Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1262 E. 2018/245 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1262 Esas
KARAR NO : 2018/245

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 20/10/2014
KARAR TARİHİ : 08/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı ve eski yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı şirketin 21/07/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4. 5 ve 6 numaralı kararların iptal edilmesi gerektiğini, ana sözleşmeye göre toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin iadeli taahhütlü mektupla bildirilmek zorunda olunmasına rağmen davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kötü niyetli olarak müvekkilini toplantıdan haberdar etmediklerini, müvekkilinin bu nedenle 21/07/2014 tarihli genel kurul toplantısına katılamadığını, müvekkilinin gıyabında kararlar alındığını, toplantı ilanında finansal tabloların, konsolide finansal tabloların, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun, denetleme raporunun ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisinin şirket merkez ve şube adresleri belirtilmek suretiyle pay sahiplerinin incelenmesine hazır bulundurulduğu hususunun ilan metninde yer alması gerektiğini ancak ilan metni incelendiğinde denetleme raporunun incelemeye hazır bulundurulduğu hususunda herhangi bir açıklamanın yer almadığını, yine toplantıda hazır bulundurulması gereken denetçi raporunun da toplantıda hazır bulundurulmadığını, olağan genel kurul toplantılarının her faaliyet dönemi sonundan itibaren 3 ay içerisinde yapılması gerektiğini, oysa 2013 yılı genel kurul toplantısının 21.07.2014 tarihinde yapıldığını, alınan 4 ve 5 numaralı kararlardan da anlaşılacağı üzere 2013 yılına ilişkin zararların geçmiş yıllar zararlarına kaydedilmesine ve 2013 yılı çalışmalarından dolayı yönetim kurulu üyelerinin ibrasına hukuksuzca karar verildiğini, yönetim kurulu faaliyet raporu ve bilanço ile kâr-zarar hesaplarının usulüne göre düzenlenmediği gibi eksik, yanlış ve gerçeği de yansıtmadığını, müvekkilinin bilanço ile kâr-zarar hesapları hakkında yeterince bilgilendirilmemiş olması bir yana müvekkilinin şirketin gidişatı hakkında bilgi alabilme imkânının dahi ortadan kaldırıldığını, bilanço ilkeleri ışığında davalı şirketin defter ve kayıtları incelenerek bilançonun gerçeği yansıtıp yansıtmadığını, dolayısıyla şirketin zarar edip etmediğini ve zararın geçmiş yıllar zararlarına kaydedilmesi kararının objektif olarak incelenerek doğru olup olmadığının ve bu minvalde de yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesinin doğru olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, toplantıda alınan 6 numaralı kararla yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddelerinde öngörülen izinlerin ve geniş takdir yetkisinin verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin bu yetkileri kötüye kullandıklarını, yönetim kurulu üyelerinin aleyhine, sermayenin korunma ilkesine aykırı, muvazaalı ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirdikleri iş ve işlemlerden dolayı … 49. Asliye Tic. Mah.nin … E. (İst, 2. ATM’nin …) sayılı dava dosyası ile davanın açıldığını, yönetim kurulu üyelerinin iştirak hisselerinin kendi şirketlerine ucuza satılıp kısa süre sonra yeniden iki-üç kat fazla bedellerle geriye alınmasını, müşterek şirketlerle kendilerine ait onlarca şirketin tek bir yerden idare ediliyor olmasını, müvekkili …’nın şirket merkezine alınmamasını, … ailesinin kendi mülklerine tadilat yaptırıp tadilat bedellerinin müşterek şirketlerden alınmasını, yönetici olarak müşterek şirketlerden yüklüce maaşların alınmasını, kendilerine ait giderlerin müşterek şirketlerce ödenmesini, şirket hisselerinin paydaş olmayan yönetim kurulu üyesine hiç pahasına satılmasını ve daha sayabilecekleri onlarca olayın, yönetim kurulu üyelerinin işbu maddelere ilişkin yetkileri ne denli kötüye kullandıklarını açıkça ortaya koyduğunu, bu durumun … 49. ATM’nin … E. sayılı dosyası celp edildiğinde de anlaşılacağını, şirketin finansal durumunun doğru, eksiksiz, dolambaçsız ve gerçeğe uygun olarak faaliyet raporunda belirtilmesi gerektiğini, oysa faaliyet raporu incelendiğinde de görüleceği üzere hem Türk Ticaret Kanununa hem de mezkur yönetmeliğe aykırı olarak faaliyet raporunun düzenlendiğini ve finansal tabloların hazırlandığını belirterek davalı şirketin 21.07.2014 tarihli toplantısında alınan 4, 5 ve 6 numaralı kararların yokluğunun tespitine/iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; toplantıya davet usulü, kanun ve esas sözleşmede öngörüldüğü gibi, gündemi de ihtiva edecek şekilde, Türkiye Ticari Sicili Gazetesi’nin 03.07.2014 tarih ve 8604 sayılı nüshasında ve günlük neşredilen … Gazetesi’nin 06.07.2014 tarih ve 12931 sayılı baskısında ilan edilerek, ayrıca pay sahiplerinin tamamına 04.07.2014 tarihli iadeli taahhütlü mektupla, toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi suretiyle ve süresi içinde yapıldığını, davacının adresinin, şirket esas sözleşmesinin “kuruluş” başlıklı 1 inci maddesinde “…” olarak yazılı olduğunu, bu adresin 21.07.2014 tarihli genel kurulun toplantıya çağrısı yapılırken kullanıldığını, davalı tarafın ifade ettiği gibi kendisini toplantıdan uzak tutmak maksadıyla herhangi bir uygulama yapılmadığını, müvekkilinin denetime tabi şirketler arasında yer almadığını, faaliyet raporunun ve mali tabloların usulüne uygun olarak hazırlandığını, yönetim kurulu üyelerine yetki verilmesinin ticari hayatta sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu, davacının dürüstlük ilkesine uygun olmayan tutum ve davranışlar sergileyerek yapılan icraatları takdir etmesi bir tarafa şirketin hantallaşması için her türlü argümanı kullandığını, bir çok dava açarak müvekkilini yıldırmaya çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin 21/07/2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4-5-6 nolu kararların yokluğunun tespiti ve iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445-451. maddelerinde genel kurul kararlarının iptali konusu düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacının, davalı şirketin %0,2 pay sahibi olup, aktif dava ehliyetinin olduğu anlaşılmıştır. Davalı şirketin sicile kayıtlı olduğu adresin Şişli/İstanbul adresi olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul kararı tarihi 21/07/2014’tür. Dava 20/10/2014 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Diğer yandan davacının dava konusu kararların “yokluğunun tespiti” talebi de mevcuttur. TTK 445-451 maddelerinde yokluk yaptırımından söz edilmemiştir. “Yokluk” kavramı hukukumuzda yerleşmiş olup, özel hukuk işlemleri için olduğu gibi genel kurul kararlarının kesin hükümsüzlüğü konusunda da kullanılmaktadır. Yokluk halinde hukukî işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeni ile şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. TTK 1. ve TBK 646. maddeleri gereğince genel kurul kararları hakkında da uygulanacak olan TBK 27. maddesinde kesin hükümsüzlük nedeni olarak kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırılık veya konusunun imkansız olma halleri sayılmıştır. Genel kurul kararlarının yokluğu, hukukî yararı bulunan herkes tarafından ve kural olarak bir süreye bağlı olmaksızın itiraz şeklinde veya dava yolu ile ileri sürülebilir.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyasının onaylı sureti, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının onaylı örneği, gündem ve hazirun cetveli getirtilmiş, taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenmiştir. Tüm dosya kapsamına göre davaya konu genel kurul kararlarının meydana gelişi veya içeriği itibari ile yasaya, ana sözleşmeye, dürüstlük kuralına, eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 21/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle davalı şirkete ait 2011-2012-2013 yıllarına ait bilançolar ve kâr-zarar (gelir) tablosunun incelenmesinde şirketin net satışının 2011 yılında 3.901.776,38-TL, 2012 yılında 6.960.190,40-TL ve 2013 yılında 9.635.950,61 -TL olduğu ancak davalı şirketin 2011-2012 yıllarında kâr etmesine rağmen 2013 yılında zarar ettiği, bu zararla ilgili olarak gider hesaplarının incelenmesinde diğer yıllara göre 2013 yılında yüksek artış olmadığı, zararın satılan malın maliyetinin 2011 yılında %54,26, 2012 yılında %58,07 olmasına rağmen 2013 yılında %78,76’ya yükselmesinden kaynaklandığı, davalı şirketin 2013 yılında satış gelirlerinde ciroda %37,95 artış göstererek 9.656.449,77 -TL’ye yükseldiği, giderlerde 2013 yılında ile 2012 yılına göre olağanüstü bir artış görülmediği, şirketin 2012-2013 detay mizanlarının incelenmesinde maddî duran varlıklar-demirbaşlar hesabında artış olduğu, maddi olmayan duran varlıklar hesabında 2012-2013 yılları arasında herhangi bir değişiklik (birikmiş amortismanlar hariç) olmadığı, 2013 yılı zararının 2014 yılında geçmiş yıl zararları hesabına kaydedildiği, bu kaydın tek düzen hesap planına uygun olarak yapıldığı, 2012 ve 2013 yılları duran varlıklar hesapları içinde mali duran varlıklar hesabında 242-iştirakler hesabı adı altında bir hesap olmadığı, 335 hesapların muavin dökümleri ve detay mizândan 2013 yılı toplam işçilik giderlerinin (brüt ücret + prim + bayram parası + SSK işveren payı + işveren işsizlik primi hissesi vs.) 429.442,30-TL olduğu, yapılan tüm masraflarla ve tüm giderlerle ilgili olarak davalı grup şirketleri adına masrafların yansıtılması ile ilgili olarak masraf dağıtım geliri açıklamalı faturaların tanzim edildiği, (31/12/2013 tarihli toplam 323.157,43-TL) dava dışı grup şirketleri tarafından da davalı şirket adına masraf dağıtım giderleri açıklamalı faturaların tanzim edildiğinin (31/12/2013 tarihli 127.368,86-TL) görüldüğü, davalı şirketin toplam sermayesinin 1.000.000 paya ayrılmış olduğu, davaya konu genel kurul toplantısında 998.000 payın temsil edildiği ve toplantıdaki kararların oybirliği ile alındığı, davacının toplam sermayesinin %0,2 paydan ibaret olduğu, davalı şirketin dava konusu 21/07/2014 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin çağrının gündemi de ihtiva edecek şekilde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 03/07/2014 tarih ve 8604 sayılı nüshasında ve günlük neşredilen … Gazetesinin 06/07/2014 tarih ve 12931 sayılı baskısında ilan edilerek, ayrıca pay sahiplerinin tamamına 04/07/2014 tarihli iadeli taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi sureti ile süresi içerisinde yapıldığının anlaşıldığı, çağrının usulüne göre yapılmaması ve gündemin gereği gibi ilan edilmemesi sonucu oluşan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olmadığının ve dolayısıyla alınan kararların iptali şartlarının oluşmadığının kabulü gerektiği, genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396 hükümleri uyarınca gerekli izin ve yetkilerin verilebileceği öngörüldüğünden yöneticilerin almış oldukları izin ve yetkiyi kötüye kullanacaklarına dair herhangi bir somut veriye rastlanmadığından tüm bu sebeplerden dolayı davalı şirketin 21/07/2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yapılan 4, 5 ve 6 numaralı kararların iptalini gerektirecek bir hususun bulunmadığı, anılan kararın iptalini gerektirecek bir hususun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu oluşa uygun ve denetime elverişli kabul edilmiştir.
Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davacının davalı anonim şirketinin %0,2 pay sahibi olduğu, davalı şirketin 21/07/2014 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin çağrının gündemi ihtiva edecek şekilde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 03/07/2014 tarih 8604 sayılı nüshasında ve günlük yayınlanan … Gazetesi’nin 06/07/2014 tarih ve 12931 sayılı baskısında ilan edildiği, ayrıca davacının ana sözleşmede yer alan adresine 04/07/2014 tarihli iadeli taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi yönünde davetiye çıkartıldığı anlaşılmıştır. 21/07/2014 tarihli genel kurul toplantısında 998.000 payın temsil edildiği ve toplantıdaki kararların oy birliği ile alındığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davacının genel kurula çağrının usulsüz olduğuna ilişkin iddialarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Davacı 21/07/2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu “2013 yılına ait bilanço ve gelir tablosu hesapları okundu ve müzakereye açıldı. 2013 yılına ait zararın geçmiş yıllar zararlarına kaydedilmesine oy birliği ile karar verildi.” 5 nolu “2013 yılı çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrazına geçildi, yönetim kurulu üyelerinin her biri kendi ibralarında sahibi oldukları paylardan doğan oy haklarını kullanmayarak toplantıya katılan diğer ortakların oy birliği ile ayrı ayrı ibra edildiler.” 6 nolu “Yönetim kurulu üyelerinin şirketle ilgili yapacakları işlemler hakkında Türk Ticaret Kanunu’nun 395 ve 396. maddeleri gereğince izin verilmesine oy birliği ile karar verildi.” olmak üzere toplam 3 kararın yokluğunun tespitini ve iptalini talep etmiştir. Yukarıda yazılı bilirkişi raporunun mali inceleme bölümünde yapılan tespitlere göre 4 ve 5 nolu kararların alınmasında herhangi bir usulsüzlük olmadığı, bilirkişilerce incelenen mali tablo ve raporların gerçeği yansıtmadıklarına ilişkin herhangi bir somut veriye rastlanmadığı, bu nedenle 4 ve 5 nolu kararların yokluğunun tespiti ve iptali talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan yönetim kurulu üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 395 hükmü uyarınca şirketle işlem yapma ve 396 hükmü uyarınca şirketle rekabet etme yönünde izin ve yetki verilmesine ilişkin 6 nolu kararın iptali için yöneticilerin almış oldukları izin ve yetkiyi kötüye kullanacaklarına dair herhangi bir somut veriye rastlanmadığından 6 nolu kararın yokluğunun tespiti ve iptali talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla tüm bu sebeplerden dolayı sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilâm harcından, peşin alınan 25,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı vekili lehine hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/04/2018

Başkan …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Üye …
E-İmza
Katip …
E-İmza