Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/115 E. 2023/88 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/115 Esas
KARAR NO : 2023/88

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/06/2022
KARAR TARİHİ : 16/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili firmanın … markası ile 1994 yılında temellerinin atıldığını ve Türkiye sofra camı üretiminde sektörün gelişiminde önemli bir rol oynayan ve dünya markası olma hedefiyle 2014 yılı itibariyle kurumsal yenilenmeye gittiğini, 2012 yılından bu yana kullanmakta olduğu “…” markası ile yoluna devam etme kararı aldığını, davalı yanın “…” ibareli markalarına iltibas teşkil eden kullanımlarının Mahkememizin … D.İş sayılı dosyası kapsamında tanzim edilen rapor ile tespit edildiğini, davalı tarafın “…” şeklindeki kullanımlarının müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız faydalanmaya sebebiyet vereceğini, ortalama seviyedeki tüketicinin müvekkili firma ile davalı yan arasında işletmesel ve idari olarak bağ olduğu yanılgısına sebebiyet vereceğini, davalı tarafça “…” ibarelerini ihtiva eden kullanımlara devam edildiğini, haksız rekabetin oluştuğunu, davalı tarafa ait … internet sitesine erişimin engellenmesini, içeriğin yayından kaldırılmasını, tecavüz teşkil eden eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç, cihaz, kalıp, makine gibi vasıtalara el konulmasını ve tedbiren önlenmesini, dava neticelendiğinde ise ilgili ürünlerin imhasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, süresi içerisinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2021/… D.İş sayılı dosyası üzerinden alınan 08/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “…Tespit Talep Eden adına … numara ile “…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli tanınmış marka olarak koruma altında olduğu, aleyhine tespit istenenin … internet sayfasında “…” ibaresinin kullanıldığı, söz konusu kullanımın tespit talep edenin markasının korunduğu sınıflarda tespit talep eden tarafın tescilli tanınmış “…” markası ile ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu, bu sebeple iltibas yarattığı…” yönünde görüş ve kanaate ulaştıkları anlaşılmıştır.
Dava; davacıya ait marka hakkına ve tasarımlara tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, davalı tarafa ait internet sitesine erişimin engellenmesi/içeriğin yayından kaldırılması ve davalının ticaret unvanının sicilden terkini istemlerine ilişkindir.
Yargılama sürecinde taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış, mahkememizin … sayılı değişik iş dosyası dosyamız arasına alınmış ve dosyadaki rapor usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ olunmuş, rapora karşı herhangi bir itirazın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı kendisine ait “…” markasını davalının izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullandığını, anılan markanın taklit ürünlerinin davalı tarafından sürekli olarak satışa sunulduğunu, böylelikle marka hakkına tecavüzle birlikte haksız rekabetin şartlarının da oluştuğunu belirtmiştir.
Bu bakımdan öncelikle karıştırılma ihtimali yaratmanın incelenmesi gerekir.
Markalar arasında ayniyet veya benzerliğin tespitinde markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerekmektedir. ….’ a göre; marka incelemesi, markayı oluşturan unsurlar parçalara bölünerek yapılmamalıdır. Markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tanımlayıcı işaretlerden oluşan kısımlarının aynı yada benzer olup olmadıklarının üzerinde durulmasına gerek yoktur. (Prof. Dr. Sabih Arkan, Marka Hukuku, cilt 1, s. 99).
İltibasın, karıştırılma olasılığının belirlenmesinde iki markanın bir bütün olarak bıraktıktan genel izlenime bakılmalıdır. Markanın esas unsurunun kullanılıp kullanılmaması iltibası belirlemede önemlidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’nun kayıtlarından, …tescil numaralı “…” markasının davacıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında davalının ürün grubu açısından yapılan değerlendirmede, davalının ürün ve hizmetlerinde davacı markasına benzer marka kullandığı, bu durumun tüketici algısı kapsamında iltibasa yol açacağı ve bu noktada davalının kullanımının davacı kullanımıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
Marka sahibi, markası hangi sınıflarda tescil edilmişse markasının başkası tarafından kullanılmasını ve tescilini önleme yetkisi, o mal veya hizmetler ve onlarla benzer olan mal ve hizmetlerle sınırlıdır. Davacının korunduğu sınıflar ile davalının kullanımının aynı sınıflarda olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım veya bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” bunların karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2012 tarihli ve 2012/11-155 E. 2012/376 K. sayılı kararı). Başka bir deyişle karıştırılma ihtimali; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine tüketicilerin, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller SMK Madde 29’da sayılmıştır. Marka hakkına tecavüz sayılan haller Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. Maddesine atıf yapılmak suretiyle 29. Maddesinde düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK madde 29’a göre, Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanılması ve yine madde 29/b’ye göre Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılmaktadır.
Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için Sınai Mülkiyet Kanun’ da belirtilen eylemlerden birinin gerçekleşmiş olması ve somut olayda bu eylemin hukuka uygunluk sebeplerinden birinin bulunmaması gerekir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. Maddesinde ise;
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır.
a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
6769 sayılı SMK’nın yukarıdaki ilgili maddeleri genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Madde metninde de belirtildiği üzere; tescilli marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Aynca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirme” olduğu ihtimali de “karıştırılma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır. Marka sahibi tescilli markası ile bağlantı kurulması ve veya karıştırılma olasılığı taşıyan markaların aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılmasını önleme yetki ve hakkına sahiptir.
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri ise Haksız Rekabete ilişkindir. Madde 54-“(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” hükümlerine amridir. Yine TTK Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;….4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,… dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini, c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
TTK hükümlerinden de anlaşılacağı üzere başkasının haklı olarak kullandığı tanıtıcı işaretlerle kullanmak veyahut iltibasa meydan verecek eylemlerde kullanmak haksız rekabet olarak nitelendirilmiştir.
Tacirin ticari hayatı ile ilgili olarak yaptığı işlerde diğer şahıslardan daha çok “özen göstermesi” gerektiği kabul edilmektedir. Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bilmek zorundadır. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adet gelir. Bu bağlamda, başvuru sahiplerinin tacir olması durumunda T.T.K. M.18/f.2 uyarınca “basiretli bir tacir gibi” hareket etme yükümü altında oldukları kabul edilmektedir. Fakat; bu yükümlülüğün çok katı ve sert değerlendirilmemesi her somut olayın özelliğine göre incelenmesi gerekmektedir.
Başkasına ait marka hakkının doğrudan ya da dolaylı ve iltibaslı kullanımı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmaktadır. Somut olayda davacı nezdinde tescilli “…” ibareli markasının ve şeklinin ayırt edilemeyecek benzerlerinin davalı tarafından kullanıldığı, markanın kullanış şekillerinin aynı olduğu, davalıya ait kullanımda herhangi bir ayırt edici yeniliğin bulunmadığı, böylelikle davalının davacının marka hakkına tecavüz ettiği, ayrıca eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller ve davaya dayanak kullanımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete yönelik açmış olduğu davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, davalının davacının marka hakkına/dava konusu tasarımlara tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, haksız rekabetin men’ine, tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-Davalı tarafa ait … isimli internet sitesine erişimin engellenmesine/içeriğin yayından kaldırılmasına,
3-Davalı firma ticaret ünvanındaki … ibaresinin sicilden terkinine,
4-Davacı tarafından yapılan; 80,70 TL Başvuru Harcı, 80,70 TL Peşin/Nisbi Harcı, 283,59 TL Tebligat Posta ve diğer masraflar olmak üzere toplam 444,99 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafça Mahkememizin … D.İş sayılı dosyası üzerinden yapılan 2.299,50 TL (Bilirkişi Reddiyatı + Posta-Tebligat Gideri) yargılama gideri ile 157,00 TL harç giderinden oluşan toplam 2.456,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
8-Fazla yatan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2023

Katip
¸

Hakim
¸