yaptıklarını, diğerlerinin ise … Grubunun sanayici şirketi … Anonim Şirketi tarafından kendilerine sağlanan yüksek bedelli malları satın alarak ve piyasaya sürerek zarara uğradıklarnı, müvekkili şirketlerin, maliyetleri arttığı için kendi satış fiyatlarını artırdıklarını, bu nedenle de ya rakiplere göre dezavantajlı konuma gelmemek için satış fiyatını rekabetçi seviyelere indirebilmek üzere kar payını azalttıklarını, ya da rakiplere göre artan maliyetler nedeniyle dezavantajlı konuma gelen satış fiyatlarından ötürü müşteri kaybı yaşadıklarını, iş bu davanın MÖHUK kapsamında olduğunu, uygulanacak hukukun Türk Hukuku olduğunu, HMK’nın 16. maddesi gereğince Mahkememizin yetkili olduğunu, ABİDA’nın 101. maddesine yönelik verilmiş bir ihlal kararının, iç hukukumuzdaki düzenleme olan 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi bakımından tipik bir fiil olduğunu, mezkur kanunun 57. maddesi uyarınca davalıların neden oldukları her türlü zararı karşılamakla yükümlü olduklarını, yine 58. maddesi uyarınca müvekkillerinin zararın üç katı tutarında tazminat talep etme haklarının olduğunu, kartel nedeniyle … uğradığı zararın boyutunu saptayabilmek amacıyla; … Grubu tarafından satın alınan tüm katot ışın tüplerine ödenen bedelin tespit edilmesi, kartel nedeniyle oluşan fiyatlar ile kartel hiç olmasaydı gerçekleşecek olan fiyatların tespit edilmesi, bir diğer ifade ile kartel nedeniyle fiyatların ne kadar arttığının belirlenmesi, … kartel sırasında ilgili teşebbüslere ödediği toplam tutar ile kartel hiç olmasıyla ödeyecek olduğu tutarların belirlenerek birbirinden mahsup edilmesi ve böylece …. kartel sebebiyle ödediği fazla meblağın tespit edilmesinden sonra … Grubunun uğradığı zararın kesin bir şekilde ortaya koyulabileceğini, bu nedenle davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, taleplerinin Türk Borçlar Kanunu’nun 72. Maddesinde öngörülen 2 yıllık süre geçmediğinden zamanaşımına uğramadığını beyanla tahkikat sonucunda müvekkillerinin uğradığı zararların tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere ve fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile yine bu kapsamda 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 58/2 inci maddesi kapsamında 30.000,00 TL üç kat tazminat alacağı ve 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere şimdilik toplam 50.000,00 TL’nin haksız fiilin söz konusu olduğu 24/10/1996 tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde yabancı para borçlarına uygulanan yasal temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davanın açılmasından önce bu dava ile birebir aynı talepli ve aynı hukuksal zemine dayalı bir davanın Hollanda’nın Oost Brabant – ‘s Hertogenbosch Mahkemesi nezdinde de açıldığını, bu nedenle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Hollanda ve Türkiye Cumhuriyeti arasında mütekabiliyet anlaşması olduğunu ve diğer şartlar da mevcut olduğundan Hollanda’da verilecek kararın Türkiye’de infaz edilebilir nitelikte olduğunu, bu nedenle de Yargıtay içtihatları ile kabul edilen yabancı derdestlik şartlarının oluştuğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının Hollanda’daki davada talebini net olarak bildirmesinin zararının belirlenebilir nitelikte olduğunu gösterdiğini, davanın … pazarında bağımsız hareket eden ayrı bir tüzel kişiliği olan … Holdinge larşı açılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, davada tazminat talep edebilme koşullarının oluşmadığını, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57 ve 59. maddelerinde öngörülen şartların oluşmadığını, hukuka aykırı bir eylemin varlığının ve kusurun, zarar olup olmadığını ve varsa kapsamının ispatlanmadığını, Mahkememizce … Karteli katılımcılarının iddia edilen zararın tazmininden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü halinde dahi müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu kartele katılım sağladığı iddia edilen süre ile sınırlı olduğunu beyanla davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ….’nin iştiraki ve …’in Hollanda organizasyonu olan …. ‘nin iştiraki olduğunu, …’nin … işlemlerinin kapsamının coğrafi olarak Avrupa ile ve fonksiyonel olarak ise … Avrupa Bölge Yöneticisinin Avrupa’daki … işleri kapsamında desteklemek, AR-GE işleri ve … ürünlerinin Avrupa’da satışları ile iştigal etmek ile sınırlı olduğunu, …’lerin 1990 yıllarının sonuna kadarki dönemde televizyon ve bilgisayar monitörlerinde kullanıldığını, … pazarının 2000’li yılların ikinci yarısında varlığını yitirdiğini, iddia edilen söz konusu … Kartellerinin dünya çapında bir çok rekabet otoritesi tarafından soruşturulduğunu ve yaptırıma tabi tutulduğunu, iş bu davanın açılmasından önce bu dava ile birebir aynı talepli ve aynı hukuksal zemine dayalı bir davanın Hollanda’nın Oost Brabant – ‘s Hertogenbosch Mahkemesi nezdinde de açıldığını, bu nedenle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Hollanda ve Türkiye Cumhuriyeti arasında mütekabiliyet anlaşması olduğunu ve diğer şartlar da mevcut olduğundan Hollanda’da verilecek kararın Türkiye’de infaz edilebilir nitelikte olduğunu, bu nedenle de Yargıtay içtihatları ile kabul edilen yabancı derdestlik şartlarının oluştuğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının Hollanda’daki davada talebini net olarak bildirmesinin zararının belirlenebilir nitelikte olduğunu gösterdiğini, davanın … pazarında bağımsız hareket eden ayrı bir tüzel kişiliği olan … Holdinge larşı açılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, davada tazminat talep edebilme koşullarının oluşmadığını, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57 ve 59. maddelerinde öngörülen şartların oluşmadığını, hukuka aykırı bir eylemin varlığının ve kusurun, zarar olup olmadığını ve varsa kapsamının ispatlanmadığını, Mahkememizce … Karteli katılımcılarının iddia edilen zararın tazmininden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü halinde dahi müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu kartele katılım sağladığı iddia edilen süre ile sınırlı olduğunu beyanla davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin AB Komisyon kararına muhatap şirketler arasında bulunmadığını, söz konusu kararda müvekkiline yönelik herhangi bir tespit yer almadığını, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, AB Komisyon kararında müvekkilinin ne … ne de … Karteline taraf şirketler arasında sayılmadığını, davacı tarafından iş bu davanın konusu ile birebir aynı ve yine iş bu davanın taraflarına karşı Hollanda Mahkemesi nezdinde açılmış bir dava bulunmakta olduğunu ve bu davanın yabancı derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, Hollanda’daki davanın davacı tarafından net zarar hesaplaması yapılarak açılmış olduğunu, müvekkili açısından haksız fiilin varlığından bahsedilemeyeceği için HMK’nın 16. maddesinin de müvekkili açısından uygulanamayacağını ve Mahkememizin yetkisiz olduğunu, bir an için müvekkilinin haksız fiil teşkil eden eylemi olduğu kabul edilse dahi davanın zamanaşımına uğradığını, davada sözde rekabet kanunu ihlaline yönelik olarak tazminat talep edilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, AB Komisyonu kararının Türk mercileri nezdinde hiçbir bağlayıcılığının olmadığını, … Anlaşması’nın üye devleti ve ya tarafı olmayan ülkelerde yapılan satışlara ilişkin kartel faaliyetlerinin bu karar kapsamı dışında olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca rekabet ihlalinin öncelikli olarak Rekabet Kurulu tarafından tespit edilmesi gerektiğini, Rekabet Kurulu tarafından 2009 yılında … pazarında faaliyet gösteren teşebbüslere yönelik olarak başlatılan incelemede soruşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin hukuka aykırı bir fiilinin olduğu sonucuna ulaşılması halinde dahi müvekkilinin kusurunun, davacının zararının ve zarar ile kusurlu eylem arasındaki illiyet bağının ispatlanması gerektiğini beyanla davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; bu davanın açılmasından önce aynı konu, aynı taraflar, aynı hukuki sebebe dayalı olarak aynı talebi içeren özdeş başka bir davanın Hollanda Hertogenbosch Hukuk Mahkemesi nezdinde açıldığını, bu davada davacı tarafça 2.053.200,00 Avro talep edildiğini, öncelikle davanın yabancı derdestlik nedeniyle reddinin gerektiğini, davacıların iddialarını destekler deliller ve maddi vakıaları dosyaya sunmamış olduklarını, talebin zamanaşımına uğradığını, 4054 sayılı Kanunun ihlaline yönelik bir kanıt olmadığını, AB Komisyonu kararının Türk hukukunda bir sonuç doğurmayacağını beyanla davanın usul ve esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … Ltd. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların iş bu dava ile aynı nitelikteki başka bir davayı Hollanda Oost Brabant Eyalet Mahkemesinde açtıklarını, bu nedenle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, her iki davanın taraflarının, sebeplerinin, konularının aynı olduğunu, bu nedenle yabancı derdestliğin koşullarının oluştuğunu, davacıların iş bu davayı belirsiz alacak davası olarak açmalarının mümkün olmadığını, Hollanda Mahkemesinde açılan davada zararın tam olarak beyan edildiğini, bu nedenle de harcın tamamlatılması aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin Türkiye’de sözde kartelin üyesi olmadığını, komisyon kararında müvekkillerinin kartele dahil olduğuna dair bir tespit olmadığını, Avrupa Komisyonu’nun kararının dava ile ilgisinin olmadığını, söz konusu kararın Türkiye pazarı ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye pazarına ilişkin olarak bir ihlal tespit etme yetkisinin olmadığını, Rekabet Kurulu tarafından da verilmiş böyle bir karar olmadığını, bu nedenle 4054 sayılı Kanun kapsamında bir tazminat talebinin söz konusu olamayacağını, davacıların zarara ilişkin somut bir delil sunmadıklarını beyanla davanın usul ve esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların iş bu dava ile aynı nitelikteki başka bir davayı Hollanda Oost Brabant Eyalet Mahkemesinde açtıklarını, bu nedenle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, her iki davanın taraflarının, sebeplerinin, konularının aynı olduğunu, bu nedenle yabancı derdestliğin koşullarının oluştuğunu, davacıların iş bu davayı belirsiz alacak davası olarak açmalarının mümkün olmadığını, Hollanda Mahkemesinde açılan davada zararın tam olarak beyan edildiğini, bu nedenle de harcın tamamlatılması aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, Avrupa Komisyonu’nun kararının dava ile ilgisinin olmadığını, söz konusu kararın Türkiye pazarı ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye pazarına ilişkin olarak bir ihlal tespit etme yetkisinin olmadığını, Rekabet Kurulu tarafından da verilmiş böyle bir karar olmadığını, bu nedenle 4054 sayılı Kanun kapsamında bir tazminat talebinin söz konusu olamayacağını, davacıların zarara ilişkin somut bir delil sunmadıklarını beyanla davanın usul ve esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Avrupa Birliği Komisyonu tarafından farklı televizyon ve bilgisayar monitörü tüpü üreticisi uluslararası grup teşebbüsün yasadışı bir anlaşma ile kartel kurmak suretiyle ilgili pazara arz ettikleri ürünlerin fiyatlarını yükselttikleri ve piyasa koşullarını belirlediklerinden bahisle verilen Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 101. maddesinin ihlali kararı nedeniyle tazminat taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların delilleri incelenmiş ve öncelikle davalıların usule ilişkin itirazları ve bu kapsamda derdestlik ve hukuki yarar şartı yönünden değerlendirme yapılmıştır.
Derdestlik, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ı maddesinde düzenlenen bir dava şartı olup derdestliğin varlığından söz edebilmek için, aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülüyor olması gerekmektedir. Aynı davadan kasıt ise her iki davanın taraflarının, sebebinin ve konusunun aynı olmasıdır. Davaya cevap veren tüm davalılarca, davacılar tarafından aynı davalılara karşı, aynı hukuki sebebe ve maddi vakıalara dayalı olarak iş bu davadan önce Hollanda’nın Oost Brabant – ‘s Hertogenbosch Mahkemesi nezdinde de dava açıldığı ve yargılamanın devam ettiği iddia edilmiş, davacı tarafça da bu husus kabul edilmiş ve dosyaya bir kısım davalılarca, Hollanda Mahkemesine açılan davanın dava dilekçesi sunulmuştur. Buna göre davacılar tarafından, bu davanın davalılarına karşı Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 101. maddesinin ihlali nedeniyle Avrupa Komisyonu tarafından verilen rekabetin ihlali kararına dayanılarak Hollanda Mahkemesi’nde açılmış tazminat davası olduğu açıktır. Bu noktada incelenmesi gereken yabancı derdestliğin şartlarının oluşup oluşmadığı ve bu kapsamda davacıların bu davayı Türk Mahkemelerinde açmalarında hukuki bir yararlarının bulunup bulunmadığı hususudur.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun’unda yabancı derdestlik konusunda açık bir düzenleme olmadığından doktrin ve uygulamada yabancı derdestliğin nazara alınıp alınamayacağı noktasında farklı görüş ve uygulamalar bulunmaktadır. Bu görüşlerden ilki; iç hukukta kabul edilen derdestlik itirazının yabancı mahkemelerde görülen davalar açısından da tanınmasının, yabancı mahkemeler lehine Türk mahkemelerinin yetkisinden feragat neticesini doğuracağı ve bu nedenle egemenlik ilkesinin zedeleneceğinden bahisle yabancı derdestliğin dikkate alınamayacağı yönündedir. Yabancı derdestliğin dikkate alınması gerektiğini kabul eden görüş ve Mahkeme kararlarında; yabancı mahkemede açılan ve derdest olduğu ileri sürülen davanın sonucunda verilebilecek kararın objektif tenfiz koşullarının bulunup bulunmadığının incelenmesi, bu konuda ülkeler arasında yekdiğer ülke mahkemelerinin kararlarının tenfizi ve tanınmasına ilişkin uluslararası bir antlaşmanın yahut fiili bir karşılıklılık halinin varlığının, derdest olduğu ileri sürülen davanın görüldüğü ülke mahkemesinin somut uyuşmazlık bakımından uluslararası yetkisinin bulunduğunun saptanması ve diğer derdestlik koşullarının da var olduğunun anlaşılması halinde, yabancı derdestliğin, 6100 sayılı HMK’nun getirmiş olduğu sistematik içerisinde, dava şartı sıfatıyla, re’sen incelenmesi ve sonuca bağlanması gerektiği ifade edilmektedir. Bu görüşe göre yabancı mahkemece verilecek kararın Türk Mahkemelerinde tenfizi mümkün ve yabancı mahkeme, uyuşmazlık bakımından yetkili ise davaların aynı olması ve yargılamanın devam ediyor olması koşullarının da varlığı ile yabancı derdestliğin nazara alınması gerekmektedir.
MÖHUK’un 54/1-a maddesinde yabancı mahkemelerce verilen kararların tenfiz edilebilmesi için “Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması” şartı getirilmiştir. Somut davada, Türkiye ile Hollanda arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma bulunmamakta olup Türkiye ile Hollanda arasında verilen kararların tenfizini mümkün kılan fiili uygulamanın olması halinde de tenfiz koşulları gerçekleşecek ise de; davanın temelini teşkil eden ve davalı şirketlerin oluşturduğu iddia edilen kartel ve rekabet ihlali konusunda Türk Rekabet Kurumu tarafından verilmiş soruşturmaya yer olmadığına dair karar ve yine davanın dayanağını teşkil eden Avrupa Komisyonu kararının Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın ihlali gerekçesiyle verilmiş olması ve Türkiye’nin bu anlaşmanın tarafı olmaması bir arada değerlendirildiğinde Hollanda Mahkemesince verilecek kararın Türk Mahkemelerinde fiili uygulama kapsamında tenfizinin mümkün olmadığı değerlendirilmekle yabancı derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce, yabancı derdestliğin mevcut olmadığı açıklanırken değinildiği üzere; söz konusu rekabet ihlali iddiası hakkında Türk Rekabet Kurulu’nca 09-56/1339-342 karar sayılı ve 18/11/2009 tarihli karar ile ;” …iddia konusu faaliyetlerin yurt dışında ve yabancı uyruklu kişiler arasında gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmıştır. İddia konusu kartele taraf olan teşebbüslerin üretim ve yönetim birimleri yurt dışında bulunmakta ve Türkiye’de yerleşik tüplü televizyon üreticisi alıcılar işlemlerini bu yurt dışı üretim ve yönetim birimleriyle irtibata geçerek gerçekleştirmektedir. Buna ek olarak tüplü televizyon pazarının küçülen yapısı sonucunda, … üreticisi ve satıcısı teşebbüslerin Türkiye’de … işi ile ilgili irtibat bürosu dahi kalmamıştır..” gerekçesiyle 4054 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verildiği, davacı şirketlerden … dışında tümünün ve yine davalı şirketlerin tamamının şirket merkezlerinin yurt dışında olduğu ve yabancı oldukları dikkate alındığında, davacıların iş bu davayı Mahkememizde açmakta herhangi bir hukuki yararlarının olmadığı kanaatine varılmış, hukuki yarar HMK’nın 114. maddesinde düzenlenen dava şartlarından olduğundan ve Mahkememizce yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerektiğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın usulden Reddine,
2-Karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin peşin yatırılan 85,40 TL harçtan mahsubu ile kalan 41,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar …, …, …, …, …, …, …,… ve … Kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, Davacı vekilleri Av…. ve Av…. İle davalı … ile … vekili Av. …, …. İle … Vekili Av. … , …ile … ile … vekili Av. …, ile Davalı … İle Koninklijlke … Vekil Av. … yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere kararDosya incelendi, duruşmanın bittiği bildirildi.16/01/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza