Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/247 E. 2023/51 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/247 Esas
KARAR NO : 2023/51

DAVA : Marka-Haksız Rekabet(Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 14/11/2022
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili … A.Ş.’nin ülkemizin en önde gelen spor kulüplerinden biri olduğunu, gerek Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, gerekse de WİPO nezdinde çok sayıda marka tesciline sahip olduğunu, davacı adına tescilli markaların tüketiciler nezdindeki çekim gücü ve güvenilir marka algısı nedeniyle kötü niyetli kişilerce vekil edenin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikteki ürünlerin üretilmekte ve satışa sunulmakta olduğunu, davalıya ait işletmede vekil edenin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikteki ürünlerin satışa sunulduğu bilgisinin taraflarına ulaşması akabinde, tarafça ikame edilecek olan huzurdaki davada bu hususu delillendirmek amacıyla davalıya ait işletmeden 1 adet “…” marka ve logolu formanın satın alındığını, ürüne ait fişin dilekçe ekinde sunulduğunu, davalıya ait “…” adresinde yer alan “…” ticaret unvanlı ve “…” isimli tabelalı işletmede hukukçu marka vekili unvanına sahip bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikte ürünlerin satışa sunulup sunulmadığının tespitini, satışa sunulan ve/veya ticari amaçla elde bulundurulan taklit nitelikte ürünler mevcut ise iş bu ürünlerin adetinin, fiyatının ve keşif tarihi öncesinde kaç adet satıldığının tespitini, satışa ilişkin belge, fatura ve ayrıntılı ürün görsellerinin keşif sonrası düzenlenecek olan bilirkişi raporuna eklenmesini, davalının eylemlerinin davacının haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, davacının marka haklarına yönelik ihlalin ve haksız rekabetin durdurulmasını, davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikteki ürünlere el konulmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Alınan 21/12/2023 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Tespit talep edilen (“…”) adreste, tespit talep eden yana ait markaları ihtiva eder kullanımların gerçekleştirildiği ve ilgili kullanımlar ile tespit talep eden yana ait markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer ve orijinal ürünlerden uzak olduğu yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
Dava davacıya ait markaya tecavüz ile haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Davacı kendisine ait … markasını davalının izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullandığını, anılan markanın taklit ürünlerinin davalı tarafından sürekli olarak satışa sunulduğunu, böylelikle marka hakkına tecavüzle birlikte haksız rekabetin şartlarının da oluştuğunu belirtmektedir.
Bu bakımdan öncelikle karıştırılma ihtimali yaratmanın incelenmesi gerekir.
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. Arkan’ a göre; marka incelemesi, markayı oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoktur. (Prof. Dr. Sabih Arkan, Marka Hukuku, cilt 1, s. 99).
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıktan genel izlenime bakılmalıdır. Markanın esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun kayıtlarından, …,…, …,…, …, …, …, … tescil numaralı … markasının davacıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında davalının satışa sunduğu ürünlerin bilirkişi vasıtasıyla incelenmesi neticesinde ürün grubu açısından yapılan değerlendirmede, davalının davacının ürününe benzer karakteristikteki ürünler üzerinde benzer marka/logo kullandığı, bu durumun nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer ve orijinal ürünlerden uzak olduğu yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır. Davacının korunduğu sınıflar ile davalının kullanımının aynı sınıflarda olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım veya bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” bunların karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2012 tarihli ve 2012/11-155 E. 2012/376 K. sayılı kararı). Başka bir deyişle karıştırılma ihtimali; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine tüketicilerin, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller SMK Madde 29’da sayılmıştır. Marka hakkına tecavüz sayılan haller Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. Maddesine atıf yapılmak suretiyle 29. Maddesinde düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK madde 29’ a göre, Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanılması ve yine madde 29/b’ye göre Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılmaktadır.
Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için Sınai Mülkiyet Kanun’ da belirtilen eylemlerden birinin gerçekleşmiş olması ve somut olayda bu eylemin hukuka uygunluk sebeplerinden birinin bulunmaması gerekir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 7. Maddesinde ise;
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır.
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
6769 sayılı SMK’ nin yukarıdaki ilgili maddeleri genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Madde metninde de belirtildiği üzere; tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Aynca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirme” olduğu ihtimali de “karıştırılma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır. Marka sahibi tescilli markası ile bağlantı kurulması ve veya karıştırılma olasılığı taşıyan markaların aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılmasını önleme yetki ve hakkına sahiptir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri ise Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54- “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;….4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK hükümlerinden de anlaşılacağı üzere başkasının haklı olarak kullandığı tanıtıcı işaretlerle kullanmak veyahut iltibasa meydan verecek eylemlerde kullanmak haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Tacirin ticari hayatı ile ilgili olarak yaptığı işlerde diğer şahıslardan daha çok “özen göstermesi” gerektiği kabul edilmektedir. Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bilmek zorundadır. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adet gelir. Bu bağlamda, başvuru sahiplerinin tacir olması durumunda T.T.K. M.18/f.2 uyarınca “basiretli bir tacir gibi” hareket etme yükümü altında oldukları kabul edilmektedir. Fakat; bu yükümlülüğün çok katı ve sert değerlendirilmemesi her somut olayın özelliğine göre incelenmesi gerekmektedir.
Başkasına ait marka hakkının doğrudan ya da dolaylı ve iltibaslı kullanımı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmaktadır. Somut olayda davalının adreslerinde yerinde yapılan incelemede, davacıya ait markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalı tarafından satışının yapıldığı, ticari amaçla elde bulundurulduğu, davacı nezdinde tescilli … markasının ve şeklinin ayırt edilemeyecek benzerlerinin davalı ürünlerinde kullanıldığı, markanın kullanış şekillerinin aynı olduğu, davalıya ait ürünlerde hem marka kullanımı hem de tasarım açısından herhangi bir ayırt edici yeniliğin bulunmadığı, böylelikle davalının -SMK m. 29 b-c hükümleri kapsamında- davacının ürünlerini taklit ettiği ve davacının marka hakkına tecavüz ettiği, ayrıca eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller ve davaya dayanak kullanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik açmış olduğu davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davalının davacı markası ile benzer nitelikte taklit ürün satması nedeniyle davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, davalının bu suretle haksız rekabette bulunduğunun tespitine, tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2- SMK 149/1-d uyarınca tecavüzü oluşturan ve haksız rekabet teşkil eden taklit nitelikteki ürünlere el koyulmasına,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70 TL Başvuru Harcı, 80,70 TL Peşin/Nisbi Harcı 1750,00 TL bilirkişi ücreti, 151 TL Tebligat Posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 2.062,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Fazla yatan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır