Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/3 E. 2022/83 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/3 Esas
KARAR NO : 2022/83

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/01/2012
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkillerinin kızı …Tic. Ltd. Şti tarafından deneme resimlerinin çekildiğini ve müvekkillerinin hiçbir muvafakati olmaksızın ve bilgi verilmeksizin yine bu şirket tarafından yayınlanmakta olan “…” isimli süreli yayının Temmuz-Ağustos 2010/6 – 8.sayısında yayımlandığını, bir süre sonra yine taraflar arasında herhangi bir sözlü ve yazılı anlaşma bulunmamasına rağmen müvekkili …’ya ait resimlerin diğer davalı … AŞ unvanlı tüzel kişiliğe ait “…” markası tarafından ticari amaçlarla kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkili küçüğün velayetine sahip davacı anne ve babanın bilgisi ve muvafakati dışında gerçekleşen bu durumun kişisel değer mahiyetindeki söz konusu resmin, eser mahiyetinde olup olmadığına bakılmaksızın müvekkili küçüğün kişilik haklarına yönelik hukuka aykırı bir saldırı olduğunu, BK’nın 49.maddesi uyarınca küçüğün resminin reklam ve ticari amaçla kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu durumun müvekkili küçüğün ve ailesinin şahsi değerlerine ağır saldırı niteliğinde olduğunu, müvekkili davacılara maddi ve manevi ağır zarar verdiğini, davalılar arasında bir ticari ilişki olduğu ve bu ilişki neticesinin maddi bir değer taşıdığını kabul etmenin ticari hayatın olağan akışı gereği olduğunu, bu nedenlerle noter kanalıyla davalılara ihtarname gönderildiğini, ancak bir cevap alınamadığını, şahsiyet haklarının ihlali nedeniyle …’nın ruhsal dengesinin bozulduğunu iddia ederek, davalılar aleyhine …’nın anne babası davacılar için ayrı ayrı faizi ile birlikte 20.000 TL toplamda 40.000 TL manevi, müvekkillerinin kızlarına ait resmin davalılar arasındaki ticari ilişkiye binaen kullanılması nedeniyle sağlanan kazancın tespiti ile bu kazanç üzerinden şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; öncelikle anne babanın küçük kızlarına velayeten dava açmaları gerekirken kendi adlarına dava açmalarının usule aykırı olduğunu ve bu nedenle davanın reddi gerektiğini, Temmuz-Ağustos 2010 sayısında rıza ile yer alan fotoğraftan ötürü haksız eylem oluşturduğu iddiası ile 30/01/2012 tarihinde açılan davaya zamanaşımı def’inde bulunduklarını ve davanın bu nedenle de reddi gerektiğini belirterek esasa ilişkin olarak, …’ın fotoğraflarının ailesinin rızası ile … dergisi Temmuz-Ağustos 2010/8. sayısında yer aldığını, müvekkili firmanın çocuk dergisi için rutin moda çekimlerinden biri olduğunu, katılan çocukların okurlar arasından seçildiğini, davacıların müvekkiline ulaşıp çocuklarının fotoğrafını dergide yayınlamak üzere başvuruda bulunduklarını, küçüğün çekime ailesi tarafından getirildiğini, fotoğrafların onların gözetiminde çekildiğini, ailenin hangi sayıda yayınlanacağından haberdar bir şekilde çekime katıldıklarını, bu konuda bir çok tanığın mevcut olduğunu, haksız ve hukuka aykırı bir eylemin söz konusu olmadığını, müvekkilinin diğer davalı ile bu konuda bir ticari ilişkisinin mevcut olmadığını, diğer davalı şirketin kullandığı resimlerin müvekkili firmadan edindiği yönündeki iddiaların asılsız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 09/01/2020 tarihli karar ile “Davacıların davalı …LTD. ŞTİ.’ye karşı açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davalarının REDDİNE, Davacıların davalı müflis …A.Ş’ye karşı açmış oldukları maddi tazminat davasının REDDİNE, bu davalı yönünden açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, her bir davacı yönünden 1.500,00’er TL’den toplamda 3.000,00 TL’nin müflisin iflas işlemlerinin yürütüldüğü … 1. İflas Müdürlüğünün …iflas dosyasındaki iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine,” dair verilen kararın istinaf olunması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 30/12/2021 tarih 2020/1946 esas 2021/2277 karar sayılı kararı ile “Yargılama sırasında davalı …TİCARET VE MAĞAZACILIK A.Ş.’nin … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2012 tarihli kararıyla iflasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin ise … 1. İflas Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü, iflas idare memurlarının davaya dahil edildiği ve ikinci alacaklılar toplantısının yapılması sonrasında davaya devam edildiği anlaşıldığı, davalı … A.Ş.hakkındaki iş bu dava adı geçen davalının iflasıyla kayıt kabul davasına dönüştüğü, İİK’nun 235/3 maddesine göre kayıt kabul davası basit yargılama usulüne tabi davalardan olduğu, diğer davalı … Ltd. Şti.hakkındaki dava ise yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, somut olayda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmadığı, bu durumda davalı …A.Ş.hakkındaki davanın tefrik edildikten sonra ayrı bir esasa kaydedilip tabi olduğu yargılama usulüne uygun olarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde yargılamaya devam edilip karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu (Bkz. Yargıtay 23. HD.’nin 2014/9156 Esas – 2015/4635 Karar, 2015/863 Esas -2015/2699 Karar sayılı ilamları), açıklanan bu husus gözetildiğinde davacı vekilinin esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin resen bağlamında istinaf talebinin kabulü gerektiği” gerekçeleriyle kaldırılması üzerine, dava dosyası mahkememizin iş bu esasına kaydolunmuş 21/04/2022 tarihli celsede bozma ilamı doğrultusunda davalı … A.Ş. hakkındaki davanın tefrikine karar verilerek davaya devam olunmuştur.
Dosyada taraflarca bildirilen deliller toplanmış, taraflarca dava konusu dergi ve çekilen resimler dosyaya sunulmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor ve ek rapor alınmıştır.
Mahkememizce alınan raporda bilirkişilerin, davalı … yönünden; davacıların kızlarının fotoğraflarının çekilmesine izin verdikleri açık olmakla birlikte çekilen bu fotoğrafların davalının dergisinde yayınlanmasına muvafakat ettiklerine ilişkin davalı tarafından dosyaya sunulmuş bir muvafakatname bulunmamakta olduğundan vaki kullanımın takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte FSEK m.86/l hükmüne aykırı olduğu, davacıların kızlarının fotoğraflarının çekilmesine izin verdikleri açık olmakla manevi tazminat talep etme koşullarının oluşmadığı, dergide 2 adet fotoğraf yer aldığı, dergi “…” olarak fotoğrafını yayınladığı çocuklara 500 liralık hediye çeki verileceğinin sayfalarında duyurulduğu, bu miktar ölçü alınarak her resim için ayrı ayrı olarak 500 TL telif bedeli tespit edilebileceği, iki resim için toplam 1.000 TL telif bedelinin olay tarihinden itibaren yasal faizleriyle birlikte davalı … Ltd. Şti.’den tahsilinin uygun olacağı, davalı Wenice şirketi yönünden; ticari amaçlı olarak davacıların kızının fotoğrafını billboard reklamında kullanması için davacılardan izin aldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığından ve ayrıca davacıların kızlarının bu davalı için çekime gittiklerine dair davacıların bir ikrarı söz konusu olmayıp bu davalı bu kullanıma ilişkin herhangi bir izin yazısı da dosyaya ibraz edemediğinden vaki kullanımın takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte FSEK m.86/l hükmüne aykırı olduğu, davalı tarafından kızlarının fotoğraflarının çekilmesine izin alındığına dair bir delil ibraz edilememiş olması nedeniyle izinsiz fotoğrafın yayınlanması nedeniyle davacıların manevi tazminat talebinin takdiri mahkemeye ait olmakla kaydıyla yerinde olduğu, dosyada maddi tazminata esas herhangi bir delil de bulunmadığından maddi tazminatın TBK 50 ve 51 çerçevesinde takdir edilmesinin gerektiği, bu çerçevede kullanımın türü, kullanım süresi de dikkate alındığında davacı ile bir sözleşme yapılmış olsa idi davacının alabileceği ticari amaçlı çekim bedelinin, bu bedelin arttırılması veya eksiltilmesi mahkemenin takdirinde olmak kaydıyla, sektörel değerlendirmeler de dikkate alındığında 1.000 TL olabileceği, hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davacı vekili rapora itirazında, manevi tazminat talebi ile ilgili kanaatin yanlış olduğunu ayrıca hesaplanan maddi tazminat bedellerinin düşük olduğunu iddia etmiştir.
Davalı … vekili rapora itirazında, maddi tazminat talebi ile ilgili rapordaki kanaatlerin hatalı olduğunu iddia etmiştir.
Mahkememizce yapılan 22/03/2018 tarihli oturum 4 nolu ara karar uyarınca bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, sunulan ek raporda bilirkişiler; kök rapordaki kanaatlerin aynen geçerli olduğu, davalı …Yönünden; davacıların kızlarının fotoğraflarının çekilmesine izin verdikleri açık olmakla birlikte çekilen bu fotoğraflann davalının dergisinde yayınlanmasına muvafakat ettiklerine ilişkin davalı tarafından dosyaya sunulmuş bir muvafakatname bulunmamakta olduğundan vaki kullanımın takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte FSEK m.86/l hükmüne aykırı olduğu, davacıların kızlarının fotoğraflannın çekilmesine izin verdikleri açık olmakla manevi tazminat talep etme koşullarının oluşmadığı, dergide 2 adet fotoğraf yer aldığı, dergi “…” olarak fotoğrafını yayınladığı çocuklara 500 liralık hediye çeki vereceğini sayfalarında duyurdukları, bu miktar ölçü alınarak her resim için ayrı ayrı olarak 500 TL telif bedeli tespit edilebileceği, iki resim için toplam 1.000 TL telif bedelinin olay tarihinden itibaren yasal faizleriyle birlikte davalı …Tic. Ltd. Şti.’den tahsilinin uygun olacağı yönünde görüşlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla talep edilen miktarların her iki raporda da bilirkişi tarafından tespit edilen miktarlar doğrultusunda, 1.000 TL’lik maddi tazminat taleplerini 1.000 TL arttırarak 2.000 TL olarak ıslah ettiklerini ve olay tarihinden itibaren başlamak üzere ticari faiz oranından hesaplanacak faiz ile birlikte davalılardan tahsilini talep ettikleri anlaşılmıştır.
(Dosyadan tefrik olunan davalı …A.Ş. nin … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/10/2012 tarihli iflas kararı üzerine tasfiye işlemlerinin … 1.İflas Müdürlüğü … sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü anlaşılmakla iflas idare memurları davaya dahil edilmiş, İİK 194 gereği 2. Alacaklılar toplantısının sonuna kadar yargılama ertelenmiş, davacının iflas masasına müracaatı ve 2. Alacaklılar toplantısının yapılması sonrasında yargılamaya devam olunmuş, bu sebeple dava sürecinin uzadığı anlaşılmıştır.)
Davacılar vekili son celsedeki beyanlarında özetle; “müvekkillerimiz kendi adlarına küçük çocukları olan Eda Melike’nin fotoğraflarının izinsiz bir şekilde davalılar tarafından kullanılmasından kaynaklı olarak davayı açmışlardır, anne ve baba olarak bu davayı açma hakları bulunmaktadır, davamızın dava ve ıslah dilekçemizdeki taleplerimiz dikkate alınarak kabulüne karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava, 5846 sayılı FSEK madde 86, TBK 49, 58 ve TMK madde 24, 25 kapsamında açılmış küçük çocuklarına ait fotoğrafın izinsiz kullanımından kaynaklı maddi manevi tazminat talebine ilişkindir.
Bilindiği üzere dış görünüş, kişilik haklarının bir parçası olarak hukuken korunur. Bir kimsenin dış görünüşü üzerinde kişilik hakkı vardır. Dış görünüşün yansıması ve tekrarı demek olan resim üzerinde de kişilik hakkı bulunmaktadır ve bu yüzden resim ve portreler öncelikle kişilik hakkı olarak Medeni Kanun tarafından korunur. FSEK.m.86’da ise resim ve portreler özel bir hükümle korunmuştur. Kişinin fotoğrafı üzerindeki hak Medeni Kanun ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince kişilik hakkı kapsamında herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklardandır.
5486 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 86. maddesi, eser niteliğinde olmasalar dahi, resim ve portrelerin, tasvir edilen kişilerin muvafakati alınmaksızın teşhir veya başka şekillerde umuma arz edilemeyeceğini öngörmektedir . Eser niteliğini haiz olmayan fotoğrafların ve görsellerin korunması, FSEK md. 86, MK md. 24 ve md. 25 hükümleri aracılığıyla sağlanır.
Kişiliği oluşturan unsurların salt manevi olmadığı, kişiliği oluşturan kimi unsurların manevi değerinin yanısıra ekonomik değeri de olduğu gerek yerli gerekse yabancı öğretide kabul edilen bir husustur. Kişiliği oluşturan kimi unsurlardan, kişinin ismi ve resmi üzerindeki hakkı ekonomik değeri de olan haklar arasındadır. Bu değerlerin izinsiz kullanımı nedeniyle, ilgili kişinin malvarlığı zararı oluşabilir. Buradaki zarar, fiili zarardan ziyade, yoksun kalınan kazanç olarak tezahür eder. Resim gibi kişilik değerlerinin ticari açıdan kullanımı daha çok ünlü kişiler tarafından gerçckleştirilmekteyse de, ünlü olmayan kişilerin de bu tür kullanımları konu alan sözleşmeler yapmasına hiçbir mani yoktur. Başka bir deyişle, ünlü olmayan kişilerin resimlerinin de ekonomik bir değeri vardır.
FSEK m.86 1’e göre “Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüşse 19 uncu maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arzedilemez.” şeklindedir, fotoğraflar da bu madde kapsamında değerlendirilmektedir. FSEK m.86/1’e konu koruma , fotoğrafın “eser” niteliği olmayıp, tasvir olunan kimsenin kişilik hakkıdır.
Dolayısıyla, bu yasağa aykırı nitelikteki eylemler, kişilik haklarına saldın oluşturur ve B.K/nun 49. maddesi çerçevesinde manevi tazminat yükümlülüğü doğurur. Ayrıca, anılan yasa hükmünde, 1. ve 2. fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hallerde dahi, kişilik haklarına saldırıyı düzenleyen 4722 Sayılı Türk Medenî Kanunun 24. maddesi hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir.
Eser niteliği bulunmayan bir fotoğrafın umuma arz edilebilmesi için mutlaka fotoğrafta görüntülenen kişinin izninin alınması gerekir. Fotoğraf eser niteliğindeyse eser sahibi, fotoğrafta yer alan kişinin iznini almaksızın eser sahipliği sıfatına dayanarak eseri umuma arz edemez. FSEK m. 86 kapsamında bir hak ihlalinin gerçekleşmesi halinde fotoğrafta görüntülenen kişi dava açma hakkına sahip olacaktır.
TMK’nın 24. Maddesinde “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir” hükmü öngörüldükten sonra devam eden 25. Maddesinde de kişilik hakkı haleldar olanların dava haklarının neler olduğu düzenlenmiştir. Buna göre ; “davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.
Yukarıda da belirtildiği üzere gerek doktrin ve gerekse Yargıtay uygulaması ile kabul edildiği üzere bir kişinin fotoğrafının çekilmesine vermiş olduğu izin bu fotoğrafın ya da suretin ticari amaçlarla kullanılması şeklinde yorumlanamaz. Bu fotoğraf ya da tasvirin ticari anlamda kullanılması durumunda kişilik hakkının ihlali sonucunu doğuracağı kabul edilmektedir.
Eser niteliğinde olmayan fakat FSEK md. 84 vc FSEK md. 86 hükümleri çerçevesinde korunan bir fotoğrafın haksız kullanımı halinde, bu fotoğraf bir ücrct karşılığında kullanılsaydı verilecek olan ücretten az olmamak üzere bir tazminata hükmedilecektir. Fotoğraf eser vasfına sahip olmadığı için bu ücret alışık olunan üç kat bedele de ulaşamamalıdır.
Somut olaya dönüldüğünde; davacıların kendi adlarına asaleten kişilik haklarına saldırıya dayalı dava açtıkları, davacı vekilinin son celsedeki beyanları da dikkate alındığında dava dışı küçük adına FSEK 86 ve TMK 24 e dayalı tazminat taleplerinin bulunmadığı (T.C. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2009/13006 Esas, 2011/14582 Karar, T: 27/10/2011), bu noktada tazminat taleplerinin çocuklarının fotoğraflarının izinsiz kullanımından kaynaklı TBK 49 ve 58 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
TBK Madde 49- “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmüne amirdir. Yine manevi, tazminata ilişkin olarak Madde 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Hükümlerini içermektedir.
Somut olaya dönüldüğünde; dava konusu uyuşmazlık, davacıların kızlarının fotoğrafının kullanılması için davacıdan izin alınıp alınmadığı, zımni izinin olup olmadığı, kullanımın reklam amaçlı olup olmadığı ve vaki kullanımın davacıların haklarına tecavüz teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Bu nedenle de uyuşmazlık fikri bir ürünün korunmasından ziyade davacının kişilik hakkının korunması ile ilgilidir.
Davalı … yönünden; dava konusu “…” dergisinde davacı tarafın çocukları …’ın 2 adet resmi derginin 2010 yılı 8. sayısında 98 ve 99. sayfalarda kullanıldığı noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. …’ın fotoğraflarının ailesinin onayı ile çekildiği, deneme çekimlerine ailenin kendisinin götürdüğü açıktır. Ancak bu durum çekilen resimlerin istenilen şekilde kullanılacağı anlamı taşımamakla birlikte davalının dergi “…” olarak fotoğrafını yayınladığı çocuklara 500 liralık hediye çeki vereceğini sayfalarında duyurulmuştur.
4721 sayılı TMK’nın “Dürüst davranma” başlıklı 2. Maddesi; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Tarafların davaya konu eylemleri yönünden ve karar gerekçesi yönünden dürüstlük kuralı belirleyici nokta olmakla bu noktada üzerinde durulmasında fayda görülmüştür.
Buna göre; dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Genel olarak dürüstlük kuralı kişilerin tarafı oldukları hukuki ilişkilerde dürüst, namuslu, ahlâklı ve diğer kişilerde yaratılan güvenle tutarlı şekilde davranmalarını ifade eder. Buna göre belirli bir hukuki ilişkide dürüstlük kuralına uygun davranış; toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekâlı bir kişinin, genel ahlâk, doğruluk ve karşılıklı güven esaslarına uygun davranış biçimidir. Dürüstlük kuralına uygun bu davranışın belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kuralları, günün adet ve uygulamaları, davranışın söz konusu olduğu hukuki ilişkilerin içerik ve amaçları da dikkate alınacaktır (Dural, M. / Sarı, S.: Türk Özel Hukuku 6. Baskı İstanbul 2011, s.226-227). Diğer bir anlatımla dürüst davranma “bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekâlı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır.
TMK’nın 2. maddesinde, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki genel ilkeye yer verilmektedir: Bunlar dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağıdır. Hukuk düzeni, kişilere tanıdığı her bir hakkın kapsamı ile bunların kullanılmasının şartlarını ve şeklini ilgili hak yönünden özel olarak düzenlemiştir. Ancak, hayatın sonsuz ihtimallerinin önceden öngörülmesinin ve bunların en küçük ayrıntılara kadar düzenlenmesinin imkânsızlığı karşısında, bütün hakların kullanılmasında dikkate alınacak genel bir sınırlama koyma ihtiyacı duyulmuştur. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı, bu açıdan uyulması gerekecek genel kurallar olarak karşımıza çıkmaktadır (Dural/Sarı, s. 225).
TMK’nın 2. maddesinde, hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir. Bu ifade şeklinden yola çıkarak; bir hakkın kullanılmasında dürüstlük kuralına uyulmamasının müeyyidesinin, bu hakkın açıkça kötüye kullanılmış sayılması ve hukuken korunmaması olduğu kabul edilebilir (Dural/Sarı, s.225).
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nın 2. maddesinin 1. fıkrası herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Türk Medeni Kanununa göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil, hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.
Sonuç olarak davacılarının kendi istekleri ile çocuklarını bu çekime götürdükleri ve çekimlere katıldıkları, dolayısıyla çekilen fotoların kapakta yer alana 500 TL ücret ödenmek kaydıyla dergide kullanılacağından haberdar oldukları, bahse konu çekimlerin dergi dışında başka amaçla kullanıldığına ilişkin delilin dosyaya sunulamadığı dikkate alındığında davacıların çekilen fotoğrafların izinsiz kullanıldığına ilişkin iddiasının izahı yapılan TMK 2 de düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, talebin doğrudan kullanım ücretine ilişkin olmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden kişilik haklarına saldırı ve haksız fiile dayalı tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu noktada rapordaki FSEK 86 ya dayalı değerlendirmeler davacıların kendi adlarına dava açtıkları dikkate alındığında hatalı olup, yine maddi tazminata ilişkin değerlendirmeler davacıların çocukları adına TMK 25 e dayalı dava açmadıkları dikkate alındığında vekaletsiz iş görmeye dayalı değerlendirmelerin de dosya kapsamına uygun düşmediği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde izahı yapılan mevzuat kapsamında davacıların kişilik haklarına saldırı ve haksız fiile dayalı açmış oldukları maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacıların davalı …Şti.’ye karşı açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davalarının REDDİNE,
2-Peşin alınan harçtan alınması gerekli harcın mahsubu (626,85 TL peşin +ıslah – 80,70 maktu ) ile fazladan yatırıldığı anlaşılan 546,15 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacılara iadesine,
4-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen maddi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … Ltd. Şti’ne verilmesine,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen manevi tazminat talebine ilişkin hesap olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … Ltd. Şti’ne verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılan, 50,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2022

Katip
¸

Hakim
¸