Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/78 E. 2022/97 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/78 Esas
KARAR NO : 2022/97

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 03/04/2017
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizin 09/05/2019 Tarih, 2017/65 Esas, 2019/175 Karar sayılı dosya üzerinden verilen karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2022 Tarih, 2019/2546 Esas ve 2022/597 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmış olmakla, Mahkememizin işbu esasına kaydı yapıldı, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … tescil nolu “…” ibareli markasının tescil edildiğini, müvekkilinin 2011 yılından bu yana koruma altında olan markasının davalı şahıs işletmesi tarafından uzun yıllardan beri Şişli/İstanbul’da bulunan …’de “…” logosu ile … adı altında cafe hizmetini sunduğunu öğrendiğini, davalının … adı altında belirtilen adreste müvekkilinin tescil hak sahibi olduğu … markasını, müvekkilinin tescil sahibi olduğu …sınıf ve ….sınıftaki emtialar üzerinde ve hizmet adı altında haksız ve izinsiz bir şekilde kullanıldığını, bu kullanımın müvekkilinin hak sahibi olduğu … markasına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğunu, davalının sosyal medya ve çeşitli internet sitelerinde … ismiyle hesaplar açtığını ve tanıtımını bu şekilde gerçekleştirdiğini, Google arama motoruna “…” yazıldığında davalı tarafa ait işletmenin bilgileri ile üzerinde marka baskısının yer aldığı kahve fincan görüntülerinin çıktığını, davalının bu kullanımını müvekkilinin tescil haklarından haberdar olarak ve kötüniyetli bir şekilde gerçekleştirdiğini, müvekkilinin tescil müracaatından sonra davalı yanca TPMK nezdinde …sınıftaki hizmetlerde tescili için … başvuru numarasıyla “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin markası nedeniyle ret edildiğini, davalının tescilsiz ve izinsiz olarak kullandığı “…” markası ile müvekkilinin tescilli hak sahibi olduğu “…” markasının birebir aynı olduğunu, müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, benzerlik, yakınlaşma veya iltibas ihtimalinin değil doğrudan markanın taklidinin söz konusu olduğunu, … 2. FSHHM’nin … D.iş sayılı dosyası ile yapılan tespitte davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüz fiilini gerçekleştirdiğinin tespit edildiğini belirterek, müvekkiline ait …tescil nolu “…” ibareli, …, … ve ….sınıflarda tescilli markasına davalı tarafından gerçekleştirilen marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, durdurulmasına, 10.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, müvekkili markasına tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına, el konulan ürünlerin ve araçların üzerindeki markaların imhasına, müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının tazmini ileri tazmininin engellenmesinin önüne geçilmesi adına 500.000 TL teminatın tedbir kapsamında mahkeme veznesine alınmasına ve 5.000 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin önceki adı “…” olan kafeteryayı işlettiğini, müvekkilinin okumak için gittiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde … adında bir işyerinde çalıştığını ve uzun yıllar gerek bu markanın üretim gerekse pazarlama departmanlarında görev aldığını, bahsi geçen markanın …’de … Adına ….sınıfta tescil edildiğini, 2014 yılında Türkiye’de yine aynı şirket adına aynı sınıfta tescilinin yapıldığını, müvekkilinin … adına 2014 yılında tescil edilen “…” adlı markayı kullanarak 2012 yılında tespit davasına konu kafeteryayı açarak işletmeye başladığını, müvekkilinin bu markayı sahibinin rızası ile kullandığını, işlettiği kafeteryada yer alan logoların hepsinin de markanın tescil edilen logosu olduğunu, müvekkilinin söz konusu ihlal iddiasının tespit için işletmesine gelindiğinde öğrendiğini, aynı gün davacı vekili ile iletişime geçildiğini ve kendileriyle sulh olmak istediklerini, davacı yanın adlarına tescilli markanın devir bedeli için 500.000,00 TL, maddi ve manevi tazminat kalemleri için 200.000,00 TL bedel talep ettiklerini, talep edilen bedellerin AVM içinde kafeterya işleten bir tacir için karşılanabilir olmanın ötesinde olduğunu, uluslararası düzeyde tanınmış markaların talep ettiği bedellerin dahi üzerinde olduğunu, sonrasında da görüşmelerin devam ettiğini ancak davacı yanın teklif edilen bedeli kabul etmeyip üzerinde bedeller talep ettiğini, davacı yanın müvekkilinin bahsi geçen kafeteryayı 2012 yılından beri “…” adıyla işlettiği bilinmekteyken süresi içinde şikayette bulunulmadığını, sulh olmak adına gösterilen iyi niyetin kullanılmaya çalışıldığını, kendilerince teklif edilen bedel üzerinden tazminat davası açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, 6769 sayılı SMK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, durdurulması, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosyada bildirilen tüm deliller toplanmış, TPMK kayıtları, savcılık dosyası getirtilmiş, mahkememizin değişik iş dosyası mahkememizin 2017/65 Esas sayılı dosya arasına alınmış, 2017/65 Esas sayılı dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alınmıştır.
… Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosunun … soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekisinin …, şüphelisinin … olduğu, mahkememizdeki dava konusu aynı markaya ilişkin şikayet talebine ilişkin olduğu ve açılan soruşturma neticesinde kovuşturma başlatıldığı anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen cevabi yazıda, … başvuru nolu “…” logo ibareli markanın …sınıfta … adına tescil başvurusunda bulunulduğu ancak başvurunun hükümden düşerek sahibi adına geçerliliğini yitirdiği, … tescil nolu “…” şekil ibareli markanın …, …ve …sınıfta … adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı adına tescilli … tescil nolu “…” şekil ibareli markasının …, … ve …sınıfta “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Bal, arı sütü propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.
Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamülleri. Pekmez.
Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihtaracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kahve çay çeşitlerinin bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).
Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil). Hayvan bakım evleri hizmetleri…” emtiaları bakımından 03/11/2011 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle tescil edildiği anlaşılmıştır.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, tespit isteyen tarafın tescilli markası ile birebir örtüşen benzer kullanımlara rastanıldığını, gerek keşif sırasında rastlanılan ve rapor içeriğine sunulan fotoğraflardan gerekse tespit isteyenin sunmuş olduğu fiş ve fotoğraftaki kullanımın markasal kullanım olarak kabul edilebileceği ve bu kullanımın …sınıftaki kahve emtiası ile …sınıftaki hizmet emtiası kapsamında kaldığını, bu bağlamda aleyhine tespit istenilenin mevcut kullanımlarının tespit isteyenin tescilli markası kapsamında kalan kullanım olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 2017/65 Esasında alınan raporda bilirkişiler; … tescil nolu “…” markasının …, … ve ….sınıfta davacı adına tescilli edildiğini, davalının …. başvuru nolu “…” ibareli tescil başvurusunu ret edildiği, marka ismi ve de logosunun markanın tüketici ile ilk temas ettiği anda tüketicinin zihninde markanın belli özellikleri ile yer etmesini sağladığı, … markası ile aynı ismi taşıyan ve markasını bu isimli tescil ettiremeyen davalının bu bağlamda kullandığı … markasının davacının … markasından kaynaklanan marka hakkını ihlal ettiği hususunda görüşlerini bildirmişlerdir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna beyanında, rapor ile davalının eyleminin müvekkilinin marka hakkını ihlal ettiğinin tespit edildiğini, davalının bilgisayar kayıtları başta olmak üzere tüm resmi ve varsa gayrı resmi defter, belge ve kayıtlarının incelenerek faaliyete başladığı tarihten bu yana elde ettiği net kazancın hesaplanmasını, bu nedenle müvekkilinin maddi zararının tespiti amacıyla dosyanın aktüerya bilirkişisine tevdi edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili rapora karşı dilekçesinde, yapılan tespitlerin tamamen eksik inceleme ile hazırlandığını, dosya üzerinde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini belirtmiştir.
Muhasip bilirkişi …’ın sunduğu raporda, davalı tarafın ticari defterlerinin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle yoksun kalınan kazancın hesaplanmasına yönelik çalışma yapılamadığını belirtmiştir.
Bilirkişi …’a davalı yanın adresinde ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi verildiği anlaşılmakla, bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği yoksun kalınan kazancın en fazla 21.917,65 TL olabileceği görüşünü bildirdiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili dosyaya sunmuş olduğu 07/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000 TL olan maddi tazminat taleplerini 11.917,65 TL arttırmak suretiyle 21.917,65 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiş dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 09/05/2019 tarihli celsesinde ıslah dilekçesinin süresinde sunulmadığından bahisle HMK 181 gereği ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 09/05/2019 tarih 2017/65 esas, 2019/175 karar sayılı kararı ile “”…” şekil ibareli markanın …, … ve ….sınıflarda davacı adına tescilli olduğu, gerek mahkememize sunulan heyet raporunda gerekse … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin… D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuyla da tespit olunduğu üzere davacı tarafın tescilli markası ile birebir örtüşen benzer kullanımlara rastlanıldığı, davalı kullanımlarının davacının markasının tescilli olduğu 30.sınıftaki kahve emtiası ile …sınıftaki hizmet emtiası kapsamında kaldığı, davalı kullanımındaki “…” ibaresinin davacı adına tescilli marka ile aynı ibareleri taşıdığı, bu bağlamda markanın tüketicinin zihninde konumlandırılırken sahip olması gereken ayırt edici özelliğin zarar gördüğü ve bu durumun tüketicilerin söz konusu markalarla ilgili onların kimliklerine yönelik algılamalarında karışıklığa sebep olduğu sonuç olarak davalı kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve TTK 54/2 ve 55/4 kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğine kanaat getirilmekle bu yönden açılan davanın kabulüne, tespitine, men’ine ve bu ibareyi içeren her türlü markasal kullanımının durdurulması ve önlenmesine, yine maddi tazminata yönelik olarak dosya kapsamı davanın niteliği dikkate alındığında tam olarak zarar tespitinin mümkün olmadığı dolayısıyla farazi değerlendirmeler içeren mali hesaplamaların hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla TBK 50 maddesi uyarınca zararın takdiren değerlendirilmesi gerektiği (ıslahın yapılmamış sayılmasına karar verildiği dikkate alınarak) talep olunan 10.000 TL maddi tazminat yerinde görülmekle takdiren 10.000 TL maddi tazminat ile davacı markası ve davalı kullanımları dikkate alınarak 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hüküm özetinin ilanına ” karar verilmiş olup iş bu kararın istinaf olunması üzerine,
İstanbul BAM 16 HD’nin 04/04/2022 tarih, 2019/2546 Esas, 2022/597 karar sayılı kararı ile ” Davalı vekili istinafında zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Gerçekten de davalı taraf cevap dilekçesinde bahse konu kafetaryayı 2012 yılından beri “…” adıyla işlettiklerinin bilindiğini, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra bu davanın açıldığını ileri sürmüştür. Huzurdaki dava 03/04/2017 tarihinde açılmıştır. Mahkemece davalı vekilinin bu savunması üzerinde olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davalı vekilinin istinaf talebinin bu yönde bu hususta bir değerlendirme yapılması bakımından kabulü gerekmiştir. Öte yandan kabul şekli itibariyle manevi tazminata yasal faiz işletilmesi gerekirken reeskont faizi işletilmesi de usule aykırıdır. Açıklanan bu yönler itibariyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise, davacı vekilinin 10/01/2019 tarihli duruşmada ıslah için süre istediğini, mahkemenin ise herhangi bir süre vermeksizin ıslah sunulduğunda davalıya tebliğ şeklinde ara karar kurduğu görülmüştür. HMK 177/1 maddesi uyarınca ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Yine HMK 181.maddesi uyarınca kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içerisinde ıslah edilen işlemi yapılmazsa ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Somut olayda mahkemenin davacı vekiline ıslah dilekçesini sunması için süre vermediği anlaşılmıştır. Öte yandan davacı vekili ıslah dilekçesini sunmuş ve bu dilekçe davalı vekiline de tebliğ edilmiş, ayrıca ıslah harcının yatırıldığı da görülmüştür. Dolayısıyla ortada geçerli bir ıslah talebi mevcuttur. Mahkemece hatalı değerlendirme sonucu ıslahın yapılmamış kabul edilmesi usule aykırıdır. Açıklanan bu yön itibariyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. ” gerekçeleriyle mahkememiz kararının kesin olmak üzere kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Dava, BAM kararında da belirtildiği üzere markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı taraf davalının davacının marka haklarını ihlal ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.
Alınan raporlarda tespit olunduğu üzere davalı kullanımlarının davacı tarafın tescilli markası ile birebir örtüştüğü, davacının markasının tescilli olduğu 30.sınıftaki kahve emtiası ile …sınıftaki hizmet emtiası kapsamında kaldığı, bu bağlamda markanın tüketicinin zihninde konumlandırılırken sahip olması gereken ayırt edici özelliğin zarar gördüğü ve bu durumun tüketicilerin söz konusu markalarla ilgili onların kimliklerine yönelik algılamalarında karışıklığa sebebiyet verdiği şu hale göre marka tecavüz ve haksız rekabet şartlarının oluştuğu önceki kararda ele alınmış olup bu husus kaldırmaya konu değildir.
BAM kaldırma kararındaki kaldırma sebepleri yönünden dosyanın ele alınması;
1-Davalının zamanaşımı savunması yönünden; BAM kararında da tespit olunduğu üzere dava markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik olup davaya konu kullanımların sürdüğü çekişme konusu değildir. Bu noktada zamanaşımı süresinin işlemeyeceği hususu izahtan vareste olup – davanın hükümsüzlük davası olmadığı sessiz kalmaya dayalı hak kaybı bir durumun da tartışılamayacağı dikkate alındığında – davalının bu savunmalarına itibar olunmamıştır.
2-Manevi tazminata yasal faiz işletilmemesi yönünden; BAM kaldırma kararında “Öte yandan kabul şekli itibariyle manevi tazminata yasal faiz işletilmesi gerekirken reeskont faizi işletilmesi de usule aykırıdır.” gerekçesiyle karar kaldırılmış ise de tarafların tacir olduğu gerek SMK gerek TTK haksız rekabet hükümlerinin işletildiği uyuşmazlık yönünden “kabul şekli” ibaresi ile neyin kastedildiği maddi tazminata reeskont faizi verilmesine rağmen mevcut uyuşmalıkta manevi tazminata yasal faiz işletilmesinin hangi kabul şeklinden kaynaklandığı hususu da karar gerekçesinden anlaşılamamış olup kesin olan kaldırma kararına uyulması gerektiğinden karar doğrultusunda hüküm tesisine gidilmiştir.
3-Islahın süresinde olup olmadığı hususu; 10/01/2019 tarihli celsede davacı vekili ıslah için süre talep etmiş olup 07/02/2019 tarihli ıslah dilekçesini dosyaya sunmuştur. BAM kararında da belirtildiği üzere HMK 181.maddesi uyarınca kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içerisinde ıslah edilen işlemi yapılmazsa ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Her ne kadar mahkemenin ıslah edeceğini duruşmada bildiren tarafa süre verilmediği belirtilmiş ise de kanunda öngörülen 1 haftalık sürenin mahkemece değiştirilemeyeceği açık olup, kanunda belirtilen süre içerisinde ıslah dilekçesinin verilmesi gerektiğini davacı vekilinin bildiği dolayısıyla süreyi geçiren tarafın süre verilmediği savunmasına sığınamayacağı değerlendirilmiş ve ıslah yapılmamış kabul edilmiştir. Kanunda belirtilen sürenin açıkça zabta geçmediği dikkate alındığında BAM kararı doğrultusunda ıslahın süresinde yapıldığının kabulü gerekmiştir.
Davacının maddi tazminat talebi 6769 sayılı Kanunun, 151’nci madde 2- (b)bendinde belirtilen “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç” yöntemine dayalıdır.
Davalının yoksun kalınan kazanç hesaplamasına esas elde ettiği gelirin belirlenebilmesi için ya markaya tecavüz sayılan fiil veya ürününün, faaliyetinin bir kısmını oluşturmakla birlikte defter ve belgelerinden tecavüze ilişkin marka ile ilgili ürün veya ürünlerden elde ettiği elde ettiği net gelirin belirlenebilmesi, ya da bütün faaliyetinin tecavüz edilen marka hakkı kullanılarak gerçekleştirilmiş olması gerekir. Her ne kadar bilirkişi raporunda bu hususun somut olayda davacıya ait markanın işletme adı olarak kullanmış olması sebebiyle mevcut olduğu değerlendirilmiş ise de davalının elde ettiği net kazancın tamamının davacıya ait markadan kaynaklandığının kabulü hayatın olağan akışına uygun düşmeyecektir. Zira davacıya ait marka tanınmışlık düzeyi ve kullanım durumu dikkate alındığında doğrudan müşteri potansiyeli olduğunun kabulünü gerektirir bir durumun bulunmadığı izahtan varestedir. Dolayısıyla farazi değerlendirmeler üzerinden yapılan zarar hesaplamasının doğrudan hükme esas olamayacağı TBK 50 maddesi kapsamında zararın değerlendirilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Sonuç olarak dosya kapsamı kullanım durumu markanın kazançtaki etkisi dikkate alındığında TBK 50 maddesi kapsamında takdiren 15.000 TL maddi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, 09/05/2019 tarih 2017/65 esas, 2019/175 karar sayılı kararı, BAM kaldırma kararı doğrultusunda tekrardan ele alınarak, süresinde yapıldığı kabul olunan ıslah dilekçesi kapsamında maddi tazminat talebi ele alınmış, manevi tazminata yasal faiz işletilmek suretiyle, zamanaşımına yönelik savunmalar irdelenerek kaldırma kararı dışında kalan hususlara dokunulmaksızın önceki karardaki gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete dayalı olarak açmış olduğu davanın KABULÜ ile, davalı kullanımlarının davacı adına …no ile tescilli “…” ibareli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve bu ibareyi içeren her türlü markasal kullanımının durdurulması ve önlenmesine,
2-Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile; takdiren 15.000,00 TL’nin dava tarihi olan 03/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 03/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 1.366,20 TL karar harcından peşin alınan 1.228,65 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 137,55 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan: 2.858,70 TL bilirkişi + posta giderinden kabul oranına göre hesaplanan 794,99 ve 1.430,35 TL harç (peşin+başvuru+ıslah) olmak üzere toplam 2.225,34 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin red oranına göre hesaplanan 36,09 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti.. Talepleri yönünden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul olunan manevi tazminat miktarı üzerinden hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
9-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/2 maddesi uyarınca red olunan manevi tazminata ilişkin hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesi uyarınca red olunan maddi tazminata ilişkin hesap olunan 6.917,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL’nin -ret ve kabule göre hesaplanan- 37,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸