Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/87 E. 2023/26 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/87 Esas
KARAR NO : 2023/26

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/03/2023
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkil şirketin 1978 yılından bu yana kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiğini, günümüzde sadece Türkiye’de 60 mağaza ağı, 250 satış noktasıyla faaliyet göstermeye ve büyümeye devam ettiğini, müvekkilinin 1978 yılından beri “…” markası altında ürünlerinin satışını yaptığını ve bununla birlikte 2008 yılından beri düzenli aralıklarla marka tescil müracaatı yaparak ve yenileyerek markasını tescilli marka korumasından da faydalandırdığını, davalı tarafın müvekkilinin markasını arama motoruna yazıldığında ticari hayatta aynen kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkiline ait tescilli marka ile davalıya ait linkte kullanılan markanın karşılaştırıldığı zaman davalıya ait markanın müvekkilinin markası ile iltibas yaratacak şekilde ticari hayatta birebir kullanıldığını, marka sahibinin izni olmadan, aynısının veya benzerinin ambalaj üzerine konulmasının marka hakkına tecavüz teşkil eden haller arasında sayıldığını beyan ederek davalı şirketin müvekkilinin tescilli markasının aynen haksız ve izinsiz olarak aynı mal ve hizmet sınıfında kullanılması ile marka hakkına tecavüz fiilini işlediğinin tespitine, davalının müvekkiline karşı marka hakkına tecavüz niteliğindeki fiillerinin tespit edilmesi halinde akabinde ihtiyati tedbir kararı verilerek dava konusu işaretin yer aldığı tabela, broşür ve diğer tanıtım evrakı ile reklamlar ya da fatura ve diğer iş evrakı üzerinde işbu işaretlerin silinmesi veya kullanılmamasına, tecavüze konu işareti taşıyan malların ve ürünlerin üretiminin, paketlenmesinin veya satılmasının engellenmesine, marka hakkına tecavüz niteliğindeki fiillerin önlenmesine ve durdurulmasına, marka hakkına tecavüz sebebi ile ortaya çıkan sonuçların ortadan kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 08/05/2023 tarihinde dosyamıza sunduğu dilekçesi ve ekinde yer alan sulh protokolü ile davalı ile sulh olduklarını beyan etmiş olup, taraflar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmeksizin davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) talepli davadır.
Dosyaya sunulan 08/05/2023 tarihli dilekçe ile 11/04/2023 tarihli sulh protokolü incelenmiş olup, tarafların ilgili protokolü imzaladıkları, anlaşma sağladıkları görülmüştür.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”
Sulh, 6100 sayılı HMK’nın 313 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 313/1. maddesine göre sulh; “görülmekte olan bir davada, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dahil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” Aynı Kanunun 314. maddesine ise; sulhun hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Yine anılan Kanunun 315. maddesi gereğince sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki netice doğurur. Mahkeme dışı sulh ise, borçlar hukukunun konusu olduğundan düzenleme dışı bırakılmıştır. Madde gerekçesinde, taraflardan birinin, mahkeme dışı sulh sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmeye uygun mahkemece bir karar verilmesi gerektiği yolundaki iddia ve talebinin, diğer tarafın kabulüne bağlı olduğu belirtilmiştir. Mahkeme taraflar sulha göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre karar verir (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2021/6752 Esas ve 2022/7024 Karar sayılı kararı).
Yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/7764 Esas 2022/9438 Karar sayılı kararında; “… Sulh, bir sözleşme olarak mahkeme dışında da yapılabilir; buna, mahkeme dışı sulh denir. HMK’da mahkeme dışı sulh düzenlenmemiştir. …HMK’nın “Sulhun etkisi” başlığı altında düzenlenen 315. maddesinde ise ; “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hallerinde sulhun iptali istenebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. … ” belirlemesinde bulunmuştur.
“…Sulh görülmekte olan bir davada taraflar arasındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdiren bir sözleşmedir. Dosyada, her iki taraf sulh sözleşmesine göre karar verilmesini talep etmediğinden HMK’nın 315/1.fıkrası gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, her iki tarafça yapılan yargılama giderlerinin beyanları doğrultusunda kendi üzerilerinde bırakılmasına ve taraflar lehlerine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, davacı vekili istinaf başvurusundan feragat ettiğini beyan etmiş ise de tarafların sulh olduğu, buna ilişkin protokolün dosyaya ibraz edildiği anlaşıldığından davacının istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılmasına ve karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.( İSTANBUL BAM 17. HD 2021/1210 Esas-2022/1093 Karar)”
Somut hadisede; Davacı vekilinin 08/05/2023 tarihinde bu sözleşmeyi ibraz ederek Sulh protokolü sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği, diğer bir deyişle sulh sözleşmesi yaptıkları iradesini mahkemeye açıkladıkları anlaşılmıştır. Bu sebeplerle; davacının mahkemeye verdiği dilekçe ile sulh protokolü sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği , sulh sözleşmesine göre karar verilmesini talep etmedikleri , davacı tarafın aynı zamanda açıkça feragat beyanında da bulunduğu anlaşıldığından , HMK’nın 315. maddesinin emredici hükmü gereğince sulh sözleşmesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından da sulh sözleşmesindeki iradeleri ile talepleri olmadığı gözetilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ve gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Tarafların 11/04/2023 tarihli Sulh Sözleşmesi ile sulh oldukları anlaşılmakla konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
3-Talep olmadığından davacı vekili lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸