Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/135 E. 2022/199 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/135 Esas
KARAR NO : 2022/199

DAVA : Marka (Tanınmış Marka Olduğunun Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/06/2012
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

Mahkememizin 30/12/2014 Tarih, 2012/151 Esas ve 2014/363 sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2015 Tarih, 2015/4927 Esas ve 2015/12710 sayılı BOZMA kararı ile Mahkememizin 2017/771 Esasına kaydedildiği, Mahkememizin 08/11/2019 Tarih, 2017/771 Esas ve 2019/454 sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/04/2021 Tarih, 2020/5761 Esas ve 2021/4257 sayılı BOZMA kararı ile Mahkememizin işbu 2022/135 Esasına kaydedildiği anlaşılmakla yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin marka kalıp ve teçhizatlarını satın aldığı … A.Ş’nin 1979 yılında paslanmaz çelikten mamul bir kısım ürünlerin üretimi ve satışını gerçekleştirmek amacıyla kurulduğunu, müvekkilinin şirket yetkilisinin 2005 senesinde … A.Ş’de bayilik sistemini kurduğunu, 2006 yılında … A.Ş’nin işlerini tasfiye etme kararı sonrasında davacı şirket yetkilisi tarafından kurulan … unvanlı şirkete marka ve üretim kalıplarını devredildiğini, bu dönemde davacı şirket çalışanı olan ve bayilik verilen …’ın davalı şirket kurucusu ve yetkilisi olduğunu, 2007 senesinde bayilerin unvanında … ibaresine yer verildiğini, bu sistemin 2011 senesine kadar devam ettiğini, 2011 senesinde davalı şirket yetkilisinin davacı şirketin bayilerine “… isim hakkını ben aldım, … isim hakkını ben tescil ettirdim.” şeklindeki beyanları ile … markasının kendisine ait bulunduğunu belirttiği, müvekkilinin bu duyumlardan sonra yaptığı araştırmada; Davalı şirket adına 23.03.2011 tarih … no ile … sınıfta ” …” ibareli marka başvurusu yapıldığını, müvekkilinin bu marka başvurusuna itiraz ettiğini, 23.03.2011 tarih ve … no ile … sınıfta yapılan “…” ibareli marka başvurusunun T.P.E. tarafından reddedildiğini, davalının marka başvurularının kabul edilmemesi üzerine …. sınıfta 09.12.2011 tarih ve … no’ lu … ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davacının 2011 senesinde davalı şirket ile ticari ilişkilerini sonlandırdığmı, Davalının davacının “…” ve “…” markalarına tecavüz teşkil eden kullanımlarını meşrulaştırmak amacıyla “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davacı şirketin ürün imalatı için 500.000 TL tutarında kalıp yatırımı, 250.000 TL tutarında makine yatırımı, 2.000.000 TL tutarında fabrika yatırımı yaptığını, davacı firmanın …, …,…, … internet sitelerini kullandığını; Davacı firmanın … ibaresini havi bayilerinin “…,…,…,…,…, …, …. internet sitelerinde kullandığını, davalının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle …tescil numaralı … tescil numaralı … tescil numaralı … tescil numaralı … tescil numaralı … markaları bakımından marka hakkına tecavüzün tespiti, ticaret ünvanının terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacının ticaret sicili terkini talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin “…” ve “…” markalarını kullanmadığını, … ibaresini de davacının markalarının tescilli olduğu sınıflarda kullanılmadığını, davacının markalarının … sınıfın su arıtma cihazları emtiasında tescilinin olmadığını bu nedenle davacının korunmaya değer bir hakkının olmadığını, müvekkilinin davacıdan önce kurulduğunu, … ibaresi bakımından üstün ve öncelikli hakkının olduğunu, davacı şirketin 2011 senesinde kurulduğunu, müvekkili şirketin 2007 senesinde kurulduğunu, müvekkilinin bu unvan ile uzun süredir davacı ile ticari faaliyette olduğunu, … ve … internet sitelerinin müvekkili tarafından kullanılmadığını, alan adlarında geçen … ibaresinin ticaret unvanından doğan hakkın bir uzantısı olduğunu, müvekkilinin davacının bayisi olmadığını, iki firma arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının ve tescilli markalarının kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, davacının uzun süre sessiz kaldığından dava dilekçesindeki talepleri yönünden hak kaybına uğradığını, müvekkilinin 23.03.2011 tarih ve … no’lu marka başvurusunun bekletici mesele yapılmasını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY İLK BOZMA İLAMI:
Mahkememizce yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı vekilince temyiz edilen karar Yargıtay 11. HD’nin 30/11/2015 tarih, 2015/4927 esas, 2015/12710 karar sayılı ilamıyla “Somut uyuşmazlıkta, mahkeme kararı gerekçesinde davacının … ibareli tescilli markası bulunmadığı ve marka hakkına dayanılamayacağı belirtildiği halde, hüküm fıkrasında … ibaresinin kullanılması dolayısıyla marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesine ilişkin gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkememize gönderilen davanın yeni esasa kaydı ile bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dışı … Kalıp sanayinin davalı şirketin kurucusu ve yetkilisi …’a bölge bayiliği verildiğini, şirketin 2006 yılında su arıtma konusunda üretim hakkını davacıya devrettiğini, …markasının ise … şirketinin grup firmalarından … AŞ ne devredildiğini, markanın davacı ünvanındaki … ibaresini ihtiva ettiğini, … ibaresinin … Sanayi kelimelerinin baş harfleri olduğunu, 2007 yılında bayilerin bu ibareyi ünvanlarında kullanabileceklerinin uygun görüldüğünü, 2007 yılında kurulan davalının da bayii olarak bu ibareyi kullandığını, 31/12/2011’e kadar davalının verilen izin ile … markasını kullandığını, dava konusu … nolu … markasının davacının … ana unsurlu markalarıyla karıştırılmaya sebep olacağını, davalının tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinden dolayı mahkememizin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını belirterek davalı markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle davacı markaları ile müvekkili markalarının farklı sınıflarda tescilli olduğunu, davacının uzun süre sessiz kalma sonucu hak kaybına uğradığını, müvekkili şirketin 2007 yılında kurulduğunu ve davacı ile ticari ilişkisinin bulunduğunu, davalının 2007 yılından beri … ibaresini ticaret ünvanında, internet sitesinde kullandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyasının Yargıtay’ca bozulması sonrasında bu dosya (2014/153) ile dosyanın taraflarının aynı oluşu ve hükümsüzlüğü talep edilen dava konusu markanın da … esas sayılı dosyadaki deliller ile birlikte değerlendirilmesinin uygun olacağı gözönüne alınarak usül ekonomisi amacıyla dosyaların birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış marka hakkına tecavüzün tespiti önlenmesi ve durdurulması, ticaret unvanının terkini talepli asıl dava ile marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkin birleşen davadır.
Tarafların dosyada bildirdikleri tüm deliller toplanmış TPMK kayıtları getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Davacının davasına dayanak yaptığı markaların … tescil numaralı …. sınıfta tescilli … markası, …tescil numaralı … sınıflarda tescilli …markası, … tescil numaralı … ve … sınıflarda tescilli …markası, … tescil numaralı … sınıfta tescil edilmiş … markası, … tescil numaralı …. sınıfta tescil edilmiş … markasıdır.
Davacı şirket 2006 yılında kurulmuş 24/09/2008 tarihinde ticaret siciline kaydedilmiştir. Davalı şirket ise 23/03/2007 tarihinde ticaret siciline kayıt edilmiştir.
Mahkememizce alınan 12/11/2013 tarihli ilk raporda bilirkişi heyeti, davalı şirketin … ibaresini su arıtma cihazı ürünü bakımından ticaret unvanı kapsamı dışında markasal olarak kullandığı, davacı tarafın … ibareli marka tescillerinde, su artıma cihazı ürünü ve benzeri ürünlerin yer almadığı, bu sebeple davalı tarafın … ibaresini markasal kullanımının davacının … ibareli marka tescillerine tecavüz teşkil etmediği, davacı şirketin …, … ve …. ibarelerinde su arıtma cihazı ürünü bakımından marka tescilinin bulunduğu, ancak davalının bu ibareleri markasal kullanımına ilişkin dosyaya yeterli delil sunulamaması sebebiyle marka hakkına tecavüzün ispatlanamadığı, davalı şirketin faaliyet konusu olmayan su arıtma alanında … kelimesini alan adında kullanmasının, su arıtma faaliyet alanına sahip davacı şirketle haksız rekabete sebep olduğu tespitinde bulunmuşlardır.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, müvekkili firmanın su arıtma cihazı bakımından … tescil numaralı … marka tescillerinin bulunduğunu, bu tescilin bilirkişiler tarafından değerlendirmede dikkate alınmadığını, Müvekkiline ait … ibaresine ilişkin …. tescilinin raporda dikkate alınmadığını, davalı tarafın ticaret unvanının terkinine ilişkin talepleri bakımından bir inceleme yapılmadığını, davalı tarafın faaliyetlerinde kullandığı görseller ile müvekkiline ait markalarının görselleri arasında bilirkişi raporunda karşılaştırma ve inceleme yapılmadığını, müvekkili firmaya ait internet siteleri bakımından tescil tarihleri ve içeriklerine ilişkin inceleme yapılmadığını belirtmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, müvekkilinin tescilli markası sebebiyle haksız rekabetin varlığından söz edilemeyeceği, bilirkişilerin davacının tüm talepleri bakımından sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı yönündeki beyanlar bakımından bir tespitte bulunmadığını, müvekkili şirketin esas sözleşmesinde iştigal alanları arasında su arıtma cihazının da yer aldığını, bu sebeple … ibaresinin internet alan adında kullanımı haksız rekabet teşkil etmeyeceği, ayrıca söz konusu alan adının müvekkilinin …numaralı (…) tescilli markası olduğunu, bu sebeple hukuka aykırılık bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde marka hakkına tecavüz iddiasına mesnet olarak … tescil numaralı markaya dayanmamışken rapora karşı itiraz dilekçesinde bu markayı sanki davanın konusuymuş gibi gösterdiğini, TPMK kaydında davacının bahsettiği bu markayı Temmuz 2013 tarihinde devraldığı anlaşıldığı, markanın dava açıldıktan sonra devralındığını, davacının … FSHHM’de görülen… E. Sayılı davanın tarafı olmadığını, bu dava sonucunun kendisi hakkında icrai bir hüküm içermediğini, davacının … marka başvurusundan daha önce bahsetmediğini, davacının dilekçelerinde dayandığı markaların su arıtma cihazı bakımından marka tescilinin bulunmadığını, müvekkili ticaret unvanının ayırt edici unsurunun … olduğunu ve iştigal alanlarında su arıtma cihazları yer alması sebebiyle bu ibareyi kullanmalarının hukuka aykırı olarak nitelendirilemeyeceğini, belirtmiştir.
Bilirkişi heyetince davacı tarafından dosyaya sunulan … FSHHM tarafından karara bağlanmış bulunan … E. sayılı davada davacı marka sahibi olarak değil, marka lisans sahibi olarak fer’i müdahil şeklinde yer aldığını, davacı şirket ile dava dışı …A.Ş. arasında imzalanan Lisans Kullanım ve Marka Devir Sözleşmesinin 12.01.2007 tarihli olduğu ve sözleşmenin 3. maddesinin son paragrafında; üretici, 3. kişiler tarafından marka sahibini markadan doğan haklarına tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin yasalar uyarınca açabileceği davaları kendi adına açabileceği söz konusu sözleşme hükmü uyarınca davacı tarafın lisans hakkı sahibi olarak … tescil numaralı markaya gerçekleşecek tecavüzlere karşı dava açma hakkına sahip bulunduğu, ancak davacı tarafın dava dilekçesinde, sahip olduğu bu lisans hakkına dayanmadığı, bu sözleşmeden kaynaklanan haklarına dayalı olarak bir talepte bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili davanın açılmasından sonra devraldığı markadan kaynaklanan hakka dayalı olarak bir hak iddiasında bulunmaktadır. Dava 15.06.2012 tarihinde açılmıştır. Söz konusu marka ise 2013 yılında devredilmiştir. Bu şartlar altında davacı tarafın … tescil numaralı markaya sahip olmasından kaynaklanan hakkından dolayı talepte bulunamaz. Dava açıldıktan sonra markaya sahip olması sebebiyle bu talebi de hukuken dinlenemez. Lisans sözleşmesinden kaynaklanan haklarına dayalı bir talebi olmamıştır.
Bilirkişi heyeti 14/10/2013 tarihli ek raporunda, dava açılma tarihinin 15/06/2012 olduğu, … tescil nolu … markasının davacı tarafa 2013 yılında devredildiği, bu şartlar altında kök raporda bu markaya ilişkin değerlendirme yapılmamasının yerinde olduğu, söz konusu markaya ilişkin haklara dava tarihinde davacıya ait olmaması sebebiyle dayanılamayacağı, davacı tarafın dava konusu taleplerine gerekçe olarak dava dilekçesinde belirttiği markaların incelenmesinde … ibareli ve su arıtma cihazı ürünü bakımından tescil edilmiş bir markasının bulunmadığı, itiraz dilekçesinde belirttiği … tescil nolu markaya dava açıldıktan sonra sahip olduğu ve lisans sözleşmesine dayalı bir talebinin olmadığı, davacı tarafın … ibaresine ilişkin … tescilinin bulunduğuna ilişkin dosya içerisinde bilgi veya belge bulunmadığı, dava dilekçesinde de bu hususa hiçbir şekilde değinilmediği, davacı … Dış Tic. Ltd. Şti’nin 21/07/2006 tarihinde unvan değişikliği kararları aldığı ve 22/03/2007 tarihinde kurulan davalı …den daha önce kurulduğu, davanın açılma tarihinin 15/06/2012 olduğu, davacı tarafın 5 yılı aşkın bir süredir davalı şirketin ticaret unvanında … ibaresini kullanmasına itiraz etmediği, bu sürenin itiraz edilmeden geçirilmesinin sessiz kalma nedeniyle davacı tarafın hak kaybına sebep olduğu, davalı şirketin ticaret unvanında yer almayan bir işletme konusu olan, su arıtma cihazı bakımından … ibaresini internet alan adı olarak kullanmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği, davalı tarafa ait … tescil nolu … markasının internet alan adı olarak tescil edilmesinin ve markanın tescil edildiği ürünler bakımından bu sitede faaliyet gösterilmesinin hukuka aykırılık taşımadığı, bu sebeple markanın koruma süresinin başladığı 08/09/2012 tarihinden itibaren hukuka uygun bir kullanım olduğu hususlarında görüşlerini bildirmişlerdir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen 2014/153 esas sayılı dosyada alınan 08/01/2015 tarihli raporda bilirkişi heyeti, taraflara ait benzer markaların birbirleri ile alakalı alanlarda tescil edilmiş ve kullanılıyor olmaları sonucunda ortalama seviyedeki tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin ve işletmeler arasında ekonomik bir bağlantı olacağı izleniminin doğacağı, davalıya ait markanın tescil tarihi 01/10/2013 ile dava tarihi 17/07/2014 arasında hükümsüzlük davası açmak için öngörülmüş olan 5 senelik sürenin geçmemiş olduğu, davalının tescilinde kötü niyetli olduğu kanaatine varmıştır.
Davalı vekili rapora itirazında, raporda markalar arasında iltibas bulunup bulunmadığı hususunun bir cümle ile geçiştirildiğini, rapora göre markalar arasında benzerlik nedeninin müvekkiline ait markada “…” ibaresinin bulunması olduğunu, oysa bu hususta markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin değerlendirmeye alınması gerektiğini, müvekkiline ait markanın birçok unsuru içerisinde barındıran ve birden fazla kelimenin bileşiminden oluşan bir marka olduğunu, davacıya ait markaların ise şekil markaları olduğunu, üç harf benzerliğinin iki marka arasında benzerlik için yeterli olmadığını, müvekkili ile davacı arasında yazılı bir sözleşme olmamasına rağmen raporda bir takım varsayımdan hareketle bayilik sözleşmesinin olduğunun kabul edildiğini, oysa müvekkili ile davacı arasında bir ticari ilişki mevcutsa da bir bayilik ilişkisinin mevcut olmadığını, kök raporda davacının müvekkiline ait siteye erişimin engellenmesi talebi ile ilgili inceleme yapılmamış olduğunu, davacının tecavüz iddiasında bulunabilmesi için öncelikle müvekkiline ait tescilli markayı hükümsüz kılması gerektiğini belirtmiştir.
Birleşen 2014/153 esas sayılı dosyaya sunulan 07/04/2015 tarihli ek raporda bilirkişi heyeti, taraf markalarının benzer olması ve birbirleri ile bağlantılı, ilişkili alanlarda kullanılması sonucunda davalı markasının davacı markasının seri markası olarak algılanma ihtimalinin yüksek olduğu, dolayısı ile ortalama seviyedeki tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin ve işletmeler arasında ekonomik bir bağlantı olduğu izleniminin doğacağı, her ne kadar dosya içerisinde yazılı bir bayilik sözleşmesi yok ise de, dosyaya sunulu belgelerden taraflar arasında fiili bir bayilik ilişkisinin olduğu, bayilik ilişkisinin olmadığı kabul edilse bile ortada bir ticari ilişki olduğu, bu bakımdan davalının “…” markası üzerindeki hak sahibinin davacı olduğunu bilmesine rağmen davacı markasının benzerini benzer sınıflarda tescil ettirmesinin kötü niyetli bir davranış olduğu hususlarında görüş bildirmişlerdir.
Bozma sonrası mahkememizce alınan 29/11/2018 tarihli raporda bilirkişiler, Yargıtay bozma ilamında bozma kararına gerekçe olarak gösterilen hususun, yargılama konusunu oluşturan maddi vakıaya ilişkin olmaması sebebiyle bu konuda bir değerlendirme yapmadıklarını, birleşen 2014/153 esas sayılı davanın açılma tarihinin 17/07/2014 olması sebebiyle davacı tarafın su arıtma cihazı bakımından tescil edilmiş … tescil markasına dayalı olarak hak iddia edebileceğini, bu şartlar altında birleşen 2014/153 esas sayılı dosya kapsamında alınan bila tarihli ve 07/04/2015 tarihli bilirkişi raporlarına katıldıklarını, bu çerçevede davalının … tescil numaralı … markasının davacının markasından kaynaklanan marka hakkını ihlal ettiği ve kötüniyet kanaatine varılması halinde tescil edildiği bütün mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, hususlarında görüşlerini bildirmişlerdir.
MAHKEMEMİZCE YAPILAN YARGILAMA SONUCUNDA 08/11/2019 TARİH 2017/771 ESAS 2019/454 KARAR SAYILI KARARI ile “Asıl dava yönünden somut olaya dönüldüğünde her ne kadar davacının … ibaresini içeren marka tescilleri mevcut ise de bu marka tescillerinini su arıtma cihazları yönünden tescilli olmadığı (tanınmışlık iddia ve ispatının bulunmadığı dikkate alındığında) dolayısıyla davalının … ibaresini içeren su arıtma cihazlarına yönelik kullanımlarının markaya tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği, yine davacının su arıtma cihazları yönünden tescilli …, … ve … Markaları bulunmasına rağmen davalının bu ibareleri markasal kullanımına ilişkin dosyaya yeterli delil sunulamaması sebebiyle marka hakkına tecavüzün ispatlanamadığı, davalı şirketin faaliyet konusu olmayan su arıtma alanında … kelimesini alan adında kullanmasının, su arıtma faaliyet alanına sahip davacı şirketle haksız rekabete sebep olduğunun kabulünün gerektiği, davacının su arıtma cihazları yönünden tescilli … tescil nolu … markasının 2013 yılında devralmış ve bunun öncesinde bu marka üzerinde lisans sahibi ise de, söz konusu markaya ilişkin hakların dava tarihinde davacıya ait olmaması her ne kadar lisans sözleşmesi kapsamında talepte bulunabileceği kabul olunabilir ise de dava dilekçesinde lisans sözleşmesine dayalı bir talebinin olmadığı dikkate alındığında markaya tecavüz iddialarının bu marka yönünden dikkate alınamayacağı anlaşılmakla asıl davada davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş, davalı kullanımlarının, daha önceden davacıya devrolunan ve marka hak sahibi olan şirketin bölge bayiliğini yaptığı, kullanmış olduğu ünvan, alan adı (19/11/2009 tarihli davalı tarafından bölge bayiliği döneminde gönderilen yazıda bu alan adlarının kendisi tarafından kullanıldığı bildirilmiştir.) ve markalarda hak sahibi olmadığı, kötü niyetli olduğu, ticaret unvanı ve alan adları yönünden şirketin faaliyet alanının su ve arıtma olmadığı dikkate alındığında dürüstlük kuralına ve hukuka aykırı olduğu, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu hukuken korunmayacağı, tüm bunların yanında haksız rekabet teşkil ettiğinin kabulünün gerektiği, dikkate alınarak haksız rekabete yönelik açılan davanın kabulü ile alan adlarına erişimin engellenmesi, terkini, yine ticaret unvanının sicilden terkini yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Birleşen davadaki somut olaya dönüldüğünde davalının 01/10/2013 tarihinde … ibareli … nolu markayı … Sınıfta adına tescil ettirdiği anlaşılmıştır. Davalı markası ile davacıya ait markalar incelendiğinde ortak unsurun davacının tescilli markası olan … ibaresi olduğu, markaların benzer olduğu, her ne kadar davalı markası … sınıfta tescilli ve davacı markalarının bu sınıfta tescili söz konusu değil ise de Yargıtay uygulamaları ile de kabul gördüğü üzere farklı sınıflarda tescilli olsa da mal ve hizmetler arasındaki bütün ilişki ve özelliklerin dikkate alınması gerektiği davacının …. Sınıf tescili dikkate alındığında davalı markasının tescilli olduğu hizmetler yönünden ilişkili sınıflarda tescilli olduğunun kabulünün gerektiği sonuç olarak taraf markalarının benzer olması ve birbirleri ile bağlantılı, ilişkili alanlarda kullanılması sonucunda davalı markasının davacı markasının seri markası olarak algılanma ihtimalinin yüksek olduğu, dolayısı ile ortalama seviyedeki tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin ve işletmeler arasında ekonomik bir bağlantı olduğu izleniminin doğacağı, her ne kadar dosya içerisinde yazılı bir bayilik sözleşmesi yok ise de, dosyaya sunulu belgelerden taraflar arasında fiili bir bayilik ilişkisinin olduğu, bayilik ilişkisinin olmadığı kabul edilse bile ortada bir ticari ilişki olduğu, bu bakımdan davalının “…” markası üzerindeki hak sahibinin davacı olduğunu bilmesine rağmen davacı markasının benzerini benzer sınıflarda tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğu sonuç olarak hükümsüzlük şartlarının oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır. ”
Gerekçeleriyle “Asıl dava yönünden; Davanın KISMEN KABÜLÜ ile, davalının davacı adına tescilli “…” ibaresini içeren kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, ÖNLENMESİNE, DURDURULMASINA, SONUÇLARININ ORTADAN KALDIRILMASINA, Bu kapsamda … ve … alan adlara ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, bu alan adlarının TERKİNİNE, davalının ..Tic. Ltd. Şti. şeklindeki ticaret unvanının SİCİLDEN TERKİNİNE, -Davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin REDDİNE, Birleşen dava yönünden; Davanın KABULÜ ile, davalı adına TPMK nezdinde … no ile tescilli “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNE, karar verilmiş olup, iş bu kararın temyiz olunması üzerine;
Yargıtay 11. HD’nin 29/04/2021 tarih 2020/5761 esas 2021/4257 karar sayılı bozma ilamı ile; “Asıl dava bakımından bozmadan önceki hükümde davalının ticaret ünvanının terkini ve … alan adının iptaline ilişkin taleplerinin reddine karar verildiği, kararın davacı tarafca temyiz edilmemesi nedeniyle bu talepler yönünden davalı yararına müktesep hak oluştuğu halde, bozma sonrası kurulan yeni hükümde, davalı yararına oluşan müktesep hak ihlal edilerek reddi gereken bu istemler yönünden davanın kabulüne kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulduğu, karar düzeltme talebinin reddolunduğu anlaşılmıştır.
Bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı Yargıtay bozma ilamı kapsamında tekrar ele alındığında bozma ilamı doğrultusunda mahkememizin önceki kararındaki gerekçelerle bozma ilamı ile sınırlı olarak -… ve … alan adlarına erişimin engellenmesi ve terkin talebi ile davalının … Ltd. Şti. şeklindeki ticaret unvanının terkini taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş bozma dışında kalan hususlara dokunulmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dava yönünden; Davanın KISMEN KABÜLÜ ile, davalının davacı adına tescilli “…” ibaresini içeren kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, ÖNLENMESİNE, DURDURULMASINA, SONUÇLARININ ORTADAN KALDIRILMASINA,
-… ve … alan adlarına erişimin engellenmesi ve terkin talebi ile davalının …Ltd. Şti. şeklindeki ticaret unvanının terkini taleplerinin REDDİNE,
-Davacının markaya tecavüze dayalı taleplerinin REDDİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 21,15 TL’nin mahsubu ile kalan 59,55 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ret edilen talepler yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
d)Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 340,45 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.440,45 TL’nin -ret ve kabule göre takdiren hesaplanan- 1.830,33 TL ve 42,30 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.872,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
e)Davalı tarafından yapılan: 50,00 TL posta giderinin -ret ve kabule göre takdiren hesaplanan- 12,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
2-Birleşen dava yönünden; Davanın KABULÜ ile, davalı adına TPMK nezdinde … no ile tescilli “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNE,
a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 25,20 TL’nin mahsubu ile kalan 55,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
b)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
c)Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 147,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.147,00 TL ve 50,40 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2.197,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸