Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/147 E. 2023/28 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/147 Esas
KARAR NO : 2023/28

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili …’nun 2003 yılında kurulan Türkiye’nin öncü … şirketi olarak müşterilerinin ihtiyaçlarına özel çözümleri ürettiğini, Türkiye’nin en büyük müşteri yöneticisi ekibine sahip şirket olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … kalite belgelerinin sahibi olduğunu, müvekkiline ait “…”, “…” ve ”…” ibareli markaların Türk Patent Kurumu nezdinde tescilli olduğunu, müvekkilinin markasını ayırt edici hale getirdiğini, davacıya ait markaların davalı tarafından izinsiz şekilde … adlı alan web sitesinde kullanıldığını, davacıya ait “…” ve …” markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde davalı tarafından kullanıldığını, davacı şirket adına tescilli olan “…” ve “…” markalarına oldukça benzer olan “…” markasının davacı şirket ile aynı alanda kullanıldığını, işbu kullanımların müvekkilinin marka hakkını ihlal ettiğini beyan ederek … alan adının içerisinde müvekkiline ait “…” ve “…” markalarının açıkça izinsiz şekilde kullanılması nedeniyle davalıya ait… alan adına erişimin engellenmesi şeklinde ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini, davalı tarafından gerçekleştirilen marka ve ticaret unvanına tecavüz ile haksız rekabetin SMK ve TTK uyarınca durdurulmasını, ”…” ve ”…” markasının davalının … alan adına erişimin kalıcı olarak engellenmesine, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 22/05/2023 tarihinde, davalı vekilinin ise 23/05/2023 tarihinde dosyamıza sunmuş oldukları dilekçeleri ile sulh olduklarını beyan etmiş olup, taraflar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmeksizin davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) talepli davadır.
Dosyaya sunulan 22/05/2023 ve 23/05/2023 tarihli dilekçeler incelenmiş olup, tarafların sulh oldukları, anlaşma sağladıkları görülmüştür.
Sulh 6100 sayılı HMK’nın 313 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”
Sulh, 6100 sayılı HMK’nın 313 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 313/1. maddesine göre sulh; “Görülmekte olan bir davada, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dahil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.” Aynı Kanunun 314. maddesine ise; sulhun hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Yine anılan Kanunun 315. maddesi gereğince sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki netice doğurur. Mahkeme dışı sulh ise, borçlar hukukunun konusu olduğundan düzenleme dışı bırakılmıştır. Madde gerekçesinde, taraflardan birinin, mahkeme dışı sulh sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmeye uygun mahkemece bir karar verilmesi gerektiği yolundaki iddia ve talebinin, diğer tarafın kabulüne bağlı olduğu belirtilmiştir. Mahkeme taraflar sulha göre karar verilmesini isterlerse sulh sözleşmesine göre karar verir. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2021/6752 Esas ve 2022/7024 Karar sayılı kararı.)
Yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/7764 Esas 2022/9438 Karar sayılı kararında; “… Sulh, bir sözleşme olarak mahkeme dışında da yapılabilir; buna, mahkeme dışı sulh denir. HMK’da mahkeme dışı sulh düzenlenmemiştir. …HMK’nın “Sulhun etkisi” başlığı altında düzenlenen 315. maddesinde ise ; “Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hallerinde sulhun iptali istenebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır… ” belirlemesinde bulunmuştur.
“…Sulh görülmekte olan bir davada taraflar arasındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdiren bir sözleşmedir. Dosyada, her iki taraf sulh sözleşmesine göre karar verilmesini talep etmediğinden HMK’nın 315/1.fıkrası gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, her iki tarafça yapılan yargılama giderlerinin beyanları doğrultusunda kendi üzerilerinde bırakılmasına ve taraflar lehlerine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, davacı vekili istinaf başvurusundan feragat ettiğini beyan etmiş ise de tarafların sulh olduğu, buna ilişkin protokolün dosyaya ibraz edildiği anlaşıldığından davacının istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılmasına ve karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (İSTANBUL BAM 17. HD 2021/1210 Esas-2022/1093 Karar)”
Somut hadisede; Davacı vekilinin 22/05/2023 tarihinde, davalı vekilinin ise 23/05/2023 tarihinde dilekçelerini ibraz ederek Sulh protokolü sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiklerinin, diğer bir deyişle sulh sözleşmesi yaptıkları iradelerini mahkemeye açıkladıkları anlaşılmıştır. Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında uygulamada tarafların açık iradelerinin beyanlarında bulunmaması halinde sulh sözleşmesine göre veya sulh sözleşmesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin seçeneklerden hangisini talep ettiklerinin açıkça taraflara sorulması gerektiği ifade edilmiştir. İşbu dosyada; davacı ve davalı vekillerinin mahkemeye verdiği dilekçeler ile sulh protokolü sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettikleri , sulh sözleşmesine göre karar verilmesini talep etmedikleri açıkça anlaşılmaktadır. HMK’nın 315. maddesinin emredici hükmü gereğince sulh sözleşmesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından da sulh sözleşmesindeki iradeleri ile talepleri olmadığı gözetilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ve gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Tarafların sulh oldukları anlaşılmakla dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 179,90 TL’den peşin olarak yatırılan 80,70 TL’nin düşülmesine, kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Talep olmadığından davacı vekili lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/05/2023

Katip
¸

Hakim
¸