Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/129 E. 2023/66 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/129 Esas
KARAR NO : 2023/66

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 31/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … bölümü mezunu olup, hâlihazırda … mesleğini icra ettiğini, 25.06.2017 tarihinde ana akım medya organlarının da dahil olduğu birçok ulusal ve yerel ölçekte yayın yapan medya kuruluşlarında servis edilen bir haberde lise son sınıf öğrencisi olan … isimli bir öğrencinin LYS’den çok yüksek puan almasına rağmen, tercih etmediği bir üniversiteye yerleştiğini, internet IP adreslerine ilişkin yapılan tespit sonucunda tercihlerinin arkadaşı olan … tarafından ÖSYM web sayfasından değiştirildiği yönünde haberlerin yer aldığını, 25.12.2017 tarihinde aynı haberler ekseriyetle aynı yayın organlarında yeniden gündeme gelmiş ve bu sefer de arkadaşının şifresini izinsiz kullanarak tercihlerini değiştiren söz konusu …isimli şahsın 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığının ifade olunduğunu, müvekkili …’in, söz konusu haberlere konu olan olayla hiçbir ilişkisi olmadığı gibi bahsi geçen … isimli şahısla da isim benzerliği dışında hiçbir bağlantısı bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin, haber tarihinde 25 yaşında bir öğretmen olup, haberlerde bahsi geçen kimselerin ise lise son sınıf öğrencisi olduğunun ifade edildiğini, müvekkilinin fotoğrafı davalı şirketin de aralarında bulunduğu birtakım kişi ve kurumlarca haberlerde tekrar tekrar kullanıldığını, müvekkilinin fotoğrafı olayla hiçbir alakası yokken milyonlarca kişiye yazılı ve görsel medya yoluyla “hırsız” gibi sıfatlar kullanılmak suretiyle bir suçlunun fotoğrafı olarak arz edildiğini, davalı şirketin, içerik sağlayıcısı olduğu …com adresli web sayfasında 25.06.2017 tarihinde “…” başlıklı ve 25.12.2017 tarihinde “…” başlıklı internet yoluyla haksız iki haber yaptığını beyan etmiş, internet üzerinden yayınlanan haberler yoluyla müvekkilin kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle 10.000 Türk Lirası tutarında manevi tazminatın haksız fiilin ilk başladığı tarih olan 25.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı yandan tahsili ile taraflarına ödenmesine, delil tespiti için yapılan masrafların ilgili kısmı da dahil olmak üzere yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davanın Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde belirtilen 2 yıllık süre içinde açılmadığını, Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümlerine dayanan maddi ve manevi tazminat davalarının iki yıl içinde açılması gerektiğini, dava konusu yapılan yayınların 25.06.2017 ve 25.12.2017 tarihli olduğunu, dava tarihinin ise 28.12.2020 olduğunu, bu nedenle davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin “…com” isimli internet ortamında yayın yapan bir haber portalının sahibi olduğunu, 25.06.2017 tarihli haberin “… ” isimli haber ajansına dayanılarak verildiğini, haber metni ve fotoğrafın müvekkili yayın kuruluşuna ait olmadığını, davacının ilk haberle ilgili olarak cevap ve düzeltme hakkını kullanmaması karşısında ilk haberin devamı niteliğinde olan ve …’ne ait 25.12.2017 tarihli haberin müvekkiline ait internet haber sitesinde yer aldığını, aynı şekilde haber metninin ve fotoğrafın müvekkil yayın kuruluşu tarafından hazırlanmadığını, her iki haberde de haber kaynaklarının açıkça belirtildiğini, … tarafından duyurulan haberin güncel, niteliği itibarıyla ilgi çekici ve yayınlanmasında kamu yararının bulunması karşısında haber kaynaklarının içeriğine tamamen uygun olarak hiçbir ekleme ve yorum yapılmaksızın olduğu gibi verildiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları doğrultusunda, manevi tazminatın zenginleşmeye aracı edilemeyeceği ilkesinin manevi tazminat davaları için günümüzde de geçerliliğini koruduğunu, davacının “cevap ve düzeltme hakkını” kullanmamasının bu konudaki savunmaları doğruladığını belirterek davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, FSEK 86 uyarınca fotoğrafın izinsiz kullanımına dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir.
Bilindiği üzere dış görünüş, kişilik haklarının bir parçası olarak hukuken korunur. Bu nedenle resim ve portre, bunu meydana getiren ve asim maliki kadar, tasvir edileni de ilgilendirir. Dolayısıyla resim ve portrenin eser niteliğini taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, tasvir edilenin izni olmadıkça teşhir edilemez ve hiçbir şekilde kamuya sunulamaz. Resmin veya portrenin yapılması için verilen izin, ilke olarak bu resmin teşhir veya kamuya arzını içermez. İzin açık veya örtülü olabilir. Özellikle belirli bir ücret karşılığı modellik yapanların resim veya portrenin teşhir ve her türlü kamuya arzına izin vermiş olduğu ilke olarak kabul edilir. Zira işin niteliğinden ve yaygın uygulamadan bu anlaşılmaktadır. Ancak resmin çektirilmesi veya portrenin yaptırılması için verilen izin, işin niteliğinden açıkça anlaşamıyorsa, ticari kullanımı kapsamaz. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.
Doktrinde de belirtildiği üzere, bir fotoğraf sanatçısından ücret alarak ona modellik yapan kişi, fotoğrafının sanatsal amaçlarla basılacağını, sergilerde teşhir edileceğini, beğeni toplarsa çoğaltılıp satılmak suretiyle kullanılacağını bilir. Ancak sokakta yürüyen bir kimse, tarlada çalışan kadın, her hangi bir ücret almaksızın fotoğrafının çekilmesine izin vermiş ise, bunun sanatsal olarak kullanılacağını öngörebilirse de, reklam yüzü olarak ticarileştirilmesi, bilboardlarda kullanılması, basın yayın organlarında yayınlanmasına örtülü olarak izin verdiğinin kabulüne imkan yoktur.
5486 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 86. maddesi, eser niteliğinde olmasalar dahi, resim ve portrelerin, tasvir edilen kişilerin muvafakati alınmaksızın teşhir veya başka şekillerde umuma arz edilemeyeceğini öngörmektedir Bu hükümdeki “resim ve portreler ibaresi; fotoğraftan, çeşitli tekniklerle yapılmış portreleri, tek başına veya topluluk içinde bulunurken çekilmiş resimleri ifade etmektedir. Bütün bunların, izinsiz olarak teşhiri veya umuma arz edilmesi ya da örneğin bir ilanda, vitrinde vs. kullanılması, anılan hükümle yasaklanmıştır.
Belirtilmelidir ki, Kanunun bu hükmüyle korunan şey; resim, portre veya fotoğrafın “eser niteliği değil, bunlarda tasvir olunan kimsenin kişilik hakkıdır. Dolayısıyla, bu yasağa aykırı nitelikteki eylemler, kişilik haklarına saldın oluşturur ve B.K/nun 49. maddesi çerçevesinde manevi tazminat yükümlülüğü doğurur. Ayrıca, anılan yasa hükmünde, 1. ve 2. fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hallerde dahi, kişilik haklarına saldırıyı düzenleyen 4722 Sayılı Türk Medenî Kanunun 24. maddesi hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir.
Bilindiği üzere TMK’nm 24. Maddesinde “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir’’ hükmü öngörüldükten sonra devam eden 25. Maddesinde de kişilik hakkı haleldar olanların dava haklarının neler olduğu düzenlenmiştir. Buna göre ; “davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.
Yukarıda da belirtildiği üzere gerek doktrin ve gerekse Yargıtay uygulaması ile kabul edildiği üzere bir kişinin fotoğrafının çekilmesine vermiş olduğu izin bu fotoğrafın ya da suretin ticari amaçlarla kullanılması şeklinde yorumlanamaz. Bu fotoğraf ya da tasvirin ticari anlamda kullanılması durumunda kişilik hakkının ihlali sonucunu doğuracağı kabul edilmektedir.
Yasa koyucu, bazı resim ve portreler üzerindeki hakları, kamu yararı ve toplumun haber alma özgürlüğünü sağlamak amacıyla sınırlandırmış ve kanunda öngörülen bazı durumlarda tasvir edilenin rızasının alınması gerekmeksizin, içinde yer aldığı resim ve portrelerin umuma arz edilebileceğini kabul etmiştir. Rızanın aranmayacağı hâller FSEK’in 86.maddesinin 2.fıkrasında üç bent halinde sayılmıştır,
a) FSEK md.86/II-1’e göre; ülkenin siyasal ve sosyal yaşamında rol oynayan kimselerin örneğin, politikacıların, ünlü bilim insanlarının veya sinema-tiyatro sanatçıları gibi kimselerin resimleri kural olarak rızaları alınmadan yayımlanabilir. Zaten aksi durumda, bu kişilerin re- simlerinin her umuma arzında rızalarının alınması gerekseydi; basının haber verme ve toplumu aydınlatma işlevini yerine getiremeyeceği de açıktır. Ayrıca bu kişilerin resimlerinin umuma arz edilmesinde bazen kendilerinin de menfaati bulunmaktadır.
b) FSEK md.86/II-2’ye göre; geçit töreninde veya resmi bir törende ya da genel bir toplantıda görülen kimselerin resimleri rızaları alınmaksızın yayımlanabilir. Bu gibi resimlerin amacı, belli bir kimseyi göstermekten ziyade olayın saptanması ve nakledilmesidir. İster toplumsal yaşamda aktif rol aldığından kamuoyunun sürekli şekilde dikkatini çeken bir kişi olsun, isterse sıradan vatandaş olsun bu tarz etkinliklere katıldığında görüntülenmesine tahammül etmek zorundadır. Örneğin, TBMM toplantıları, bayram kutlamaları, siyasi partilerin basına açık toplantıları, bilimsel toplantılar gibi.
c) FSEK md.86/Il-3’e göre; ‘’günlük hadiselere müteallik resimlerle radyo ve film haberleri için” de rıza alınması koşulu aranmamıştır. Anılan fıkrada ifade edilmek istenen, esasen, günlük olaylarla ilgili haberler ve filmler içinde kullanılan resimler açısından, bu resimler içerisinde yer alan kişilerin yayım için rızasının alınmasına gerek olmamasıdır. Hükümde sözü edilen “günlük hadiseler” sosyal, ekonomik, siyasi her türlü olayı kapsayabilir. Örneğin; trafik kazasına karışanların, bir spor karşılaşmasına veya protesto gösterisine katılanların, kamuya açık bir alandaki kavgaya karışanların yer aldığı resimler, bu kişilerin rızaları aranmaksızın yayımlanabilir.
Ancak yine vurgulamak gerekir ki, tasvir edilenin rızasının aranmadığı bu durumlarda dahi, resim ve portreleri umuma arz eden kişilerin uymaları gereken ilkeler vardır. Resim haber verme amacını aşıp özel yaşama tecavüz niteliği taşıyorsa ya da olayı yansıtma dışında, siyasi veya ticari amaçlarla kullanılıyorsa hukuka aykırılık söz konusu olur. Esasen burada bir menfaatlerin dengelenmesi durumu söz konusudur. Bu denge, toplumun önemli konu ve olayları öğrenme ve bilgilenme hakkı ile kişinin genel olarak kişilik hakkı ve özel olarak da resmi üzerindeki hakkı arasında kurulacaktır.
Somut olayda; davacı fotoğrafının davalı internet sitesinde kullanıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık bu fotoğrafın kullanımının hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kişilerin fotoğraflarının FSEK m.86/b.3 kapsamında haber verme amacıyla televizyon ve gazetelerde kullanılmaları serbesttir. Ancak bu serbestiden faydalanmak için kişinin fotoğrafı ile verilen haber arasında bir bağ olması gerekir. Kişinin fotoğrafı ile verilen haber arasında bir bağlantı yoksa bu durumda söz konusu istisnadan yararlanmak mümkün değildir. Örneğin, suların sık sık kesildiği bir ilde su kesintileri nedeniyle vatandaşların mağduriyetini anlatmak için internetten alanan bir vatandaşın duştaki köpüklü fotoğrafı kullanılamaz. Bununla birlikte, evlerine su taşımak için tanker kuyruğuna gitmiş vatandaşların fotoğrafı kullanılabilir. Somut olayda ise; davalı tarafça verilen haberde geçen olayla davacı arasında bir ilgi olmamasına rağmen davacının fotoğrafı 2 kez kullanılmıştır. Bu durumda ortada bir isim benzerliği olsa bile ve -her ne kadar davalı başka haber organlarındaki haberi yorum eklemeksizin internet sitesinde paylaştığını beyan etmiş ise de- davalının gerekli özeni göstermeden davacı ile ilgisi olmayan bir haberde davacının fotoğrafını kullanması hukuka aykırıdır. Ayrıca verilen haberin cezayı müstelzim bir fiili konu etmesi yani bir usulsüz bir eyleme yer vermesi sebebiyle davacının kişilik hakkının zedelenmesi yönünden eylemin ağırlığında ve takdir olunacak olan tazminatta etkili olacağı izahtan varestedir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının gerekli özeni göstermeden davacı ile ilgisi olmayan bir haberde davacının resmini kullandığı, bu hali ile davacının kişilik hakkının zedelendiği, FSEK’in 86.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen ve yukarıda izahı yapılan istisnai hallerin somut olayda oluşmadığı anlaşılmakla, davacının kişilik haklarının zedelenmesine dayalı olarak manevi tazminat davasının FSEK 86 ve TMK 24 vd maddeleri uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiş, elemin ağırlığı, özellikle davacıya ait fotonun suç ile bağlantılı olarak paylaşıldığı dikkate alındığında talep olunan tazminatın hak ve nesafete uygun düştüğü anlaşılmakla talebin tümden kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 25/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile 10.000,00 TL’nin 25/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli 683,10 TL karar harcından peşin yatırılan 170,78 TL’nin mahsubu ile kalan 512,32 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan: 77,50 TL posta gideri + 170,78 TL peşin harç + 54,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 302,68 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya iadesine,
4-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden, AAÜT’ne göre tespit olunan 10,000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.31/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır