Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/68 E. 2022/161 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/68 Esas
KARAR NO : 2022/161

DAVA : Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli) – Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 03/03/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; … bünyesinde yer alan medya şirketleri olmakla davalının, internet kullanıcılarının davranışları üzerine veri toplama, işleme, analiz etme faaliyeti yürüten ve bu faaliyet neticesinde elde ettiği büyük veri yığınlarını online davranış biçimlerini anlayabilmek, popüler internet sitelerini belirlemek ve sitelerin ziyaretçi sıklıklarını ölçmek suretiyle müşterilerini genel olarak “hangi internet sitesinde daha verimli reklam verilebileceği üzerine yönlendiren” ticari bir kuruluş olduğunu, online ticaret piyasasında tekel halde işbu verileri üçüncü kişilerle paylaşarak ekonomik menfaat elde etmenin yanı sıra davacıların ticari itibarına zarar verdiğini, bu suretle …’nun imtiyaz sahibi olduğu internet sitelerinin verilerini izni olmaksızın paylaşarak internet sitelerinin marka hakkına mütecaviz kaldığını, geçmişte davalının internet sitesi sahiplerinin rızasını alarak takip kodları vasıtasıyla tıklanma oranlarını (internet sitelerine erişilme sayısı) tespit ettiğini ve sonrasında bu rızanın kendilerince verilmemesiyle, davalının gönüllü (panelist) kullanıcılarla anlaşmak suretiyle tıklanma verilerine ilişkin tahminler üretmeye devam ettiğini, davalının müşterisi olmadıklarını ve bu yöntemle ürettikleri tıklanma verilerinin, kasıtlı olarak gerçeğe aykırı ve yanıltıcı biçimde açıklandığını, izin ve rızaları olmamasına rağmen davalının, kendilerine ait web siteleri hakkında tıklanma verilerini reklam verenlere satmasına muvafakatleri bulunmadığını, davalının tahmine dayalı olarak üçüncü kişilerle paylaştığı erişim verilerinin ait olduğu ve marka olarak kendi namlarına tescilli internet sitelerinin şu şekilde olduğu, .. A.Ş. (…) “…”, … … A.Ş. (…) “…”, … A.Ş. (…) “…” ve “…”, …A.Ş. (…) “…” bu tecavüze bağlı olarak reklam gelirlerinin ve kar marjının olumsuz etkilendiğini, davalının tespitlerini önceden… (…) için üretip satmaktayken sonrasında, bağımsız olarak veri toplama ve üçüncü kişilere satışını gerçekleştirdiğini ve reklam veren şirketlerin büyük ölçüde anılan verileri dikkate almaları nedeniyle eğilimlerinde belirleyen olup kendilerinin zararına yol açtığını; zira reklam verme kararı alarak en verimli şekilde tanıtım yapma hedefiyle hareket eden üçüncü kişilerin, bir internet sitesinin reklam getirisini yalnız ve sadece bilinirliği yüksek, kendilerine ait olup yukarıda adları verilen internet siteleri ile kıyaslama yapma ve bu yöntemle reklam stratejilerini belirleme eğiliminde olduklarını, bu durumun aynı zamanda rekabet koşullarını bozduğunu belirtmiş markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılmasını ve hükmün ilanını talep etmiştir.
Davalı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Hizmetinin bilimsel yöntemlere dayanıp bir tekel oluşturmadığını ve şeffaf, objektif olduğunu, panel olarak ifade edilen ve en az 5000 adet KVKK konusunda bilgilendirilmiş ve rızaları alınmış gönüllü (panelist) katılımı ile gerçekleştirilen ölçümlerde, kullanıcıların bilgisayarına özel bir yazılım yüklenmek suretiyle web sitelerine yönelik PV (Page View, Sayfa Ziyareti), ziyaret süresi, açık uygulamalar, coğrafi konum, yönlendiren siteler, sistem, demografi, internet alışveriş alışkanlıkları, araba ve ev sahipliği gibi içeriklerle toplanan veriler temizlenip ağırlandırılarak (dengeli hale getirilerek) “…” ile ifade edilen veri paketinin oluşturulduğunu, bu paketin “trafik bilgileri” ve “izleyici verisi” olmak üzere iki grup enformasyon barındırdığını, bu halde paketlerin reklam ajansları, medya ve içerik sağlayıcılara sunulduğunu, hizmet kapsamında herhangi bir marka kullanımının söz konusu olmadığını ve geçmişte davacıların rıza verdikleri dönem de dahil olmak üzere lisans anlaşması hiç yapılmadığını, haksız rekabet üretildiği iddiasını ispatlayan bir delilin davacı yanca sunulmadığını, davacılardan “…”e ait web sitesinin zaten genellikle üst sıralarda kendi raporlarına yansıdığını, artık “…” olarak adlandırılan teknoloji ile medya envanteri satan ve almak isteyenleri buluşturan bir pazar oluşturulmakla, fiyatların envanter kalitesi ve talebe göre burada şekillendiğini, …, …, …, … gibi … oyuncular da dahil bazı yerel medya envanter arz edicilerin bu platformda yer aldıklarını, kendisinin sağladığı verilerin bu sistem ile bağlantılı olmadığından bahisle, alım/satım işlemlerinde bir etkisinin bulunmadığını ve fikir verici olmaktan öteye geçmediğini ancak reklam ajanslarının müşteri sunumlarımda kendi verilerinin referans olarak gösterildiğini beyan ve iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalının Müşterilerini genel olarak, hangi internet sitesinde daha verimli reklam verilebileceği konusunda yönlendirici olduğunu ve bu suretle davacıların ticari itibarına zarar verdiğini, davalının objektifliğini ispat edemediğini, davalının ölçümleri sadece gönüllü panelistlerin eğilimlerini göstermekte olup hiçbir şekilde sitelerin “Trafik bilgilerini” ve sayfa görüntülemelerini yansıtmadığını, reklam verme kararı alarak en verimli şekilde tanıtım yapma hedefiyle hareket eden üçüncü kişilerin, bir internet sitesinin reklam getirisini yalnız ve sadece tanınırlığı yüksek, davacılara ait internet siteleri ile kıyaslama yapma ve bu yöntemle reklam stratejilerini belirleme eğiliminde olduklarına bahisle, sahibi oldukları markaları bu seviyeye getirebilmek için önemli yatırımlar yaptıklarını, davalı eylemlerinin tüketicinin veya reklam vericilerinin satın alma kararı sırasında iradelerini etkilediğini ve rekabet ortamını bozduğunu beyan ve iddia etmiştir.
Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinde özetle; 2009 yılından 2020 yılına dek … tarafından açılan ihaleleri kazanarak … kuruluşuna üye olan şirketlere hizmet vermiş olup serbest piyasada birçok şirket ile rekabet içerisinde bulunduğunu, 2020 yılında LAB kuruluşunun artık ihale açma uygulamasına son vermesiyle, isteyen firmaların serbest piyasa içerisinde istediği yerden dosya konusu hizmeti alabileceği bir durumun ortaya çıktığını, nitekim internet dünyasında birçok benzer ölçümleme, farklı kaynaklar vasıtası ile yapılabilmekte olup Türkiye’de …’a ait … ya da …’a ait arayüzde yer aldıklarını; tarafınca elde edilen verilerin, internet veya başka kanallar vasıtası ile kendi bulduğu ve panelist sözleşmesi ile anlaştığı gönüllü kişiler olan panelistlerin internet ziyaretçi verilerinden ibaret bulunduğunu, Yargıtay’ın kararlarındaki karşılaştırmalı reklamlarda dahi, bağımsız yöntemler ile elde edilen verilerin hukuka uygun olduğununun ve her aşamada kullanılabileceğinin açıkça belirtildiğini, bir örnek olarak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/10317 K. 2014/18490 T. 27.11.2014 kararında, “…kaynak gösterildiği, sıralamanın aynen korunduğu, söz konusu verilerin gerçek dışı olduğuna dair bir delil bulunmadığı, reklam ilanında yapılan referansın rakibin ürünlerine, sunduğu satış hizmetlerine yönelik bir kötülemeyi içermediği, mali yönden yapılan değerlendirmede davacının iddia ettiği zararın kanıtlanamadığı, reklama esas alınan dergide yayınlanan ilanın tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı nitelikte olmadığı, davaya konu dergilerde yayınlanan reklamların gereksiz kötüleme, halkı yanıltma ve ticari itibardan haksız yararlanma teşkil etmediği…” ifadelerine yer verildiğini, Rekabet Kurulunca yapılan inceleme neticesinde yönteminin herhangi bir tahmine veya ezbere dayalı olmadığının ortaya çıktığını beyan ve iddia etmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.
Dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmesi yönünden dosyanın mahkememizce resen seçilecek bir marka vekili, bir bilişim uzmanı, bir rekabet hukuku alanında uzman (akademisyen) bilirkişiye tevdiine, tarafları arasındaki uyuşmazlık konusunun tespiti yönünden özellikle davalı kullanımlarının iddia ve savunmalar ve bilişim teknolojisine ilişkin uygulamalar, ölçümlemelerin dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı dikkate alınmak sureti ile değerlendirilerek davalı kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek dosya alanında uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup dosyaya sunulan 05/07/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davalının yaklaşık 5000 kişilik veya görece olarak toplamın çok altında katılımcıya sahip bir ölçüm grubu (panel) üzerinde ölçüm (tespit) yaparak sağladığı edimlerin, Türkiye geneline atfetmek suretiyle istatistiki alanda bir “tahmin”” üretiyor olabileceğini, örnek enformasyonunda yer alan ziyaret sayılarının nicel büyüklüklerinin değerlendirildiğinde, dosya içi beyanlardan, görece olarak çok az sayıda olduğu değerlendirilen panelist sayısı ile 30 gün için birebir uyumlu olamayacak kadar büyük düzeyde olduğunu, bu durumun dosya içi sağlanmış bilgilere göre tamamlama ve ulusal ölçeğe oranlama şeklinde elde edilerek “hesaplamalı” ve dolayısıyla “tahmini” bir enformasyon üretimi olarak yorumlandığını, davalının yöntemlerinde kullandığı panel büyüklerini net olarak ifade etmemesi ve “…” olarak tarif etmesinden doğan farklı olasılıklardan bilirkişiliğin değerlendirmesinin muaf olduğunu, bilirkişiliğin ancak dosya için sunumlara göre değerlendirme yapabileceğini, panel büyüklüğünün …olduğu ve her bir panelistin verilen enformasyonun 1. sırasında yer alan “…” internet alan adlı web sitesini, istisnasız olarak ziyaret ettikleri kabulünde dahi, enformasyonda anılan web sitesine ait 33.411.040 adet ziyaret sayısına ulaşmaları için kabaca, (33.411.040 toplam ziyaret / 30 gün / 5000 panelist) hesabıyla her bir … yaklaşık olarak her gün 223 kez sadece adı geçen web sitesine giriş yapması gerektiğini, … sayısının 10.000 olmasında bile günlük ziyaret sayısının yaklaşık 112 olacağını, 20.000 … ile ölçüm yapılsa bile örnek seçilen ziyaret sayısına ulaşılabilmesi için her bir panelistin günde yaklaşık 56 kez sadece “…” adresine giriş yapması gerektiğini ve bu durumun eşyanın doğasına aykırı olmakla doğal internet kullanıcısı normallerini yansıtmadığını, tarif edilen çözümlemenin, bilirkişiliğin davalı yan eylemlerinin “tahmine”, “tamamlamaya” ve “hesaplamaya” dayalı bir çalışma sonucu olduğu kanaatinin dayanağı olarak işaret olunduğunu, davalının “seçilmiş bir numune kitle üzerinden” veri toplayıcı olduğu ve “…” olarak adlandırılan gönüllü özel kişiliklerin internet ortamındaki davranışlarını, çeşitli yazılımlar ile takip etmek suretiyle hangi web sitelerine girdiğini, ne kadar süre orada kaldığını, web sitelerinin içinde net tür içeriklerle ilgilendiklerini, inceleme konusu web sitesine hangi yöntemle ulaştıkları gibi bir dizi “trafik verisi” ile …’e ait yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum gibi demografik veriler ile IP adresi veya mobil cihaz GPS kaynaklarından elde ettiği coğrafi konum verilerinden oluşan “izleyici verisi” kümelerini elde ettiğini, davalının tarif olunan yöntemlerle elde ettiği ham verilerde anormalliklerin veya ilgi alanı dışında bulunan unsurların bulunmasının beklendiğini ve bu nedenle davalının istatistik alanında faaliyet göstererek uhdesindeki veri kümesinin anlamlı bir enformasyon sağlamak üzere temizlenmesi ve hazırlanması süreçlerini işlettiğini, bu süreçlerin bilimsel temele dayalı istatistik yordamlar olduğunu, üretilecek bilgiyi kasıtlı olarak etkilemeye yönelik bir bulguya rastlanmadığını, davalının faaliyet etkinlik alanının, ilgi alanı olan web sitelerine dair ziyaretçi profil ve trafik verilerini sentezleyerek ulaştığı edimlerinin genele atfetmek suretiyle enformasyon düzeyinde müşterilerine sağladığının değerlendirildiğini, dava konusu uyuşmazlık açısından davalının site üzerine kod yerleştirmek yolu ile davacıların sitelerine giren kişi ve tıklanma sayısını ölçme yöntemini terk ettiğini, davalının bu yöntem yerine artık sözleşme imzaladığı kullanıcılarının bilgisayarlarına bir yazılım yüklemek suretiyle gönüllü kullanıcıların hangi sitelere girdiklerini takibe ve buna ilişkin bilgileri toplamaya dayalı farklı bir yöntem tercih ettiğini, sonrasında elde edilen veriler kategorilere ayrılmakta ve müşterinin spesifik taleplerine cevap veren veriler haline getirilmek suretiyle müşterilere satıldığını, davalı tarafından ulaşılan verilerin “tahmine”, “tamamlamaya” ve “hesaplamaya” dayalı bir çalışma sonucu somutlaştığını, davalının elde ettiği veri kümesinden anlamlı bir sonuca ulaşmak maksadı ile bilimsel temele dayalı istatistik yordamlar kullandığını, bilgiyi kasıtlı olarak etkilemeye yönelik bir faaliyeti gösteren bulguya rastlanmadığını, davalı tarafından müşterilere sunulan raporlarda kullanılan ölçümleme teknik ve metotlarının sağlıksız olduğunu, gerçeği yansıtmadığını açıkça ortaya koyan bir delile rastlanmadığını, davalı tarafından panelistlerin hangi kriterlere göre seçildiğine, seçim sırasında herhangi bir taraflı tutumun veya manipülatif bir yönlendirmenin yapılıp yapılmadığına ilişkin dosyada somut veri bulunmadığını, davalının ulaştığı çözümlerin panelist tercihlerinden elde edilen verilerin bilimsel temele dayalı istatistiksel yöntemlerle hesaplandığını, davalının gerçekleştirdiği faaliyetin haksız rekabet teşkil ettiğinin kabulü için davalının söz konusu veri toplaması faaliyetlerinin tarafsız ve objektif bir biçimde gerçekleştirmediğinin, verilerin hiçbir istatistiksel dayanaklarının olmadığının, kaynak gösterilmediğinin, veriler üzerinde oynamalar yapılarak bunların çarpıtıldığının, tıklanma sıralamalarında keyfi ve yanıltıcı oynamaların yapıldığının, toplanan verilerin çarpıtıldığının ve müşterileri yanıltacak bir hale getirildiğinin ispatlanmasının gerektiğini, davalının fiillerinin objektif veri analizine/istatistik yerine salt tahmine dayandığı hususlarının da davacılar tarafından ispatının gerektiğini, davalının hizmet sunduğu reklam verenlerin benzer istatistik bilgileri ülkemizde faaliyet gösteren Amazona’a ait Alexa veya Similae Web’e ait arayüzlerden istifade ederek erişmelerinin de mümkün olacağını, davalının veri takip, depolama ve işleme faaliyetlerinde tekel konumunda olduğunu kabul etmenin mümkün olmayacağını, davalının birden fazla raporlama kaynağından istifade edebileceklerinin açık olduğunu, muhatabın yanıltıldığı veya olağan muhatap nezdinden davacıların gereksiz yere incitildiği/kötülendiği sonuçlarına ulaşılması için dosyada somut delillere rastlanılmadığını, davalının dosyadaki belgelerinin başlıklarında sadece “gerçek kullanıcı” ibaresine yer verilmiş olduğunu, profesyonel kişilerden oluşan müşteri kitlesi tarafından farklı biçimde yorumlanmaya yol açabilecek ek bir ifadeye rastlanamadıklarını, davacılar tarafından sunulan rakip Turkuaz medyanın yayın organlarından olan …’nin yaptığı reklamda “…” atıfta bulunularak, Ocak 2021 ve Mart 2021 tarihlerinde “gerçek kullanıcı” ve “sayfa görüntülenmesi” kategorilerinde … internet sitesinin birinci olduğuna atıfta bulunulduğunu, davalı tarafından TTK m.55/1-a/1 hükmünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmasının güç bulunduğunu, davacıların TTK m.55/1-c hükmüne dayanabilmelerinin mümkün görülemediğini, somut olayda davalının Kurul Kararında üçüncü evre olarak belirtilen yöntemi kullandığın düşünüldüğünü, davalı tarafın bu verileri, davacıların halkın erişimine açık olan internet sitelerine panelist giriş adedi üzerinden elde ettiğini ve sonrasında istatistiksel yolla yorumlayarak genele uyarladığını, TTK m.55/1-d bendinin öngördüğü şartların somut olayda gerçekleşemediğini, davalı tarafından elde edilen verilerde davacıların markaları, karıştırılma ihtimaline yol açacak biçimde bir kullanıma konu edilmediğini, davalının veri analizi sonuçlarında davacılara ait markaları kullanmasının esas itibariyle markasal bir kullanım niteliği taşımadığını, davalının davacıların tescilli markalarının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinden ve itibarından haksız bir yarar elde ettiğini veya itibarına zarar verdiğini ya da ayırt edici karakterini zedelediğini gösteren bir kullanıma işaret eden delillerin de dosyada tespit edilemediğini, somut olayda davalının kullanımları sonucu sayılan hallerden birinin gerçekleştiğini gösteren delillere dosyada rastlanamadığından, davacıların SMK m.7/3/(f) hükmüne dayanmalarının mümkün olamayacağını, davalının davacılara ait markaları hazırladığı raporlarda kullanmasının SMK m.7/5 kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kaldığını, bu bağlamda davacılara ait markaların davacı tarafından toplanan verilerde kullanılmasının, SMK m.7/5/b uyarınca “Malların veya hizmetlerin türüne, ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması” kapsamında kaldığını beyan ederek; Davalının ölçümleme yönetiminin TTK m.54’te yer alan aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlar kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davalının ölçümleme yönetiminin TTK m.55/1/a/1kapsamında davacıları kötüleme vasfı taşımadığını, davalının ölçümleme yönetiminin TTK m.55/1/(c) ve (d) kapsamında davacıların iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma ve davacıların iş sırlarını ifşa vasfı taşımadığını, davalının ölçümleme yönteminde davacılara ait markaları kullanmasının, SMK m.7/3/(ç) ve (f) hükümlerine aykırılık teşkil etmediğini, bu kullanımların SMK m.7/5 kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kaldığı yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dava markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılmasına ilişkindir.
Markaya Tecavüz iddiası yönünden;
6769 sayılı Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir.
İlgili Kanunun 7. maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ite aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci /fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a)İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c)İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç)İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d)İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e)İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f)İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ” hükümlerine amirdir.
Kanunun 149. maddesinde “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir: a)Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti. b)Muhtemel tecavüzün önlenmesi. c)Tecavüz fiillerinin durdurulması. ç)Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini. d)Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması. e)(d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması f)Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere (d)bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası. g)Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
SMK m. 29/1-a atfıyla uygulanacak olan SMK m, 7/2-b’ye göre tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tesdili markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkına tecavüz niteliği taşıyacaktır.
Mutlak hak niteliğini taşıyan markanın, marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması yasaklanmış bulunmaktadır. Markanın sahibinden başkası tarafından aynen veya taklit, tağyir, iltibas suretiyle kullanılıp kullanılmadığının saptanmasında her şeyden önce markanın şekil ve anlam itibariyle taşıdığı baskın unsur göz önünde tutulmalıdır. Bu baskın unsurun aynen veya değiştirilerek başkası tarafından kullanılması, haksız olarak kullanımın tespitinde büyük önem taşır. Bir marka ana özellikleri itibariyle başkası tarafından bir hakka dayanmadan kullanıldığında tecavüz unsuru gerçekleşmiş olur (Erdal Noyan, Marka Hukuku, Ankara 2006, s.545). Bir marka hakkına tecavüz teşkil edilebilmesi için, markayla ayniyet taşıyan veya benzer olan işaretin, tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde alıcıların karıştırılmasına sebebiyet verecek şekil ve surette kullanılması gerekir.
Haksız rekabet iddiası yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 54 vd maddeleri Haksız Rekabete ilişkindir.
Madde 54- “(1)Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2)Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” hükümlerine amridir.
Madde 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; 1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, 2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, 3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; 1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya 2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur. Şeklinde düzenlenmiş Madde 56 da “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a)Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b)Haksız rekabetin men’ini, c)Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, d)Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini, e)Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği düzenlenmiş kararların ilanının talep edebileceği öngörülmüştür.
Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içeriği izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; davalının veri analizi sonuçlarında davacılara ait markaları kullanmasının esas itibariyle markasal bir kullanım niteliği taşımadığı, davalının davacıların tescilli markalarının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinden ve itibarından haksız bir yarar elde ettiğini veya itibarına zarar verdiğini ya da ayırt edici karakterini zedelediğini gösteren bir kullanımın bulunmadığı, davacıların SMK m.7/3/(f) hükmüne dayanmalarının mümkün olamayacağı, davalının davacılara ait markaları hazırladığı raporlarda kullanmasının SMK m.7/5 kapsamında dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kaldığı, bu bağlamda davacılara ait markaların davacı tarafından toplanan verilerde kullanılmasının, SMK m.7/5/b uyarınca “Malların veya hizmetlerin türüne, ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması” kapsamında kaldığı ve davalının ölçümleme yönetiminin TTK m.54’te yer alan aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlar kapsamında değerlendirilemeyeceği, davalının ölçümleme yönetiminin TTK m.55/1/a/1kapsamında davacıları kötüleme vasfı taşımadığı, davalının ölçümleme yönetiminin TTK m.55/1/(c) ve (d) kapsamında davacıların iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma ve davacıların iş sırlarını ifşa vasfı taşımadığı, nitekim birçok raporlamalarda davacılara ait markaların üst sıralarda yer aldıkları değerlendirmelerinde bulunan ayrıntılı teknik değerlendirmeler de içeren rapordaki tespit ve kabuller dikkate alınarak davacıların sübut bulmayan markaya tecavüz ve haksız rekabete dayalı açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 17,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinde karar tarihindeki AAÜT gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸