Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/151 E. 2023/50 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/151 Esas
KARAR NO : 2023/50

DAVA : Tazminat (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2022
KARAR TARİHİ : 03/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili …’un sahibi olduğu … markası altında 2019 yılının Ocak ayında kendi tasarımları olan bir eseri ürettiğini ve kendi sosyal medya hesaplarında yayınladığını, işbu paylaşımlardan en geç olanının 183 hafta önce paylaşıldığını, işbu tarihim 2019 yılının Ocak ayını işaret ettiğini, davalı …’in sahibi olduğu, … ve … adlı instagram hesaplarından ilgili ürünün müvekkilince çekilmiş resimlerini de aynen kullandığını ve kendisinin ürettiğini belirttiğini,…(EK-3) ve …(EK-4) isimleriyle 11.03.2022 tarihinde paylaştığını ve yurt içinde … ve yurt dışında … adlı e-ticaret sitesi üzerinden de satışa sunduğunu, davalının 11.03.2022 tarihinde paylaşmış olduğu ilgili linklerin ve satışa sunduğu e-ticaret sitelerinin dilekçede sunulduğunu, fakat ihtarnamenin tebliğinden sonra, davalı tarafın ilgili paylaşımları kaldırarak gizlemeye çalıştığını beyan ederek FSEK m. 68 uyarınca izinsiz yayınlanan ve satışa sunulan ürün, fotoğraf ve görsel için 1.500 TL’den toplam 6.000 TL’nin, 11.03.2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tazminine, FSEK m. 70/1 uyarınca ihlal edilen manevi haklara karşılık 18.000 TL’nin 11.03.2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tazminine, FSEK madde 70/3 uyarınca, davalının ilgili ürünlerden temin ettiği karın müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili …’in “…” ve “…” adlı instagram hesaplarının yöneticisi olduğunu, hususi imal edilen ürünlerin bu hesaplarda paylaşılarak yurt içinde “…” ve yurt dışında “…” adlı e-ticaret siteleri üzerinden satış yapıldığını, “…” unvanlı hesapta paylaşılan görüntünün, dava konusu ürünün bir eseri ve tasarımı olmadığını, davacı tarafın ihtarı neticesinde görüntülerin kaldırılması hassasiyetin de müvekkilinin iyi niyetini gösterdiğini, davacının “…” markasının kanun çerçevesinde korunduğunu ispat etmesi gerektiğini, tasarımın ise ilgili mevzuat gereği yeni ve ayırt edici olmak zorunda olduğunu, dava konusu ürünün bu hususları haiz olmadığını, ürünün yeni ve ayırt edici olmadığını, e-ticaret sitelerinde “…”, “…” araması yapıldığında ortaya çıkan neticelerle bile görülebileceğini, dava konusu ürünün tasarım olarak kabul edilse bile ilk kez Türkiye’de kamuya sunulan bir ürün olmadığını, gerek ülkemizde gerekse yurt dışında tescil tarihinden daha önce kamuya sunulduğu hususlarının bilirkişi raporuyla da ortaya çıkacağını beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dilekçeler teatisi tamamlanmış olmakla toplanan deliller ve belgeler kapsamında Mahkememizin 15/11/2022 tarihli duruşmasında “…Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek bir fsek uzmanı, bir endüstriyel tasarım uzmanı, bir bilişim uzmanı bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle dava konusu tasarımların eser niteliği ile davacının eser sahipliği değerlendirilerek dava konusu kullanımların eser sahipliğine tecavüz olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, rayiçler dikkate alındığında bu kapsamda davacının talep edebileceği tazminatın ne olabileceği hususlarında bilirkişi raporu alınmasına…” karar verilmiş olup,
Alınan 01/06/2023 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; FSEK 1/B anlamında hususiyet ve FSEK md. 4 anlamında estetik değer taşımadığından bahisle eser korumasına mazhar olmadığı yönünde bir kanaatin oluştuğu, eser korumasından yararlanmayan tasarımlarda, eser sahipliğinden söz edilemeyeceği gibi, eser sahipliğine tanınan mali ve manevi hakların ihlalinden de söz edilemeyeceği, nihai takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, Mahkemenin hemen yukarıdaki görüşü kabul etmeyip, tasarımların eser olduğu sonucuna varacak olunursa, izinsiz kullanım bedeli hususunun belirlenmesinin gerekeceği, somut olaydaki gibi bir kullanımın fiyatlandırılması hususunda, tasarım uzmanınca, nihai bir bedel tespiti yapılamayacağı kanaatinin oluştuğu, davacıya ait tasarım ile davacı tarafından dosyaya sunulan ve davalıya ait olduğu belirtilen instagram görselinde yer alan tasarımların benzer oldukları yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
FSEK m.68/I hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”.
FSEK m.68’deki kapsamında bu taleplerin ileri sürülebilmesi için, mütecavizin kusurunun olması ya da zararın gerçekleşmiş bulunması şart değildir. Yine Yargıtay’a göre; “…eser sahibinin mali hakları korunurken sadece bu tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmeyecektir. Somut olayın özelliğine göre varsayımsal sözleşme bedeli tayin edilirken eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak eser sahibi izinsiz yayın yapanla sözleşme yapması halinde, bu sözleşme uyarınca isteyebileceği bedel, bunun faizi 68. madde uyarınca açılacak davada dikkate alınacaktır…” Ayrıca rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edilecektir.
Yine FSEK’in “Tazminat Davası” başlıklı 70. maddesi – (Değişik fıkra: 07/06/1995 – 4110/22 md.) Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir. Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir. Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrıyan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68. madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.” hükümlerine amirdir.
Fsek’in 70. maddesi 68 den farklı olarak kusur esasına dayalı olarak düzenlenmiş olup kabulü halinde 68’e dayalı hesaplanan talebin mahsubunu öngörmüştür.
Eser Niteliğinin Değerlendirilmesi;
Yargıtay kararlarına göre, FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılmalıdır. FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması”dır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, ikincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “hususiyetini” taşıması gerekmektedir. Başka bir deyişle eser onu yaratan zihnin bireyselliğini gösteren özellikler taşımalıdır. Objektif unsur gereğince, bîr fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir. Başka bîr deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer. Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat esefleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir. Dolayısıyla bir fikir ve sanat ürününü bu formatlardan birine sokmak mümkün değilse, onu kanuna göre eser saymak ve korumak da mümkün olmayacaktır.
Somut olaya dönüldüğünde;
Dava, FSEK kapsamında eser sahipliğine ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı taraf sahibi olduğu tasarımların fotoğraflarının davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığını ve ürünlerin e-ticaret sitesinde satışa sunulduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise anılan tasarımların eser niteliğinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı taraf 5846 sayılı yasaya dayandığından öncelikle davacının tasarımlarının eser olup olmadığı hususu üzerinde durulması gerekir. Mahkememizce hükme esas alınan ve ayrıntılı incelemeyi içeren 01/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davaya konu söz konusu tasarımların “led ürün tasarımı”, “…”, “…” gibi isimlerle yapılan online aramalarda yer alan tasarımlarla benzer nitelikte olduğu, tasarımların herhangi bir ayırt edici özelliğinin, şeklinin, özgünlüğünün ve yaratıcılığının olmadığı, bu doğrultuda FSEK m. 4 kapsamında estetik değere de sahip olmadığı, FSEK m. 1/B’de belirtilen şekliyle herhangi bir hususiyet taşımadığı, tasarımların bu haliyle eser niteliğinin bulunmadığı ve bu noktada eser sahipliğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla davacının FSEK’e dayalı olarak talepte bulunamayacağı kanaatine varılmıştır. Bu doğrultuda maddi ve manevi tazminat talebini içeren davanın tümden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL harçtan daha önce ödenen 409,86-TL harçtan mahsubu ile artan 140,01-TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 18.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸