Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1289 E. 2018/928 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1289 Esas
KARAR NO : 2018/928

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/11/2009
KARAR TARİHİ : 04/10/2018

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı ile İtalya’da yerleşik davalı arasında pirinç alaşımı satışı konusunda 06/04/2009 tarihinde çeşitli tarihlerde mal satışını içeren 3 adet mal satım sözleşmesi imzalandığını, her sözleşmenin davalıya teslim edilen ve huzurdaki davaya konu olan birer parti malı kapsadığını, imzalanan iş bu sözleşmeler uyarınca davacının davalıya 15/04/2009 tarihinde 717652 numaralı fatura ile 57.226,50-€ bedelli 15/05/2009 tarihinde … numaralı fatura ile 57.006,00-€ bedelli, 15/06/2009 tarihinde … numaralı fatura ile 56.925,00-€ bedelli malların sevkiyatının gerçekleştirildiğini, davacının kendi edimlerini zamanında ve sözleşmelere uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini, imzalanan mal satış sözleşmelerine göre mal bedellerinin malın sevkiyat tarihinden itibaren en geç 90 ün içerisinde davacıya ödenmesi gerektiğini, davalının toplam 171.157,50-€’yu iş bu dava tarihine kadar halen haksız ve sözleşmeye aykırı bir şekilde ödemediğini, davacının satılan emtianın borsa değerindeki yükseli,şi nedeni ile dava tarihi itibari ile 20.561,18-€ zararının da meydana geldiğini, ayrıca davacının sair müspet ve menfi zararlarının saklı olduğu belirtilerek 171.157,50-€mal bedeli ve 20.561,18-€ müspet zarar olmak üzere toplam 197.718,68-€’nun dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; HMK’un 9 vd maddeleri gereğince mahkememizin yetkisiz olduğunu, davada yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğunu, davalının kalorifer ve radyatör ısıtma sistemleri için kullanılmak üzere özel olarak kendisi tarafından dizayn edilmiş olan 103.100,279 valf kodlu hava tahliye vanalarını ürettiğini, bu vananın işlevinin ısıtma sistemleri içerisinde ıksıuşmış olan havayı dışarı atmak ve bu sayede ısıtma sisteminin sessiz ve verimli olarak çalışmasını sağlamak olduğunu, davalının ürettiği vanaların metal gövde, vananın gövdesinin dönmesini sağlayan plastik parça, halka conta ve vidadan oluştuğunu, vananın en önemli bölgesi olan metal gövdenin pirinç alaşımından imal edi,len bir çubuktan elde edildiğini, davalının 8 ile 10 milyon adet vana ürettiğini, davalının 2009 yılında davacıdan söz konusu pirinç çubukları temin etmeye başladığını, 30/06/2009 tarihinde kalite kontrol personeli tarafından bazı vanaların metal gövdelerinde çatlaklar olduğunun ortaya çıktığını, bu çatlaklar sebebi ile söz konusu vanalatsa sızıntı olduğundan vanaların kullanılmaz durumda olduğunun anlaşıldığını, davacı tarafından gönderilen toplam 972.353 adet vanada hata saptandığını, söz konusu çatlakların çubukların üretimi sırasında olduğunu, maldaki kusurun merkez arızası olarak bilindiği ve yüzeyde oluşmadığından ham madde işlenene kadar fark edilmesinin mümkün olmadığını, davalının maldaki ayıbı 30/06/2009 tarihinde fark ettiğini ve davacıya ayıp bildiriminde bulunduğunu, gönderilen maldaki ayıbın davacı tarafından kabul edildiğini, uğranılan zarar miktarının toplam 149.839,75-€ olduğunu, davacının pirinç fiyatlarının yükselmesi nedeni ile uğradığını iddia ettiği zararın hukuki ve maddi dayanaktan yoksun olduğunu belirterek mahkemenin milletler arası yetkisizliği dikkate alınarak davanın bu nedenle reddi, esasında haksız olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 2011/79-2013/164 E.K. sayılı 13/06/2013 tarihli karar ile “1-Davacının davasının KISMEN KABUL ,KISMEN REDDİ ile, 171.157.50 Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının Euro cinsinden uyguladığı en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Müspet zarar yönünden açılan davanın REDDİNE” karar verilmiş olup, iş bu karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/15478-2014/12095 E.K. sayılı bozma ilamı ile “…Bu durumda mahkemece iddia, savunma çerçevesinde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine uygun konusunda uzman bilirkişi kuruluna satıma konu mallar üzerinde inceleme yaptırılarak, ayıbın gizli ayıp mı yoksa açık ayıp mı olduğunun belirlenmesi, TTK’nun 25. maddesi hükümleri birlikte değerlendirilip, saptanan bulguya göre süresinde bir ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı taraflar arasındaki ayıp ihbarına yönelik e-mail yazışmaları üzerinde durulup tartışılması gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA” karar verilmiştir. Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuş olup, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 23/12/2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…1.Davacı … tarafından üretilen pirinç çubukların kuyruk kusuru (piping) olarak adlandırılan hatayı içerdiği ancak hatalı numune sayısının Davalı Marvii Spa tarafından belirtilen miktar kadar yüksek olamayacağı, 2. Numuneler üzerinde yapılan mikro yapı incelemeleri numune içerisinde büyük çatlak lan n var olduğunu vc bu çatlakların sürekli olduğunu, numune İçerisinde mevcut olan bu çatlakların numunede sızdırmazlık sorunlarına yol açacağı, 3. Davalı …’nın sahip olduğu ISO standartlan gereği üretmiş olduğu ürünlerde periyodik olarak kalite kontrol testleri yapması gerekirken, bu testleri 2, parti malların üretiminden sonra yapması hatanın geç fark edilmesine ve ifade ettikleri zararın oluşmasına yol açtığı, 4. 2. Parti malda gizli ayıp olduğu, ayıp ihbarının zamanında ve usule uygun şekilde yapıldığı, ancak E ve 3. parti mallar için herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı, 5. Dava dosyası içinde, davalı vekilinin kaleme almış olduğu 16.09.2009 tarihli l’ürkçc vc İngilizce olmak üzere İhtamame/Official Warning başlıklı belgenin görüldüğü ancak bu belgenin karşı tarafa tebliğ edildiğine/ ETK m. 20. T te yer alan usullere uygun tebliğ edildiğine ilişkin bir kanıt bulunmadığı, temerrüt faizine ilişkin takdirin Sayın Mahkemenin olduğu, 6. Dosya kapsamında açıklanan nedenlerle davacının 159,756,30 Euro alacaklı olduğu, dava tarihinden İtibaren YABANCT PARA alacağı için 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre faiz talep edebileceği” yönünde görüş bildirilmiştir. Tarafların itirazları üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış olup, 26/01/2018 tarihli ek raporun sonuç kısmında “1. Madde 2.Te cevaben; Söz konusu KUYRUK KUSURU ekstrüzyon üretimi esnasında gözle görülmesi mümkün değildir. Bu sebeple GİZLİ AYIP olarak nitelendirilebilir. Ancak metalürjik testlerle (metalografik testlerle) bu hata üretim sonrası tespit edilebilir ve müşteriye gönderilmeden önce ayıklanabil irdi. Bu sebeple ürün AYIPLI olarak nitelendirilmiştir. 2. Madde 2.2’e cevaben; Metalürjik kusurları tanımlarken GENELLİKLE kelimesinin kullanılması yaygın olup, hatanın oluşup oluşmadığı anlamına gelmemekle birlikte, hatanın miktan/mesafe/adedi gibi çıktısına yönelik bir ifade olarak kullanılmakladır. Çünkü üretimde ürünün kalitesini etkileyen birçok unsur vardır. Bu sebeple böyle bir ifadeyle proses tanımlanabilir. KESİNLİKLE şu oranda hata çıkacak şeklinde bir ifade üretimin hiçbir alanında kullanılmaz. DAVALI tarafın belirttiği gibi bu bir çelişki ifadesi değildir. 3. Madde 2*3’e cevaben: Metalürjik olarak, ekstrüzyon üretiminde KUYRUK KUSURU olarak tanımlanan bu konu teknik khaplar içerisinde de net bir şekilde tanımlanmış ve tariflenmiştir. Kuyruk hatası üretimin tamamında olmamaktadır. Teknik kitaplarda ve makalelerde tariflendİği gibi üretimin belli bir miktarında bulunmaktadır ve bu miktarda GENELLİKLE üretimin l/3’ü ile ifade edilmektedir. Bu tariflere yönelik açıklamalar önceki rapor içerisinde yabancı kaynaklar referans gösterilerek de ifade edilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikle Madde 2.1’deki cevapta da belirtildiği üzere DAVACI taraf, üretim esnasında oluşacak hatalarla ilgili olarak metalürjik (meialografık) testlerle hatanın yerini tespit ederek, Üründeki kusurlu alanları ayıklayabilir. Bununla birlikte DAVALI taraf, Daha önceki raporda da belirtildiği üzere 2, Parti mallar için ayıp ihbarının zamanında ve usule uygun şekilde yapıldığı, ancak 1. ve 3. parti mallar için herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığına yönelik görüş ve kanaatimizi aynen korumaktayız. Bir önceki raporda belirtilen diğer hususlarla ilgili görüş ve kanaatimiz değişmemiştir. Aşağıda belirtilen maddeler bir önceki raporda yer alan başlıklardır. 4. Davacı … tarafından üretilen pirinç çubukların kuyruk kusuru (piping) olarak adlandırılan hatayı içerdiği ancak hatalı numune sayısının Davalı … tarafından belirtilen miktar kadar yüksek olamayacağına yönelik görüş ve kanaatimizi aynen korumaktayız. 5. Numuneler üzerinde yapılan mikroyapı incelemeleri numune İçerisinde büyük çatlakların var olduğunu ve bu çatlakların sürekli olduğunu, numune İçerisinde mevcut olan bu çatlakların numunede sızdırmaklık sorunlarına yol açacağına yönelik görüş ve kanaatimizi aynen korumaktayız. 6. Davalı …’mn sahip olduğu ISO standartları gereği üretmiş olduğu ürünlerde periyodik olarak kalite kontrol testleri yapması gerekirken, bu testleri 2. parti malların üretiminden sonra yapması hatanın geç farkedilmesine ve daha büyük zararın oluşmasına yol açtığı. Davalı tarafın tüm tedarik ettiği ürünlerle ilgili kalite sisteminin gereği olarak kalite kontrollerinin tam olarak yapılmasından sorumlu olduğu, 7. Dava dosyası içinde, davalı vekilinin kaleme almış olduğu 16.09.2009 tarihli Türkçe ve İngilizce olmak üzere İhtarname/Offıcİal Warning başlıklı belgenin görüldüğü ancak bu belgenin karşı tarafa tebliğ edildiğine/ ETK m. 20/3 Jte yer alan usullere uygun tebliğ edildiğine ilişkin bir kanıt bulunmadığı, temerrüt faizine ilişkin takdirin Sayın Mahkemenin olduğu, 8. Kök raporda, TBK m.228/2 (EBK m.204) “Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini İsteyebilirhükmü gereğince bir değerlendirme yapılması gerektiği, zira raporda da belirtildiği üzere pirinç çubukların işlem görmüş olması halinde bile ergitilerek yeniden kullanılmasının mümkün olduğu ve maddi değerinin bulunduğu ifade edilmiş, bu çerçevede, 2, parti malın değerinin 57,006,00 Euro olduğu, bu miktarın da hurda değerinin yaklaşık olarak gerçek değerinin %80-85’i kadar olacağı, bu durumda 2. Parti mal İçin davacı alacağından % 20 oranında tenzil yapılarak 11.401,20 Euro gibi bir rakamın tenzil edilmesi gerektiği belirtilmiş olmakla, TBK nun anılan maddesi çerçevesinde malzemede doğan eksiklik karşılığının satış bedelinden tenzil edildiği, bu anlamda davalı yanın takas mahsuba konu başka bir alacağından bahsedilmeyeceği, 9. Dosya kapsamında açıklanan nedenlerle davacının 159.756,30 Euro alacaklı olduğu, dava tarihinden itibaren yabancı para alacağı için 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre faiz talep edebileceği” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporu bilimsel, denetime elverişli ve kanaat oluşturmaya yeterli kabul edilmiştir.
Dava, satım sözleşmesine konu mal bedelinin tahsili ve müspet zararın tazmini talebine ilişkindir. Davalı … şirketi, davacı … A.Ş.’ne06.04.2009 tarihinde 09/335, 09/336 ve 09/337 sipariş nolarına sahip pirinç çubuk siparişleri verdiği, 15.04.2009 tarihinde … numaralı fatura ile 57.226,50 Euro bedelli, 15.05.2009 tarihinde 717661 numaralı fatura ile 57.006,00 Euro bedelli, 15.06.2009 tarihinde 717664 numaralı fatura ile 56.925,00 Euro bedelli malların sevkiyatının gerçekleştirildiği malların üç parti halinde teslim edildiği, ilk parti pirinç çubukların 24.04.2009 tarihinde, 2. parti pirinç çubukların 22.05.2009 tarihinde, 3. parti pirinç çubukların ise 24.06.2009 tarihinde davalıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satıma konu prinç alaşımının ayıplı olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Somut olayda her bir parti için ihbar ve muayene yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediğine bakılması gerekmektedir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı EBK m. 198/1’de “Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve âdete göre imkân hâstl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bay ün tekeffül altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lâzım gelir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda taraflar tacir olup, davaya konu olay her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğundan ETK 25/3 maddesinin öncelikli uygulanması gerekmektedir. Anılan maddede EBK m. 198/2-3 saklı tutulduğundan gizli ayıplar açısından 8 günlük süre uygulanmayacaktır. Alıcı bu tür bir ayıp ortaya çıktığında, ayıbı derhal satıcıya bildirecektir. Buradaki derhal ifadesinin dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurularak yorumlanması gerekmekte olup ayıp ihbarının ne şekilde yapılması gerektiği hususu ETK m. 20/3’de düzenlenmiştir. Mahkememizce benimsenen hükme esas alınan bilirkişi raporundan 2. parti malda gizli ayıp olduğu, ayıp ihbarının zamanında ve usule uygun şekilde yapıldığı ancak 1. ve 3. parti mallar için herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığı, bu nedenle davacının davalıdan 159.756,30-€ alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne,
159.756,30-€’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca kamu bankalarının Euro cinsinden uyguladığı en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 24.303,15-TL nispi karar harcından peşin alınan 5.943,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 18.359,45-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.556,00-TL bozmadan önceki masraf (1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 56,00 TL sair masraf olmak üzere toplam 1.556,00 TL) ile 3.600,00-TL bilirkişi ücreti, 480,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 5.636,00-TL üzerinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 4.454,50-TL gider ile 5.943,60-TL harç gideri olmak üzere toplam 10.398,10-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 120,00-TL bozmadan önceki masraf (tebligat posta gideri) ile 2.750,00-TL bilirkişi ücreti, 162,00-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.032,00-TL üzerinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 581,82-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden davacı vekili lehine hesaplanan 27.296,64-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 9.508,63-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi gereğince ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/10/2018

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza