Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/322 E. 2022/153 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/322 Esas
KARAR NO : 2022/153

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın kardeşi olduğunu, aile mesleği olan şarap üretim ve pazarlaması konusunda çalıştıklarını, kendisi ile … Vergi No’lu …Tic AŞ ünvanlı firmada iki büyük ortak olduklarını, yaklaşık %48’er hisseleri olduğunu, 2014 yılı Eylül ayına kadar gerek bu şirkette gerekse adlarına kayıtlı şahıs firmalarımızda aynı çatı altında birlikte çalıştıklarını, Eylül 2014’de aralarında ticari anlaşmazlıklar çıktığını, anlaşamadık, anlaşmazlık tüm çalışmamıza ve ortaklıklarımıza yansıdı. Anlaşmazlık çıkınca anonim Şirkette 2013 yılında …’ın çalışanı …’ya %2 şer hisse verip yeni TTK’na göre onu tek yönetici yaptıklarını, çıkan anlaşmazlıkta az farkla azınlıkta kalmasından kendisini anonim şirketten dışladıklarını, başkaca davalar açtığını, anonim şirket adına tescilli olan … ve … isimli şarap markalarını kullanmamasını istediklerini ve 2015 yılında dava açtıklarını, bu davanın … 1. FSHHM nezdinde halen … no dosya ile devam ettiğini, bu davaya karşı bu markaların ortağı oldukları AŞ’in malı olduğunu, …’ın ve kendisinin bu markaları marka sahibi AŞ ile yaptıkları noter kira sözleşmelerine dayanarak kullandıklarını, esasen kendisinin bu markaları yaklaşık 20 yıldır kullanıp üretim yapıp hem AŞ’e hem …’ın firmasına hem de piyasaya sattığını, 20 yıla varan zımnen kabul olduğunu, … ile aralarında çıkmış bulunan ticari anlaşmazlıkların devamı olarak bu markaları kullanmamınnın ve çalışmamın kötü niyetle önüne geçmeye çalıştıklarını, markaların esasen kendisinin olduğuna veya en azından ortak kullanıma hükmedilmesi gerektiğini, “…” ibaresinin aynı zamanda soyadları olduğunu, aralarında anlaşmazlıklar ve bir çok dava sürerken tamamen bir rastlantı sonucu …’ın kendi ismi olan “…” kendisine marka olarak tescil ettirdiğini öğrendiğini ve … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde … sayılı dosyada birleşen iptal ve tazminat davalarını açtığını, bu davaların önce … Asliye Hk Mahkemesinde açıldığın ise de sonra İstinaf mahkemesi kararı ile … 3. As Hk Mahkemesine gönderildiğini ve ..sayı ile görülerek kabul edildiğini, Markanın iptaline ve tazminata hükmedildiğini, bir süre önce …’teki müşterilerinden bazılarının kendilerini arayarak bir mahkeme heyetinin dükkanlarına geldiğini ve ücreti karşılığı kendisinin … markalı meyve şaraplarından, kendisiyle ve … ile ilgisi olmayan başka bir meyve şarabından ve …’ın bir meyve şarabından örnekler satın aldıklarını öğrendiğini, kendisine gelen herhangi bir tebligat olmadığını, Değişik İş dosyalarının UYAP’ta görünmediğini, ancak bu bilgi üzerine yine TPE internet sayfasında inceleme yaptığını ve davalı …’ın kendi adına … sayılı bir çoklu tasarım tescili yaptırdığını, birlikte çalıştıklarını ürünlerin etiket tasarımlarını davalının kendi adına tescil ettirdiğini, piyasada şeklen bu haliyle bilindiğini, davalının kötü niyetle hareket ettiğini, açıklanan nedenlerle davalı …’ın arkadan dolanarak kimsenin haberi olmadan kötü niyetli olarak yaptırdığı … no’lu çoklu tasarım tescilinin öncelikle kullanımının engellenmesini, devamında iptaline karar verilmesini, sicilden terkinini, terkinin ilanını, bu tasarımın yıllardır tarafından kullanılagelmesi nedeni ile benim tasarım tescili talebine muhtariyetinin tespitini, davalının haksız tescilden bu yana bu görsellerle yaptığı satışlardan elde ettiği ticari kazancı tarafına ödemesini talep etme hakkı olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde …numarası ile tescilli olan tasarımın sahibinin müvekkili … olduğunu, Müvekkili davalının yerleşim yerinin … olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156. maddesinin 5. Fıkrasında belirtilen kanun maddesi gereği yetkili mahkemenin sınai mülkiyet sahibi olan davalı müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, bu kapsamda huzurdaki dosyanın müvekkilinin yerleşim yerindeki … Asliye Hukuk Mahkemeleri (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla)’ne yetkisizlikle gönderilmesini, Davacının davaya konu tasarımların ortak çatı altında kendi tarafından üretilen ürünlerin etiketleri olduğunu, etiketlerin kendi için basıldığını, tasarımların kendisi tarafından kullanıldığını iddia ettiğini ve buna delil olarak ajans ve matbaa faturaları ile mail yazışmalarını dayanak gösterdiğini, ancak söz konusu yazışmaların hiçbirinin davacının kendisi için yapılan yazışmalar olmadığını dava dışı … A.Ş. adına yapılan yazışmalar niteliğinde olduğunu, bahse konu yazışmaların şirkete ait e-mail üzerinden yapıldığı gibi yazışmaları gerçekleştiren …’ın o dönem şirketin vekili olarak hareket ettiğini, zira 27.08.2013 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ile dava dışı …’nın yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini ve şirketi temsile yetkili kılındığını, …’ın ise bu seçim öncesinde Şirketi tek başına temsile yetkili Şirket yöneticisi olduğuun, bununla birlikte bu yönetim değişikliğinden sonra da …’ın yeni Şirket yöneticisi tarafından vekil olarak atanmış olması sebebiyle 2014 yılının sonlarında … tarafından vekillikten azledilene kadar şirketi temsilen faaliyet göstermeye devam ettiğini, davacının bu tasarım konusuyla hiç ilgisi bulunmayan anlatımlar üzerinden kendine haksız ve mesnetsiz bir şekilde “haksahibi/mağdur imajı” yaratmaya çalıştığını, esasında davaya konu tasarım ile davacı …’ın bütün kanuni ilişkisi, kendisinin … A.Ş. ile olan ticari münasebetine bağlı olduğunu, davacının bu ilişkisinden hiç söz etmeyerek kendine ait olmayan, dahası kime ait olduğunu da bildiği bir tasarım üzerinden kendine hak devşirmeye; üstelik kendi haksız kullanımlarını da meşrulaştırmaya çalıştığını, davaya konu ambalaj tasarımının tasarımcısının davalı müvekkili ve bu durumun davacı tarafından da bilindiğini, davalı müvekkilinin ortağı bulunduğu Şirket tarafından kullanılması adına yapmış oldukları tasarımı şirkete sunduğunu, 2010 yılında Şirketin ürettiği meyve şarapları ürünleri üzerinde kullanılmak üzere, hem müvekkili … tarafından hem de davacı … tarafından birbirinden tamamen farklı tasarımlar Şirketin kullanımına hasredilmek üzere öneri olarak sunulduğunu, ancak meyve şarapları ürünleri üzerinde kullanılması planlanan bu tasarımlardan müvekkiline ait tasarımın ön plana çıktığını, bu bağlamda davacının bu tasarımların kendisi tarafından kullanılmak üzere tasarlandığı iddiasının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle öncelikle yetki itirazlarının dikkate alınarak dosyanın yetkili … mahkemelerine gönderilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise öncelikle müvekkilinin tasarımı kullanmasının engellenmesine yönelik davacı talebinin reddini, haksız davanın menfaat yokluğundan ve herhalde reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İşbu dava, Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine uyarınca açılmış tasarım hükümsüzlüğüne ilişkindir.
6769 sayılı SMK’nın 156. Maddesi uyarınca bu kanunda öngörülen davalarda görevli ve yetkili mahkemenin tespitine ilişkindir. SMK 156/5 maddesi “Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibine aleyhine açılacak olan davalarda yetkili mahkeme davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.” hükmüne amirdir.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 19/2 maddesinde “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; Birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davalının adresinin “…” olduğu, davanın tasarım hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu dikkate alındığında SMK 156/5 gereği yetkili mahkemenin davalı ikametgahı mahkemesi olduğu, davalı tarafça usulünce süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu, yetkili mahkemenin … Nöbetçi Asliye Hukuk (FSHHM Sıfatı İle) olduğu anlaşılmakla, davalının yetkiye yönelik itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve dava yönünden yetkisizliğe yönelik aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın talep halinde görevli ve yetkili … Nöbetçi Asliye Hukuk (FSHHM Sıfatı İle) Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 20. Maddesi gereğince yetkisizlik kararının kesinleşmesini mütaekip iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili … Nöbetçi Asliye Hukuk (FSHHM Sıfatı İle) gönderilmesine, aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸