Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/8 E. 2022/73 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/8 Esas
KARAR NO : 2022/73

DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2016
KARAR TARİHİ : 07/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “…” isimli filmde …rolünü oynadığını, filmin 22 milyon kişi tarafından izlendiğini, bu başarı üzerine davalının, davacı ile irtibata geçerek 07.06.2012 tarihinde sözleşme imzalandığını, davacının “…” isimli dizide oyuncu olarak rol almasının ve başka bir dizide oynayamayacağının, resmi görevinden ayrılması dolayısıyla davacınm maaşının ve sigorta primlerinin davalı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, davacının proje için hazırlandığını, 6 ay ücretsiz izne ayrıldığını, Eylül ayında dizinin yayına girişinin gecikeceğinin anlaşılması sebebiyle yapımın ertelendiğini, bu süre zarfında davalının talebi üzerine davacının at binme kursuna gittiğini, spor salonunda çalışma yaptığını, tüm zamanını hu proje için hazırlanmakla geçirdiğini, Kasım 2012 tarihinde … Gazetesinden dizinin iptal olduğu yönünde haberler çıktığını, davalının eksik maaş yatırması anlaşıldığında davacının davalıya ihtarname gönderdiğini, davalının ise cevabında televizyon kanalı ile yapılan protokolün feshinden dolayı dizinin iptal edildiğini, bu dizinin çekilemeyeceğini, sözleşmeninin feshedildiğini, sözleşmedeki 500.000 Euro’luk ceza koşulu sebebiyle davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, halbuki sözleşmenin 17.01 hükmü gereğince yapımcının sözleşme gereklerini yerine getirmemesi, sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshetmesinden dolayı 500.000 Euro’luk ceza koşulunu ödemesi gerektiğini, davalının yükümlü olduğu vergileri yatırmayarak, sigortayı yaptırmayarak haklı neden olmaksızın sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; “Müvekkili ile davacı arasında… isimli dizide görev alması için 07/06/2012 tarihli sözleşme imzaladığını ancak dizinin prodüksiyonundan vazgeçilmesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini ve davacı tarafın haksız icra takibi başlattığını, bu takibin haksız ve dayanıksız olduğunu, davanın … 29. Asliye Ticaret Mahkemesi nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığını, sözleşmenin 17.01 maddesi uyarınca cezai şartın ancak haklı neden olmaksızın fesih durumunda söz konusu olabileceğini, dizinin yayınlanacağı … şirketinin projesi iptal etmesi nedeniyle müvekkilinin davacı ve diğer oyuncularla yaptığı sözleşmelerin ifasının imkansız hale geldiğini, bu koşullar altında müvekkilinin dizideki tüm oyuncularla yaptığı sözleşmeleri feshetmek zorunda kaldığını, yapım sözleşmesi münfesih olduğu için projenin iptal olduğunu, asıl borç imkansız hale geldiğinden cezai şart istenemeyeceğini, imkansızlığın müvekkili dışında ortaya çıktığını, davacının mağduriyetinin müvekkili ile bir bağlantısının olmadığını, damga vergisinin müvekkilinden istenemeyeceğini, dizinin çekimleri için müvekkili tarafından eski … Fabrikasının bulunduğu yerde bir plato oluşturulduğunu ve bu malzemenin atıl vaziyette ve yarım kaldığını” iddia ile davanın reddini, takibin iptali ile cezai şart talebinin kabul edilmesi durumunda hakkaniyete uygun şekilde indirim yapılmasını, icra inkar tazminatı talebinin reddini, kötüniyetle icra takibi başlatıldığı için davacı tarafın %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava 5846 sayılı kanun kapsamında haksız fesih nedeniyle sözleşme kapsamında belirlenen cezai şartın tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
… 4. FSHHM’ce verilen 23/10/2014 tarih … esas … karar sayılı ilk kararda ” davalı yapımcı şirketin dava dışı üçüncü bir kişiyle yapmış olduğu yayın protokolünün, üçüncü kişinin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle iptal edildiğini gerekçe göstererek 16 Kasım 2012 tarihli fesih bildirimi ile taraflar arasındaki 07/06/2012 tarihli sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini bildirmiş ise de, bu feshin haklı nedenle olmadığı, davacı oyuncunun sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiği, planlanan zamanda dizinin çekimlerine davalıdan kaynaklanan nedenlerle başlanamamasına rağmen davacı oyuncunun, sözleşmenin imza tarihinden başlayarak çekim hazırlıklarına eksiksiz olarak uyduğu, …Devlet Tiyatrolarındaki görevinden ücretsiz izne ayrıldığı, davalı yapımcının isteği doğrultusunda ata binme ve spor kurslarına devam ettiği, oynayacağı role hazırlanabilmek için 6 aya yakın bir süre ile sakalını kesmediği, davacı oyuncunun sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirebilmek adına yapması gerekirken yapmadığı herhangi bir şeyin söz konusu olmadığı, asıl davada iddia olunan sözleşmenin ifşası iddiasının asıl davada davacı tarafça ispatlanamadığı, dava dışı üçüncü kişinin ekonomik sıkıntı içine girmesinden ve davalı yapımcı ile, diziyi yayınlaması beklenen yayın kuruluşu arasındaki protokolün iptal edilmesinin sonuçlarının davacı oyuncuya yükletilemeyeceği, bu iptalin herhangi bir ifa imkansızlığından meydana gelmediği, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı yapımcının başka herhangi bir televizyon kanalı ile yeni bir anlaşma yaparak dizinin çekimlerine başlayabilmesi mümkün iken bunu yapmayarak kusurlu hareket ettiği, böylece davalı tarafça yapılan feshin haksız ve hukuka aykırı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesi gereğince davacı sinema oyuncusunun hem cezai şartı hem de mahrum kaldığı karı talep etme hakkının bulunduğu, tacir sıfatını taşıyan davalı yapımcı şirketin, taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesinde ve tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırılan cezai şartın indirilmesini isteyemeyeceği, vergi ödemesinin de, taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olarak açılan bu davada davacı tarafça davalıdan talep edilebileceği, icra takibine konu cezai şart alacağının likit olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş, iş bu kararın temyizi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/19154 Esas, 2015/13315 Karar sayılı bozma ilamı ile “Davaya dayanak sözleşmenin 13.01 maddesi hükmünde davacı yapımcının davalı oyuncuya ödeme yapma borcunun doğmasının yapımın yayınlanması koşuluna bağlanmış olup, sözleşmeye konu yapımın hiç yayınlanmamış olması karşısında mahkemece davalı oyuncuya makbuzlardan da anlaşıldığı üzere avans olarak verilen dava konusu meblağın davacı yapımcıya iadesine karar vermek gerekirken asıl davadaki bu istemin isabetli olmayan gerekçelerle reddi doğru görülmemiş, asıl davadaki hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasına,
Birleşen davaya ilişkin olarak, “6762 sayılı TTK.nun 24. maddesi ( 6102 sayılı YTTK’nın 22 md) uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.” Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmektedir. Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda mahkemece bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, davalı yapımcı şirketin ekonomik durumu yönünden konusunda uzman bir bilirkişiye ticari defter ve kayıtları, bilançoları, verilen vergi beyannameleri vs. gibi kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak yukarıda belirtilen indirim koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken bu yönden eksik incelemeye dayalı isabetli olmayan yazılı gerekçelerle hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçeleriyle bozulduğu anlaşılmıştır.
Bozma sonrası yapılan yargılamada (… 4. FSHHM’nin kapatılmış olması sebebiyle mahkemize tevzi olunmakla) bozma ilamına uyulmak suretiyle asıl dava dosyası dosyadan tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş ve bozma doğrultusunda hüküm kurulmuş, itirazın iptali talebine ilişkin olarak…esas üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda 05/06/2018 tarih… karar sayılı hüküm ile “Dosyada toplanan tüm deliller yapılan bilirkişi incelemeleri ve yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dava tarihi olan 11/01/2013 tarihinin yapılacak hesaplamada baz alınmasının uygun olacağı ve bu doğrultuda hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişilerin 03/11/2017 tarihli ikinci ek raporundaki hesaplama kapsamında 2013 yılı bilançosuna göre kar dağıtımı yapılması halinde dava tarihi itibariyle takip alacağının ödendiğinin kabul edilmesi halinde öz varlık toplamının 1.634.179 TL olacağı ve yasal sınırın altında kalarak şirketin mahvına sebep olabileceği ancak mahkememizce bu sınırın altına düşmeyecek şekilde cezai şart miktarının 263.032,85 TL olarak takdir edilmesi halinde 10.461.15 TL damga vergisinde katılmak suretiyle 273.494,00 TL üzerinden takip devam ettiği takdirde şirketin mahvına sebep olmayacağı anlaşılmış ayrıca sözleşme ile belirlenmiş cezai şart miktarının likit oluşu göz önüne alınarak hükmolunan alacağı yüzde yirmi oranında icra inkar tazminatı uygulanarak davacıya verilmesi gerektiği” gerekçeleriyle “Davacı … tarafından davalı …A. Ş tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile … 22.İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 263.032,85 TL cezai şart ve 10.461,15 TL damga vergisi bedeli toplamı olan 273.494,00 TL üzerinden devamına damga vergisi bedeline takip tarihinden itibaren ödeninceye kadar yasal faiz cezai şart bedeline takip tarihinden ödeninceye kadar değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, Likit olan alacağı %20 oranında uygulanacak olan 54.699,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmış;
İş bu kararın temyiz olunması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/02/2020 tarih 2018/4961 Esas 2020/2156 Karar sayılı kararı ile bu defa ” Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haklı bir neden olmaksızın feshi nedeniyle cezai şart ve yine sözleşmeden kaynaklanan vergi alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, somut olayda uyuşmazlık, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden davalının mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, 6762 sayılı TTK’nın 24. maddesi (6102 sayılı YTTK’nın 22 md) uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.” Fakat, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği kabul edilmektedir. Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu cümleden olarak, sözleşmenin feshi tarihi itibariyle bir değerlendirme yapılması gerekmekte olup, yapılacak işbu değerlendirme de, şirketin aktif, pasif ve öz varlıkları itibariyle cezai şartın ödenmesinin mahvına sebebiyet verip vermeyeceği noktasında olmalıdır. Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise, taraflar arasında akdedilen sözleşme davalı tarafından Kasım 2012 tarihinde feshedilmiş ve feshin de haksız olduğu anlaşılmış, işbu tarih itibariyle sözleşmeyi feshedip, 1.185.800,00 TL cezai şart alacağı için 27.12.2012 tarihinde aleyhine icra takibi başlatılan davalı şirket, 22.02.2013 tarihinde genel kurul toplantısı yaparak kâr dağıtımı kararı almış, 2014 yılında 2.891.305,00 TL kâr payı dağıtmış olup ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile tespit edilen davalı şirketi bilançolarındaki aktif ve pasifler de göz önünde bulundurulduğunda bu miktar ödemenin davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağının anlaşılmış olması karşısında, anılan hususlar nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleriyle tekrardan bozulmuştur.
Bozma sonrası dava mevcut esasa kaydolunmuş olup, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek (zapta sehven karar düzeltme red kararındaki esas / karar noları yazılmıştır) yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı yapılan bilirkişi incelemeleri ve bozma ilamında belirtilen hususlar bir arada değerlendirildiğinde; bozma ilamında da belirtildiği üzere 6762 sayılı TTK’nın 24. maddesi (6102 sayılı YTTK’nın 22 md) uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.” Fakat, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği, ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun sözleşmenin feshi tarihi itibarı ile şirketin aktif, pasif ve öz varlıkları itibariyle değerlendirme yapılarak belirlenmesi gerektiği, somut olaya gelindiğinde, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı tarafından Kasım 2012 tarihinde haksız olarak feshedildiği, davacı tarafından 1.185.800,00 TL cezai şart alacağı için 27.12.2012 tarihinde aleyhine icra takibi başlatılan davalı şirketin, 22.02.2013 tarihinde genel kurul toplantısı yaparak kâr dağıtımı kararı aldığı, 2014 yılında 2.891.305,00 TL kâr payı dağıttığı, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile tespit edilen davalı şirketi bilançolarındaki aktif ve pasifler de göz önünde bulundurulduğunda bu miktar ödemenin davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı sonucun ulaşılmış olmakla davacının sübut bulan davasının kabulüne karar vermek gerekmiş davalının takibe itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu alacağın likit olduğu -basiretli tacir olarak haksız olarak feshettiği sözleşmedeki cezai şartı ödemesi gerektiğini bildiği ya da bilmesinin gerektiği dikkate alındığında, miktarı sözleşmede öngörülen cezai şartın likit olmadığını savunamayacağı gibi bozma ilamında önceki kararda tesis olunan inkar tazminatının bozmaya konu edilmediği de dikkate alındığında – anlaşılmakla İİK 67/2 kapsamında asıl alacağın %20 oranında inkar tazminatına hükmolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklanacağı üzere,
1-Davacının davasının KABULÜ ile, … 22. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, TAKİBİN AYNEN DEVAMINA,
2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacak miktarının (1.196.261,15 TL) %20.’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 81.716,59 TL karar harcından peşin yatırılan 14.447,85 TL’nin mahsubu ile kalan 67.268,74 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 74.669,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tefrikten sonra yapılan: 500,00 TL bilirkişi ücreti, 337,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 837,40 TL ve 14.472,15 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 15.309,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.07/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸