Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1326 E. 2019/132 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1326 Esas
KARAR NO : 2019/132

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2014
KARAR TARİHİ : 27/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan asıl dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) ve karşı dava tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Tic. Ltd. Şti ile müvekkili arasında ticari faaliyetleri kapsamında 24/04/2012 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalanarak süreklilik arz eden ticari bir ilişki kurulduğunu ve … şirketi personellerine işbu sözleşme kapsamında sağlık hizmeti sunulduğunu, müvekkilinin bu sağlık hizmetinin sunulduğu tüm süreç içerisinde basiretli bir tacir gibi davranarak sözleşmeye ve kanuna dayanan tüm yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkilinin sunulan hizmet karşılığı olarak davalı adına toplam 260,00 TL tutarında iki adet fatura tanzim ettiğini, bu hususun davalı şirkete ait antetli ve 31/12/2013 tarihli belgede belirtildiğini, anılan belgede davalının “şirketimiz nezdindeki cari hesabınız 31/12/2013 tarihi itibariyle 260,00 TL alacak bakiye vermektedir.” denilerek borun ikrar edildiğini, davalının ikrarına rağmen borcunu ödemediğini, bu nedenle müvekkili tarafından … 18. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe ve borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesin ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacı-karşı davalının, taraflar arasında 24/04/2012 tarihli hizmet alım sözleşmesi adı altında bir sözleşme olduğunu ve müvekkili şirketin personeline bu sözleşme kapsamında sağlık hizmeti sunulduğunu ve sunulan hizmet karşılığı hazırlanan iki faturanın ödenmediğini beyan ederek bu iki fatura kapsamında alacaklı olduğunu iddia ettiğini, öncelikle taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi bir sözleşme imzalamadığını, taraflar arasında 24/04/2012 tarihli ve sözleşme adı altında bir sözleşme imzalandığını ve bu sözleşmenin konusunun da davacı-karşı davalının çağrı merkezi ve tele satış işlemlerinin gerçekleştirilmesi ile ilgili olduğunu, davacı-karşı davalının müvekkilinin personeline herhangi bir sağlık hizmeti vermediğini, taraflar arasındaki sözleşmede müvekkili tarafından üçüncü kişilere check-up satıldığında üçüncü kişilerin ücretin bir kısmını müvekkiline, bir kısmını ise davacı-karşı davalının işlettiği hastaneye ödeyeceği ve davacı-karşı davalının müvekkilinden herhangi bir ücret talep etmeyeceği husununu açıkça düzenlendiğini, alacak iddiasına konu hizmetin verildiğinin de ispatlanmadığını, davacı-karşı davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini, müvekkili tarafından gönderilen pek çok hastaya sağlık hizmeti vermediğini, müvekkilinin borcu kabul ettiği yönündeki beyanın doğru olmadığını, anılan belgede müvekkilinin imzasının olmadığını, faiz talebinin her halükarda kanuna aykırı olduğunu, faturaların ve faturalara konu edilen alacak ile ilgili müvekkiline herhangi bir ihtarname gönderilmediğini, bu alacak iddiası ile ilgili icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, bu nedenle davanın reddini talep ettiklerini, davacı-karşı davalının, noter kanalı ile 23/01/2013 tarihli ihbarnameyi müvekkiline göndererek taraflar arasındaki 24/04/2012 tarihli sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, fesih gerekçesi olarak taraflar arasındaki sözleşmeye konu hizmetin Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından reklam faaliyeti oluşturma olarak nitelendirildiğini ve reklam faaliyetinin yasak olduğunun hatırlatılmasının gösterildiğini, sözleşmeye devam etmesi halinde cezai müeyyideye maruz kalacağını belirttiğini, davacı-karşı davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinden bahsedilebilmesi için müvekkiline isnad edilecek herhangi bir kusur olmadığını, Sağlık Bakanlığının feshe gerekçe gösterilen yazısında yeni bir mevzuata değil çok eskiden beri yürürlükte olan ve genelgeye dayandığını, davacı-karşı davalının söz konusu mevzuatı bilerek sözleşmeyi imzaladığını, sözleşme haksız olarak feshedilmiş olduğundan davacı-karşı davalının müvekkilinin uğradığı zararları karşılaması gerektiğini, sözleşmeye göre fesihten itibaren davacı-karşı davalının bir yıl daha müvekkiline hizmet vermesi ve sözleşmenin fesihten itibaren iki ay daha yürürlükte kalması gerektiğini, davacı-karşı davalının söz konusu yükümlülüklerine uymaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkilinin uğradığı zararın miktarı bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenebileceğinden işbu karşı davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığını, iş bu davada davacı-karşı davalının müvekkilinden herhangi bir alacağı olduğu sonucuna varılırsa söz konusu borcu karşı davadaki tazminat alacaklarından takas-mahsup ettiklerini beyanla davanın reddine, belirsiz alacak davası şeklinde açılan karşı davanın kabulüne, şimdilik 100,00 TL’nin davacı-karşı davalıdan en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı-karşı davacı arasında aynı anda yürürlükte 01/12/2011 ve 24/04/2012 tarihli iki sözleşme olduğunu, 24/04/2012 tarihli sözleşmenin 01/12/2011 tarihli sözleşmenin tamamlayıcısı niteliğinde olduğunu, taraflar arasında akdedilen 01/12/2011 tarihli sözleşmenin 5.2. maddesi uyarınca müvekkilinin alacak hakkının doğduğunu, davalı-karşı davacının hizmetin verilmediğine dair iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, müvekkili tarafından sunulan belgede davalı-karşı davacı yetkilisinin imzasının olduğunu, davalı-karşı davacının temerrüde düştüğünü ve bu nedenle faiz taleplerinin yerinde olduğunu, sözleşmelerin müvekkili açısından haklı sebeple feshedildiğini, kaldı ki müvekkilinin sözleşmeleri feshetmek için herhangi bir sebebe de dayanması gerekmediğini, davalı-karşı davacının sözleşmelerin feshinden sonra başka bir hastane ile anlaşma yaptığını, bu nedenle herhangi bir kar mahrumiyetinin söz konusu olmadığını, davalı-karşı davacının takas iddiasının da kabul edilemeyeceğini beyanla davanın kabulüne, karşı davacının reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı-karşı davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, hizmet faturasına dayalı icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine, karşı dava ise sözleşmenin haksız feshi iddiası ile tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce … 18. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacı aleyhine asıl alacak 260,00 TL ve işlemiş faiz 51,38 TL olmak üzere toplam 311,38 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-karşı davacıya 03/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı-karşı davacının 08/07/2014 tarihli dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu asıl davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca sunulan deliller, sözleşmeler ve ticari defter ve kayıtlar üzerinde; takibe konu alacağın defterlerde kayıtlı olup olmadığı ve davalı-karşı davacının talep ettiği tazminatın şartlarının oluşmuş olması halinde miktarının hesaplanması hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 10/02/2016 tarihli raporda özetle; davacı-karşı davalının incelemeye sunulan ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılından önce başladığını, davacı-karşı davalının kendi defterlerine göre takibe konu edilen iki adet fatura nedeniyle davalı-karşı davacıdan 260,00 TL alacaklı olduğunu, fatura eki belgeler incelendiğinde hizmetin Hasan Kartal ve Mehmet Killi isimli hastalara verilmiş olduğunu, davalı-karşı davacının 2012 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikini süresi içerisinde yaptırmamış olduğunu, 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduklarını, davalı-karşı davacının defterlerinde davacı-karşı davalıya 260,00 TL bakiye borcunun kayıtlı olduğunu, takip konusu faturaların defterlerinde kayıtlı olduğunu, taraflar arasında çağrı yöntemi ile randevu tesisi hususunda sözleşme akdedildiğini, Sağlık Bakanlığı tarafından reklam faaliyeti kapsamında görülen bu sözleşme konusunun sözleşmenin akdedildiği tarihte de yürürlükte olan mevzuata aykırı olduğunu, bu nedenle başlangıçta bir imkansızlığın mevcut olduğunu ve sözleşmenin geçersiz olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda heyetten ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 09/11/2016 tarihli ek raporunda, kök rapordaki tespitlerini tekrarla davacı-karşı davalının sözleşme imzalanırken imkansızlığı bilerek davalı-karşı davacıya zarar verme kastı ile hareket ettiğinin kabulü halinde sözleşmede bir aylık fesih ihbar süresi öngörüldüğünden davalı-karşı davacının bir aylık kar kaybı talep edebileceğini beyan etmiştir. Mezkur rapora taraf vekillerince yapılan itirazlar nedeniyle heyetten ikinci ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 01/06/2018 tarihli ikinci ek raporda önceki tespitlerini tekrarla davalı-karşı davacının talep edebileceği bir aylık kar kaybının 147.801,12 TL olduğunu tespit etmişlerdir. Davalı-karşı davacı vekili ikinci ek rapor doğrultusunda karşı davasını ıslah ederek eksik harcını ikmal etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacının sağlık kurumları arasında 01/12/2011 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin konusunu davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacının sağlık kurumlarında check-up hizmetlerinin verilmesinin oluşturduğu ve sözleşme ile tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği, sözleşmenin 7. maddesi ile tarafların 30 gün önceden yazılı olarak bildirimde bulunmak koşulu ile herhangi bir sebep bildirmeksizin sözleşmeyi her zaman feshedebileceklerinin düzenlendiği, yine davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacı arasında sözleşme adı altında 24/04/2012 tarihli bir sözleşmenin imzalandığı, bu sözleşmenin konusunu davacı-karşı davalının çağrı merkezi ve tele satış işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve ücretlendirilmesinin oluşturduğu, bu sözleşme ile davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının hastanesine check-up yaptırmak üzere hasta yönlendirdiği, sözleşmenin süresini düzenleyen 7. maddesinde; “taraflar tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedebilirler. Söz konusu fesihten itibaren sözleşmedeki şartlar 2 ay boyunca geçerliliğini koruyacaktır. Sözleşmenin feshi durumunda … A.Ş. … üyelerine 1 yıl boyunca anlaşma şartlarına uygun hizmetleri vermekle yükümlüdür.” düzenlemesinin yer aldığı, taraflarca dosyaya ibraz edilen 23/01/2013 tarihli Noter ihtarnamesi ile davacı-karşı davalının 24/04/2012 tarihli sözleşmeyi Sağlık Bakanlığının 28/11/2012 tarihli yazısı nedeniyle tek taraflı olarak feshettiği, mezkur yazıda 1219 sayılı Kanun ile 11/11/2011 tarihli genelgeye atıf yapılarak özel sağlık kuruluşları tarafından insanları yanıltan, yanlış yönlendiren ve talep oluşturmaya yönelik tanıtım yapılması halinde ilgililerin cezalandırıldığının, özel sağlık kuruluşu lehine talep oluşturmak amacıyla hasta yönlendirildiğinin tespiti halinde sözleşme olup olmadığına bakılmasızın check-up hizmeti verildiği belirtilen özel sağlık kuruluşu hakkında işlem başlatılacağının beyan edildiği, 01/12/2011 tarihli sözleşmenin feshine dair bir belgenin dosyaya sunulmadığı, davacı-karşı davalının asıl davadaki talebinin sözleşmeler kapsamında verildiği iddia edilen hizmetten doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali olduğu, alınan kök bilirkişi raporunda takip konusu yapılan fatura ve alacağın her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunun ve bu faturalara konu hizmetin davacı-karşı davalı tarafından verildiğinin tespit edildiği, bu nedenle asıl davada davacı-karşı davalının asıl alacağını ispat ettiği, takipten önce davalı-karşı davacının temerrüde düşürülmemesi sebebiyle işlemiş faiz talep edilemeyeceği anlaşıldığından asıl davanın kısmen kabulüne, takibin asıl alacak yönünden devamına ve alacak likit ve itiraz haksız olduğundan davalı-karşı davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Karşı dava yönünden yapılan değerlendirilmede ise; davalı-karşı davacının talebinin 24/04/2012 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararın karşılanması olduğu, mezkur sözleşmenin davacı-karşı davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiği ve sözleşmenin 7. maddesi ile tarafların sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceklerinin kabul edildiği, bu nedenle davacı-karşı davalının sözleşmeyi feshetmek için herhangi bir gerekçe göstermek ve karşı tarafa bir önel vermek zorunda olmadığı, her ne kadar davalı-karşı davacı sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacı-karşı davalının 1 yıl daha hizmet vermekle yükümlü olduğu ve sözleşmedeki şartların 2 ay daha uygulanacağından bahisle tazminat talep etmiş ise de, davacı-karşı davalının Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen uyarı yazısı nedeniyle cezalandırılması söz konusu olacağından 1 yıl daha hizmet vermesinin mümkün olmadığı, imkansızlığın söz konusu olduğu, kaldı ki feshedilmiş bir sözleşmenin bir yıl daha devam etmesinden kastın ne olduğunun anlaşılmaz olduğu ve hukuken söz konusu olamayacağı, bu nedenle davalı-karşı davacının fesih nedeniyle zarara uğradığından bahisle talepte bulunamayacağı kanaatine varıldığından karşı davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile davalının … 18.İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına itirazının 260,00 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 52,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karşı davanın REDDİNE,
4-Asıl davada karar ve ilam harcı 44,40 TL’den peşin alınan 25,20 TL’nin mahsubu ile kalan 19,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Asıl davada davacı tarafından yapılan 163,00 TL posta ve tebligat masrafı, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 663,00 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 556,92 TL ile ilk harç 50,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 260,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddolunan kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 51,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karşı davada karar ve ilam harcı 44,40 TL’nin peşin alınan 2.801,70 TL’den mahsubu ile kalan 2.757,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Karşı davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Karşı davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 14.574,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı karşı davalı ile davalı karşı davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere kararDosya incelendi, duruşmanın bittiği bildirildi.27/02/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza