Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/326 E. 2019/892 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/326 Esas
KARAR NO : 2019/892

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/11/2012
KARAR TARİHİ : 10/10/2019

Mahkememizde açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalının müvekkili firmayı kötülemek, karalamak için sosyal medyada geniş bir kitleye yanlış, yanıltıcı bilgiler vererek, müvekkilinin ticari itibarı ve ürünlerini kötüleyen söz ve eylemler içinde olduğunu, “…” ibaresine yer verdiklerini, bu suçlamalar kapsamında yasal işlem başlatmadığını, sosyal medyadan karalama çalışmaları yürüttüğünü, gerçek dışı beyanlarla, müvekkili firmayı dolayısıyla hizmet ve ürünlerini kötüleme yolunu seçerek müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattıklarını, davalıların, yazılı ve sosyal medyada, paylaşım sitelerinde, müvekkili firma ve ürünlerini, hizmetlerini kötülemek, müşterileri nezdinde kötü izlenim oluşturmak, müvekkili firmaya ait müşteri ve fiyat listeleri, sözleşme tarihleri vb ticari sır niteliğindeki bilgileri ele geçirip bunları haksız rekabet etmede, fiyat düşürmede ve yıkıcı fiyat politikası uygulamada araç olarak kullandıklarını, buna ilişkin listeleri aldığı kişiler ve bu yöndeki eylemler konusunda tanıkları bulunduğunu, davalıların haksız rekabet oluşturan söz ve eylemleri bunlarla sınırlı olmadığını, bunlardan bir diğer önemli haksız ve hukuka aykırı eylemin de, müvekkili firmanın yurt dışında bulunan Uluslararası Kuruluşa yaptığı üyelik başvurusunun reddedilmesi için, hakkında yanlış ve gerçek olmayan bilgiler verdiklerini, bunun sonucu olarak müvekkilinin üyelik başvurusunun uzun süre askıda tutulduğunu ve iddiaların gerçek olmadığının anlaşılması üzerine yakın zamanda üyeliğinin kabul edildiğini, aynı eylemin farklı kişilerce islenmesi nedeni ile BK 61. maddesi gereğince davanın müteselsilen açıldığını, anılan söz ve eylemlerin, davalı şirket ve onu temsilen gerçek şahıs tarafından ve aynı eylemle işlendiğini, BK 61 maddesi gereğince her iki davalı arasında müteselsil sorumluluk ilişkisi oluştuğunu, davanın her iki davalıya karşı müteselsilen açılması zorunda kalındığını, anılan söz ve eylemlerin, TTK nun 54 ve devamı maddelerince hukuki yaptırıma bağlanan söz ve eylemler olduğunu, davalıların bu eylemleri sonucu, … Ünüversitesi, … Kongre, … vb bazı kurum ve kuruluşların artık müvekkili ile çalışmayacaklarını söylediklerini ayrıca bu haksız eylem ve beyanlar sonucu, …, …, …, …, …, … (… ajansı), … (… Ajansı), … İletişim ( … ajansı) … (… Ajansı ) … (… ajansı) gibi, birden çok kişi ve şirketlere halkla ilişkiler konusunda danışmanlık ve hizmet veren kuruluşlar nezdinde olumsuzluğa hatta müvekkili firmadan bu gerçek dışı yayınlar konusunda bilgi istenilmesine neden olduğunu, bu durumun potansiyel müşteri ilişkisini olumsuz etkileyeceğini, maddi kayba neden olduğunu ve olacağını, davalılardan, müteselsilen ve fazlaya ilişkin kısmın saklı kalması kaydıyla, şimdilik 30.000,00-TL maddi tazminat talepleri olduğunu, olayın niteliği göz önüne alındığında güncel ve olası müşteri ve kazanç kaybının kesin olarak belirlenmesinin olanaklı olmadığını, bu nedenle BK 42 ve TBK nun 50. maddesi dikkate alınarak muhtemel zararlar açısından da ayrıca hakkaniyete uygun bir hesaplamanın yapılmasını talep ettiklerini, zira müvekkilinin firmanın güncel zararları yanı sıra, bu söz ve eylemlerden etkilenip, muhtemelen sözleşmelerini yenilemeyecek müşterileri de olacağını, bunun bu aşamada tespiti olanaklı olmadığını, bu nedenle TBK 50. md.’sinin dikkate alınarak muhtemel zararlar açısından da belli bir miktara karar verilmesini talep ettiklerini, medya takip sektöründe ilk 4 firmadan biri olan ve Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Jandarma Genel Komutanlığı gibi stratejik öneme sahip kamu ve çok sayıda özel kuruluşlara da hizmet vermiş olan bir firma hakkında, veri hırsızlığı yapan, merdiven altı çalışan yakma medya olduğu dile getirilen, bilirkişi raporunda olmayan hususları varmış gibi salt müvekkili aleyhine karalama ve kötüleme aracı olarak kullanmaya ilişkin söz ve eylemlerin, maddi kazanç kaybı ile birlikte manevi açıdan da zarar veren eylemler olduğunun açık olduğunu, bu son derece ağır itham ve gerçek dışı suçlamalardan, müşterilerle birlikte şirket çalışanları dahi son derece olumsuz etkilendiklerini ve bundan dolayı manevi üzüntü yaşadıklarını, müşterileri nezdinde oluşan olumsuzluğu gidermek için, çok sayıda görüşme yapmak, yazılı görsel medyada çok sayıda açıklamalar yapmak ve bunun manevi üzüntüsünü çekmek zorunda kaldıklarını, davalıların bu haksız rekabet ve hakaret teşkil eden eylemlerinin sözleşmelerin yenilenme dönemi olan yıl sonuna rastlamasının da ayrıca üzüntü ve maddi kayba neden olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı, TTK’nun 58. maddesine dayalı manevi tazminat talebinin de yasal ve haklı olduğunu, açıklanan ve somut delillerle de kanıtlandığı üzere, davalıların bahsi edilen söz ve eylemlerinin, TTK’nun 54 ve devamı maddelerinde belirtilen haksız rekabet teşkil eden söz ve eylem niteliğinde olduğundan, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ve dava tarihi itibari ile reeskont faizi uygulanmak suretiyle, davalılar hakkında müteselsilen, şimdilik 30.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminata, ayrıca davalıların haksız rekabet oluşturan eylemlerinin sonlandırılmasına, verilecek kararın lehe olması halinde uygun araçlarla ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … A.Ş., … A.Ş. Ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın, müvekkilleri tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespiti, önlenmesi ve bu eylemler sebebiyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğunu, davacı/karşı davalı tarafından müvekkillerine isnat edilen eylemlerin hiçbirinin haksız rekabet teşkil etmediğini, davacı/karşı davalı tarafından sunulan delillerin haksız rekabete ilişkin talepleri ile herhangi bir bağlantısı bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın reddinin zorunluluk arz ettiğini, davacı/karşı davalı yanın müvekkillerine isnat ettiği eylem ve sözlerin hiçbirinin yasada açıkça tanımlanan “haksız rekabet teşkil eden eylem” tanımına uymadığını, davacılar tarafından sunulan bilgi ve belgelerin haksız rekabet iddiasıyla ikame olunan işbu dava bakımından delil değeri bulunmadığını, davacı/karşı davalı …Yayıncılık ve İletişim Merkezi Limited Şirketi (“…”)’nin, dava dilekçesinin “Dava Konusu Edilen Söz ve Eylemlerin Özeti” başlıklı bölümünde müvekkili …’ın facebook ve tvvitter gibi sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımları ile …’yi karalayıcı ve onun hakkında gerçekle ilgisi olmayan iddialar ileri sürerek ve …’nin hizmetlerini ve ticari faaliyetini küçümseyerek ve hatta onun vereceği hizmetlere güvenilmeyeceğim beyan ederek haksız rekabete yol açtığını iddia ettiğini, müvekkilinin mezkur sosyal paylaşım sitelerinde paylaştığı hususların dayanağının … tarafından diğer müvekkillerimin bilgisayar sisteminden usulsüz şekilde medya takip hizmeti verisini kendi sistemine transfer ederek müvekkillerimin müşterilerine ucuz fiyatlı satışını teklif ederek ticari zarara uğratma eylemi olduğunu, müvekkilleri … ve … Hiz. A.Ş (“…”) tarafından … ve … aleyhine … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde … D.İs sayılı dosyasıyla ikame olunan delil tespiti davasıyla … tarafından üretilen medya takip hizmetinin şirket sunucularından hukuksuz yollarla elektronik ortamda elde edilerek …’nin müşterilerine sunulduğunun bilirkişi marifetiyle tespitini talep ettiğini, bu davanın davalılarından …in müvekkili …’te 24.07.2010-04.01.2012 tarihleri arasında “yönetici” olarak (Yönetim Kurulu Başkan Vekili) çalıştığını, …’in eski imza yetkilisi ve hissedarı olduğunu, anılan tespit davasının diğer davalısı …’ın ise diğer müvekkili … bünyesinde 19.08.2009-02.03.2012 tarihleri arasında “kurumsal müşteri temsilcisi” olarak istihdam edildiğini, …’ın müvekkili … bünyesinde çalıştığı süre içinde sunucu bilgisayarlarına yaptığı müdahale ile işyerinden ayrıldıktan sonra üretilen tüm sektörlere ilişkin medya takip hizmeti verisini 23.02.2012- 31.12.2012 tarihleri arasında e-posta yoluyla her gün düzenli olarak ibareli e-posta adresine gönderilecek şekilde sistem kaydı oluşturduğunu, müvekkilinin ürünü olarak medya takip hizmeti verisini usulsüz şekilde elde ettikten sonra … aracılığı ile … ve …’in müşterilerine satış konusu yaptığını, aynı şekilde satışa hazır hale getirilmiş medya takip hizmeti verisinin 30.10.2011- 30.10.2015 tarihleri aralığında …’e ait e-posta adresine gönderilecek şekilde sistem kaydı oluşturulduğunun tespit edildiğini, … ve …’ın, müvekkillerinin müşteri listelerini de kopyalayarak hangi müşterinin hangi sektörle ilgili medya takip Hizmeti satın aldığını ve hangi tarihte sözleşmesinin sona erdiğine dair verileri de elde ettiklerini, işten ayrılmadan öncesinden bugüne kadar müvekkilinin oluşturduğu medya takip hizmeti verilerini düzenli olarak her gün usulsüz şekilde elde eden bu şahıslar, … ile işbirliği yaparak müvekkillerinin müşterilerine teklif ettiğini ve müvekkili firmaların yıllardır hizmet verdiği müşterilerin pek çoğunu …’nin müşterisi haline getirdiklerini, anılan sebeplerle müvekkilleri tarafından tespit talebinde bulunulduğunu, tespit dosyasına sunulan 12.10.2012 havale tarihli Bilirkişi Raporu’nda sistem üzerinde ve e-posta adreslerinin tanımlı olduğunu, bu posta adreslerine medya takip sistemleri olan Hermes adlı program aracılığıyla üretilen tüm verilerin günlük olarak gönderildiğinin tespit edildiğini, bahsi geçen bilirkişi raporunun usulsüz veri transferinin gerçekleştirildiğini açıkça gözler önüne sererken, davacı/karşı davalı vekilinin bu hususların her biri sadece bir iddiadan ibaretmiş gibi yansıtma çabasının tamamen kötü niyetli olduğunu, gerçekliği mahkemece alınan bilirkişi raporuyla sabit olan duruma ilişkin olarak muhtelif platformlarda paylaşılan beyan ve açıklamaların, haksız rekabet teşkil etmeyeceğinin mahkemenin takdirinde bulunacağını, müvekkili … tarafından … aleyhine … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde … E. sayılı dosyasıyla ikame olunan davanın müvekkili … tarafından …’nin, …’in bilgisayar sistemine … Belediye Başkanlığı’nın bilgisayar sistemi üzerinden giriş yaparak haksız şekilde elde ettiği verinin parasal kıymetinin karşılığı olan meblağın tazmini talebiyle dava ikame edildiğini, müvekkili …’e ait isimli internet sitesinde, … Belediyesine ait … İP adresli ağ geçidi üzerinden istekler geldiğini ve çok sayıda müşterilerine ait şifreler ile sisteme giriş yapılarak veri çekildiğinin tespit edildiğni, konu ile ilgili … Belediyesi ile görüşüldüğünde sistemlerindeki bir güvenlik açığının kullanılarak internet üzerinden başkaları tarafından vekil sunucusu olarak kullanıldığının anlaşıldığını, bu sayede müvekkilinin internet sitesine bağlantı yapan kişi/kurumun kendi İP adresini gizlediğini, … Belediyesine ait İP adresi ile giriş yapıldığını, … Belediyesi ile yapılan işbirliği çerçevesinde, sürekli veri çekilen kaynak İP adresinin 77.92.126.100 no.lu adres olduğunun tespit edildiğini, bu İP adresinden …’in veri tabanına usulsüz erişim ve veri transferine ilişkin sistem loğları dilekçe ekinde yer alan DVD içerisinde sunulduğunu, ayrıca bu loğların … Belediyesi sisteminde halen muhafaza edildiğini, İP adresinin kime ait olduğu sorgulandığında İP adresinin …”ye ait olduğunun tespit edildiğini, bir başka deyişle, … müvekkili tarafından büyük bir emek ve masraf yapılarak ticari faaliyetinin esas unsuru olarak oluşturulmuş verileri usulsüz ve hukuka aykırı şekilde … Belediyesine ait bilgisayar sistemini kullanarak elde ettiğini ve müvekkilinin emek vererek oluşturduğu veriyi kullanarak ticari kazanç sağladığını, bunun üzerine, her türlü hukuki ve cezai takip hakları saklı tutularak, usulsüz şekilde transfer edilen verilerin parasal karşılığının tahsili ve uğranılan zararların tazmini talebiyle bu davanın ikame edildiğini, arz ve izah olunan nedenlerle, davacı/karşı davalı yanın asıl kendisinin eylem ve fiilleri haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkillerinin sosyal paylaşım siteleri ve diğer platformlarda paylaştığı açıklama ve bildirilerin haksız rekabete aykırı davranış kapsamında değerlendirilemeyeceğini, bu paylaşımların ancak ayrı bir ceza yargılamasının konusu olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davacı … A.Ş. Ve … A.Ş. vekili karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının, müvekkillerinin çalışanlarını ayartmak suretiyle müvekkilleri tarafından oluşturulan verileri bilgisayar ortamı üzerinden usulsüz olarak transfer ettiklerini ve bu verileri müvekkillerinin müşterilerine daha uygun fiyat karşılığında teklif ettiklerini, müvekkili firmaların çok sayıda müşterisini kaybetmesine neden olduklarını, davacı/karşı davalı yanın müvekkili firmalar bünyesinde daha önce çalışmış bulunan … ve … adlı çalışanları ayartmak suretiyle müvekkilleri tarafından oluşturulan verileri bilgisayar ortamı üzerinden usulsüz olarak transfer ettiğini ve bu verileri müvekkillerinin müşterilerine daha uygun fiyat karşılığında teklif ettiğini, müvekkili firmaların çok sayıda müşterisini kaybetmesine neden olduğunu, bahsi geçen şahıslardan …’in müvekkili …’te 24.07.2010-04.01.2012 tarihleri arasında “yönetici” olarak (Yönetim Kurulu Başkan Vekili) çalıştığını, …’in eski imza yetkilisi ve hissedarı olduğunu, anılan tespit davasının diğer davalısı …’ın ise diğer müvekkili … bünyesinde 19.08.2009-02.03.2012 tarihleri arasında “kurumsal müşteri temsilcisi” olarak istihdam edildiğini, …’ın müvekkili … bünyesinde çalıştığı süre içinde sunucu bilgisayarlarına yaptığı müdahale ile işyerinden ayrıldıktan sonra üretilen tüm sektörlere ilişkin medya takip hizmeti verisini 23.02.2012- 31.12.2012 tarihleri arasında e-posta yoluyla her gün düzenli olarak ibareli e-posta adresine gönderilecek şekilde sistem kaydı oluşturduğunu, yine aynı şekilde …’in de müvekkili …. bünyesinde çalıştığı süre içinde sunucu bilgisayarlarına yaptığı müdahale ile işyerinden ayrıldıktan sonra üretilen tüm sektörlere ilişkin medya takip hizmeti verisini 30.10.2011- 30.10.2015 tarihleri aralığında …’e ait e-posta adresine gönderilecek şekilde sistem kaydı oluşturduğunu, müvekkilinin ürünü olarak medya takip hizmeti verisini usulsüz şekilde elde ettikten sonra … aracılığı ile müvekkilleri … ve …’in müşterilerine satış konusu yaptıklarını, … ve …, müvekkillerinin müşteri listelerini de kopyalayarak hangi müşterinin hangi sektörle ilgili medya takip hizmeti satın aldığını ve hangi tarihte sözleşmesinin sona erdiğine dair verileri de elde ettiklerini, …’ın müvekkili …’te çalıştığı süre içinde sunucu bilgisayarlarına yaptığı müdahale ile işyerinden ayrıldıktan sonra üretilen tüm sektörlere ilişkin medya takip hizmeti verisini … tarihleri arasında e-posta yoluyla her gün düzenli olarak … ibareli eposta adresine gönderilecek şekilde sistem kaydı oluşturduğunu, aynı şekilde sistem üzerinde … e-posta adresinin de tanımlı olduğunu, bu posta adresine de medya takip sistemleri olan … adlı program aracılığıyla üretilen tüm verilerin günlük olarak gönderildiği hususlarının … 4. Fikrî ve Sınai Haklar Mahkemesi’ni … D. İş sayılı dosyasına sunulan Bilirkişi Raporu’nda tespit edildiğini, anılan Bilirkişi Raporunun dilekçe ekinde sunulduğunu, bilirkişi incelemesinin yapıldığı bilgisayarın sabit disklerinin de adı geçen mahkeme kasasında korunduğunu, müvekkillerinin uzun yıllardır hizmet verdiği pek çok önemli müşterisi; … ve … adlı şahısların davacı/karsı davalı … adına aradıklarını belirterek kendileri ile irtibata geçtiğini, …’ten aldıkları medya takip hizmetinin daha iyisini yarı fiyatına verebileceklerini, iki hizmetin mukayesesi için herhangi bir ücret talep etmeyeceklerini bildirdiklerini, işten ayrılmadan öncesinden itibaren bu güne kadar müvekkilinin oluşturduğu medya takip hizmeti verilerini düzenli olarak her gün usulsüz şekilde elde eden bu şahısların, … tarafından oluşturulmuş medya takip hizmeti verilerini de müvekkilinin ürünü üzerine ekledikten sonra müvekkillerinin müşterilerine teklif ederek yıllardır hizmet verdiği pek çoğunu …’nin müşterisi haline getirdiklerini, müvekkilinin ticari faaliyetinin ana amacı, satış konusu yaptığı yegane ürünü olduğunu, bu ürünün her gün düzenli şekilde şirket bilgisayarlarından usulsüz şekilde elde edilmesinin açıkça hırsızlık olduğunu, her hangi bir emek verilmeden elde edilmiş bu ürünlerin/verilerin davacı/karşı davalı … ile … tarafından ayartılan ve müvekkili firmaların eski çalışanı olan şahıslar tarafından; müvekkillerinin müşterileri dahil üçüncü kişilere müvekkilinin satış fiyatının yarısı kadarlık bedellerle satıldığını, bu şekilde müvekkilinin ticari zarara uğratıldığını, söz konusu haksız rekabetin tespiti ve bu sebeple oluşan zararın tazmininin gerektiğini, bu kapsamda müvekkilinin uğradığı zararın rakamsal olarak tespiti île müvekkil şirketlerle çalışan, fakat bu süreçte müvekkili firmalarla çalışmayı bırakıp … ile çalışmaya başlayan firmaların tespit edilmesisin mümkün olmadığını, müvekkilinin uğramış olduğu zararın tespiti için EK-6’da sundukları belgelerin yapılacak bilirkişi incelemesi sırasında kullanılabileceğini, sunulu belgelerin; 2011 ve 2012 yıllarında müvekkili firmalarla çalışmakta iken davacı/karşı davalının, müvekkili verilerine haksız erişimi başladıktan sonra müvekkilleri ile çalışmayı bırakan 279 adet müşterinin listesi, bu müşterilerin müvekkil ile akdettikleri sözleşmeleri ve son bir yıl içinde kesilen faturalar olduğunu, listelerde de görüleceği üzere 2011 ve 2012 yılında davalı/karşı davacı müvekkillerini bırakarak kuvvetle muhtemel davacı/karşı davalı ile çalışmaya başlayan 279 adet müşteri sebebiyle müvekkillerinin uğradığı toplam ticari zararın 1.514.940,00-TL olduğunu, toplam 279 adet müşterinin bir kısmı davacı/karşı davalı müvekkili ile 2012 yılında çalışmaya son verdiğini, bir kısmının da 2011 yılında çalışmaya son verdiğini, her bir müşterinin davalı/karşı davacı müvekkili ile akdettiği sözleşme ve kendisine son 1 yıl içinde kesilen hizmet faturası örneklerinin yer aldığı bu delillerin davacı/karşı davalının ticari defter ve kayıtları ile mukayese edildiğinde davacı/karşı davalının müvekkilinin sisteminden hukuksuz şekilde elde ettiği veriler sebebiyle hangi müşterilerin müvekkili ile sözleşmelerinin sona ermesini müteakip kendisiyle sözleşme yapmasını sağladığını ve bu surette davalı/karşı davacı müvekkiline ne miktarda ticari zarar verdiğinin ortaya çıkacağını, bu 279 adet firmadan …’nin şirket kayıtlarında da bulunanların ve bu firmaların hangi tarihte … ile çalışmaya başladığının tespit edilmesi halinde, müvekkili firmaların uğramış olduğu zararın somut olarak tespitinin de mümkün olabileceğini, bu nedenle haksız rekabet sebebiyle uğradıkları zararın tespiti için ekte sunulan listede yer alan 279 adet firmadan kaç tanesinin müvekkili firmalar ile çalışmayı bıraktıktan sonra … ile çalışmaya başladığının ve hangi tarihte başladığının bilirkişi incelemesi ile tespitini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacak talepleri saklı kalmak kaydıyla, karşı dava yönünden müvekkili firmaların çalışanlarını ayartmak suretiyle müvekkilleri tarafından oluşturulan verilerin usulsüz olarak transferini sağlayan, bu verileri daha düşük fiyatla müvekkillerininn müşterilerine teklif eden ve müvekkili firmaların birçok müşterisini kaybetmesine yol açan ve bunun dışında da başka ağ geçitleri üzerinden bizzat kendisi veri çekerek bu verileri müşterilerine sunan davacı karşı davalı …’nin bu fiillerinin TTK md. 54 vd. devamı hükümleri uyarınca haksız rekabet/haksız fiil ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na aykırılık teşkil etmesi sebebiyle; karşı davanın kabulü ile mezkur haksız rekabetin ve kanuna aykırılığın tespitine, men’ine, ref’ine, hüküm özetinin tüm Türkiye’de yayın yapan bir gazetede masrafı davacı/karşı davalıdan alınmak üzere 1 kere ilanına davacı/karşı davalıların anılan davalı/karşı davacı müvekkilinin eseri niteliğindeki medya takip hizmeti verisine hukuksuz erişimi ve ticaret alanına çıkartılması eylemleri neticesinde müvekkillerinin müşteri kaybı başta olmak üzere uğradığı maddi ve manevi zararların karşılanması amacıyla şimdilik; … A.Ş için 50.000,00 TL maddi tazminatın, 150.000,00 TL manevi tazminatın 23.02.2012 tarihinden itibaren işlemiş ve tahsil anına kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, … A.Ş. için 50.000,00 TL maddi tazminatın, 150.000,00 TL manevi tazminatın 23.02.2012 tarihinden itibaren işlemiş ve tahsil anına kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı-Karşı davalı … Ltd. Şti. vekili aşamalardaki beyanında asıl dava dilekçesinde yazılı iddiaları tekrarla karşı davanın reddini talep ederek … FSHM’nin … esas sayılı davası ile karşı davanın taraflarının, konusunun ve sebebinin aynı olduğunu öne sürerek derdestlik itirazında bulunmuştur.
Davacı karşı davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından sunulan 04/06/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl dava değerinde maddî tazminat miktarı 462.126,72-TL’ye arttırılarak arttırılan miktar üzerinden 05/06/2015 tarihinde harç ikmali yapıldığı anlaşılmıştır.
HMK 114-ı maddesi uyarınca her iki davanın aynı kabul edilmesi için tarafların her iki davada da sıfatlarının aynı olması (davacı-davalı), dava konusunun, dava sebebinin aynı olması gerekmektedir. Mahkememizce … 1. FSHM’nin …-… E.K. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı ….. A.Ş. tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davada … Belediyesi’ne ait IP adresli ağ geçidi kullanılarak belediyenin sistemindeki güvenlik açığından faydalanmak sureti ile bağlantı yapan kişi ya da kurumun kendi IP adresini izleyerek müvekkilinin sistemine giriş yaptığını, bu IP adresinin davalı … Ltd. Şti.’ye ait olduğunun tespit edildiğini, hukuksuz elde edilen bu verilerin parasal kıymetinin 72.000,00-TL’nin üzerinde olduğunu öne sürerek şimdilik 10.000,00-TL’nin erişim tarihi olan 15/08/2011 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, görüldüğü üzere davada elde edilen verinin parasal kıymetinin talep edildiği, mahkememizde açılan iş bu davada ise haksız rekabete dayalı maddi ve manevi tazminat talep edildiği, dolayısı ile dava konusunun aynı olmadığı anlaşılmakla karşı dava yönünden derdestlik itirazı kabul edilmemiştir.
… 22. ATM’nin …-… E.K. sayılı kararı ile mahkememizde görülen iş bu dava ile birleştirilen dava yargılama aşamasında tefrik edilerek mahkememizin 2015/609 esas sırasına kayıt edilmiştir.
Dava ve karşı dava, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespiti, önlenmesi ve bu eylemler sebebiyle uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce, taraflarca delil olarak gösterilen … 1. FSHM’nin …-… E.K. Sayılı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası, … 1. Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesi’nin …-… E.K. sayılı dosyası, … 4. FSHM’nin … değişik iş sayılı dosyası, … 7. SCM’nin …-… E.K. sayılı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …-… E.K. sayılı “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ve ilgili dosyası getirtilmiş, taraf tanıklarının beyanları alınmış, taraflarca sunulan sair tüm deliller incelenmiştir. Tarafların dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları ve tüm dosya kapsamı incelenerek somut olayda tarafların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ve buna bağlı olarak maddi zararlarının olup olmadığının tespiti yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Ticaret Hukukçusu Prof. Dr. …, mali müşavir …, bilgisayar mühendisi … tarafından düzenlenen 22/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle “…Davacının kar kaybı ve maddi zararı olup olmadığı sonucuna davacı tarafın 2011-2012-2013-2014 toplam dört yıllık bilanço-gelir tablolarından oluşan mali tablolarının incelenmesi ile ulaşılacaktır. 2011-2014 arası 4 yıllık gelir tabloları incelendiğinde davacı firmanın net ciroları azalan hızda artış göstermekte ve 2014 yılında 2013 yılına nazaran neredeyse hiçbir artış olmamıştır. 2011 yılında 4.390.531,45-TL, 2012 yılında 5.391.393,77-TL (%22,80 artış), 2013 yılında 5.959.128,47-TL (%10,53 artış), 2014 yılında 6.037.387,70-TL (%1,31 artış) davacı firmanın brüt kar oranları, maliyetlerdeki artış hızının satışlardaki artış hızının üzerinde seyretmesi nedeni ile yıllar içinde %129’dan %100 seviyelerine gerilemiştir. Davacı tarafın dava konusu nedenlerden dolayı müşterileri ile akdetmiş olduğu sözleşme iptallerinin ciro düşüşünün izah nedeni olabileceği kanaatindeyiz. Bu nedenle davacı tarafın 2013-2014 yılları ciroları ve brüt karlılığı, dava konusu nedenlerle yaşanan sözleşme iptallerini göz önüne alarak 2011-2012 trendine uygun olsaydı kar kaybı olarak da nitelendirebileceğimiz tahmini gelir tablosunun aşağıdaki gibi gerçekleşebileceğinin kanaatini taşımaktayız. Kar kaybı hesaplamasında brüt karlılık oranı önceki yıllara uygun olarak %125 alınmıştır. Yani maliyetlerin %125’i brüt karı oluşturmaktadır. Yukarıdaki gerçekleşen gelir tablosu ile tahmini gelir tablosundaki brüt kar farklarını, yine gerçekleşen veriler üzerinden faaliyet giderlerini ve komisyon giderlerini de tahmin ederek aşağıdaki net kar farkı dolayısı ile olası kar kaybı tablosuna ulaşabiliriz. Yukarıdaki hesaplamadan da görülebileceği gibi davacı 2013-2014 yıllarında faaliyetine 2011-2012 trendine uygun olarak devam etmiş olsaydı toplamda 462.124,72-TL ilave vergi öncesi kar elde etmiş olabilirdi. Tarafımızca tespit edilen bu tutar kar kaybı olarak değerlendirilebilir. Maddi zarar; gelir tablosu ve bilanço incelemesinde dava konusu hususlardan dolayı davacının mal varlığında isteği dışında meydana gelen bir eksilme yani maddi zarar tespit edilememiştir. Sonuç: Bilirkişi kurulumuzca yukarıda açıklanan nedenlerle TK m.54, m. 55/1/a çerçevesinde davalılar … A.Ş. ve …’ın davranışlarının haksız rekabet fiili teşkil ettiği, davacı … Ltd. Şti.’nin kar kaybının 462.126,72-TL olarak hesaplanabileceği, manevi tazminat miktarının mahkemenin takdirine bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Tarafların itirazları kapsamında ek bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. 21/09/2016 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında “…Davalı yönünden kar kaybı incelemesinde somut olarak davalı ile sözleşmelerini iptal edip 2012 yılından itibaren davacı ile çalışmaya başlayan toplam 16 firmadan dolayı ciro kaybı KDV dahil 226.609,07-TL’dir. Bu noktadan hareketle; davalı tarafın tarafımıza ibraz ettiği kurumlar vergisi beyannameleri muhteviyatı bilanço ve gelir tabloları incelendiğinde satışlar//maliyet oranları yukarıdaki gibidir. Hesaplamada bu oranlar esas alınmıştır. Davalıdan davacıya geçtiği ön görülen 16 firmanın KDV dahil cirolarını %18 KDV’den arındırdıktan sonra net ciro tutar toplamı 192.041,58-TL’dir bu tutarın 86.279,30-TL kısmı satılan hizmet maliyeti oduğunu düşünürsek davalı tarafın brüt kar kaybının 105.762,29-TL olduğu, bu tutardan da pazarlama ve genel gider paylarının indirilmesi ile 67.353,97-TL net kar kaybına ulaşabiliriz. Sonuç; bilirkişi kurulumuzca yukarıda açıklanan nedenlerle TK m.54, ö 55/1/a çerçevesinde davacı … Şti.’nin kar kaybının 67.353,97-TL olarak hesaplanabileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Tarafların anılan bilirkişi raporuna itirazları nedeni ile yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek dosya Prof. Dr. …, Doç. Dr. …, bilgisayar mühendisi …, finans uzmanı …’den oluşan heyete tevdii edilmiş olup, düzenlenen 15/05/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “… firmasının mevcut müşterilerinin sözleşme bilgilerinin bilgisayar ortamından davacı … Takip firmasına aktarıldığına dair bir kanıt bulunamadığı, … sistemine … belediyesi üzerinden çeşitli kullanıcılar ile giriş yapıldığının belirtildiği, bununla ilgili bilgilerin DVD/CD’de … web sunucu loglarında mevcut olduğu ancak davalının iddia ettiği gibi … belediyesinin log kayıtlarında bu bağlantıların hangi kaynak IP’den yapıldığı bilgisine ulaşılamadığı, dava tarihinin 30/11/2012 olduğu dikkate alınarak, iddia ve taleplerin değerlendirilebilmesi için tarafların ibraz ettiği 2011 ve 2012 yıllarına ait 120 alıcılar müşteriler mizanları üzerinde incelemelerin yapıldığı, mizanlar üzerinde yapılan incelemelerde, müşterilerin 2012 yılının belirli bir döneminde tarafların biriyle ticari ilişkisini sonlandırarak bir diğeri ile ticari ilişki kurduğunun anlaşıldığı, dolayısı ile hangi müşterinin hangi tarihte diğer taraf ile anlaşma yaptığı belli olmadığından, dava tarihi itibari ile her iki taraf için de kazanç kaybı hesaplanması mümkün olmadığı, kaldı ki bu durumun karşılıklı olarak her iki taraf için de söz konusu olduğu, bu anlamda yapılacak bir zarar hesabının her iki taraf için de geçerli olacağı, diğer yandan davacı karşı davalı yanın müşteri sayısının 2012 yılında 2011 yılına göre 276 adet arttığı, buna mukabil davalı karşı davacı yanın müşteri sayısının da 2012 yılında 2011 yılına göre 236 adet arttığı anlaşıldığından her iki taraf için çok sayıda müşteri değişikliğinin söz konusu olduğu anlaşılmakla bu değişikliklerin nedenlerinin ise dava konusu olay ile ilgili bulunup bulunmadığının tespit edilebilmesinin mümkün olmadığı, heyetimizce yapılan değerlendirmede neticesinde; … Belediyesi’ne ait olan adres üzerinden … web sitesine bağlanıldığı, …’a ait e-posta üzerinden bu işlemin yapıldığı ancak … medya takip firmasının mevcut müşterilerinin sözleşme bilgilerinin davacı firmaya aktarıldığına dair bir kanıta rastlanılmadığı, serbest ispatın geçerli olduğu bu davada, ne adavacı ne de davalı iddialarının doğrultuğu konusunda heyetimizde tam bir kanaat tesis edilemediği ancak kötüleme şeklinde hgaksız rekabetin varlığı için üçüncü şart olan beyanların yanlış ve yanıltıcı olduğu konusunda bir kanaate ulaşmanın şart olduğu, dolayısıyla kötülemenin teknik açıdan kötüleme şeklindeki haksız rekabetin üç unsurunun birden somut olayda gerçekleştiği sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığı…” yönünde görüş bildirilmiştir. Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi kaydı ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış olup, 29/11/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda kök rapordaki kanaatlerin değişmediği yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporları arasındaki uyumsuzluk ve taraf itirazları nedeni ile yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek dosya yazılım geliştirme uzmanı …, mali müşavir bağımsız denetçi …, bilgisayar mühendisi …, hukukçu Prof. Dr. …, Yar. Doç. Dr. …’den oluşan heyete tevdii edilmiş olup, 04/10/2018 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…IP adresinin tek başına delil kabul edilemeyecei ancak sadece delil başlangıcı olabileceği tespit edilmiştir. Sosyal paylaşım sitelerinde hesap açan kişi öncelikle bu hesabın kullanım ve hizmet kurallarını kabul ederek yayınlayacağı içerikten sorumlu olduğunu baştan kabul eder. Ayrıca 5651 sayılı kanunda da içerik sağlayıcının sorumluluğu açıkça hükme bağlanmıştır. Bu gibi sitelere üye olan kişiler benzersiz bir kimlikle tıpkı kimlik kartı gibi şahsa özel bir hesap sahibi olurlar ve bu hesaptan yapılan yayınlardan da sorumlulukları vardır. Davalı karşı davacının iddia ettiği gibi Konyaaltı Belediyesi’ne ait … IP numarasının dava dışı … Belediyesi’ne ait bir IP numarası olduğu ve davalı yaynın hukuksuz şekilde davalı karşı davacı müvekkilinin verilerine erişim sırasında kendi IUP numarasını (72.92.126.100) gizlemek sureti ile … Belediyesi’ne ait ağa geçicidinin kullandığı ve ihlali konu verilerin içerik ve miktarları hususunda mahkeme marifeti ile yapılmış bir delil tespiti bulunmadığı tespit edilmiştir. Dava tarihine konu olan dönemlere ait dava dosyalarında incelemeye ibraz edilen fatura örnekleri ve diğer tüm eklerin detaylı tetkikinde her iki tarafında müşterilerinin firmalar arası gidiş-gelişlerinin olduğu, her iki tarafın da müşteri sayılarını iş hacimlerine göre yükselttikleri, müşteri sirkülasyonunun hızlı ve yüksek olması sebebi ile her iki taraf için de kazanç kaybı hesaplamasının mümkün olmadığı, bu hususta yapılacak bir zarar hesabının her iki taraf için de geçerli olacağı…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Yukarıda kronolojik olarak yazıldığı üzere HMK 266 madde gereğince bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Hukukî niteleme mahkememize ait olup, düzenlenen raporlarda yer alan ve mahkememizce hükme dayanak yapılan teknik ve mâli hususlar aşağıda tartışılmıştır.
Somut olayda öncelikle TTK 54 ve 55 maddesi kapsamında tarafların haksız rekabet oluşturan eylemi olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bilindiği üzere haksız rekabet 6102 sayılı TTK’nun 54 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK md. 54/1 hükmü haksız rekabet hukukunun amacının “Haksız Rekabete İlişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” şeklinde belirterek bu kısma ilişkin hükümlerin yorumlanmasında dikkate alınacak temel ilkeyi vurgulamıştır. 2. fıkrada ise kanun koyucu haksız rekabeti “Rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticâri uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde tanımlamıştır. Haksız rekabetin genel tanımını veren bu hükmün yanı sıra TTK md. 55 hükmü uygulamada sıkça karşılaşılan haksız rekabet hallerini sınırlayıcı olmayacak şekilde saymıştır. Bunlardan dava konusu uyuşmazlık açısından değinilmesi gereken haksız rekabet halleri TTK md.55/1-a nın 1ve 5. bentlerinde düzenlenmiş olup; TTK md. 55/1-a1. bendinde “Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek…”, 5. bentte “…Kendisinin mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatları ile karşılaştırmak ya da 3. kişiyi benzer yollardan ele geçirmek…” düzenlemesi yer almaktadır. Karşı dava konusu uyuşmazlık açısından değinilmesi gereken haksız rekabet halleri ise TTK md. 55/1-c, d bendinde düzenlenmiş olup, TTK 55/1-c bendinde “…Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; 1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, 2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, 3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak…”, TTK 55/1-d bendinde “…Özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur…” hükmü yer almaktadır. Haksız rekabet mevcut olduğunun tespit edilmesi halinde haksız rekabet sebebi ile müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimse fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlar ile yapılmış ise bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini Borçlar Kanunu 49. maddesinde ön görülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.
Haksız rekabetin tanımı ve haksız rekabetin sonuçlarına ilişkin bu teorik açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; tarafların aynı iş kolunda çalıştığı ve gerçek anlamda birbirine rakip olduğu sabittir. Karşı davada; Davalı-Karşı davacı ….. A.Ş. ve … A.Ş. müşterilerinin takip edilmesini istediği anahtar sözcükleri içerir tüm yazılı ve görsel basın haberlerinin depolanması ve müşterilere verilen bir şifre ile bu verilere ulaşılmasını sağlayan bir sisteme sahip olduğunu, müşterisi olmayan … Belediyesi’ne ait IP adresine ağ üzerinden istekler geldiğini ve müşterilerine ait şifreler ile sisteme giriş yapıldığını ve veri çekildiğini, belediyenin verdiği bilgiye göre sistemdeki bir açıktan yararlanılarak … Ltd. Şti.’ye tahsis edilmiş IP üzerinden işlemlerin gerçekleştirildiğini, ayrıca eski çalışanları … ve …’in işyerinden ayrıldıktan sonra üretilen medya takip verilerini her gün usulsüz olarak elde ederek … ile iş birliği yapmak sureti ile müşterilerine daha uygun bir fiyat karşılığında teklif edip müşterileri …’nin müşterisi yaptıklarını, …’nin iş bu eylemlerinin haksız rekabete yol açtığını öne sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı ….. A.Ş. ve … A.Ş.’nin bilişim sistemleri üzerinde yerinde yapılan teknik incelemelerde; sistem üzerinde … ve … e-posta adreslerinin tanımlı olduğunun, bu posta adreslerine medya takip sistemleri olan hermes adlı program aracılığıyla üretilen tüm verilerin günlük olarak gönderildiğinin, …’ın …’de kullandığı iş bilgisayarı üzerinde yapılan incelemede … eposta adresine giriş yaptığının, dolayısı ile … eposta adresinin … isimli kişi tarafından kullanıldığının, … adreslerinin günlük olarak 174 adet sınıflandırılmış verileri e-posta yolu ile alınması için tanımlı olduğunun, bu verilerin 171 tanesinin “… firma adına sahip, müşteri için oluşturulduğunun, … firması için üretilen günlük verinin “…” adresine gönderilmesi için veritabanında tanımlandığının, “…” firması için üretilen günlük verinin “…” adresine gönderilmesi için veri tabanında tanımlandığının tespit edildiği, … A.Ş.’nin takip sistemine farklı müşterilerin şifreleri ile … Belediyesi’ne ait bir sunucu üzerinden Medya Takip Merkezine ait IP üzerinden giriş yapıldığı iddiası yönünden ise; … Belediyesi’ne ait 99 adet log dosyasının incelendiği ve bahsedilen “…” numaralı medya takip merkezinin IP adresine bu loglar içerisinde rastlanmadığının, DVD/CD incelenmesinde loglarda kayıt bulunmadığının, … web sunucusuna ait 5 adet logun incelendiğinin ve … belediyesine ait olduğu idda edilen “…” adresinin kayıtlarının bulunduğunun, bu IP adresinde … web sitesine bağlanıldığının tespit edildiğinin ancak … Belediyesinin log kayıtlarında bu bağlantıların hangi kaynak IP’den yapıldığı bilgisine, öne sürülen sisteme erişim ve ilgili bilgilerin takibinin ancak …’nin ilgili bilgisayarlarına o anda keşif yapılması ile kesinlik kazanabileceğinden ve bu aşamada böyle bir belirleme yapılmasının teknik olarak mümkün olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda IP adresinin tek başına delil kabul edilemeyeceği ancak sadece delil başlangıcı olabileceği, … A.Ş.’nin medya takip hizmeti verisinin ve mevcut müşterilerinin sözleşme bilgilerinin bilgisayar ortamında … Ltd. Şti.’ye aktarıldığının teknik olarak doğrulanamadığı, dosyanın halihazır durumu itibariylede … Ltd. Şti.’nin, … A.Ş.’nin bilgisayar sisteminden usulsüz şekilde medya takip hizmeti verisini kendi sistemine transfer etmek sureti ile … A.Ş.’nin müşterilerine düşük fiyatlı satışını teklif ederek haksız rekabete yol açtığının, dolayısı ile karşı dava yönünden TTK md. 55/1-c, d anlamında ihlâlin oluştuğunun kabulü için yeterli delilin mevcut olmadığı kanısına varılmıştır.
Asıl davada; davacı … Ltd. Şti., davalı ….. A.Ş. ve onu temsilen …’ın facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımları ile …’yi karalayıcı ve onun hakkında gerçek ile ilgisi olmayan iddialarda bulunduklarını,, …’nin hizmetlerini ve ticari faaliyetini küçümseyerek ve hatta onun vereceği hizmetlere güvenilmeyeceğini beyan ederek haksız rekabete yol açtıklarını öne sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı …’ın ve … A.Ş.’nin e-mail, twitter ve facebook üzerinden yaptıkları açıklamalar ile davacı … Ltd. Şti.’yi veri hırsızlığıyla suçladıkları, ayrıca … A.Ş.’nin, … Ajansının ilgili veri hırsızlığı haber linkini bülteninde yayınladığı, davalı …’ın anılan eylemleri nedeni ile … 7. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/63-2014/607 E.K. sayılı ilâmı ile “Sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret” suçundan 5237 sayılı TCK 125/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Asıl dava konusu uyuşmazlık ile ilgili TTK md. 55/1-a-1 hükmünde kötüleme tanımlanmamıştır. Bir açıklamanın kötüleme olarak nitelendirilebilmesi için herşeyden önce o açıklamanın yanlış ve yanıltıcı olması ve rekabete ilişkin olması yani rekabet ortamını etkilemeye elverişli olması gerekir. Açıklamanın ulaştığı kitlenin tarafsız ve objektif, ortalama bir ferdi nezdinde bu açıklamanın rekabeti etkilemeye elverişli olup olmadığı belirleyicidir. Kötüleme, genel bir ifadeyle bir kişi hakkında olumsuz intiba yaratılmasıdır. Ancak yaratılan olumsuz intibanın bir kişinin ticari hayatını da etkilemesi durumunda haksız rekabet söz konusu olur. Bu durumda somut olayda; karşı davaya konu iddiaların teknik olarak doğrulanması halinde asıl dava konusu anılan açıklamalar TTK md. 55/1-a anlamında haksız rekabet teşkil etmeyecekti. Bu husus nazara alınmak sureti ile karşı davaya konu edilen iddiaların tümünün teknik olarak ispata elverişli olmaması hali, olayların oluş biçimi, olayların akışı ve karşı dava yönünden teknik olarak tespit edilen mevcut delil durumu bir bütün olarak değerlendirildiğinde asıl dava konusu anılan açıklamaların suçlama boyutunda olduğu, rekabete ilişkin olmadığı kanısına varılmış olup anılan açıklamaların haksız rekabete dayalı olarak değil de genel hükümlere göre açılacak bir tazminat davasında öne sürülebileceği kabul edilmiştir. Kaldı ki; haksız rekabetin varlığının kabulü için kişinin ticari hayatının da etkilenmiş olması gerekmektedir. Somut olayda ise tarafların dava konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinden; müşterilerin 2012 yılının belirli bir döneminde tarafların biriyle ticari ilişkisini sonlandırarak, bir diğeri ile ticari ilişki kurduğu, hangi müşterinin hangi tarihte diğer taraf ile anlaşma yaptığının belli olmadığı, bu durumda dava tarihi itibarı ile davacı … Ltd. Şti.’nin kazanç kaybı hesaplamasının mümkün olmadığı, davacı … Ltd. Şti.’nin müşteri sayısının 2012 yılında 2011 yılına göre 276 adet arttığı, çok sayıda müşteri değişikliğinin söz konusu olduğu, bu durumun dava konusu açıklamalar ile ilgisinin bulunup bulunmadığının tespitinin de mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı dava ve karşı davada haksız rekabetin varlığı ispat edilemediğinden davanın ve karşı davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Asıl davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 2.673,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.628,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı … Ltd. Şti.’ye iadesine,
3-Davacı … Ltd. Şti. tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı … Ltd. Şti. üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden davalı vekili lehine hesaplanan 16.750,00-TL vekalet ücretinin davacı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davalılara mütesaviyen verilmesine,
B)Karşı davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 6.831,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.787,30-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde karşı davacı … A.Ş. ve … A.Ş.’ye iadesine,
3-Karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin karşı davacı … A.Ş. ve … A.Ş. üzerinde bırakılmasına,
4-Karşı davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen dava değeri üzerinden karşı davalı vekili lehine hesaplanan 29.950,00-TL vekalet ücretinin karşı davacı … A.Ş. ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile karşı davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde HMK 333 maddesi uyarınca taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/10/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza